SİZİ TEHDİT EDEN KİŞİ İLE TELEFON KONUŞMALARINIZI KAYDEDERSENİZ SUÇ İŞLEMİŞ OLUR MUSUNUZ?
Bir süre önce eski sevgilimden ayrıldım. Aramızda hoş olmayan bir sebebin ortaya çıkması ayrılmamızı gerektirdi. Bu ayrılış nedeniyle en çok mağdur olan benim. Hem ayrılığın aileme karşı sonuçlarını yaşayan benim, hem gerçekten severken tüm bunları yaşamak zorunda kalan benim ve hem de sürekli üzerime oyunlar oynandığı için yıpranan benim. Tabi ki tüm yaşadıklarıma karşı sessiz kalmak ta benim yapacağım bir şey değil.
Eski sevgilim sürekli olarak üzerime geliyor ve beni baskı altına almaya çalışıyor. Ben tüm baskılarına karşı durduğum için de her geçen gün bana karşı daha acımasız ve tehdit dolu olmaya başladı. Artık tüm söylemleri hakaret, iftira ve tehditten ibaret oldu. Tüm bunlara katlanmak zorunda olmak istemiyorum. Bu nedenle en son yaptığımız konuşmaları telefonuma kaydettim.
Kendisi hakkında savcılığa şikâyette bulunmayı düşünüyorum. Belki onu durdurur diye düşündüğüm için bunu ona da söyledim. O da bana eğer o kayıtları savcılığa verecek olursam; hakkımda şikâyetçi olacağını söyledi. İzinsiz bir şekilde konuşmalarımızı kaydettiğim için benim de suçlu olduğumu; bu olaydan en zararlı çıkanın ise benim olacağımı söylüyor. Ben internetten biraz araştırma yaptım. Bir kişinin konuşmalarının kaydedilip delil olarak kullanılabilmesi için önce mahkemeden izin alınması gerektiğini okudum. Emin olamadığımdan sizden de bilgi almak istedim. Ben şimdi bu elimdeki kayıtlarla şikâyette bulunsam suçlu konuma düşer miyim? Haklıyken haksız konumda mı olurum?
Vereceğiniz bilgiler için şimdiden teşekkür eder; çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim. İyi günler..
Sevgili Hanımefendi;
Maalesef ki bazı insanlar elde etmek istedikleri sonuçlara ulaşamadıkça hırçın, huysuz ve hatta tehlikeli hale gelebiliyorlar. Yaşadığınız durum birçok kişinin de yaşadığı, sıklıkla önceleri sorun, sonraları ise adli vakalar haline gelen durumlar. Umarım ki bu sorununuz adli bir vakaya dönüşmeden siz olayın tarafları arasında medeni bir usulle çözüm bulur.
5271 sayılı yasamızın “Koruma Tedbirleri” başlıklı dördüncü kısmının 135 ile 138. maddelerini kapsayan beşinci bölümünde "Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi" düzenlenmiştir.
135. madde uyarınca “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.”
Bu madde hükmü her türlü suç için de uygulanamaz. Ancak kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti gibi bazı suçlara ilişkin alınabilecek bir tedbirdir. Ve evet sizin de internette yaptığınız araştırma sonucu ulaştığınız bilgide olduğu gibi muhakkak bir yargı kararı gerektirir.
Sizin durumunuzda olduğu gibi bir kişinin kendisine karşı suç işlendiği gerekçesiyle bir başkasıyla yaptığı telefon görüşmelerini yada ortam konuşmalarını kayda alması, bahsini ettiğimiz yasa hükmü kapsamında değildir. Zira bu kaydın alıntı yaptığımız madde babından sayılması, kaydın bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturma sırasında bir üçüncü kişi tarafından yerine getirilmesini gerektirir.
Sizin eski sevgiliniz ile cep telefonuna kaydettiğiniz sırada, eski sevgiliniz hakkında yetkili organlarca başlatılmış bir soruşturma veya kovuşturma bulunmadığından, eski sevgiliniz hukuken şüpheli veya sanık olarak sıfatlandırılabilecek durumda da değildir. Bahsini ettiğimiz madde ancak şüpheli veya sanık sıfatını haiz kişiler hakkında uygulanabilir.
Kısacası sizin yaptığınız kaydetme işlemi anılı yasa maddeleri kapsamında değerlendirilemez. Bu nedenle de bir yargı kararı olması da beklenebilir bir durum değildir.
Yani yasanın dışında bir durumdur. Peki bu yaptığınız ceza mevzuatında bahsi geçen “özel hayatın gizliliğine müdahale teşkil eder mi?”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun konuyla ilgili 2010/5E-2011/131K sayılı kararından direkt olarak alıntı yapmak istiyorum. “Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur.”
Görüldüğü üzere sizin konuşmalarınızı kayıt altına almış olmanız hukuka aykırı değildir. Hatta bilim çevresinde yaygın olan görüşe göre konuşmaları kayıt altına almanız, meşru müdafaa sayılmaktadır. Öyle ya karşınızdaki kişi size sürekli olarak hakaretamiz konuşmakta ve belki de hatta sizi tehdit etmekte iken; kendinizi başkaca nasıl savunabilirsiniz ki? Hukukun çizdiği sınırlar içerisinde kendinizi savunmanızın yolları da kısıtlı. Ancak ileride bu suçların kanıtı olarak kullanmak ve bu kişi hakkında başvuracağınız şikayette delil olarak kullanılmasını sağlamak üzere tüm bu söylemleri kayıt altına almanız Yargıtay’ın da kabul ettiği üzere mümkün görünüyor.
Karşınızdaki kişi “dağ başında yaşıyormuşçasına”, hak, adalet, hukuk yokmuşçasına sizi tehdit ediyorsa; size hakaretler ediyorsa; o an bu duruma başkaca kimse de şahitlik etmiyorsa; imkanınız varsa kayda yarayan bir cihazla bu konuşmaları kaydedin. Kendinizi bu kişiye karşı korumanızın tek yolu; bu kişiyi adalete teslim etmektir. Adaletin sizin şikayetinizdeki hakaret ve tehditlere maruz kaldığınızı esas alabilmesi için de bu kayıtlar tek dayanağınız olacaktır. Bu tür suçları şahit de yoksa kanıtlamanın tek yolu onları kayıt altına almaktır.
Sevgili hemcinsim bu türden sizi yıldırma amaçlı söylemlere kulak asmayınız. Anlattıklarınızı esas alarak ve sadece anlattıklarınızdan yola çıkarak diyebilirim ki; haklı iken haksız pozisyona düşmeniz; bu makus olaydan sizin zararlı çıkmanız mümkün değildir. Ben de sizinle aynı fikirdeyim. Bu türden kendilerini her şeyin ve hele ki hukukun da üstünde ve karşısındakini de sahipsiz ve de çaresiz gören karakterlerle adliye koridorlarında verilecek mücadele en etkilisi olacaktır. Mücadelenizde başarı dileklerimle..