Site Yöneticisinin Cezai Sorumluluğu

Abone Ol

Boşanmada Manevi Tazminat[1] yazım yayınlanmış, bir yandan link kontrollerini yapıyorum, öbür yandan da okuyucularımızdan Sayın Davut BÜLBÜL’ün gönderdiği Necip Fazıl KISAKÜREK’in Beklenen dizelerini mırıldanıyorum; Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?

O sırada telefon çaldı. Yoksa arayan o muydu? O da okudu yazımı, cesaretimi topladım, her şeyi bırakıp sana geliyorum mu diyecek? O, o hayallerimin beyaz Mercedesli kayınpederimin kızı?

Tabii hayaller Alaçatı olunca gerçekler de Sarıyer oluyor; Site İçi Kaçak Yapı[2] kahramanımız sevgili purofüsür hocamız.

Ne yapıyorsun Özgür?

Sayın hocam fakülteden çıktım biraz önce, Cuma akşamları beyaz yakalı expat, exile ve nomadlardan oluşan bir oyun grubumuz var, Blood on the Clock Tower oynuyoruz, rol canlandırma yani. Siz ne yapıyorsunuz sayın hocam?

Kütüphaneye gidiyorum şimdi bizim Tarabya üstünde, okumalarım var.

Sayın hocam hayırdır, evde size yer mi kalmıyor üç hanımdan dolayı, tabii siz de yalnız kalmak istiyorsunuz haliyle.

Özgür bırak şimdi bilmiyormuş gibi, bu veledlerin gürültüsü yüzünden balkonumda oturamıyorum, bir puromu, kahvemi içemiyorum, bilmiyormuş gibi hala hanımla kızlarıma laf ediyorsun.

Sayın hocam ben çok iyi anlıyorum sizi, özünde ben de sevmem çocuk, aynı taraftayız. Hatta hatırlarsınız bu veled-i zinaların durumunu Gayri Meşru Çocuğun Miras Hakkı[3]’nda da dile getirmiştim.

Özgür sen işin makarasındasın ama öyle bir topa vuruyorlar ki balkonun altında, duramıyorsun evde. Neyse boş ver sen şimdi onu da, biz bunların cezai sorumluluğuna gidemez miyiz? Bu site yönetimi bildiğin üç liralık işi on liraya hallediyor.

Sayın hocam biliyorsunuz böyle durumlarda sırf bizi zarara uğrattılar diye ceza kovuşturması olamaz. Ancak kasten böyle davranmışlarsa bir şeyler çıkabilir. Hani TBK m. 49/ f. 2 aykırılığı gibi. Hani TTK m. 62 gibi, haksız rekabet fiillerini ancak kasten işleyenin cezai sorumluluğu doğuyordu. TTK m. 950 gemi adı ile bağlama limanını usulüne göre yazmayan kaptana üç ay hapis veriyor ama tüm bunların kasten, bile isteye yapılması halinde geçerli. Hani TTK m. 659 da vardı ya, borçlu ile daha önceki hamiller arasındaki def’ilerin ileri sürülmesi ancak senedi yeni iktisap etmiş hamilin borçlunun bilerek zararına hareket etmesi halinde geçerliydi. Hani Zinada Eş Olmayanın Sorumluluğu[4] gibi.

Ya Özgür bırak şimdi iki, üç kişi arasındaki aldatma mes’elesini; onlar ne yaparlarsa yapsınlar, burada bizim korkunç paralarımız gidiyor. Vekilin özen görme borcu vardı, oradan yürüyemez miyiz?

Sayın hocam doğru, TBK m. 506 aynen öyle der de, bunlara uymamanın müeyyidesi hukuk davası, maddi, bilemedin manevi tazminat alırız en fazla, müdde-i umumilik bir durum yok yani.

Of Özgür, güveni kötüye kullanma var ya burada.

Yani, şimdi, evet, bizim bir TCK m. 155’imiz var ama, burada her şeyden önce suçun konusunun bir mal olması lazım. Şimdi denilebilir burada bizden toplanan bir aidat var, bunlar bizim malımız, işte bu malda kendi yararına tasarrufta bulundu ama kanun koyucunun bu hükümdeki amacı zilyetliği devredilen bir mal olması, yani emin sıfatıyla hareket eden kişinin fiillerini cezalandırıyor. Burada kastettiği anlamda bir mal yönetimi değil, o maddeden bir suç duyurusunda bulunursak savcı suçun unsurları oluşmamıştır, direkt KYOK verecek. Hani sizden toplanın paraları zimmetine geçirse, tabii özgü suç olduğu için zimmet değil de işte kendine alsa, tamam, olabilir ama sırf üç liralık işi on liraya yaptırdı diye burada kanun koyucunun anladığı anlamda güveni kötüye kullanma suçu oluşmaz, kamunun ilgilendiği bu değil. Git derdini hukuk hakimine anlat diyor.

Özgür siz ha bire doktrinde tartışıyorsunuz öyle olursa şöyle olur, böyle olmazsa şu olur ama ben bunu direkt ceza hakiminden öğrendim, o diyor bu şekilde suç duyurusunda bulunun diye. Tatbikatçı bu, ondan daha mı iyi bileceksin?

Sayın hocam hakimin her dediği doğru olacaksa, o zaman bunlar büyüdüklerinde Yargıtay olurlar, e Yargıtay’ın da her kararı doğru mudur? Zaten doğru olsa bizim köşeyi kapatıp gitmemiz gerekir, Yargıtay’ın yanlış kararlarından makale çıkıyor. Bak konusu açılmışken şuraya bırakayım bir Dernek Kartında Faydasız Sahtecilik[5] kararı.

Kaldı ki biz savcıyı nasıl ikna edeceğiz? Hele biz hiç hukuk davası açmayalım, tazminat istemeyelim, direkt suç duyurusunda bulunalım, asla ciddiye almaz. Hani açsak bir dava, belki bir ihtimal.

Bazen düşünüyorum doğru mudur memuriyeti bırakıp serbest avukatlık yapmak, ne kadar doğrudur diye. Müstakbel müvekkil potansiyeli ortada işte. Gözün telefonda, adli müzaharet, CMK gelir mi diye bakmak…Akranların profesör olmuş, en azından doçent çıkmayı beklesen AvK m. 12 ihlaline takılmamak için, hiç böyle hanımın UYAP’ı ile korsan çalışmasan…

Sana mı kaldı be adam TBB Meslek Kuralları Yönetmeliği m. 34? Hallederiz ağabeyciğim de, sürüm sürüm zindanlarda süründürürüz de, kap şu vekaleti be adam. Beceremiyorsun işte sen şu İnstagram hukukçuluğunu da, esnaflığı da.

Özgür ben hukuk davası filan açmak istemiyorum, bir sürü masraf, sonra Kanuni Vekalet Ücreti Vekilin mi[6] de çıkacak kaybedersek. Suç duyurusu rahat, hiç masrafı yok.

Tamam da sayın hocam, savcı ciddiye almayacak işte. Fakat önce bir hukuk davası açılmışsa daha farklı yaklaşabilir, daha ciddiye dönebilir, belki sizin hakimin önüne gelen iddianamede de böyle bir şeyler olmuştur, iş sonradan Kişisel Verileri Yayma[7]’ya dönmesin.

Bu arada söz ilgili yazımızdan açılmışken, bir baktım sevgili dostum Eyüp CÜLFÜK başım döndü okurken, oradan oraya geçişler diye yorumda bulunmuş. O zamana kadar öyle yapıyorduk, eğer yazımız içinde eski bir yazımız geçiyorsa direkt o kelime üzerinden link veriyorduk. Sonra fark ettik ki bu okuyucuyu yorabilir. Artık linkleri yazının en altında veriyoruz, umarım daha kolay okuma sağlar.

Biz dönelim sayın hocamıza. Ödeme aidatı, onlar yapsınlar bir ilamsız icra takibi, itiraz et, onlar itirazın iptali davası açtığında artık ortada bir hukuk davası var, bunu da göstererek suç duyurusunda bulunalım diyorum, yok, KMK m. 20 gereği ödemekle yükümlüyüm diyor. Tamam, Yeni Malikin Kapıcı Tazminatı Sorumluluğu[8]’na çalışmış hocamız ama bu demek değildir ki usulsüzlük yapıldığında kuzu kuzu ödeyeceğim. Yani hem ortada suç olduğunu düşünecek kadar bir yolsuzluk vardır demek, hem de n’olursa olsun ben o aidatı ödemek zorundayım demek, gerçekten ilginç bir bakış açısı.

------------

[1] https://www.hukukihaber.net/bosanmada-manevi-tazminat-ozgur-turkes

[2] https://www.hukukihaber.net/site-ici-kacak-yapi-ozgur-turkes

[3] https://www.hukukihaber.net/gayrimesru-cocugun-miras-hakki-ozgur-turkes

[4] https://www.hukukihaber.net/zinada-es-olmayanin-sorumlulugu-ozgur-turkes

[5] https://www.hukukihaber.net/dernek-kartinda-faydasiz-sahtecilik-ozgur-turkes

[6] https://www.hukukihaber.net/kanuni-vekalet-ucreti-vekilin-mi-ozgur-turkes

[7] https://www.hukukihaber.net/kisisel-verileri-yayma-ozgur-turkes

[8] https://www.hukukihaber.net/yeni-malikin-kapici-tazminati-sorumlulugu-ozgur-turkes