SAVAŞIN ÇOCUKLARI

Abone Ol

Günümüzde kanımca üzerinde dikkat çekilmesi gereken en ehemmiyetli konulardan birisi, savaşlar ve bu savaşlar neticesinde büyük bir mağduriyet yaşayan çocuklardır. Dünyanın birçok noktasında zaman zaman yaşanan savaşlar, iç karışıklıklar; siyasi, ekonomik, dini, etnik ve benzeri sebeplerden kaynaklanmakta ve maalesef yaşanan bu tatsız olayların sonuçlarından en çok etkilenen ise çocuklar olmaktadır. Birçoğu savaşın ne olduğunu idrak edemeyecek yaşta olan bu çocukların içinde bulunduğu bu durum hiç şüphesiz bizleri derinden etkilemekte ve üzmektedir. Hiç hak etmemelerine rağmen bir takım siyasi, ekonomik, dini ve etnik sebeplerden dolayı meydana gelen savaşlar neticesinde anne ve/veya babasını kaybederek öksüz ve/veya yetim bırakılan, işkencelere maruz kalan, çok sevdiği yaşam alanlarından sürgün olan, çok sevdiği kardeşlerini, arkadaşlarını ve daha bir sürü şeyini kaybeden bu çocuklar belki de hayatları boyunca bu olayların etkisinde kalabilecek, ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler olamayacaktır. Bundan çok daha kötüsü ise bu olaylardan dolayı bu masum çocukların bir kısmının çok değerli yaşamlarını kaybetmesidir.

Hiçbir çocuğun, herhangi bir sebepten ötürü mağdur edilmesi, çok ağır fiziksel, psikolojik travmalara maruz bırakılması, yaşam haklarının elinden alınması hiçbir insanın kabul etmemesi gereken durumlardır. Ama maalesef üzülerek söylemek gerekir ki bu durumdan rahatsız olmayan azımsanmayacak bir kitle de söz konusudur. Elbette ki bu durum insanlık onuruna, haysiyetine, şerefine yakışmayacaktır. Her insan, bu tarz olaylardan çok büyük zararlar gören bu çocukların savunucusu olmalı, gücünün yettiği ölçüde onların yanında durabilmelidir. Yaşadığımız coğrafya sebebiyle hemen hemen hepimizin çevresinde bu tür hikâyesi olan çocuklar bulunmakta, bize düşen görev ise en merhametli en şefkatli duygularımızla bu çocukların başını okşayabilmek, onlara yalnız olmadıklarını hissettirebilmektir. Ayrıca biz hak savunucuları olarak savaş mağduru bu çocuklarımız için ulusal ya da uluslararası çapta elimizden gelen tüm gayreti göstermeli, hukuki zeminde de gerekli tüm hukuki mücadeleleri vermeliyiz.

İnsan olarak en büyük temennimiz çocukların herkesten çok etkilendiği savaşların yaşanmaması ve bunun için her bireyin, her devletin üzerine düşeni tam anlamıyla yapmasıdır. Unutulmamalıdır ki; hangi dinden, hangi mezhepten, hangi ırktan, hangi dilden, hangi ulustan, hangi renkten olursa olsun her çocuk bu dünyanın geleceğidir ve biz yetişkinlerin koruması altındadır. Bizden olsun olmasın her çocuk çok değerlidir. Onları içten sevmek, onların haklarını her platformda dile getirmek, onlara çocukluklarını özgürce, korkusuzca yaşayabilecekleri yaşam alanları sunmak bizlere düşmektedir. Onların yaşadıklarına kayıtsız, tepkisiz kalmak onlara zarar verebilen merhametsizlerin yaptıklarına destek vermekten başka bir şey olmayacaktır. Hislerimi, temennilerimi ve isteklerimi dile getirmeye çalıştığım bu yazımda Muammer Bilgiç’in Leyla’ya Mektup adlı eserindeki şu dizelere yer vermek istiyorum: “Ben senin cinayetleri kategorize etmene üzülürüm Leyla, gökyüzünün ötekisi yok ki Leyla, acının ötekisi olsun, Çocuk Gazze’de de çocuktur, Cizre’de de Leyla…”

Çocukların çeşitli işkencelere ve ölümlere maruz kalmadığı, açlıktan ölmediği, savaşın olmadığı, barışın egemen olduğu bir dünyayı hep birlikte inşa etmek ümidiyle…