SARKINTILIK SUÇU

Abone Ol

Uygulamada cinsel suçlar hem yargılama özellikleri hem de delillerin değerlendirilmesi bakımından diğer suçlardan önemli oranda ayrışmaktadır. Çoğu zaman eylemin sarkıntılık düzeyinde kalıp kalmadığı hususu tartışmalara neden olmaktadır.

Sarkıntılık suçunun geçmişten günümüze kadar olan süreçte farklılık gösterdiği söylenebilir.

"sarkıntılık" kavramının 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK döneminde farklı görünüme sahip olduğu görülmektedir.

Sarkıntılık suçu 765 sayılı TCK döneminde 1926 tarihli ilk hâlinde yoktu. Eylemin niteliğine göre farklı suçlar kapsamında değerlendirme yapılmaktaydı.[1] Daha sonra söz atma ve sarkıntılık etme şeklinde iki suç hüküm altına alınmıştır.[2] 1953 tarihinde sarkıntılık suçunun cezası artırılmış ve 2002 tarihinde yasal düzenleme kapsamındaki “genç” ibaresi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.[3]

765 sayılı TCK döneminde sarkıntılık suçunun ne olduğu konusu ile ilgili yasal düzenleme metninde herhangi bir açıklama bulunmamaktaydı.[4] Suçun tanımı ve kapsamı uygulama ve öğreti görüşleriyle belirlenmekteydi.[5]

765 sayılı yasa döneminde Yargıtay’a göre sarkıntılık suçunun oluşması şu koşullara bağlıydı:[6]

1) Belirli bir kimseye karşı işlenmeli.

2) Yapılan eylem kişinin edep ve iffetine dokunmalı.

3) Eylem ani ve hareketler yönünden kesiklik göstermeli.

4) Eylem edepsizce davranışlar şeklinde olmalı.

Bu dönemde Yargıtay, "şehvet hissi ile başkalarını rahatsız edecek davranışların sürdürülmesi" halini sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirmiştir.[7]

Yargıtay bu dönemde sarkıntılık suçunu, "belirli bir kimseye karşı şehvet amacıyla işlenen, edep ve iffete saldırı teşkil eden ani hareketler yönünden kesiklik gösteren edepsizce davranışlar” şeklinde tanımlamaktaydı.

Hatta her biri söz atma niteliğinde olan eylemlerin de sırnaşıkca bir hal alması halinde eylemlerin tümünü sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirmekteydi.[8]

765 sayılı TCK döneminde öğretide sarkıntılık suçunun oluşumu için aşağıda belirtilen koşulların varlığının bulunması gerektiği ifade edilmiştir:[9]

1) Bir erkek tarafından eylem gerçekleştirilmelidir.

2) Eylem kadın, kız veya genç erkeğe karşı yapılmalıdır.

3) Aleniyet şartı aranmaz.

4) Eylem ırza geçme veya tasaddi suçlarının teşebbüs derecesini de oluşturmamalıdır.

5) Hareketler mağdur üzerinde devamlılık arz etmemelidir.

6) Eylemin vücutta teması şart değildir.

7) Eylem söz, yazı veya diğer hareketlerle gerçekleştirilebilir.

8) Eylemin temelinde cinsel dürtü bulunmaktadır.

Bu dönemde sarkıntılık suçu, "Bir şahsa karşı, onun rızası hilafına olarak şehvet maksadile, söz, fiil ve hareketle, edep ve iffete tecavüz teşkil edecek surette ve fakat ırza tecavüz ve tasaddi cürümlerine veya bunların teşebbüsüne varmayacak şekilde yönelen tecavüzler" şeklinde tanımlanmıştır.[10]

765 sayılı TCK döneminde sarkıntılık suçundan daha ağır nitelikteki ırza tasaddi suçu 765 sayılı TCK’nin 415[11] ve 416/2[12] hükmünde düzenlenmiştir.

Yargıtay’a göre ırz ve namusa tasaddiyi meydana getiren hareketlerin özellikleri şunlardır:[13]

1) Cinsel birleşme kastını ve amacını gütmeyen davranışlardır.

2) Eylem mağdur üzerinde doğrudan doğruya işlenmelidir.

3) Nitelikleri bakımından şehvete ilişkin türlü davranışlardır.

Yargıtay ırza tasaddi[14] eylemini "şehevi duyguların cinsel birleşme dışında tatminine yönelik, sarkıntılık boyutunu aşan ve devamlılık gösteren davranışlar" şeklinde tanımlamıştır.[15]

Yargıtay’a göre bir eylemin ırza tasaddi olarak değerlendirilebilmesi için aşağıdaki koşulların hepsi birlikte bulunmalıdır:

1) Hareketler cinsel ilişki düzeyine ulaşmamalıdır.  

2) Mağdurla bedensel teması içeren davranışlar yapılmalıdır.

3) Devamlılık gösteren şehevi hareketler bulunmalıdır.

5237 sayılı TCK döneminde yasanın yürürlüğe girdiği ilk hâlinde "sarkıntılık" kavramına yer verilmemiştir.  28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 58. maddesiyle yapılan değişiklik sonucu TCK m.102 hükmünde cinsel saldırı suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması hali sarkıntılık suçu olarak tanımlanmıştır.

Buna göre; cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde fail iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile "Çocukların cinsel istismarı" başlığını taşıyan TCK m. 103 hükmünde değişiklik yapılmış ve çocuklara yönelik cinsel istismar eyleminin sarkıntılık düzeyinde kalması hali sarkıntılık suçu olarak yaptırıma bağlanmıştır. Buna göre; cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde fail üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.[16]

Yasanın gerekçesinde cinsel saldırı ve cinsel istismar suçu ile bu eylemlerin sarkıntılık düzeyinde kalması hali bakımından aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir:[17]

1) TCK m. 102 ve 103 hükümlerinde tanımlanan suçların temel şekli ile m. 105 hükmünde tanımlanan cinsel taciz suçu arasındaki ayırım ölçütü, fiziksel temastır.

2) TCK m. 105 hükmünde tanımlanan cinsel suçunun oluşabilmesi için mağdurun vücuduna fiziksel bir temas olmamalıdır.

3) Cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olarak mağdurun vücuduna fiziksel temasta bulunulması halinde, mağdurun çocuk olup olmamasına göre TCK m.102 veya m.103 hükmünde tanımlanan suçlardan biri oluşmaktadır.

4) Suçların temel şeklinden dolayı verilecek cezalar eylemin sarkıntılık düzeyinde kalması halinde verilecek cezalardan daha ağırdır.

5) Somut olayın özelliklerine göre ani hareketlerle yapılan cinsel saldırılar bakımından ceza miktarı suçun temel şeklinden daha az olmalıdır.

6) Ani hareketle yapılan dokunuşta eylemin temel şekline göre daha az cezanın verilmesi sağlanmıştır.

7) Cinsel taciz suçuyla bir karışıklığa neden olabileceği düşüncesiyle 'sarkıntılık' ibaresinin yerine 'suçun ani hareketle işlenmesi' ibaresi tercih edilmiştir.

5237 sayılı TCK döneminde de yasa koyucu, 765 sayılı Kanun'da olduğu gibi sarkıntılık eyleminin ne olduğu konusunda her hangi bir tanım yapmamıştır.

Bu aşamada sarkıntılık eylemi ile ilgili kavramların sözlük anlamlarına bakmak yararlı olacaktır.

Sarkıntılık ibaresi sözlükte,  “Genellikle kadınlara sataşma, laf atma, rahatsız etme, huzur bozma, tasallut.” şeklinde ifade edilmektedir.[18]

"Ani" kelimesi "Ansızın yapılan, ansızın ortaya çıkan, ansızın ve birdenbire" şeklinde tanımlanmaktadır.[19]

"Kesik" ibaresinin "Kısa, aralıklı, kesilerek bozulmuş olan ve kesilmiş olan" şeklinde sözlükte açıklandığı görülmektedir.[20]

Sözlük anlamı ile kesintili kelimesi "Ara verilerek yapılan" şeklinde anlaşılmalıdır. [21]

Sarkıntılık suçunun belirgin özelliği eylemin ani olması, kesiklik göstermesi ve devamlılık arz etmemesidir.[22]

Bir eylemin "sarkıntılık" düzeyinde kalıp kalmadığı değerlendirilirken "Kısa süreli, ani, kesintili olması ve fiillerin kendiliğinden sonlandırılması" şeklindeki ölçütler dikkate alınmalıdır.

Öğretideki görüşler

Sarkıntılık suçu konusunda öğretide aşağıda belirtilen görüşler ileri sürülmüştür:

1) Mağdurun vücuduna temas içeren ve ani hareketlerle gerçekleştirilen cinsel davranışlar sarkıntılık suçunu oluşturur.[23]

2) Mağdurun vücuduna temas içeren ve sırnaşık hareketlerle gerçekleştirilen cinsel davranışlar basit cinsel saldırı veya basit cinsel istismar suçu kapsamında değerlendirilmelidir.[24]

3) Failin vücuda temas içeren davranışının yoğunluğu, etkisi ve devamlı olması dikkate alındığında sarkıntılık değil, mağdurun yaşına göre, basit cinsel saldırı veya basit cinsel istismar suçu oluşur.[25]

4) Mağdur üzerinde işlenen (yani, bedensel temas içeren) ve vücuda organ ve cisim sokma düzeyine varmayan, ani olmayıp süreklilik gösteren şehevi hareketler, TCK m. 102/1, c.1 ile cezalandırılacaktır.[26]

5) Buna karşılık ani ve kesiklik gösteren davranışlar TCK m. 102/1, c.2 kapsamına girmektedir.[27]

6) Süreklilikten kasıt, eylemin eylemin uzunca bir süreye yayılmış olması veya illa birden çok tekrarlanmış olması demek değildir.[28]

7) Önemli olan mağdur üzerinde doğrudan işlenen, devamlılık gösteren, cinsel isteklerin doyurulmasına ya da kışkırtılmasına yönelik her türlü şehvete ilişkin davranışların varlığıdır.[29]

8) Hangi davranışların bu nitelikte olduğu, söz konusu davranışın yoğunluğuna, etkisine, devam süresine bağlı olarak her somut olay açısından ayrıca ele alınması gereken bir konudur."[30]

9) Cinsel saldırının ısrarcı bir hâl almadığı, basit bir düzeyde kaldığı, ani ve kesik hareketlerle gerçekleştirildiği hâller sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirilmelidir.[31]

10) Vücuda temas eden ve cinsel anlam içeren fiiller şehevi hisleri tatmine yönelmese de ani-süreksiz-kesintili olsa da belli bir yoğunluğa ve ağırlığa ulaşmasa da sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçu oluşacaktır.[32]

11) Cinsel istismar suçunda sarkıntılık şeklindeki davranışların, cinsel saldırı suçunda sarkıntılık fiilleri bakımından belirtilen yoğunluğa erişmesi gerekmemekte, vücuda temas şartı da bu nedenle aranmamalıdır.[33]  

12) Sarkıntılık, kişinin cinsel özgürlüğünü ihlal etmeye elverişli ani gelişen ve süreklilik arz etmeyen (kesiklik gösteren) cinsel davranışladır.[34]

13) Sarkıntılık, ani hareketle yapılan basit cinsel saldırı suçudur.[35] 

14) TCK 102/1 son cümle ile adeta eski Kanun sistemine dönülmüş ve bir geçiş yaratılmıştır.[36]

15) Vücuda temas eden ve şehevi hislerin tatminine yönelmeyen, daha az yoğun, ani, süreksiz ve zayıf boyutlu filler sarkıntılık suçunu -TCK 103- oluşturacaktır.[37]

Sarkıntılık suçu öğretide yukarıda belirtilen şekillerde tanımlanarak yorumlanmış ve basit cinsel istismar veya basit cinsel saldırı suçundan farkları dile getirilmiştir.

Sarkıntılık suçu bakımından 765 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK arasındaki farklar

765 sayılı TCK dönemi

Bu dönemde sarkıntılık suçu için bedensel temas şart olarak aranmamaktadır. Söz atmanın sırnaşıkça bir hâl alması veya bedensel temas içermeyen el kol hareketi yapma sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirilmekteydi. Örneğin; cinsel organ gösterme, öpücük atma gibi davranışlarda bulunulması durumlarında sarkıntılık suçu oluşabilmekteydi.

5237 sayılı TCK dönemi

5237 sayılı TCK'da sarkıntılığa 102. ve 103. maddelerinde yer verilmiştir. Bu suçun bedensel temasla işlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bedensel temas içermeyen cinsel organ gösterme, öpücük atma ve laf atma gibi davranışlar 5237 sayılı TCK'nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturacaktır.

Farkları

5237 sayılı Kanun'da yer alan "sarkıntılık" suçunda bedensel temas şart olmasına karşılık 765 sayılı Kanun'da düzenlenen "sarkıntılık” suçunda bedensel temas şart olarak aranmamaktadır.

Yine sarkıntılık suçunun düzenlendiği bölüm açısından da her iki Kanun arasında fark bulunmaktadır.[38]

Sarkıntılığa ilişkin 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK arasında yukarıda izah edilen farklar bulunmakta ise de bedensel temas içeren eylemler açısından ortak yönlerin de bulunduğu dikkate alınmalıdır.

Sarkıntılık suçunun ne olduğu, eylemin sarkıntılık düzeyinde kalıp kalmadığı hususu içtihat ve öğreti görüşlerine göre tespit edilecektir.[39]

Yargıtay’a göre sarkıntılık suçunun tanımı ve kapsamı

Belirtmek gerekir ki; sarkıntılık suçunu her olayı kapsayacak şekilde bir tanımla belirlemek mümkün değildir. Bu nedenle, sarkıntılık suçunu oluşturan eylemleri kendi içerisindeki özelliklere göre değerlendirmek gerekir. Yani sarkıntılık suçunun çerçevesi çizilmeli ve ana ölçütleri ortaya konulmalıdır.[40]  

Yargıtay, 5237 sayılı TCK açısından sarkıntılık suçunu; “bir kimseye karşı cinsel arzuları tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlal eden, ani ve kesiklik gösterip devamlılık arz etmeyen, basit cinsel saldırı veya çocuğun basit cinsel istismarı yoğunluğuna ulaşmayan davranış veya davranışlar” şeklinde tanımlamaktadır. [41]

Yargıtay bazı kararlarında, birbirini takiben yapılıp mağdurun vücudunun birçok değişik bölgesine dokunma eylemlerinin ani ve kesintili sayılayamayacağının da dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir.[42]  

Yargıtay’a göre; sarkıntılığı aşan ancak vücuda organ veya sair bir cisim sokma veya bunlara teşebbüs boyutuna ulaşmayan cinsel amaçlı bedensel temasla gerçekleştirilen eylemler basit cinsel saldırı (mağdurun yaşına göre çocuğun basit cinsel istismarı) suçunu oluşturacaktır.[43]

Bu konuyu örneklerle açıklamak yararlı olacaktır.

Sarkıntılık suçu örnekleri:

1) Failin, mağdurun kalçasına dokunup kaçması sarkıntılık suçunu oluşturur.[44]

2) Failin cinsel amaçla mağduru yanağından öpmesi sarkıntılık suçunun oluşturur.[45]

3) Failin mağdurun göğsüne dokunması sarkıntılık suçunu oluşturur.

Mağdurun yaşına göre basit cinsel saldırı veya çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturan örnekler:

1) Mağdurun önce yanağını öpüp sonra vücudunu okşayıp kucağına oturtması, kendi elbiseleri ile mağdurun elbiselerini çıkarak cinsel organıyla mağdurun anüsüne (veya vajinasına) sürtünmesi,

2) Mağdurun göğüsleri ile vücudunun sair yerlerini okşayıp mağdura cinsel organını tutturması.

Yargıtay bir kararında; sanığın farklı zamanlarda gerçekleştirdiği katılan mağdureyi dudağından öpmeye çalışma ve pantolonunun arka cebine elini sokarak poposuna dokunma şeklindeki, ayrı ayrı her biri ani nitelikteki, kesiklik gösteren ve devamı bulunmayan eylemleri, zincirleme şekilde sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir.[46]

Bu açıklamalar ışığında bir eylemin sarkıntılık olarak tanımlanabilmesi için şu şartların varlığının aranması gerektiğini ifade edebiliriz:[47]

1. Cinsel Amaç Şartı: Failin eylemi ile mağdurun cinsel özgürlüğü, cinsel dokunulmazlığı ihlal edilmelidir.

2. Bedensel Temas Şartı: Fail, mağdurun vücuduna bedensel temasta bulunmalıdır.

3. Anilik ilkesi: Failin eylemi, ani, kesik olmalı ve devamlılık içermemelidir.

Yargıtay’a göre sarkıntılık suçunun oluşabilmesi için şu koşullar bulunmalıdır:[48]

1. şart: Eylem, belirli bir kimseye karşı cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilmeli.

2. şart: Mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal eden bir eylem olmalı.

3. şart: Fail, mağdurun vücuduna bedensel temas bulunmalı.

4. şart: Failin eylemi, ani ve kesiklik gösteren hareket veya hareketlerden oluşmalı.

Yargıtay, yukarıdaki şartların varlığı halinde eylemi sarkıntılık suçu kapsamında değerlendirmektedir.

Yargıtay bir kararında, mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, savunma, güvenlik kamerası görüntülerini içeren CD çözümü ve tüm dosya içeriğini dikkate alarak sanığın, olay günü cep telefonunu şarj ettirmek için iş yerine gelen on altı yaşındaki mağdureyi kolundan tutup, kendisine çekerek yanağını okşadığı gerekçesiyle sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.[49]

Cebir kullanılması

Yargıtay’ın cinsel davranış şeklindeki eylemlerde cebir kullanılması ve eylem süresini dikkate alarak eylemin sarkıntılık düzeyini aştığını ifade eden kararlarına rastlamak mümkündür.[50]

Yargıtay bir kararında; mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları, savunma ile tüm dosya kapsamına göre sanığın serada bulunan mağdurenin boynundan tutarak fidan kartonlarının üzerine yatırmasından sonra dizlerinin üzerine oturup kıyafetlerinin üzerinden göğüsleriyle bacaklarına dokunması şeklinde sübuta eren eyleminin cebirle gerçekleştirilmesi nedeniyle sarkıntılık düzeyini aştığı gözetilerek 5237 sayılı TCK'nın 103/1, 103/4, 43/1, maddeleri gereğince hüküm kurulması gerektiğini ifade etmiştir.[51]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------------

[1] Bu dönemde sarkıntılık eylemi ya hiç yaptırıma tabi tutulmuyor veya  alenen hayasızca hareket kapsamında  değerlendiriliyordu. Bkz.; M. Emin Artuk/M. Emin Alşahin, Sarkıntılık Fiili, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2016, Cilt 65, Sayı 4, s. 3243.

[2] "Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler" başlıklı sekizinci babın, ''Cebren Irza Geçen, Küçükleri Baştan Çıkaran ve İffete Taarruz Edenler''e ilişkin birinci fasılda bulunup "Kız ve erkek genç kimselere söz atanlar üç aydan altı aya kadar hapsolunur." şeklinde düzenlenen 421. madde, 08.06.1933 tarihli ve 2275 sayılı Kanun ile "Kadınlara ve genç erkeklere söz atanlar on beş günden üç aya kadar ve sarkıntılık edenler bir aydan altı aya kadar hapsolunur." biçiminde değişikliğe uğrayarak 765 sayılı Ceza Kanunu'nda sarkıntılık suçu hüküm altına alınmıştır.

[3] 09.07.1953 tarihli ve 6123 sayılı Kanun ile anılan maddede ön görülen cezalar arttırılmış, Anayasa Mahkemesinin 20.03.2002 tarihli ve 39-35 sayılı kararı ile madde metninde bulunan "genç" sözcüğünün, Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

[4] Sarkıntılık suçu 765 sayılı TCK'da bu şekilde yerini almış ise de Kanun'da sarkıntılık eyleminin ne olduğu hususunda bir açıklama yapılmamıştır.

[5]  Sarkıntılık suçunun bu dönemde içtihat ve öğreti görüşleriyle tanımı yapılıp uygulamaya yön verilmiştir.

[6] Sarkıntılık suçunun şartları için bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun; 16.09.1963 tarihli ve 47-47 sayılı, 06.12.1979 tarihli ve 432-459 sayılı, 26.12.1988 tarihli ve 287-557 sayılı, 19.02.2002 tarihli ve 44-175 sayılı kararları.

[7] YCGK, 10.10.1988 tarihli ve 329-344 sayılı kararı.

[8] YCGK, 03.02.1998 tarihli ve 344-10 sayılı kararı.

[9] Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 3. Bası, Beta Yayınevi, 1991, s. 382.

[10] Sulhi Dönmezer, Ceza Hukuku Hususi Kısım. Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler, 5. Bası, 1983, s.190.

[11] Madde metni şu şekildedir: "Her kim 15 yaşını bitirmiyen bir küçüğün ırz ve namusuna tasaddiyi mutazammın bir fiil ve harekette bulunursa iki seneden dört seneye ve bu fiil ve hareket yukarki madddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlar içinde olursa üç seneden beş seneye kadar hapsolunur."

[12] Madde metni şu şekildedir: "Yine bu suretle ırz ve namusa tasaddiyi tazammun eden diğer bir fiil ve harekette bulunursa üç seneden beş seneye kadar hapsolunur."

[13]  Yargıtay Ceza Genel Kurulunun; 13.05.1963 tarihli ve 30-29 sayılı kararı.

[14] Bu suç öğretide şu şekilde izah edilmiştir: "Tasaddide kast; şehevi ihtirasın, cinsi münasebet derecesine varmayan iptidaî şekillerde fiilen teskin ve tatmin kastıdır. Bianenaleyh, bu maksatla başlayan tasaddiler mesela maksadına meyil ve... uyandıracak telkinatta bulunmak, resimler göstermek, sözler söylemekten başlayarak şehvet tahrik edici yerlerini tutmak, tutturmak, açmak, açtırmak, öpmek, sıkmak, istimna yapmak veya yaptırmak ve nihayet badana yapmak gibi mütedariç ve müteselsil fiil ve hareketlerin bir kaçını ihtiva edebilir. Ve mâniaya uğramadıkça şehvetini teskine kadar devam eyler. Zaman bakımından sürekli ve hareketler yönünden zincirleme şehvet davranışları vardır. Suçlunun mağdur üzerinde şehvet hareketleri yapması ile suç tamam olur." şeklinde açıklanmış, sarkıntılık suçundan farkı da "sarkıntılıkta ise şehevi hareketlerin fiili şekli öpme, sıkma gibi mücerret ve müntaki gibi bir hareket olması lazımdır. Sarkıntılıkta zaman bakımından ani, eylemler yönünden kesik hareketler söz konusudur." Bkz.;  Vural Savaş, Sadık Mollamahmutoğlu, Türk Ceza Kanununun Yorumu, Seçkin Yayınevi 1. Bası, 1995, 3. Cilt s. 3664).

[15] YCGK, 19.02.2002 tarihli ve 44-175 sayılı kararı.

[16] Yasal düzenleme metni 12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile de son şeklini almıştır. TCK'nın 102. ve 103. maddelerinde değişiklik öngören 6545 sayılı Kanun'a ilişkin Hükumet Tasarısının 42. ve 43. maddelerde sarkıntılık ibaresi kullanılmamış, her iki madde için de "Fiilin ani hareketle işlenmesi hâlinde" faile daha az ceza verileceği belirtilmiştir.

[17] "fiilin ani hareketle işlenmesi" yerine cinsel saldırı veya istismarın "sarkıntılık düzeyinde kalması" 6545 sayılı Kanun ile TCK'nın hem 102 hem de 103. maddesinde daha az cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir.

[18] https://sozluk.gov.tr/; ET: 16.11.2022.

[19] (a:ni:), Arapça ānī 1. sıfat Ansızın yapılan:  "Ani bir hareketle Çakır'ın omzunu kavradı, öne itti, sonra aynı kuvvetle geri çekip bastırdı," - Tarık Buğra 2. sıfat Ansızın ortaya çıkan: "Birkaç ay devam eden bu ani hastalık alınan birçok tıbbi tedbirlere rağmen gittikçe ziyadeleşiyordu." - Asaf Halet Çelebi 3. zarf Ansızın, birdenbire: "Öyle ani ve haşin çıkmıştı ki bu soru, karşıdaki boş bulunup ismini söyledi." - Elif Şafak, https://sozluk.gov.tr/; ET: 16.11.2022.

[20] Kesilmiş olan, maktu: Aralıklı: "Derinlerden gelen kesik düdük sesleri arasında, evimin ve çocuklarımın çığlığını yakalamak için bir hayli uğraştım." - Necip Fazıl Kısakürek; https://sozluk.gov.tr/; ET: 16.11.2022.

[21] 1. sıfat Ara verilerek yapılan. 2. sıfat Kesintisi olan (para): Kesintili ücret.; https://sozluk.gov.tr/; ET: 16.11.2022.

[22] Yargıtay pek çok kararında sarkıntılık suçunu "Belirli bir kimseye karşı cinsel arzuları tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlal eden, ani ve kesiklik gösteren devamlılık arz etmeyen hareket ya da hareketler'' ve ''Ani, kesintili ve süreklilik arz etmeyen hareketler'' şeklinde tanımlanmaktadır.

[23] M. Emin Artuk-Ahmet Gökçen-M. Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, Ankara, 2019, s. 367-369.),

[24] M. Emin Artuk-Ahmet Gökçen-M. Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, Ankara, 2019, s. 367-369.),

[25] M. Emin Artuk-Ahmet Gökçen-M. Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 18. Baskı, Ankara, 2019, s. 367-369.

[26] Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 17. Baskı, Ankara 2019, s. 392-393.

[27] Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 17. Baskı, Ankara 2019, s. 392-393.

[28] Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 17. Baskı, Ankara 2019, s. 392-393.

[29] Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 17. Baskı, Ankara 2019, s. 392-393.

[30] Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 17. Baskı, Ankara 2019, s. 392-393.

[31] Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 6. Bası, Ankara 2019, s. 342),

[32] Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2019, Seçkin Yayınevi, 14. bası, s. 330-363.

[33] Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 2019, Seçkin Yayınevi, 14. bası, s. 330-363.

[34] Fahri Gökçen Taner, Türk Ceza Hukukunda Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 161.

[35] S. Sinan Kocaoğlu, Yargı Kararları Işığında Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar, Yetkin Yayınevi, Ankara 2016, s. 126.

[36] Pınar Memiş Kartal, Özel Ceza Hukuku Kişilere Karşı Suçlar, İstanbul 2017, Onikilevha Yayınevi, Cilt 2, s. 473.

[37] Gülşah Bostancı Bozbayındır, Özel Ceza Hukuku Kişilere Karşı Suçlar, İstanbul 2017, Onikilevha Yayınevi, Cilt 2, s. 521.

[38]  765 sayılı TCK döneminde "Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler" babının ''Cebren Irza Geçen, Küçükleri Baştan Çıkaran ve İffete Taarruz Edenler'' faslında, 5237 TCK'da ise "Kişilere Karşı Suçlar" kısmının "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" bölümünde düzenlenmiştir.

[39]  Sarkıntılık suçu 5237 sayılı TCK'da da tanımlanmamıştır. Bu nedenle  "sarkıntılık" daha önce olduğu gibi içtihatlar ve öğreti görüşleriyle anlamını bulacak ve sınırları tespit edilecektir.

[40]   6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklerle basit cinsel saldırı ve çocuğun basit cinsel istismarı suçlarına ilişkin yaptırımlar önemli bir şekilde arttırıldığından kanun koyucu "sarkıntılığı" daha az cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak düzenlemiştir.

[41] Yargıtay bu tanımı yaparken Adalet Komisyonu değişiklik gerekçesi, kanun koyucunun amacı ve 765 sayılı    TCK'na ilişkin benzer yönleri dikkate almıştır. YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020

[42] YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020.

[43] YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020.

[44] YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020.

[45] YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020.

[46] YCGK, E: 2019/201, K: 2020/287, T: 11.06.2020.

[47] Y.14.CD, E: 2014/11794, K: 2017/4826, Teb: 14 - 2013/132432, KT: 17.10.2017; Y.14.CD, E: 2014/8087, K: 2015/11862, Teb: 14 - 2013/38831, KT: 21.12.2015.

[48] Y.14.CD, E:2014/9863, K:2015/5212, Teb:14 - 2013/75718, KT: 02.04.2015.

[49] Y.9.CD, E: 2021/1568, K: 2021/8535, T: 20.10.2021.

[50]Y.14.CD, E: 2020/2269, K: 2020/2448, T: 03.06.2020: “…Mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları, savunma ile doktor raporu göz önüne alındığında, olay günü baldızı olan on beş yaşından küçük mağdurenin bulunduğu yere gelip evine götürmek üzere aracına alan sanığın, yolda ağaçlık bir alanda durmasının ardından yanında oturan mağdurenin elini tutup başını bacağına koyarak göğüslerine dokunduğu ve mağdurenin direnmesi üzerine tokatlayıp zorla yüz üstü yatırdıktan sonra üzerine çıkarak kıyafeti üzerinden bir müddet sürtündüğü tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle cebirle işlenen eylemin süresi ile gerçekleşme şekli nazara alındığında, ani ve kısa süreli sayılamayacağı gibi fiilin sarkıntılık düzeyinde kaldığına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kabulünün de dosya içeriğine uygun düşmediği gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,…”

[51] Y.9.CD, E: 2021/16943, K: 2022/5745, T: 07.06.2022.