SAĞLARARASI TASARRUFLARIN TENKİSİ

Abone Ol

I. KONUYA İLİŞKİN KAVRAMLAR

A. Tenkis

Tenkis, indirme, eksiltme anlamına gelir. TMK'nın 561. maddesine göre, "Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur. Tenkise tabi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması halinde, saklı pay sahibi mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir." Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, söz konusu indirme mirasbırakan tarafından ölüme bağlı veya sağlararası tasarrufla kanuni saklı paylı mirasçıların paylarına dokunulduğu takdirde gündeme gelir.

Saklı paylar mirasbırakanın terekesinden tasarruf edebileceği kısmın sınırını oluşturur. Bu sınır yani tasarruf edilebilir sınır aşıldığında aşılan kısmın tenkisi yani saklı paylı mirasçı lehine eksiltilmesi söz konusu olur. Bu eksiltme ise TMK'nın 560. ve devamı maddelerinde düzenlenen tenkis davası yolu ile mahkeme tarafından gerçekleştirilir.

TMK'nın 560/1. maddesine göre, "Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." Bu fıkradan da anlaşılacağı üzere tenkis, niteliği itibarıyla saklı payın bir yaptırımıdır.

Tenkis talebi için iki şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlar; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir tasarrufla tasarruf oranını aşmış olması ve mirasçının saklı pay hakkını alamamış olması. Bir şekilde saklı payını alan mirasçı, mirasbırakan tasarruf oranını aşsa dahi, tenkis talebinde bulunamaz. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, "Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma kuralları sayılır." şeklindeki düzenleme saklı payı ortadan kaldırma amacıyla yapıldığı açık olan tasarrufların tenkisine engel değildir.

Tenkis talebi, saklı payı zedeleyen ölüme bağlı tasarrufların tümü ile aşağıda açıklanacağı üzere bazı şartlar gerçekleştiğinde sağlararası tasarruflar hakkında ileri sürülebilir.  Ölüme bağlı tasarrufların tenkis tabi tutulmaları için tek şart, saklı payı zedelemeleridir. Buna karşılık saklı payı zedelese dahi her sağlararası tasarruf tenkise tabi tutulmaz. Sağlararası tasarrufların tenkise tabi tutulmaları için kanunda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerekir. 

B. Tasarruf (kazandırma)

Kişinin kendi malvarlığından karşılık almaksızın veya alınan karşılık ile kazandırma arasında kendisi aleyhine önemli bir fark olacak şekilde diğer bir kişi lehine yaptığı hukuki işlemlere kazandırma(tasarruf) denir. İkinci şekilde olan kazandırmalara karma kazandırma denir.

Kazandırıcı işlemden kasıt, bir kişinin diğer bir kişiye malvarlığı menfaati sağlaması olup; kazandıranın (mirasbırakanın) malvarlığında azalma meydana gelirken, kazandırılanın(mirasçının) malvarlığı ise aynı oranda artar. Kazandırıcı fiilde aynı anlama gelir ki, burada kazandırıcı fiilde bulunanın bir fiili ile (örneğin alacaklının borç senedini yırtması) diğer taraf zenginleşir.

Kazandırmalar iki şekilde gerçekleşebilir: ölüme bağlı kazandırmalar veya sağlararası kazandırmalar. 

...Dava, tenkis isteğine ilişkindir...Tenkis davasının konusu, miras bırakanın saklı payı zedeleyen bir veya birden fazla kazandırmalarıdır. Bir kimsenin karşılık almaksızın kendi malvarlığı hak ve alacaklarından, diğer bir kimse yararına temin ettiği hukuki işlemlere kazandırma, (tasarruf) denir. Hukuki bir işlemin kazandırma, bağış sayılabilmesi için tamamen karşılıksız olması da koşul değildir. Miras bırakanın yapmış olduğu kazandırma veya kazandırmalara karşılık lehine kazandırma yapılan kimse de bir karşılık vermiş, bir edimde bulunmuş olabilir. Bu halde de karşılıklı edimlerin bedelleri arasında önemli bir fark bulunuyor ve bu farkın kazandırma amacıyla yapıldığı açıksa, gerçek karşılıkla olan farklılık da karşılıksız kazandırma sayılır. Buna karma kazandırma da denilir. Miras bırakan tasarruf edilebilir kısmı aşan karşılıksız veya karma kazandırmalarını ölüme bağlı kazandırma, sağlar arası kazandırma veya kazandırmalar şeklinde yapabilir...[1]

Sağlararası yani ölüme bağlı olmayan hukuki işlemler, işlemi yapanın sağlığında hüküm ifade ederler. Bağışlama vaadi bir sözleşme olup, sağlararası bir işlemdir.

Hüküm doğurması mirasbırakanın ölümüne bağlı olan tasarruflar ölüme bağlı tasarruflardır.  Bu tasarruflar mirasbırakının ölümünden sonra gerçekleşmesini istediği arzularına ilişkin olup, birer hukuki işlem niteliğindedirler. Rıza ve irade beyanıdırlar. Beyan sahibinin ölümünden sonra hukuki sonuç ve hüküm meydana getirirler. Ölüm olayı, işlemin zorunlu unsurudur. Tespiti gereken husus, yapılan işlemin hangi zamanda hüküm doğuracağıdır. İşlem, eğer işlemi yapanın ölümünden sonra hüküm doğuruyorsa bir ölüme bağlı tasarruf, sağlığında hüküm doğuruyorsa sağlararası bir tasarruftur. Örneğin, bağışlama vaadi bir sözleşme olup, sağlararası bir işlemdir. Ancak, vade olarak bağışlayanın ölüm tarihi seçilmişse, artık bu işlem bir ölüme bağlı tasarruf olarak nitelendirilmelidir. TMK'nın 514. maddesine göre, şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar iki şekilde yapılabilir; vasiyetname[2] ve miras sözleşmesi[3]. Başka şekilde ölüme bağlı tasarruf yapılamaz. Yani numerus clausus (sınırlı sayı) kuralı geçerlidir. Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar; tereke malları üzerindeki tasarruflar(ölüme bağlı bağışlar) ve tereke ile doğrudan ilişkili olmayan tasarruflardır. Ölüme bağlı bağışlar (teberrular) mirasçı ataması[4] veya belirli mal vasiyeti[5] şeklinde gerçekleşir.

C. Tasarruf Özgürlüğünün Sınırı

TMK’nın 514/1. maddesine göre, mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabileceği gibi, sağlararası tasarruf ile de bunu gerçekleştirebilir. Mirasbırakan, kural olarak ölümünden sonra da terekesi üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünün sınırını saklı paylı mirasçıların saklı payları belirler. Mirasbırakan mirasçılıktan çıkarma, mirastan yoksunluk ve mirastan feragat sözleşmesi bulunmadıkça saklı paylar üzerinde tasarruf edemez.

Tenkis davasının dinlenebilmesi için ilk şart, mirasbırakan tarafından yapılan tasarrufun (ölüme bağlı tasarruflar doğrudan tenkise tabi tutulurlarken, sağlararası işlemler ancak TMK'nın 565. maddesinde düzenlenen şartlarda tenkise tabi tutulurlar) mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünü aşması yani saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal etmesidir.

...Tasarruf nisabı, terekenin vefat günündeki haline göre hesaplanır (MK.'nun 454/1.m; TMK.'nun 507. mad.).Mahkemece, hükme esas alınan, tasarruf nisabı ve saklı payın hesabına ilişkin 26.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda terekenin ölüm tarihindeki değeri değil tercih hakkı tarihindeki değeri esas alınarak saklı pay hesabı yapılmıştır. Terekenin ölüm günündeki değeri 29.02.2012 tarihli rapor ile belirlenmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; terekenin ölüm günündeki değeri ve 11.11.1994 tarih ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı esas alınarak belirlenecek saklı pay ve sabit tenkis oranını, tercih tarihindeki değerle çarpmak ve hasıl olacak sonuç uyarınca; hükmü temyiz etmemiş olan davalılar yönünden davacı lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek hüküm kurmaktan ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir...[6]

II. TENKİSE TABİ TASARRUFLAR

A. Genel Olarak

Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf oranını aşan ve saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya bazı sağlararası kazandırmalarının kanuni sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 560. maddesine göre, "Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." Bu nedenle tenkis talebinin konusu, mirasbırakan tarafından yapılan ve tasarruf oranını aşan, saklı payları ihlal eden karşılıksız(ivazsız) kazandırıcı işlemlerdir.

Öncelikle şu bilinmeli ki, tenkis, hukuken geçerli olan tasarruflar için söz konusu olabilir. Tasarruf hukuken geçerli değilse, mirasçılar bu tasarrufun tenkisini değil, butlanını ileri sürerek, tasarruf konusunun tamamının terekeye dahil edilmesini sağlayabilirler.

Tenkis davası vasiyetçinin ölümünden evvel açılamaz. Çünkü miras açılmamış olduğundan vasiyetin tasarruf nisabını aşıp aşmadığı bilinemez.

B. Ölüme Bağlı Tasarruflar Yönünden

Mirasbırakanın mirasçılarının saklı paylarını zedeleyen ölüme bağlı tasarruflarının hepsi kayıtsız şartsız tenkise tabidir. Ölüme bağlı tasarrufların vasiyetname veya miras sözleşmesi şeklinde yapılmış olmalarının bir önemi yoktur.

Ayrıca TMK'nın 527/2, 570 ve TBK'nın 290/2. maddeleri gereği bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamaları da ölüme bağlı kazandırmalar gibi kayıtsız koşulsuz tenkise tabidir. "...Mahkemece; murisin vasiyetname ile yaptığı tasarrufun, sağlararası bir tasarruf olmayıp, ölüme bağlı bir tasarruf olduğu ve mutlak tenkise tabi olduğu gözetilmemiştir...mahkemece; öncelikle tereke mal varlığı tespit edilmeli, uzman bilirkişi heyetine tenkisle ilgili ayrıntılı bir hesap yaptırılmalı; davacılara, belirlenen değer üzerinden noksan harcı yatırmaları için süre verilerek, harç tamamlattırılmalı; bundan sonra tenkis hükümleri doğrultusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde tenkis talebiyle ilgili bir hüküm kurulmalıdır..."[7]

C. Sağlararası Tasarruflar Yönünden

1. Genel Açıklamalar

Ölüme bağlı tasarruflar kesin olarak tenkise tabi olmasına rağmen mirasbırakan tarafından sağlığında gerçekleştirilen sağlararası tasarruflar saklı payı zedelese ve tasarruf edilebilir sınırı aşsa dahi ancak TMK'nın 565. ve 567. maddelerdeki koşulların gerçekleşmesi halinde tenkise tabi tutulurlar.

TMK’nın 565. maddenin ilk üç bendinde ve TMK’nın 567. maddesinde belirtilen haller özel haller olmasına rağmen, TMK’nın 565. maddenin dördüncü bendindeki hal daha genel niteliktedir. Bunun dışındaki sağlararası kazandırmalar bedelsiz olsalar bile tenkise tabi tutulmazlar. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşmelerden olduklarından saklı payı etkileme kastı ile yapıldıkları kanıtlanmadıkça tenkise tabi değillerdir. Aynı durum mirasbırakanın sağlığında kurduğu vakıf için de geçerlidir.

2. TMK’nın 565. Maddesinde Düzenlenen Tenkise Tabi Sağlararası Kazandırmalar

a. Mirasta Denkleştirmeye (İadeye) Tabi Olmasına Rağmen Denkleştirmeden Kurtulmuş Olan Kazandırmalar

TMK'nın 565/1. maddesinde bu kapsamda düzenlenen ilk hal, miras payına mahsuben lehine sağlararası kazandırma yapılan kimsenin mirasçılık sıfatını kaybetmesi hali; diğeri hali de, yapılan sağlararası kazandırmanın mirasbırakan tarafından denkleştirmeden muaf tutulması halidir.

Mirasta denkleştirme konusu iken iade dışında kalan, miras payına mahsuben verilen sağlararası kazandırmalar tenkise tabidir. TMK’nın 565/1. maddesine göre, "Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden kanuni mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi," bir süreye tabi olmaksızın tenkise tabidir.

b. Miras Haklarının Ölümden Önce Tasfiyesi Amacı İle Yapılan Kazandırmalar

TMK’nın 565/2. maddesine göre, "Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar," ile kastedilen kanuni mirasçıya miras hakkından feragati nedeniyle verilen ivaz (karşılık) kastedilmektedir. Yani müstakbel bir mirasçının, mirasın açılmasından önce mirasbırakan ile yaptığı olumsuz miras sözleşmesiyle beklenen miras hakkından vazgeçmesi karşılığında elde ettiği kazancın diğer mirasçıların saklı paylarını aşan kısmı tenkise tabidir.

TMK'nın 573. maddesi ile de aynı şekilde bir düzenleme yapmıştır. Yine miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan bağışlar da saklı payları zedelemesi şartıyla tenkise tabi tutulurlar. Ancak, tasarruf nisabı hesaplanırken, elde edilen ivazın tümü net terekeye eklenir. Tenkise tabi tutulacak kısım ise, kazandırma yapılan kanuni mirasçının saklı payı dışındaki kısımdır.

TMK'nın 574. maddesine göre mirastan feragat eden kişi, tenkis talebi ile karşılaştığı takdirde bir seçimlik hakka sahip olup, "Mirastan feragat eden, tenkis sebebiyle terekeye bir malı veya diğer bir değeri geri vermekle yükümlü olursa; dilerse tenkise tabi değeri geri verir, dilerse almış olduklarının tamamını terekeye geri vererek mirastan feragat etmemiş gibi paylaşmaya katılır."

Tenkise esas tereke hesaplanırken esas alınacak değer, feragat karşılığı verilen ivazın tamamı olup, terekeye ivazın tamamı eklenir.

c. Mirasbırakanın Adet Üzere Verdiği Hediyeler Dışında Dönme Hakkını Saklı Tuttuğu Bağışlamalar ve Ölümünden Önceki Bir Yıl İçinde Yaptığı Bağışlamalar

Bu bentte, mirasbırakanın sağlararası bağışlamaları düzenlemekte olup, TMK’nın 565/3. maddesine göre, mirasbırakanın saklı payları zedeleme kastı bulunup bulunmadığına ve yapılış tarihine bakılmaksızın mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde[8] adet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar tenkise tabidir.

aa. Adet üzere verilen hediyeler dışında, mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıl içinde yaptığı bağışlamalar tenkise tabidir.

bb. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar, TBK’nın 295 ve 296. maddelerinde düzenlenen, bağışlamadan rücu sebeplerinden bağımsız olarak, mirasbırakanın dilediği bir anda dönmek kaydıyla yapmış olduğu kazandırmalardır.  Örneğin, mirasbırakan mirasçısına evini bağışlayarak, mülkiyetini de mirasçısına devretmiş, ancak ölümü anına kadar bu bağışlamadan serbestçe dönme hakkını saklı tutmuştur. Tenkisi için bu tür bağışlamaların mirasbırakanın ölümünden önceki bir içinde yapılmış olması şart olmayıp, daha önce yapılmış olsa dahi saklı payları zedeliyorlarsa tenkise tabi tutulurlar. Ancak, ifası bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamalar ölüme bağlı tasarruf hükümlerine tabi olduklarından, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tabi tutulurlar.

d. Saklı Pay Kurallarını Ortadan Kaldırmak Amacı İle Yapıldığı Açık Olan Kazandırmalar

TMK’nın 565/4. maddesine göre, "Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar." hukuken geçerli ise, yapıldıkları tarihten mirasın açılmasına kadar geçen süre ne olursa olsun tenkise tabidir.

Bu bent gereği tenkisin uygulanabilmesi için, mirasbırakanın saklı payı ihlal etmek istediğinin açık olarak anlaşılması şart olup, mirasbırakanın kazandırmayla saklı payı ihlal ettiğini bilmesi, kastın ispatı için yeterlidir. Lehine kazandırma yapılan kişinin, bu kastı taşıyıp taşımaması veya mirasbırakanın kastını bilip bilmemesinin önemi yoktur. Ancak mirasbırakanın tasarruf anında saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla hareket etmesi şarttır. Yani mirasbırakanın saklı payı ihlal kastının kazandırmanın yapıldığı anda bulunması gerekir. Bu husus tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.

...Bilindiği üzere, bu tür davalarda uyuşmazlığın sağlıklı ve adil bir çözüme kavuşturulması; davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün; diğer bir deyişle, miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmasını zorunlu kılar. Bunu sağlayabilmek ise; hükme yeterli bir soruşturma yapılmasına, delillerin eksiksiz toplanmasına ve toplanan delillerinde yanların özel durumları, yaşamın gerçekleri dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmesine bağlıdır...Bu itibarla, öncelikle temliki işleme ilişkin resmi sözleşme (akit tablosu) mercinden getirtilmeli, işlemin hangi tarihte ve nasıl gerçekleştirildiği açıkça saptanmalıdır. Bunun yanısıra, miras bırakanın mal varlığı ve mali durumu araştırılmalı; kendisini mal satmaya yönelten haklı, ciddi ve makul (akla uygun) sebeplerin bulunup bulunmadığı özenle açıklığa kavuşturulmalıdır. Ayrıca, temlik tarihine tesadüf eden günlerde muris adına banka hesapları açılıp açılmadığı yada varsa hesaplarına para yatırılıp yatırılmadığı hususları üzerinde durulmalıdır. Öte yandan, davalının o tarihlerdeki mali gücü yönünden de araştırma tamamlanmalı ve onunda (davalının da) delilleri dinlenilmeli, böylece tüm deliller toplandıktan sonra birlikte değerlendirilerek çekişmeye konu temliki işlemin gerçek niteliği (satış mı-bağış mı olduğu) duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belli edilmelidir. Yerel Mahkemenin değinilen ilke ve olguları kapsayacak ve karşılayacak yeterli bir soruşturmayı yapmadan sonuca gitmesi ve yazılı olduğu üzere hüküm kurması doğru değildir...[9]

"...temlikin ancak, murisin saklı pay ihlal kastının açık olarak ispatlanması halinde tenkis edileceği aşikardır. Toplanan delillerden murisin bu konudaki iradesi açık bir şekilde tespit edilememekte olup, Mahkemece yapılacak iş; murisin 1971 senesi itibarıyla bütün malvarlığını tespit etmek, o yıla göre temlik edilen taşınmaz ile, temlik harici taşınmazların değerleri arasında mukayese yapmak, aynı mukayeseyi ölüm tarihi itibarı ile de yapmak, bu amaçla mahallinde keşif icra etmek, bu objektif değerlendirme yanı sıra tanık beyanlarını da bir bütün olarak değerlendirmek, murisin saklı pay ihlal kastının bulunduğu kabul edildiği taktirde ise yöntemince tenkis hesabını yaparak karar vermekten ibarettir..."[10]

“...Türk Medeni Kanunu'nun 565/4. maddesi miras bırakanın ölümünden bir yıl öncesi yapılan bağışların saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yapıldığının ispat edilmesi halinde tenkise tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Miras bırakan davaya konu taşınmazını 21.11.1991 tarihinde intifa hakkı üzerinde kalmak koşulu ile kızı davalı Neriman ile torunu Zeliha E.'e kayıtsız ve şartsız bağışladıktan sonra, 26.9.2004 tarihinde ölmüştür. Toplanan delillerden davalı Neriman'ın annesine ölümüne kadar baktığı, tedavi ettirip, bütün giderlerini karşıladığı, davalı Zeliha E.'in de davalı ile muris tarafından büyütüldüğü, birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bağış işleminin davacının saklı payına tecavüz amacıyla yapıldığını gösterir bir delil de gösterilmemiştir....Açıklanan sebeplerle davanın reddi gerekirken ...[11]

Aydın Tekdoğan

Avukat

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi

2. Hukuk Dairesi Emekli Başkanı

-----------------------

*Ayrıntılı bilgi için Miras İş ve İşlemleri ile Miras Davaları, 1. Baskı, Seçkin Yayınevi, Temmuz 2024, 1625 Sayfa,

[1]Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2010/1-360 K. 2010/372 T. 07.07.2010 (UYAP sisteminden alınmıştır.)

[2]Vasiyetname, mirasbırakan tarafından düzenlenen tek taraflı ölüme bağlı bir hukuki işlemdir. Vasiyetçinin irade beyanının geçerliliği karşı tarafın kabulüne bağlı olmayıp, vasiyetçi tek taraflı irade beyanı ile vasiyetten dönebilir.

[3]Miras sözleşmesi, ölüme bağlı iki taraflı bir hukuki işlem olup, vasiyetnameden farklı olarak tek taraflı olarak sözleşmeden dönülemez.

[4]Mirasçı atamasında, mirasbırakan malvarlığının tamamını veya bir kısımını bir kişiye bırakır ve o kişi mirasbırakanın külli halefi olur.

[5]Belirli mal vasiyeti, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufla bir malı (örneğin bir evi) bir kişiye bağışlaması olup, lehine vasiyet edilen (musaleh) külli halef olmayıp, mal kendiliğinden intikal etmez, yalnızca lehine mal vasiyet edilenin malı kendisine geçirme konusunda mirasçılardan bir talep hakkı doğar.

[6]Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2013/18968 K. 2014/3622 T. 10.03.2014(UYAP sisteminden alınmıştır.)

[7]Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2011/14754 K. 2011/20454 T. 13.12.2011(UYAP sisteminden alınmıştır.)

[8]Mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıldan önce yapılan bağışlamalar TMK'nın 565/4. maddedeki şartların oluşması halinde tenkis edilirler.

[9]Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 1991/3904 K. 1991/4044 T. 27.3.1991(Kazancı İçtihat Bilgi Bankası sisteminden alınmıştır.)

[10]Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E. 2011/395 K. 2011/1578 T. 29.3.2011(UYAP sisteminden alınmıştır.)

[11]Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E. 2010/4302 K. 2010/4128 T. 8.6.2010(UYAP sisteminden alınmıştır.)