R.TAYYİP ERDOĞAN’A AÇIK MEKTUP

Abone Ol


“Ben halkımın hizmetkârıyım” diyorsun; peki bu söz bir hizmetkârın söyleyebileceği bir laf mıdır? Ben diktatör değilim diyorsun ancak “50’im var benim, zor tutuyoruz” demek neyin kafası? Sarhoş musun Erdoğan? Ne yapmaya çalışıyorsun?

Ülkeyi saran ateşten çember yayılarak devam ederse bunun vebalini nasıl ödeyeceksin? Hiç Allah korkusu yok mu sende? Hiç düşünmüyor musun, görmüyor musun ateşten bir bölgede ateşle oynadığını? Bunlar “Üç beş çapulcu” dediğinde daha bir öfke yarattığını, kendi kendine söylenen ama sokağa çıkmayanları bile sokağa çıkardığını, tahrik ettiğini göremiyor musun?

İnsanları küçümsedin ve taleplerine “ne yaparsanız yapın orası yıkılacak” dedin. “Geziparkı”nda elinde kitap okuyan insanlara böyle öfkeli davranmasaydın ve “gelin arkadaşlar konuşalım, siz taleplerinizi anlatın biz de ne yapmak istediğimizi size anlatalım” deseydin ne kaybederdin Erdoğan? En azından bu hareketinle takdir toplamış olmaz mıydın?

Bu vesile ile Belediyelerin imara açarak talan ettiği yeşil alanları, vatandaşların arsalarından “yeşil alana terk” diye alınıp daha sonra parsellenerek iskâna açılmasını, başkasına satılmasını, peşkeş çekilmesini mercek altına alarak sorumlular hakkında takibat başlatsaydın ve “yaş kesenin başını keserim” deseydin sana yakışan da bu olmaz mıydı?

Üç beş çapulcu diyorsun; unutma 20 yıl önce PKK’lılara da üç beş çapulcu diyorlardı. Ama iktidarın/askerin terör bahanesiyle masum halka uyguladığı baskı ve sindirme politikası terörü besledi ve bu günlere getirdi..! 30 yıl şehit verdi bu millet ve sonunda sen de kalktın siyasi olarak bu terörü tanıdın ve meşruiyet kazandırdın. Millet yine arka planda ne olup bittiğine dahi bakmadan “yeter ki bitsin” dedi ve ciğerine taş bastı.

Ama Erdoğan, bu kez karşında marjinal bir terör örgütü de yok, lütfen kendine gel! Bunlar senin daha önce hiç suça bulaşmamış parkta kitap okuyan vatandaşların. Eli kanlı teröristleri bile muhatap alıp konuşurken neden bu insanları karşına alıp konuşmadın? Nasıl olup da kitap okuyan bu insanlara biber gazı sıkabildin?  Elbette bu noktadan sonra, bu insanların arasına eli kanlı katiller girebilir, tahrik edebilir, provoke edebilir! Ama tüm bunlara senin ceberut tavrın neden oldu! Şimdi oturup hatanı kabul edeceğin yerde ateşe benzin dökmeye devam ediyorsun! Umarım ülke bu ceberut tavrın sebebiyle bir uçurumun kenarına gelmez, umarım…

İktidarın hukuk, adalet ve özgürlük gibi sınırları vardır Erdoğan! Bu sınırlar iktidarın keyfi davranışlarına engel olması içindir. Sınırları ihlal eden bir idareci ise zamanla kendi sonunu hazırlar. Sen bu sınırları ihlal ettin Erdoğan! Yargı’daki sorunları çözmek ve adil yargılanmayı sağlayacak düzenlemeleri yapmak yerine daha da beter hale getirdin, mahkemelere başvurmayı bile ancak parası olana mümkün kıldın, adalete giden yolu temizlemek ve şeffaflaştırmak yerine kendi adamlarını doldurmak ve terfi ettirmek suretiyle, her yerde olduğu gibi, bu gücü de ele geçirmek istedin. 

Belediyelerine hesap sormadın, “yeşil alanı talan eden hırsızları affetmem” demedin, bilakis teşvik ettin, içki içene “ayyaş” buna karşı çıkanlara ise “kafası kıyak” dedin. Ve bu arada Reyhanlı’da ölen vatandaşlarının sorulması gereken istihbarat zaafını boğuntuya getirdin. Hesap sormamak ve sarıp sarmaladığın Mit’i korumak için gündem değiştirdin. Alkol gibi tartışmaları eleştirenlerle “bunlar suni tartışmalar” diyenlerle “iyi işte gündem oluyor” diyerek istihza ettin. Hatta “Reyhanlı iyice gündemden düştüğü” diye Geziparkında” çıkan olaylardan bile başlangıçta memnun oldun! İşte bu olaylar bu siyasi ahlakın, fırsatçılığın ve nobranlığın sonucudur Erdoğan!

Mutlak iktidar yozlaştırır Erdoğan! Bu tarihin bütün dönemlerinde böyle olmuştur. Ama sen mutlak güce ve iktidara adeta taparcasına dilbeste oldun. Bu iktidarın çoğu zaman bilgeleri delilere, cesurları korkaklara ve iyileri de kötülere dönüştürdüğünü anlamadın! Yoksa “ %50’im var evde zor tutuyoruz” demek akıllı bir adamın söyleyeceği bir söz değil Erdoğan!

Seçimlerin bir sözleşme olduğunu, eğer yönetici adil ve dürüst olmaktan vazgeçerse halkın da itaatsizlik yoluna başvurabileceğini hiç düşünmedin, buna ihtimal vermedin ve hala da vermiyorsun. Unutma Erdoğan! Halk egemenliğin sahibi olduğu için sözleşmeye uymayanlara karşı; hak adalet ve hukuku hiçe sayanlara karşı; şahsa özel kanun çıkaranlara karşı; işçisine memuruna sadaka gibi zam verirken, emeklilik hakkını dahi elinden alıp gasp ederken, kendine kıyak düzenlemeler yapanlara karşı; elinde kitap sivil ve gayet demokratik bir şekilde protesto hakkını kullanan insanlara silah gibi biber gazı atanlara ve dahi sayısız adaletsizliğe karşı, halk, direnme hakkını kullanır/kullanabilir..!

Bak Erdoğan; senin kaldıramadığın, hazmedemediğin bu iktidar gücünü muazzam bir irade ve tevazu ile cihan padişahı olarak ayaklarının altına alan Sultan Süleyman ne diyor;
“bir devlet nasıl çöker ağabey?”(Kanuni sütkardeşi Yahya Efendi’ye ağabey diye hitap eder)
“Sultanım” der Yahya Efendi, “…bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenler neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, devlet çöker”…

Ve yine, bu kez sarayın bahçesinde gezerken, karıncaların ağacın gövdesini sardığını görür ve bu durumdaki karıncaların hükmünü Ebussuud Efendiye şöyle sorar;
“Dırahta ger ziyan etse karınca,
Ziyanı var mıdır anı karınca”

Ebussuud efendinin cevabı tüm zamanlara meydan okuyan bir adalet anlayışıdır;

“Yarın hakkın divanına varınca
Süleyman’dan hakkını alır karınca”
 
Sana bunları söyleyebilecek bir kardeşin, kimin kimsen yok mu Erdoğan?
Bu kadar zavallı mısın?

Kanuni bir kanuni iken, cihan padişahı iken, gurura ve kibre kapılmıyor iken sana ne oluyor Erdoğan? Ne oluyor ki kimseye akıl danışmıyorsun, kimseyi dinlemiyorsun ve sen sormadan dahi bunları söyleme cesareti olanlara “herkes işine baksın, kimse bize akıl öğretmesin” diyorsun…

Yazık Erdoğan, yazık…