Milli ve manevi değerlerimizi, adalete ilişkin inançlarımızı, tarafsızlık
duygumuzu yitirdik.
Artık tarafsız olmak değil, taraflı olmak geçer akçe.
Ama hangi taraf ?
Tabii ki kuvvetli taraf.
Kuvvetli taraf hangi taraf ise, o tarafdan olmak öğütleniyor ve bir takım yalakalar da bunu çok içten ve çok güzel bir şekilde beceriyorlar.
O zaman da hoca soruyor :
- Ey cemaat, Hukuku nasıl bilirsiniz ?
- İyi biliriz.
- Hakkınızı helal ettiniz mi ?
- Helal olsun.
- Gömün o zaman…
Halkın verdiği cevabı iyi anlamak gerekir.
Yani “iyi biliriz” derken “neler becerdiğini iyi biliriz” demek isteniyor. Benzer şekilde “helal olsun” derken “ bu gibi işleri becerdiği için helal olsun” deniyor.
Ama neticede, yukarıda sayılan değerler gömülüyor, yok oluyor.
Adalet ile ilgili bir çok bina ve salonlarda yer alan :
“Adalet mülkün temelidir”
ibaresi tersinden işliyor :
“ridilemet nüklüm teladA”
Çünki adalet artık “Saray” larda işliyor.
Görkemli binalar,güzel salonlar, lüks koltuklar, büyük masalar, klasörleri ve CD’leri dolduran yüzlerce teknik takip, onlarca gizli tanık…
Şekil, esasın önüne geçiyor.
Şekline uygun oldu mu, mesele yok. “Karakaplı kitaba” uyduracaksın.
Çünki adalet artık “saray”larda işliyor.
Yeni açılan “İstanbul Adliye Sarayı”nda “renkli fularlı hostesler” hizmet veriyorlar. Özel güvenlikçiler “ginger” denilen araçlarla devriye geziyorlar.
“Hakim ve savcıların” ayrı garajları, ayrı giriş kapıları var.
“Avukatlar” kapılarda bekleyip, itiş kakış içeri girecekler.
“Ankara Adliye Sarayı”nda Hakim ve Savcıların özel asansörleri var, anahtarları ceplerinde…
Avukatlar, merdivenlerde “kalp krizi” geçiriyorlar.
İşte saraylarda aranan adaletin “savunmaya” verdiği değer.
“Terör” suçlarından şehit olanlarla, “töre ve koca vahşetinden” hayatını kaybedenler birbiri ile yarışıyor.
Katilleri dışarda.
Okul bahçesinde gösteri yapan öğrenciler, öğretim üyeleri, askerler, polisler içerde.
“ridilemet nüklüm teladA”
“Helal olsun sana !...”
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı