Retweetin Ceza Sorumluluğu

Abone Ol

Bu yazımızda; retweetin kapsam ve anlamına değinilerek, içeriği itibariyle suç olan bir tweetin retweet edilmesinin, ceza sorumluluğu bakımından değerlendirilmesi yapılacaktır.

1. Genel Açıklamalar

Tweet, Twitter uygulamasında kullanıcıların istedikleri konuda yazdıkları, içeriğin sadece takip edilenlerce veya Twitter kullanan herkes tarafından görülebilecek şekilde paylaşıldığı yazılardır. Retweet ise, Twitter’da başka bir kimse tarafından paylaşılan tweetin, kişinin kendi hesabına aynen veya yorumlanarak tekrar paylaşmasıdır. Retweet’in ceza hukuku bakımından sorumluluk doğurabilmesi, tweet ile retweetin ayrı fiiller olup olmadığının, retweet fiilinin hangi amaçla gerçekleştirildiğinin tespitine bağlıdır.

Bir görüşe göre retweet; kullanıcının kendisi tarafından ifade edilen bir paylaşım türü olmayıp, dolaylı yoldan, yani kişiye doğrudan ithaf edilemeyecek şekilde, Twitter kullanıcılarının bilgisine sunulması amacıyla paylaşılan başka bir kişiye ait beyandır. Asıl beyan, retweet yapan şahsa ait değildir, yani bu beyan “ilk elden” veya “doğrudan” paylaşılmamıştır. Retweet aktivitesi; beğenilen veya beğenilmeyen, doğru veya yanlış kabul edilen her paylaşım için gerçekleştirilebilir. Burada amaç, bu paylaşımın başkaları tarafından görülmesini sağlamaktır ki; bu husus hakaret, tehdit, şantaj veya iftira suçları bakımından tanımlanan bir eylem tipi değildir[1].

Esasında retweet aktivitesinin işlevi, beyan sahibi Twitter kullanıcısının popülaritesini ortaya koymaktır, yani bir beyan veya resim ne kadar çok paylaşılırsa, Twitter kullanıcısının popülerliği de o kadar çok artar. Ancak Ceza Hukukunun ilgi alanına bu mesele değil, suça konu eylemin kimin tarafından icra edildiği veya iddiaya konu suça iştirak edilip edilmediği girer ki, bunun adına “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesi denir. İlk paylaşımın içeriği suç oluşturduğunda, bu içeriği paylaşan kişi; beğenerek, ilginç bularak veya “Böyle paylaşım olur mu?” eleştirisini yaparak hareket etmiş olabilir ki, bu hallerde suç işleme kastının olduğu söylenemez. Yazılanın veya bir resmin başkaları ile paylaşılmasının suç olabilmesi için, en azından paylaşan kişinin suç işleme kastının ortaya koyulması gerekir.

Retweet yapan şahsa ait olmayan bir beyanın ve kendisi tarafından çizilmeyen bir karikatürün üçüncü kişilerin bilgisine sunulması, paylaşanı doğrudan “fail” statüsüne sokmayacaktır. TCK m.125’de tanımlanan hakaret suçunun faili, bizzat mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide eden kişidir. Retweet yapan şahsın, bu paylaşımla bizzat mağduru hedef alarak, kişilik haklarına saldırdığı söylenemez, bunu destekleyen yorum veya başka paylaşımların varlığı aranmalıdır. Retweet yapan şahıs, bir anlamda kamunun bilgi edinme hakkına katkı sağlamaktadır. Bir Twitter kullanıcısının beyanını paylaşan kişi; sırf bu paylaşım nedeniyle TCK m.125’in faili olmayacağı gibi, mağdurun kişilik haklarına doğrudan saldırdığı da ileri sürülemez. Bir başkasına ait beyanı kamunun bilgisine açma eyleminde; retweet yapan şahsın, mağdurun kişilik haklarını hedef alarak onu rencide etmek yönünde bilerek veya isteyerek irade beyanında bulunduğu, dolayısıyla kasten hareket ettiği söylenemeyecek olmakla birlikte, bunun aksi iddia ve ispat olunabilir. Bunun için ise, paylaşan şahsın hakaret kastıyla hareket ettiğini destekleyip ortaya koyan illi değere sahip tespit ve delillere ihtiyaç vardır. Örneğin, bir resim paylaşılır ve aynı paylaşımda veya başka tweetle yorum yazılarak hakaret kastı ortaya koyulabilir.

Diğer bir görüşe göre ise retweet, retweetlenen tweetten ayrı bir fiildir. Kişinin düşünce içeren yazısının, herkesin veya o hesabı takip eden kişilerin bilgi ve görgüsüne sunulması, ilk fiil ile içerik olarak tamamen aynı olan, ancak diğerinden bağımsız bir fiildir. Bu fiil, zaman ve fail bakımından ilk fiilden ayrıdır.

Ceza Hukukunda hareket, kişinin manevi, ruhsal dünyasının dışavurumudur. Bir tweetin retweetlenmesi de tweetin içeriğinde yer alan düşüncenin tekrarlanmasıdır. Bu tekrarlama; içeriğin yeniden üretilmesi ile değil, var olanın yayılması şeklinde gerçekleştirilmektedir, yani failin bir tercihinin ürünüdür. Retweetin ayrı bir fiil olduğu kabul edilse de, bu kabul retweetin doğrudan suç oluşturduğu anlamına gelmemektedir. Suç oluşturan tweetin retweetlemesinde, failin kastının suç işlemek olmadığı durumda, retweet fiilinden dolayı ceza sorumluluğu gündeme gelmez.

Retweetlemek iki şekilde gerçekleştirilebilir: Alıntılayarak veya doğrudan retweetleme. Alıntılayarak retweetlemede, retweet yapan kişi, asıl tweeti kendi yorum ve düşüncesi ile tekrardan tweetler, yani sosyal medyada paylaşır. Bu durumda, kişinin retweet fiilini gerçekleştirirken iradesini anlamak daha kolaydır. Örneğin; hakaret suçunu oluşturan tweetin, retweetlenirken “ağzına sağlık, katılıyorum, çok doğru bir tespit.” gibi ifadeler kullanılması halinde içeriğin desteklendiği anlaşılır. Kanaatimizce, retweet yaparken suç oluşturan düşünceye katıldığına dair ifade belirtilmesi her zaman yeni bir suç işlendiği anlamına gelmez. Örneğin; hakaret içeren tweetin “ağzına sağlık” demek suretiyle retweetlenmesi halinde, retweet atan kişinin hakaret suçunu işlemediğini kabul etmek gerekir. Çünkü “ağzına sağlık” ifadesi; kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte değildir. Bu tür fiiller, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinde düzenlenen suçu veya suçluyu övme kapsamında değerlendirilebilir. Bir başka örnekte ise; hakaret içeren bir tweetin alıntılanıp, alıntıda tekrardan hakaret edilmesi halinde ayrı bir hakaret suçu oluşacaktır.

Doğrudan retweetlemede ise, retweetin ceza sorumluluğunu doğurması bakımından failin iradesi ve retweetlenen tweetin içeriği önem taşır. Örneğin; çocuk pornografisi içerikli bir yayının paylaşıldığı tweetin doğrudan retweetlenmesi halinde, retweetleyen kişinin de TCK m.226’da yer alan müstehcenlik suçundan sorumlu olması gündeme gelir. Bu örnekte, gerçekleştirilen retweetin suç işleme iradesi dışında bir iradenin ürünü olduğunu kabul etmek mümkün gözükmemektedir.

Hakaret içerikli bir tweetin doğrudan retweetlenmesi halinde; failin iradesinin bu tweetin ilgi toplaması olduğu, daha çok insana ulaşması amacına yöneldiği, kişinin arşivlemek için tweeti retweetlediği durumda, suça dair kastın varlığından söz edilemeyecektir, ancak burada bir ispat sorunu yaşanacaktır. Hakaret içeren bir tweetin alıntılanarak retweetlenmesi yerine, doğrudan retweetlenmesi halinde, kişinin retweetleme iradesi açığa çıkmamaktadır. Bu durumda, “Kişinin iradesi suç oluşturan içeriği eleştirmek, gündem oluşturmak, kınamak olsaydı, hakaret içerikli tweeti alıntılayarak retweetleyip bu iradesini ortaya koyardı.” yaklaşımı ile kişilerin ceza sorumluluğuna gidilebilmektedir. Yoruma ve önyargıya dayanan bu yaklaşımla, paylaşan kişi hakkında mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir. Failin iradesinin suç işlemek yönünde olmadığını belirtmesi durumunda, suç içerikli tweeti retweetleyen kişinin iradesinin tespitinde, attığı diğer tweetleri, varsa gelen yorumlara olan tepkisi dikkate alınarak değerlendirme yapılmalı, suç işleme iradesinin somut ve kesin deliller ile ortaya koyulamadığı durumda, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi doğrultusunda kişi hakkında beraat kararı verilmelidir.

2. Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 16.01.2019 tarihli, 2018/7790 E. ve 2019/1445 K. sayılı kararı

Karara konu olayda; şüpheli hakkında müştekiye yönelik “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz…” ifadelerini içeren tweetin şüpheli tarafından retweetlenmesi üzerine yürütülen soruşturma sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30.01.2018 tarihli, 2018/12072 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraz, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.02.2018 tarihli ve 2018/1660 değişik iş sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Ret kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan ‘Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.’ şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin şikayet dilekçesinde şüphelinin twitter isimli sosyal medya hesabında @... kullanıcı adıyla kayıtlı olduğunu ve kendisine karşı önceden de aynı şekilde sosyal medyadan hakarette bulunması sebebiyle şikayetçi olduğundan aralarında husumet bulunduğunu, bu duruma rağmen şüphelinin değişik tarihlerde başka kullanıcılar tarafından paylaşılan ve şahsına yönelik hakaret içeren paylaşımları retweet etmek suretiyle sayfasında paylaşarak hakaret ettiğini, şüpheliden şikayetçi olduğunu beyan ettiği ve şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında, şüphelinin alınan savunmasında adı geçen hesabın kendisi tarafından kullanıldığını, iddia konusu paylaşımları kendisinin yapmadığını, bilgi amacıyla sayfasında retweet etmek suretiyle paylaştığını ifade ettiği görülmekle; suça konu paylaşımların müştekiye hitaben yazılmış ‘pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz…’ şeklinde hakaret sayılabilecek sözler içeren paylaşımlar olması, bu paylaşımların şüpheli tarafından retweet edildiğinin savunmada kabul edilmesi ve taraflar arasında önceden görülen kamu davasının bulunması hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair yeterli delil ve şüphenin elde edildiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle, red kararının kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.

Yargıtay Dairesi; “Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.

Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye ‘araştırma mecburiyeti ilkesi’; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise ‘kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi’ denilmektedir.

Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. – Finlandiya kararı 2007; Sürmeli- Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.” gerekçesiyle, etkin soruşturma yürütülmesi gerekliliği ortaya koyulmuştur.

Kararın devamında; “şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu @... kullanıcı adlı twitter hesabından müştekiden bahsedilerek paylaşımlar (retweetler) yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle, şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir.

3. Değerlendirme

Yukarıda yer verilen kararda; başka kişiler tarafından yazılan, müştekiye hitaben yazılmış “pislik, namert, edepsiz, yalancı, silah kaçakçısı, çirkef, imansız, izzetsiz, rüşvetçi, salyasını akıtan, şerefsiz…” ifadelerini içeren tweetin şüpheli tarafından retweetlenmesi halinde, hakaret suçundan iddianame düzenlenmesi için yeterli şüphenin bulunduğu belirtilmiştir. Yargıtay’ın bu kabulünde dosyadaki delilleri esas aldığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte; Yargıtay Cumhuriyet Savcısının kanun yararına bozma talebi yazısında, şüphelinin bu tweetleri bilgi amacıyla retweetlediğini savunduğu belirtilmiştir. Bu savunma karşısında, şüphelinin suç işlemeye yönelik kastının ortaya koyulması gerekmektedir.

Twitter’ın resmi internet adresinde yer alan “retweetleme” başlığı altında, “Tweetlemeden önce gözden geçirin” başlıklı bilgi notuna göre; “Twitter’da daha iyi ve daha güvenli sohbetler yapabilmenize yardımcı olmamızın büyük önem taşıdığına inanıyoruz ve bu da takipçilerinizle paylaştığınız şeyler hakkında daha bilgili olmakla başlar. Twitter’da son zamanlarda açmadığınız bir makale için retweetlemeyi veya tweet alıntılamayı seçerseniz, makaleyi retweetlemeden veya tweet olarak alıntılamadan önce okumak isteyip istemediğinizi soran bir mesaj görebilirsiniz. Bunun size daha iyi bir bağlam sağlamak ve Twitter’da bilgisizce paylaşımları azaltmak açısından yardımcı olacağını düşünüyoruz. Bu mesajı gördüğünüzde makaleyi açıp inceleme seçeneğiniz olur. Tabii dilerseniz devam ederek makaleyi açmadan retweetle veya tweeti alıntıla seçeneklerini de kullanabilirsiniz.” açıklamaları yer almaktadır[2]. Bu açıklamadan anlaşılmaktadır ki; Twitter kullanıcıları paylaşım yaparken, güvenli bir ortamın sağlanması için uyarı mekanizması öngörülmüştür. Dolayısıyla; doğrudan veya alıntılayarak retweetlemelerde, retweetlenen tweetin içeriğinin önemli olduğu, kişilerin doğru bilgiye ulaşmasının sağlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. İçeriğin doğruluğunda gösterilen bu hassasiyet, içeriğin suç olması durumunda evleviyetle gösterilmelidir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 07.12.2015 tarihli, 2015/10377 E. ve 2015/12777 K. sayılı kararına göre; “Sanığın, Twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde, diğer sanık tarafından paylaşılan tweeti retweetlediğini, kendi ikrarı ile de sabit olması karşısında, kamu görevlisinin görevinden dolayı, zincirleme şekilde hakaret suçunun unsurları oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine beraatına karar verilmesi,” bozmayı gerektirmiştir. Karardan; hakaret suçuna konu sözlerden bahsedilmediği, retweet bakımından somut olayın özellikleri ve sanığın suç işleme kastının ne şekilde tespit edildiği, retweetin kendi başına hakaret suçuna konu olup olmadığına yönelik incelemenin ne şekilde yapılıp, tweetin yanında retweetin hangi gerekçe ile hakaret suçu kapsamında görüldüğü anlaşılamamıştır.

Retweet, hakarete konu olan sözün aynen kullanılması ve başkaları ile paylaşılıp, paylaşanın takipçileri tarafından retweet yoluyla öğrenilmesi şeklinde tezahür etmişse, ilk tweette yer alan ve hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen sözün, retweet yöntemi ile başkalarına aktarılması ve ulaştırılması halinde, retweet yapan açısından; somut olayın özellikleri gözetilerek, hakaret suçunun maddi ve manevi unsurlarına ayrıca bakılmalıdır, bu nedenle bir paylaşımın retweet yoluyla tekrar paylaşılması tek başına hakaret suçunun sübutu için yeterli görülmemelidir.

Sonuç olarak; içeriği itibariyle suç olan bir tweetin retweetlenmesi halinde, retweet eden kişinin ceza sorumluluğunda, retweetin içeriğine ve retweet atan kişinin iradesine göre değerlendirme yapılmalıdır. Kişinin; tweeti arşivlemek, sadece diğer insanların bilgisine sunmak, tweeti eleştirmek için retweetlemesi durumunda manevi unsur eksikliğinden suçun oluşmayacağı belirtilmelidir. Bununla birlikte; retweetten kişinin iradesinin anlaşılamadığı durumlarda, tek başına retweet fiili, suçun varlığını göstermez. Bu halde, şüphe sanık lehine işletilmelidir. Kamu davasının açılması için aranan yeterli şüphe, kişinin suç işlediğine yönelik kanının, suçun işlenmediğine yönelik kanıdan üstün gelmesi halini ifade eder. İçeriği itibariyle suç teşkil eden tweeti retweetleyen kişi hakkında iddianame düzenlenmesinin gerekliliği, her somut olaya göre değişiklik gösterecektir. Yukarıda incelenen Yargıtay kararına konu olan olayda, retweetlenen ifadelerin hakaret suçunu oluşturabileceği, şüphelinin retweet atan kişinin kendisi olduğuna dair ikrarı gözetildiğinde, üzerine atılı hakaret suçunu işlediğine dair yeterli şüphenin olduğu söylenebilir. Ancak şüphelinin tweeti retweetlemedeki amacının bilgi sağlama olduğu iddiası gözetildiğinde, kesin olarak hakaret suçunun oluştuğunu söylemek mümkün görülmemektedir. Belirtmek isteriz ki, kişinin içeriği itibari ile suç oluşturan tweeti retweetleme fiili, tek başına ceza sorumluluğunu gündeme getirmez. Failin bu sosyal medya paylaşımını yapma iradesinin tespiti zorunludur. Aksi halde; suçun unsurları oluşmayacağı gibi, sübut bakımından da şüphe sanık lehine değerlendirilmelidir.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Alperen Gözükan

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------

[1] Ersan Şen, Yorumluyorum -25-, Seçkin Kitapevi, Ocak 2022, 1. baskı, s.555-563.

[2] https://help.twitter.com/tr/using-twitter/how-to-retweet (Erişim tarihi: 20.09.2022).