REKLAM YASAĞI VE DİJİTAL İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA AVUKATIN İNTERNET VE SOSYAL MEDYA FAALİYETLERİ

Abone Ol

1. AVUKATLIK MESLEĞİ VE REKLAM YASAĞI

1.1. AVUKATLIK MESLEĞİNİN KAMU HİZMETİ VE SERBEST MESLEK NİTELİĞİ

Avukatlık kanununun ilk cümlesi olarak “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir”(1136 S.K.md.1/1) ifadesiyle serbest meslek ve kamu hizmeti gibi birbirine zıt görülebilen iki kavramı bünyesinde birleştiren avukatlığın, şahsına münhasır niteliği en baştan ortaya konulmuştur.

Bunlardan serbest meslek faaliyeti Gelir Vergisi Kanununda: “sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtısasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin iş verene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması” olarak ifade edilirken, devamında da “dava vekilleri…;Bu işleri dolayısiyle serbest meslek erbabı sayılırlar.” ifadesiyle avukatların eski adıyla dava vekillerinin- serbest meslek meslek erbabı sayıldığı açıkça belirtilmiştir.[1] Serbest meslek faaliyetinin bir işverene tabi olarak yapılması halinde, elde edilen gelir ücret geliri olur. Yani serbest meslek faaliyeti olan avukatlığın işgören/işçi avukat olarak ücret karşılığı yapılması elde edilen geliri serbest meslek kazancı olmaktan çıkarsa da yapılan faaliyeti serbest meslek faaliyeti olmaktan çıkarmamaktadır.

Avukatların yürüttüğü faaliyetin diğer boyutu olan kamu hizmeti niteliği bakımından; 1136 s.k. md.1/2’de: “Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.” ifadesi ve “hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak” olarak md.2/1’de belirtilen amacı ile bir alt fıkrasında yer alan kurum ve kuruluşların avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olma zorunluluğu ve benzeri yargısal fonksiyon ve yetkileri nazara alındığında yapılan hizmetin kamusal niteliğinin oldukça yoğun olduğu hemen anlaşılmaktadır. Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda tanımlar başlıklı 6. maddede “yargı görevi yapan” deyiminin içinde hakim ve savcıların yanında avukatların da yer alması, 1136 s.k. md.57’ye göre avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hakimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı hükümleri de söz konusu hizmetin kamusal niteliğini oldukça güçlendirerek ortaya koymaktadır.

Bununla birlikte hukuki işlemlerin taşınacağı görevli yargı kolu ile tabi olacağı usuli e maddi hukuk, elde edilen gelirin niteliği, istihdam ve atanma şekilleri ve başkaca kıstaslara göre dar ve geniş farklı farklı anlamlar verilmesi nedeniyle sınırları tam olarak çizilemeyen kamu görevi ile olan yakın ilişkisi veya benzerliği nedeniyle kamu hizmeti veya özel olarak avukatlık mesleğinin kamusal niteliği; oldukça karıştırılmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi’ne taşınan yakın tarihli bir başvuruda[2] TBB tarafından 1136 s.k. md.1/1’deki açık hükme ve evrensel hukuk ilkelerine atıfla avukatlığın kamu görevi değil kamu hizmeti olduğu ifade edilirken, Adalet Bakanlığınca yapılan ilgili beyanlarda avukatlığın “fiilen kamu görevi ifa ettiği” hususu dile getirilerek “…avukatlık mesleğinin önem ve özelliği, kamu hizmeti niteliği ve avukatın hak ve yetkileriyle işlevsel olarak kamu görevi ifa ettiği hususlarının gözardı edilmemesi ve idare hukuku esaslarına göre kamu görevlisi olarak çalışamama şeklinde dar yorumlanmaması gerektiği vurgulanmıştır” (TAMER… 26/iii). Neticede Anayasa Mahkemesi de atıf yaptığı mevzuat ve eski tarihli kararları ile avukatlığın bir kamu görevi değil kamu hizmeti olduğunu yinelese dahi bunun uyuşmazlık konusu olarak halen AYM’ne geliyor olması kamu hizmeti ve kamu görevi kavramlarının nitelik ve sınırları ile özel olarak avukatlığın kamusal niteliğinin belirlenmesinin tartışma içermeye devam ettiğini ortaya koymaktadır.

Serbest meslek ve kamu hizmeti birleşimi niteliğine uyumlu olarak avukatlığın diğer serbest meslek erbabı kimselere göre oldukça fazla yetki, buna paralel adli ve idari-disiplinel sorumluluklarla sınırları çizilmiştir. Avukatı diğer serbest meslek mensuplarından ayıran söz konusu yetki ve sorumluluklardan; avukat bürosunda yapılan aramalarda savcı bulunması zorunluluğu(CMK m.130), soruşturma ve kovuşturma evrelerinde avukatın, şüpheli-sanıkla görüşme, ifade veya sorguda yanında olma hakkı, zorunlu müdafiilik(CMK m 150) ve müdafiilikten yasaklanma(CMK m 151) halleri, taraflara doğrudan soru yöneltebilme(HMK m 152), örnek çıkarabilme ve tebligat yapabilme(Av.K. m 56) gibi çoğunluğu avukatlığın iki yönünden kamu hizmeti niteliğiyle yakın ilişkili olduğu görülmekte iken serbest meslek ve kamu hizmeti karmasının kendisini en karakteristik olarak gösterdiği alanlar ise avukatın vekalet ücretine dair hükümler, avukatlıkla bağdaşmayan işler ve reklam yasağı gibi hükümler oluşturmakta olup çalışmamızın konusunu da reklam yasağı ve bu kapsamda avukatın internet ve sosyal medya faaliyetleri oluşturmaktadır.

1.2. AVUKATIN REKLAM YASAĞI

“Genel olarak reklam, kamunun tümünün veya bir kesiminin ilgisini çekerek yarar sağlamak amacıyla herhangi bir yoldan yapılacak tanıtma faaliyeti olarak ifade edilebilir. Bu sebeple reklam “serbest rekabet” kavram ve kuralları içinde yer alır. Oysa avukatlar rakip değil, adaletin gerçekleşmesinde sav, savunma ve karar üçlüsünde yargının kurucu unsuru olarak görev alan, adaletin yardımcısıdırlar.”

TBB Disiplin Kurulunun reklam yasağı ihlaline dair verdiği kararlarında[3] bu metine istikrarlı olarak yer verilerek reklamın kısa tanımı ile avukatların serbest rekabet içinde değerlendirilemeyeceği hususu -bize göre isabetli olarak- ortaya konmuştur.

Avukatın reklam yasağının kanuni dayanağı Av. K. 55. maddesinde: “Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır. ifadesiyle yer almaktadır. 1969 yayım ve yürürlük tarihli kanuna 32 yıl gibi uzun bir aradan sonra eklenen[4] 3. fıkrada söz konusu reklam yasağına ilişkin düzenlenecek yönetmeliğe atıf yapılmış ve aynı yıl ilk TBB reklam yasağı yönetmeliği[5] çıkarılmış, akabinde yeni “Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği”[6] ile 2001 tarihli eski yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Söz konusu yönetmelikte reklam yasağının amacı; “ iş elde etmek için reklam sayılabilecek her türlü girişim ve eylemde bulunmalarının önlenmesi” ve “Avukatların mesleklerini özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmelerini, avukatlık sıfatının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır şekilde hareket etmelerini, yargılama faaliyetindeki yerlerini ve işlevlerini olumsuzlaştıracak ve yargının görünümünü bozacak davranışlardan kaçınılmasını sağlamak” olarak ifade edilmiştir(m.1). İkinci maddesinde de reklam yasağının kapsamına avukatlar, avukatlık ortaklıkları, avukatlık büroları, avukat stajyerleri ve dava vekillerinin dahil olduğu belirtilerek ilgili herkesi içine alacak şekilde kapsamının geniş tutulduğu görülmektedir.

Av.K. 55.maddesinde yer alan “Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları … yasaktır.ifadesine paralel olarak yönetmeliğin 11. maddesinde: “Bu Yönetmelik kapsamında olanlar; salt ün kazanmaya yönelik her tür girişim ve eylemlerden kaçınmak, iş elde etmek için reklam sayılabilecek her hangi bir girişim ve eylemde bulunmamak,” ifadelerinden sonra ayrıca “üçüncü kişilerin kendileri için reklam sayılabilecek bu tür eylem ve davranışlarına izin vermemek, engel olmak için gerekli önlemleri almakla” da yükümlü oldukları ifadesiyle, sorumluluk alanının genişletildiği görülmektedir. Nitekim TBB Disiplin Kurulu da bir avukat hakkında yerel gazetede “Birçok duruşmadan başarılı ayrılan ve kendisini tercih edenleri hiç yanıltmayan Avukat H.Ç. ekibiyle birlikte başarıdan başarıya koşuyor” ve benzeri reklam içerikli haber yapılmasıyla ilgili olarak; bu tip reklam amaçlı haberlerde irade dışı bir yayın var ise bunun eylemli bir tekzip işlemi ile kanıtlanması gerektiğini belirterek söz konusu ihmali davranışın reklam yasağını ihlal eden bir disiplin suçu oluşturduğunu ortaya koymuştur. [7]

Avukatın reklam yasağı ile ilgili kanun maddesi ve yönetmeliğin yanı sıra bir diğer önemli ve bağlayıcı kaynak olan[8] TBB Meslek Kuralları’nda genel hükümler kapsamında “3. Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.” ve “4. Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür.” gibi maddelerden mesleğin saygınlığını korumanın hedeflendiği anlaşılmakta olup, bu doğrultuda doğrudan reklam yasağı ile ilgili olarak da: “7. Avukat, salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır.” ve “8. Avukat kendine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.” ifadelerine yer verilerek, kanundaki ve yönetmelikteki hükümlerle örtüştüğü görülmektedir. Ayrıca 7.maddesinde yer alan: “a. Avukat, yalnız adres değişikliğini, reklam niteliğini taşımayacak biçimde, ilan yoluyla duyurabilir. b. Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliği taşıyabilecek aşırılıkta olamaz. c. Avukat, telefon rehberinde meslekler kısmında adres yazdırabilir. Bunun dışında farklı büyüklükte harflere ya da ilan niteliğinde yazılara yer verdiremez. d. Ortak büro kuran avukatlar, büronun reklam aracı olmamasına, hukuk bürosu olma niteliğini yitirmemesine dikkat ederler.” hükümlerinin de 1969 tarihli kanun ile 2001-2003 tarihli yönetmelikler arasındaki süre boyunca uygulamaya yön verdiğini, nitekim sonradan çıkarılan yönetmelik hükümlerinin meslek kurallarındaki ifadelere paralel olmasının da buna işaret ettiğini söylemek mümkündür. Bunun yanında salt reklam yasağına ilişkin olarak çıkarılan yönetmelik olağan olarak daha ayrıntılı işlediği reklam yasağını büro, tabela, basılı evrak, telefon rehberi, medya ilişkileri, internet gibi başlıklar altında madde madde açıklamıştır.

Bu açıklamalarda büro ile ilgili olarak yönetmelik 4. maddesinde “Avukat, müvekkillerini bürosunda kabul eder. Bunun mümkün olmaması halinde müvekkille görüşme yapılacak yerin, bu amaca elverişli ve mesleğin saygınlığına yaraşır nitelikte olması gerekir.” denirken Meslek Kurallarının 12. maddesinde de “Avukat, bürosunun görevin vakarına uygun biçimde tutulmasına çaba gösterir.” ifadesine yer verilmiştir. Kanunun 43. maddesinde yer alan birden fazla büro edinme yasağı ile birlikte düşünüldüğünde reklam yasağının genelinde olduğu gibi işin ticarileşmesinin ve meslek içi haksız rekabetin engellenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Büro tabelası ile ilgili olarak, kanundaki “özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır.” hükmünün yanında yönetmeliğin 5. maddesinde[9] iki renk sınırından tabelada kullanılabilecek kelimelere, tabelanın asılacağı yere ve azami boyutuna kadar oldukça ayrıntılı düzenlemelere yer verilerek “yargı görevi yapan” avukatın görünürlüğü bakımından tabelalarda “belli bir standart oluşturulmak suretiyle Türkiye genelinde uygulama birliğinin sağlanmasının amaçlandığı, iş elde edebilmek için reklam sayılabilecek ve haksız rekabete neden olacak boyutlarda ve renklerde tabelaların kullanılmasının engellenmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.”[10] Meslek Kurallarında da büro levhalarının reklam niteliği taşıyabilecek aşırılıkta olamayacağı belirtilmiştir.[11]

Bu konuda uygulamada en çok karşılaşılan ihlallerden biri yönetmeliğin 5. ve 6. maddeleriyle tabela, kartvizit ve antetli kağıt gibi tanıtıcı unsurlarda tek çalışan avukatların “avukat isim soy isim”, birden fazla avukatın çalıştığı avukatlık bürolarının ise avukatlardan birinin veya bir kaçının adı ve soyadı veya sadece soyadı yanında "avukatlık bürosu" ibarelerinin bulunması şartı getirilmesine rağmen söz konusu tabela ile kartvizit ve diğer basılı kağıtlarda ingilizcedeki “law office” kullanımının çevirisi olan “hukuk bürosu” ibaresinin kullanılmasıdır.

Birden fazla avukatın çalıştığı bürolar bakımından “Hukuk bürosu” kullanımıyla ilgili olarak Danıştayın 1976 yılında vermiş olduğu bir kararında hukuk bürosu nitelemesi nedeniyle müvekkillerin bir tür şirketle karşı karşıya bulunduklarını düşünmelerine sebep olabileceği gerekçesiyle hukuk bürosu değil sadece avukatlık bürosu ifadesinin kullanılması gerektiğini belirtirken[12], 23.03.2015 tarihinde verdiği başka bir kararla bu içtihadından dönerek “birlikte çalışan şikayetli avukatların "Hukuk Bürosu" ibaresini kullanmaları yasaya aykırılık teşkil edecek nitelikte olmamakla birlikte önüne "Savunman" ibaresini koymaları nedeniyle işlem tesisi yoluna gidilmişse de "Savunman" ibaresinin kullanılmasını yasaklayan bir mevzuat hükmü bulunmadığı gibi, bu ifadenin reklam niteliği taşıyacak aşırılıkta olduğuna ya da avukatlık bürosunun reklam aracı olmasına neden olduğuna ilişkin bir bir bilgi ve belge mevcut değildir.” ifadesiyle bunun ötesine geçerek hukuk bürosu ibaresinin yanına avukat ad-soyadları haricinde ibare eklenerek kullanılmasının da mevzuata aykırı olmadığını ifade etmiştir.[13] Yine TBB Disiplin Kurulu da “Meslek Kurallanın 7/ç maddesinde "hukuk bürosu" ibaresinin kullanılmış olmasından hareketle, birlikte çalışan birden çok avukatın tabelalarında ve kartvizitlerinde "hukuk bürosu" tabirini de kullanalabilmesini kabul etmiştir.”[14]

Görüldüğü üzere avukatlık bürosu bakımından “hukuk bürosu” isimlendirmesine bir esneklik getirilmesi söz konusuyken tek başına çalışan avukatlar bakımından aynı esneklik söz konusu olmamıştır: ““Tek çalışan Avukatın, “Hukuk Bürosu” şeklinde tabela asıp çalışması, hem Avukatlık Kanununın 44/A maddesine aykırılık olup, hem de kendisine haksız iş temin etmeye ve meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açacağından disiplin suçudur.” (22.10.2004 T.E.2004/175 K. 2004/321)”[15]

Basılı evraklarla ilgili olarak sınırlamalar da yine tabelalar hakkındaki açıklamalara paralel olarak kanunun 55. Maddesinde: “basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır.” ve Meslek Kuralları 7/b maddesinde: “Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliği taşıyabilecek aşırılıkta olamaz.” ifadeleriyle özet mahiyetinde belirtilirken yönetmelik 6.maddesinde başlıklı kağıtlar, kartvizitler ve diğer basılı evrak bakımından avukatlık ve akademik unvan dışında unvan kullanılamayacağı, geçmiş ve mevcut görevlerin belirtilemeyeceği, yalnız ad-soyad, adres iletişim ve sicil numarası bilgilerinin yer alabileceği, amblem olarak da kayıtlı baro veya TBB amblemi dışında amblem ve şekillerin yer alamayacağına ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verildiği görülmektedir.

Büro tabelaları ile kartvizit ve diğer basılı evraklar konusunda aşırı şekilci düzenlemelere karşılık uygulamada bu sınırlamalara riayet edilmediği ve gerek kartvizitlerde gerek tabelalarda kişiye/büroya özel oluşturulan ağırlıklı olarak terazi veya themis ve bazen de hakim tokmağı, kılıç, çelenk, isim/harf konseptli logo tasarımlarının bulunduğu ve hatta bunun reklam ve matbaa sektörleri için mutat faaliyetler haline geldiği internet arama motorlarında sadece avukat ve kartvizit kelimeleri yazılmasıyla çıkan sonuçlardan dahi anlaşılmaktadır.

TBB Disiplin Kurulu bir kararında[16] avukatlık büroları hakkında hazırladıkları 15-20 sayfalık tanıtım kitapçığında; uzmanlaştıkları alan ve departmanlar ile referans müvekkil portföyünün sayılmasının ardından ulusal manada faaliyet gösteren müvekkil portföyüne de sahip olma çaba ve isteklerinin mevcut olduğuna dair ifadelere yer veren avukatlar hakkında reklam yasağının ihlal edildiğine karar verirken diğer yandan reklam yasağına aykırılık bakımından kast unsurunun aranmadığı ve yasayı bilmemenin tüm yurttaşlar için mazeret sayılmazken avukatlar için kabul edilemez olduğunu belirterek reklam yasağının geneli ile ilgili önemli bir hususu açıklığa kavuşturmuştur.

Tabela ve basılı kağıtlarda yer alan kısıtlamaların önemli bir istisnası arabuluculuktur, arabulucuların bu unvanı avukatlık unvanı ile birlikte kullanması özel hükümler dolayısıyla mümkündür.[17] Bunun dışında uzlaştırmacı avukatlara yönelik böyle bir istisna tanınmadığından dolayı tabela ve basılı kağıtlarda tıpkı bilirkişilik ve sair görevler gibi avukatlık unvanının yanında kullanılması mümkün değildir.

Telefon rehberi ile ilgili olarak meslek kuralları 7/c maddesinde: “Avukat, telefon rehberinde meslekler kısmında adres yazdırabilir. Bunun dışında farklı büyüklükte harflere ya da ilan niteliğinde yazılara yer verdiremez.” ve yönetmeliğin 7.maddesinde: “telefon rehberinin "meslekler" kısmına alfabetik sırada dizilmiş olmak ve diğer avukatlardan, avukat bürolarından ve avukatlık ortaklıklarından ayırt edici her hangi bir ifade, sembol, işaret ve saire kullanmamak koşulu ile; adı, soyadı, büro adresi, telefon ve faks numaraları, internet adresi ve e-posta adresini yayınlatabilirler.” hükmü yer almakta olup özetle avukatlık unvanı, isim ve iletişim bilgilerinden başka bir ifadeye yer verilmemesi gerektiği belirtilmektedir. Basılı telefon rehberi kullanımının ortadan kalkıp yerine; bilinmeyen numaralar servisleri, kişinin kendisine veya başkasına ait internet siteleri ya da sosyal medya hesaplarında oluşturduğu profiller, veya doğrudan arama motoruna eklenerek arama motoru sayfası üzerinden kişi hakkında isim adres iletişim ve diğer bilgilere ulaşılabildiği günümüzde yönetmelik ve meslek kurallarında ilk güncellenmesi gereken kısmın burası olduğunu söyleyebiliriz.

İrtibat bürosu benzeri süreklilik içeren işbirliği ilanları bakımından yönetmeliğin işbirliği başlıklı 10. maddesine göre: “ülke içinde ve dışında işbirliği yaptıkları ve başka kentlerdeki avukatları, ortak avukat bürolarını ve avukatlık ortaklıklarını; "İrtibat Bürosu" ve benzeri tanımlarla, işbirliğini genelleştirecek ve süreklilik kazandıracak biçimde açıklayamazlar, duyuramazlar”, bu durum birden fazla büro edinme yasağının irtibat bürosu gibi başka isimlerle duyurulmak suretiyle fiilen ihlal edilerek avukatlığın ticarileşmesini ve haksız rekabeti önlemeye yönelik bir reklam yasağı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Konuya ilişkin TBB disiplin kurulunun 28.07.2006 tarih ve E. 2006/183, K.2006/277 sayılı ve bu kararın taşındığı idari yargıda temyiz incelemesini yapan Danıştay 8.Dairesinin 11.03.2008 tarihli ve E.2007/9224, K.2008/1793 sayılı kararlarıyla kullandıkları antetli kağıtlarda irtibat büroları başlığı altında yurt dışında birkaç tane irtibat bürosu gösterdikleri anlaşıldığından, eylemlerinin disiplin suçu oluşturduğu ve bu yasağın irtibat bürosu yerine irtibatlı oldukları bürolar gibi işbirliğini genelleştirecek ve süreklilik kazandıracak benzeri tanımlar kullanılması halinde de yine geçerli olacağı ortaya konmuştur.

Geleneksel medya ilişkileri bakımından yönetmeliğin 8. maddesinde medya ilişkileri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. İlk olarak adres değişikliği, büro açılışı, yeniden mesleğe dönüşü; avukatlık ortaklığına giriş çıkışı gibi durumların gazete ve sair yazılı basın yolu ile bir kez duyurulabileceği ancak bu duyuruların reklam niteliği taşımayacak şekilde yapılabileceği ifade edilmiştir.

Konuyla ilgili TBB Disiplin Kurulu vermiş olduğu bir kararda;[18] bir dergide büro açılışı hakkında yapılan haber metninde “Ankara Hukuk Fakültesi mezunu deneyimli avukat …’nün 15 yıllık mesleki tecrübesini daha da ileri taşımak amacıyla böyle bir işe imza attığı …” ifadesi ayrıca açılışı yapan avukatın bu dergiye verdiği demeçte “hukuki ihtilafların oluşmalarından sonra çözüm yerine, ortaya çıkmalarını engelleyecek uzman görüş açısı ile müdahale etmek …bu anlamda hedefimiz; gelişimin işareti olan kurumsallığın hukuk alanında ülkemizde yaygınlaşmasına öncü olmak, hızlı verimli, profesyonel bir ekiple müvekkillerimize hukuki hizmet sunmak olacaktır..” ifadeleri ile tam sayfa büro ve çalışan fotoğraflarının yer alması gibi nedenlerle reklam yasağına aykırılık bulunduğunu ifade etmiştir.

Avukat sıfatıyla medyaya ilan verme yasağının birinci istisnası maddenin ilk bendinde yer alan büro açılışı, adres değişikliği ve sair sınırlı sayıdaki hallerken diğer bir istisnası da son bendindeki Baro ve TBB organ ve başkanlık seçimleri ile genel ve yerel seçimlerdeki adaylık halinde seçimden önceki 2 ay ve seçimden sonraki 10 gün tarih aralığında medyaya duyuru yapılabileceği düzenlemesidir. Bunun dışında aynı madde kapsamında avukatın kendisini veya üzerinde çalışmakta olduğu hukuki işi reklam olabilecek nitelikte ön plana çıkaramayacağı; yaşamları, kazançları, mesleki faaliyeti hakkında "reklam niteliğinde" yayınlarda bulunamayacağı, dava ile özdeşleşip tarafların sözcüsü gibi hareket edemeyeceği, bu kapsamda zorunlu hallerde davanın hukuki boyutları içinde kalınması haricinde dava hakkında medyaya görüntü, bilgi, demeç verilemeyeceği; medyada röportaj, sohbet, konuşma, tartışma ve benzeri programlara katılmaları halinde reklam sayılabilecek davranışlardan kaçınması gerektiği gibi hususlar da de hüküm altına alınmıştır.

TBB meslek kurallarında da medya açıklamaları ile ilgili olarak daha özet nitelikte “5. Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.” ve “40. Avukat kesin olarak zorunlu bulunmadıkça, müvekkili adına basına açıklamada bulunamaz. Açıklamalarda, adalete etkili olmak amacı güdülemez.” hükümlerine yer verildiği görülmektedir. Konuyla ilgili olarak medyada yer alan hukuki haberlerde kamuoyunun ilgisini çekmeye yönelik habercilik refleksiyle çeşitli “müjde” ve “kötü haber” temalı manşetlere ve haber içeriğinde de konuyla ilgili -genellikle-davayı kazanan avukatın konu hakkındaki açıklamalarına, benzer durumdakilerin açılacak dava veya yapılacak başvurular neticesinde kazanabileceği veya kaybedebileceği haklara ilişkin açıklamalara sıklıkla rastlanmakta olup haberciliğin ve kullandığı dikkat çekici üslubun, ifade özgürlüğünün özel bir görünümü olarak basın hürriyeti ile halkın haber alma hakkı gibi hukuki korumalar altında olmasına karşılık avukatın bu konudaki ifade özgürlüğü yukarda da belirtildiği gibi yalnızca zorunlu hallerde ve hukuki boyutları içinde kalmak şartlarıyla yani son derece sınırlı olarak korunmaktadır. Avukatların davaları hakkında zorunluluk olmadıkça kamuoyuna açıklama yapmasına izin verilmediğini, bunun disiplin suçu oluşturduğunu ortaya koyan TBB Disiplin Kurulu da, medyaya verdiği röportajla “Danıştay’dan belediyelere kötü haber”, “Fabrika sahibi kayıp-kaçak bedelini mahkeme kararıyla geri aldı”, “Keyfi kamulaştırma yapan belediyeye yasak” başlıklı haberlere konu olan avukat hakkında yargı sürecinden ve kendi çabaları ile sonuç alındığından bahseden demeçleri nedeniyle reklam yasağına aykırılık teşkil ettiğini ortaya koymuştur.[19]

8.maddede ayrıca “Avukat unvanı kullanarak yazılı, işitsel, görsel iletişim araçlarında ve internet’te yönetmen, düzenleyici, danışman ve sair sıfatlar ile dizi, sürekli yayın, süreli ya da süresiz programlar hazırlayamaz, sunamaz, yönetemez, hazırlanmasına, sunulmasına ve yönetilmesine katılamazlar” hükmü de yer almakta olup avukatın söz konusu faaliyetleri hiçbir suretle yapmaması değil bu faaliyetleri avukat unvanı kullanarak yapamayacağına dikkat çekilmektedir. Nitekim televizyon haber kanallarındaki açık oturum programları başta olmak üzere avukatların sıklıkla ekranlara çıkarak programların sunulmasına katıldıkları ve meslek olarak da isimlerinin altında “hukukçu” ibaresi yazılması suretiyle yönetmeliğin sınırlamalarına riayet edildiğini görmek mümkündür.

1.3. AVUKATIN DİJİTAL İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Avukatın dijital ifade özgürlüğü olarak isimlendirebileceğimiz konuyla ilgili Yönetmeliğin 9/1 maddesinde “internet dahil, teknolojinin ve bilimin olanak tanıdığı her tür ortamda avukatlık mesleğinin onur ve kurallarına, avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen "Avukatlık Meslek Kuralları"na aykırı olmayacak şekilde kendisini ifade etme hakkına sahiptir” denilerek öncelikle isabetli olarak gerek mevcut gerek gelecekte ulaşılabilecek her türlü teknolojik imkan ve ortamları kapsayacak geniş bir çerçeve çizilmiş ve bu ortamlardaki faaliyetlerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna işaret edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeyle de “mesleki faaliyetlerini internet üzerinden sürdürmek, müvekkillerini bilgilendirmek, mesleki makalelerini ve bilimsel çalışmalarını yayımlamak” amaçlarıyla internet sitesi açabileceği hüküm altına alınarak söz konusu ifade özgürlüğünün mesleki ve bilimsel faaliyetler ile sınırlı tutularak iş teminine yönelik faaliyetlerin ifade özgürlüğünün kapsamı dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır.

Konuyla ilgili olarak twitter, instagram, facebook gibi popüler sosyal medya platformlarında açılan hesap/sayfa/profiller ile bu mecralardan yapılacak paylaşımların bu maddede yer alan izin ve kısıtlamalara tabi olup olmayacağı meselesi gündeme gelmektedir. Her ne kadar ikinci fıkrada belirtilen amaçlarla sınırlanarak açılabilmesine izin verilen şey yalnızca avukatın kendisine ait internet sitesi açması olarak belirtilmişse dahi; teknolojik gelişmeler kapsamında hızla değişen kullanım biçimlerinin yönetmelik tarihinde öngörülüp özel olarak isimlendirilmesi beklenemeyecek olması ve zaten bu durumun da birinci fıkrada “internet dahil, teknolojinin ve bilimin olanak tanıdığı her tür ortamda” ibaresiyle genel ve kapsayıcı bir şekilde değinilerek ifade özgürlüğünün korunması; ayrıca iş temini ve reklam niteliğinde faaliyetleri engellemeye matuf amaç sınırlamalarının da avukatın her işinde olduğu gibi burada da geçerli olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda; avukatın çeşitli sosyal medya platformlarında hesap/sayfa/profil açmasının da geniş anlamda kendi internet sitesini açması kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Nitekim TBB Disiplin Kurulu da avukatın internet faaliyetleri ve reklam yasağına dair kararlarında sosyal medya platformlarının kullanılmasına ve bunların internet sitesi açmak niteliğinde olduğuna dair özel olarak bir tanım veya açıklamasına rastlamamış olsak dahi sosyal medya platformlarında hesap/sayfa/profil açma ve paylaşım yapmanın bizatihi hukuka aykırılığına veya disiplin suçu oluşturduğuna dair hiçbir ifadede bulunmaksızın doğrudan avukatın bu platformlardaki kullandığı içeriklerin iş temini ve reklam niteliğinde olup olmaması bakımından inceleyerek kararlarını verdiği anlaşılmaktadır.

Örnek olarak, avukatın kendi adına açtığı facebook sayfasında iki ayrı büro adresinin yazılı bulunması;[20] başka bir kararında da yine facebook sayfasında ücretsiz iş takibi yapılacağı ilanı bulunması[21] nedenleriyle iş temini sonucunu doğuracak bilgilerin sitede bulunduğundan bahisle reklam yasağını ihlal ettiğine karar verirken salt sosyal medya hesabı açmış olması hakkında hiçbir yorumda bulunmamıştır.

2. AVUKATIN İNTERNET VE SOSYAL MEDYA FAALİYETLERİ

2.1. İNTERNET SİTESİ ÖZELİNDE GETİRİLEN ŞEKLİ SINIRLAMALAR

2.1.1. İnternet alan adı ve e-posta adresleri

Alan adı, ya da domain kısa ve meşhur tanımıyla “bir Web sitesinin internet'teki adı ve adresidir.” Daha uzun ve kanunda yer alan tanımlarla ifade edecek olursak İnternet alan adı; “okunması ve akılda tutulması kolay olan ve genelde aranan adres sahipleri ile ilişkilendirilebilen simgesel isimlerle yapılan adreslemede, karşılığı olan internet protokolü numarasını bulan ve kullanıcıya veren” internet alan adı sisteminde “internet üzerinde bulunan bilgisayar veya internet sitelerinin adresini belirlemek için kullanılan internet protokol numarasını tanımlayan adları … ifade eder.”[22]

Söz konusu alan adları bakımından Av.tr uzantılı internet sitesi ve e-posta adresleri belirli başvuru koşullarıyla avukatlara mahsus kılınmıştır. Önceleri bu durum avukatların yalnız “av.tr” uzantılı internet sitesi açabileceği; e-posta adresi bakımından da tabelada, basılı evraklarında ve internet sitesinde sadece av.tr uzantılı veya TBB ya da bağlı bulunduğu baronun verdiği e-posta adreslerini kullanabileceği bir zorunluluk olarak belirtilirken 2010 yılında yapılan değişiklikle[23] bu zorunluluklar kaldırılarak tabelada, basılı evraklarında ve internet sitesinde tercih ettiği internet sitesi ve e-posta adreslerinin kullanılabileceği hükmü getirilmiştir. Bununla birlikte reklam yasağıyla ilgili diğer tüm sınırlamalar geçerliliğini korumaktadır.

2.1.2. İnternet sitesi içeriğinde yer alması şart koşulan bilgiler

Yönetmelik 9/3-a maddesi gereği internet sitesinde site sahibi ya da sahiplerinin adı soyadı varsa akademik unvanı, avukatlık ortaklığı ise tescil unvanı, avukatlık bürosu ise büro unvanı, fotoğrafı, Türkiye Barolar Birliği ve baro sicil numaraları, mesleğe başlama tarihi, mezun oldukları üniversite, bildikleri yabancı dil, mesleki faaliyetin yürütüldüğü büro adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi, baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerine yönelik oy verecek üye ve delegeleri kendileri ve diğer adaylar hakkında bilgilendirme gibi bilgilerin bulunmasını sağlama zorunluluğu getirilirken bu bilgilerin bulunmaması halinde yaptırımının ne olduğu belirtilmemiştir.

2.1.3. İzin verilen anahtar kelimeler

Anahtar kelime, belirli bir konuya ilişkin dosyalara ulaşmak için yapılan veritabanı araştırmasında yararlanılan, arama motoruna girilen sözcük ya da sözcük dizisidir.[24] Bilgilerin serbest piyasası, pazarı diyebileceğimiz internette arama motorları, bilgiyi sunan ve arayanları yani arz ve talebi bu kelimeler aracılığıyla buluşturmaktadır. Bu açıdan anahtar kelimeler, internet sitesinin ve konumuz bakımından avuktın reklam aracı olarak kullanılmaya elverişli olduğundan yönetmelik bu hususta “İş sağlama amacına yönelik olmamak ve meslektaşlarıyla haksız rekabete yol açmamak kaydıyla internet sitelerini arama motorlarına kayıt ederken anahtar kelime (keyword) olarak; "adı ve soyadı", "avukatlık ortaklığı unvanı","avukatlık bürosu unvanı", "bulunduğu şehir ve kayıtlı oldukları baro" "avukat, hukuk, hukukçu, adalet, savunma, iddia, eşitlik, hak" dışında bir sözcük ya da tanıtım tümcesi kullanamaz” hükümlerine yer vererek kullanılabilecek anahtar kelimeleri oldukça sınırlı olarak sıralamıştır.

Bununla birlikte arama motorları kullanıcıların kullandığı anahtar kelimelere göre internet sitelerini ayıklayıp sıralarken bu sitelerin anahtar kelime olarak belirttikleri kelimelerle sınırlı kalmaksızın sitedeki metin içeriğinde bulunan kelimeleri de analiz ederek sonuca ulaşmaktadır. Yani arama motorlarına kayıt etmek şeklinde bir eylem zaten mümkün olmadığı gibi arama motorları yalnızca anahtar kelimelerle değil ayrıca spesifik olarak belirli bir içeriğe ait etiketler ve içerikte yer alan kelimeleri de değerlendirmeye aldığından düzenlemenin anahtar kelimeler, içerikler ve içerik etiketleri bakımından da kapsayıcı şekilde yapılması ve buralarda yer almaması gereken kelimelerin de; en iyi avukat, en iyi … avukatı, uzman avukat gibi bazı sıfatlardan başlayarak örnekleme yoluyla belirtilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

2.1.4. Link ve aktif reklam yasağı

Yönetmeliğin internet başlıklı 9. Maddesinin üçüncü fıkrasının son (c) bendi de link ve aktif reklam yasağıyla ilgili olup “İş sağlama amacına yönelik ve meslektaşlarıyla haksız rekabete yol açacak şekilde, internet kullanıcılarını kendi sitesine veya kendi sitesinden bir başka siteye yönlendirecek internet kısa yolları kullanamaz, kullanılmasına izin veremez ve reklam veremez ve alamaz.” şeklinde ifade edilmiştir. Öncelikle maddenin lafzından söz konusu link(internet kısayolu) kullanma yasağının mutlak olarak yer almadığı, iş sağlama amacıyla birlikte ve haksız rekabete yol açacak nitelikte olması koşulları yer almakla ceza hukukundaki özel kast(iş sağlama amacı) ve objektif cezalandırılabilirlik koşulunu(haksız rekabete yol açma) andıran kıstaslar getirildiği görülmektedir. Buna karşılık gerek iş sağlama amacına yönelik fiillerden gerek haksız rekabet oluşturan fiillerden kaçınma yükümlülüğü zaten avukatın tüm davranışları bakımından istisnasız olarak aranmakta olduğundan burda tekrar belirtilmesiyle konunun öneminin vurgulandığını söylenebilecekse dahi sınırlarının çizilmesine katkı sunduğunu söylemek mümkün olmayacaktır. Örneğin bir başka meslaktaşının makalesini yazarın ismiyle birlikte yayınlamakta bir sakınca olmadığı gibi makale olarak yayınlamaksızın yayınlandığı siteye ulaştıran bir link barındırmasının da mesleki ve bilimsel faaliyetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Sonuç olarak hangi linklerin bilimsel ve mesleki hangi linklerin iş sağlamaya yönelik olduğunun tespitine yarayan bir kıstas bulunmadığından ancak disiplin kurulu ve idari yargı makamlarınca somut olayların incelenmesiyle verilecek kararlar doğrultusunda şekillenecektir.

Yine bir diğer husus olarak maddede “reklam alamaz ve veremez” ifadesi yer almaktadır. Bilindiği gibi gerek reklamın iş elde etmek için reklam sayılabilecek her türlü davranış vb ifadelerle mevzuatta yasaklanması gerek TBB Disiplin Kurulunun anılan“kamunun tümünün veya bir kesiminin ilgisini çekerek yarar sağlamak amacıyla herhangi bir yoldan yapılacak tanıtma faaliyeti” şeklindeki tanımı doğrultusunda avukatın reklam yasağı bakımından reklamın geniş anlamıyla kullanıldığı anaşılmaktadır. Burada yer alan reklam alamaz ve veremez ifadesi ise yönetmeliğin tümünde yer alan daha dolaylı veya pasif diyebileceğimiz “reklam sayılabilecek” davranışların ötesinde, ücret veya benzeri bir karşılıkla yapılan aktif bir reklam alma verme ya da diğer bir ifadeyle reklamcılık faaliyetine atıfta bulunduğunu ve bunun da zaten reklamın yasağa konu geniş anlamı karşısında evleviyetle yasak kapsamında kaldığını ve diğer yasaklara göre fazla ihtilaf barındırmadığını söyleyebiliriz.

2.2. MEDYA İLE İLİŞKİLER BAŞLIĞI ALTINDA İLGİLİ DÜZENLEMELER

Yönetmeliğin “internet” başlığı altında internet faaliyetlerini düzenlemeyi hedef aldığı anlaşılan 9.maddesinin meseleyi yalnızca avukatın kendi internet sitesini açması yönünden değerlendirdiği; sitede yer alması gereken bilgiler, izin verilen anahtar kelimeler ile link ve aktif reklam verme-alma yasağından ibaret kısıtlı somut sınırlamalar getirirken internet sitesindeki logo, isim, başlık ve tanıtım şeklinden başlayarak akla gelebilecek bir çok hususu; kendi açtığı internet sitesi dışındaki internet ve sosyal medya faaliyetleri bakımından ise hiçbir somut sınırlama içermeyerek konunun nerdeyse tamamını açıkta bıraktığı anlaşılmaktadır.

Buna karşılık doğrudan internet faaliyetlerini değil avukatın medya ile ilişkilerini düzenleyen 8.maddedeki hükümlerde, “yazılı, işitsel, görsel iletişim araçlarında ve internette” ifadelerine yer verilerek; avukatın kendisini veya üzerinde çalışmakta olduğu hukuki işi reklam olabilecek nitelikte ön plana çıkaramayacağı; yaşamları, kazançları, mesleki faaliyeti hakkında reklam niteliğinde yayınlarda bulunamayacağı, dava ile özdeşleşip tarafların sözcüsü gibi hareket edemeyeceği, bu kapsamda zorunlu hallerde davanın hukuki boyutları içinde kalınması haricinde dava hakkında kamuoyuna görüntü, bilgi, demeç verilemeyeceği; röportaj, sohbet, konuşma, tartışma ve benzeri programlara katılmaları halinde reklam sayılabilecek davranışlardan kaçınması gerektiği gibi sınırlamaların radyo televizyon ve matbuat gibi geleneksel medyanın yanı sıra internet medyası ve özel olarak sosyal medya faaliyetleri bakımından da geçerli olacağı ortaya konulmuş ve sırasıyla kanun, yönetmelik ve meslek kurallarında yer alan “salt ün kazanmaya yönelik her tür girişim ve eylemlerden kaçınmak, iş elde etmek için reklam sayılabilecek herhangi bir girişim ve eylemde bulunmamak”, “iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları… yasaktır” ve “Avukat kendine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir” gibi reklam yasağının en genel ve soyut ifadelerinden sonra konuya özelleşmiş ve -yeteri kadar olmasa da- biraz daha somut düzenlemelere ulaşılmış olmaktadır.

Buna rağmen konuyla ilgili TBB Disiplin Kurulu kararlarında; yönetmelik 9. maddenin ilk fıkrasında yer alan “ifade etme hakkı” kapsamında internet faaliyetlerine izin verildiği, ancak ikinci fıkrada belirtilen “mesleki faaliyetlerini internet üzerinden sürdürmek, müvekkillerini bilgilendirmek, mesleki makalelerini ve bilimsel çalışmalarını yayımlamak” amaçlarıyla sınırlı olduğu ve reklam niteliğinde faaliyetlerin kapsam dışında kaldığı ifade edildikten sonra soruşturma konusu olayın -kanun ve yönetmeliğin bu konudaki en genel hükmü olan- “iş elde etmek için reklam sayılabilecek herhangi bir girişim ve eylemde bulunmamak” hükmü kapsamında olup olmadığını olay bazında değerlendirerek bir sonuca varırken, 8. maddedeki anılan düzenlemelere pek değinilmeden meselenin internet başlıklı madde içinde çözümlenmeye çalışıldığı göze çarpmaktadır.

2.3. YÖNETMELİKTE AÇIKLANMAYAN YAYGIN DURUMLARA İLİŞKİN TBB DİSİPLİN KURULU VE DANIŞTAY KARARLARI

Yönetmelikte tabelada çift renk sınırından, avukatlık ünvanı ve iletişim bilgileri dışında hiçbir tanıtıcı bilginin, avukatlık harici mevcut veya eski görev ve sıfatların kullanılamayacağına kadar oldukça katı ve ayrıntılı düzenlemelerin yer aldığı görülürken aynı hassasiyetin internet ve sosyal medya faaliyetleri bakımından gösterilmediği kolaylıkla fark edilmektedir. İnternet sitesinde, sosyal medya profili ve paylaşımlarında; sitenin/sayfanın/profilin adı, logosu, tasarımı, kullanılabilecek görseller; ‘hakkımızda’ benzeri başlıklarla kendisini tanıtma şekli; ‘iletişim’ benzeri başlıklar altında veya soru cevap kısımlarında kullanılabilecek ve kullanılamayacak ifadeler, sanal büro faaliyetleri kapsamında online görüşmeler; departmanlar ya da uzmanlık veya ağırlıklı çalışma alanı belirtilmesi, iş yaptığı müvekkillerin referans gösterilmesi gibi internet faaliyetlerinde mutlaka rastlayacağımız durumların aslında büro, tabela, rehber ve medya unsurlarının tamamını dijital ortamda kombine bir şekilde içermesine rağmen bu unsurlar bakımından yönetmelikte yer alan ayrıntılı kısıtlamaların hiçbirinin internet ve dijital ortam faaliyetleri bakımından ifade edilmediği gibi anılan ayrıntılı sınırlamaların internet ve dijital ortam faaliyetlerine kıyasen uygulanacağına dair bir hüküm dahi barındırmadan meseleyi tamamen açıkta bıraktığından bu konudaki soruların cevap bulması ancak TBB Disiplin Kurulu ile Danıştay kararları ile olmaktadır.

Departman, uzmanlaşma, çalışma alanı, referans müvekkil gibi açıklamalara ilişkin kararlar:

TBB Disiplin Kurulu avukatın internet sitesinde tanıtım veya başka isimler adı altında uzmanlık alanları belirtilmesini, müvekkillerini referans olarak yayınlamasını, kendisini veya hizmetlerini övücü nitelikte açıklamalarda bulunmasını reklam yasağına aykırı bulmaktadır. Konuyla ilgili bazı kararlar aşağıdaki gibidir;

“Şikayetli avukat tarafından açtırıldığı sabit olan web sayfasındaki “Dünyanın her yerinde profesyonel hizmet” seklindeki ibarenin reklam amacı güttüğü ve Avukatlık Kanunu’nun 55 ile Meslek Kuralları’nın 7. maddesine aykırı olduğu açıktır.” (T.10.10.1998, E.1998/98 K.1998/130)

“Kovuşturma konusu web sitesinde ise “üniversite profesörleri ile birlikte eski hakim ve savcılarla çalıştıklarını … alanlarda uzman olduklarını” iddiasında bulunmuş gerekli olmayan anlatımlara yer verilmiş objektif ve ölçülük ilkelerine uyulmamış “bilgi verme hakkı”nın sınırları aşılmıştır.” (T.21.2.2003, E.2002/311 K. 2003/48)

“Şikâyetli avukatın gönderdiği e-mailde yer alan “katıldığım profesyonel yönetici ve yönetim eğitimleri”, “iş kariyeri”, “faaliyet gösterdiğim hukuk alanları”, “hobilerim ve üye olduğum kulüpler”, “... hukuk bürosu organizasyon ağı”, “üniversite öğretim üyeleri akademisyenler ve uzman mali müşavirlerle dayanışma içerisindeyiz”, “hukuk krizi yaşanmadan önce de müvekkillerimizin yanındayız, müvekkillerimizin yönetici ve çalışanlarına hukuk eğitim programlan sunmaktayız”, “bir kanun çıkmış bilginiz var mı? Sorusunu artık bizim müvekkillerimiz kendilerine sormayacak” başlıkları altındaki bilgilerin Avukatlık Kanunu 55. ve Avukatlık Meslek Kuralları’nın 7-8. maddelerine açıkça aykırı olduğu tartışmasızdır.” (T.19.04.2003, E.2003/14 K.2003/119)

“Şikayetli avukatın, internette açtığı web sayfasında, “Hakkımızda” ve “Referans” başlıklı kısımda vekili bulunduğu kurum ve kuruluşların isimlerini, bilgilendirme açısından zorunluluk olmamasına rağmen tek tek açıklaması ve bu şirketlere danışmanlık ve avukatlık hizmeti verdikleri görüntüsünü vermesi, büronun ve büroda çalışan avukatların faaliyet konularını bildirmesi, soru cevap formu ile ücretsiz danışmanlık yapması ile tanıtım boyutu aşılmış, iş sağlama amacına yönelik, meslektaşları ile haksız rekabete yol açacak bir boyuta ulaşılmıştır. Bu da Avukatlık Kanunu’nun 55. maddesi, TBB Meslek Kuralları’nın 7. maddesinde kabul edilen kriterlere aykırılık teşkil etmektedir.” (T.06.06.2003, E.2003/63 K.2003/168)

“Şikayetli avukatın diğer meslektaşlarına üstünlük sağlamak amacıyla “yüksek nitelikli hukuki hizmet sunmak en iyi hukuki hizmeti sunmak uluslar arası baroya kayıtlı avukatlar ile hukuki hizmet sunmak” gibi ifadeler kullanarak İnternette web sayfası açması ve kendilerine göre üstün hizmet verdikleri birçok uzmanlık alanlarını sıralaması bilgi verme amacında çok reklam niteliğinde olup ve kuruluşları etkileyerek iş edinmeye yöneliktir.” (T.13.12.2002, E.2002/244 K. 2002/372)

Danıştayın da konuyu aynı doğrultuda değerlendirdiği, vermiş olduğu bazı kararlarından anlaşılmaktadır. Örneğin, değişik dallardan üniversite profesörleriyle birlikte eski hakim ve savcılardan oluşan büro avukatlarının medeni, icra, iflas, ticaret vb hukuk alanlarında uzman olduklarının, Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri üzerinde ihtisas yaptıklarının belirtildiği internet sitesi ile ilgili olarak vermiş olduğu kararında web sayfasında bilgi vermede ölçülülük ve objektiflik sınırlarının aşıldığı, reklam ve iş edinme amacı güdüldüğü anlaşıldığından kınama disiplin cezası işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiştir.[25] Ayrıca doğrudan internet sitesi ile ilgili olmasa da avukatın kendisini tanıtmadaki sınırlarını ortaya koyması bakımından önemli sayılabilecek bir kararında da avukatın müvekkillerine gönderdiği kartta avukatlık ünvanı ve adres bilgilerinin çok ötesinde çalışma şartlarını, özgeçmişini ve büronun faaliyet alanlarını içeren bilgilerin bulunmasının reklam yasağının ihlali olduğuna karar verdiği anlaşılmaktadır. [26]

İnternet üzerinden danışmanlık hizmeti verilmesi ve ücretlendirmelere ilişkin kararlar:

Avukatlık Kanunun 51. maddesi fıkrasında avukatların, baroda yazılı olan bürolarından başka yerlerde, mahkeme salonunda veya adalet binasının başka bir yerinde iş sahipleri ile hukuki danışmada bulunmaktan ve iş kabul etmekten yasaklı oldukları; reklam yasağı yönetmeliğinin 4. maddesi 1. fıkrasının ilk cümlesinde de avukatın, müvekkillerini bürosunda kabul edeceği hüküm altına alınmaktadır.

Bununla birlikte kanun maddesinin ikinci fıkrasında “Yukarıdaki fıkra hükmü, avukatın özel olarak çağrıldığı hallerde uygulanmaz.” ve yönetmelikteki fıkranın ikinci cümlesinde “Bunun mümkün olmaması halinde müvekkille görüşme yapılacak yerin, bu amaca elverişli ve mesleğin saygınlığına yaraşır nitelikte olması gerekir.“ hükümleriyle genel kuralın istisnalarına yer verilmiştir. Yine yönetmeliğin 9. maddesinin 2. fıkrasında mesleki faaliyetlerini internet üzerinden sürdürmek, müvekkillerini bilgilendirmek, mesleki makalelerini ve bilimsel çalışmalarını yayımlamak amacıyla internet sitesi açabileceği hükmünü de bu kapsamda değerlendirdiğimizde internet üzerinden görüşme yapmanın da mümkün olduğu sonucu ortaya çıkacaktır.

Burada mesleki makale ve bilimsel çalışmalar konusunda bir tereddüt olmasa da müvekkillerini bilgilendirmek ve mesleki faaliyetin kapsamının daha açık belirlenmesine ihtiyaç olduğu açıktır. Öncelikle müvekkillerini bilgilendirmek bakımından ifadenin lafzından söz konusu bilgilendirmenin mevcut bir müvekkile karşı yapılabileceği, bu bağlamda henüz aralarında avukatlık sözleşmesi kapsamında bir vekâlet ilişkisi kurulmamış kişilere karşı yapılacak hukuki veya iş kabulüne yönelik bilgilendirmeleri kapsamadığı anlaşılmakta ise de bu bilgilendirmelerin -iş teminine yönelik faaliyetlerde bulunulmaması kaydıyla- mesleki faaliyet kapsamında yer alacağından reklam yasağına aykırılık teşkil etmeyeceği kanaatindeyiz.

Söz konusu danışma faaliyetleri bakımından reklam yasağıyla birlikte değerlendirilen diğer bir yasak olan ücretsiz olarak veya avukatlık asgari ücret tarifesinin altında dava alınması veya hukuki yardımda bulunulması hakkında TBB Disiplin Kurulu vermiş olduğu kararlarında ücretsiz hukuki yardımda bulunulacağının internet sitesi üzerinden duyurulmasının[27] ve doğrudan internet sitesi üzerinden çevrimiçi hukuki danışmanlık adı altında 10 tl karşılığında sms ile hukuki danışmanlık verilmesinin reklam yasağını ihlal ettiğini ortaya koymuştur.[28] Buradan bazı avukatların internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında kendisine gelen soruları cevaplayarak hukuki yardımda bulunmasının da bu kapsamda değerlendirileceği söylenebilir.

3. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Gün geçtikçe ilerleyen teknolojinin günlük hayat, tüketim alışkanlıkları, iletişim ve çalışma koşulları üzerindeki sürekli dönüştürme süreci devam etmekteyken 2020 yılı itibariyle küresel çapta yaşadığımız pandemi ile birlikte çok daha hızlı ve radikal bir şekilde kendini gösteren bu dönüşüm kapsamında; her ne kadar anılan kartvizit, büro ve tabela gibi geleneksel unsurlar bakımından -yine teknoloji sayesinde gelişen- tasarımlardan başka bir şeyin değişmediği düşüncesi akla gelebilecekse dahi yönetmelik tarihinden bugüne kadar geçen 17 yıl içinde bu unsurların dijital ortamdaki kombine izdüşümlerinin internet siteleri ve sosyal medyada çok daha etkin bir kullanım alanına kavuştuğu ortadadır.

Yukarda da belirttiğimiz gibi teknolojik gelişmeler kapsamında hızla değişen kullanım biçimlerinin yönetmelik tarihinde öngörülüp özel olarak isimlendirilmesi beklenemezken dijital ifade özgürlüğü ile ilgili isabetli olarak “internet dahil, teknolojinin ve bilimin olanak tanıdığı her tür ortamda” ibaresiyle genel ve kapsayıcı bir çerçeve çizilmesi takdir edilmelidir. Ancak düzenlediği sınırlamaların kanunun amacını aşar nitelikte olduğundan bahisle iptal talebiyle Danıştay kararlarına konu olan[29] ayrıntılı ve kısıtlayıcı hükümler barındıran Reklam Yasağı Yönetmeliğinin söz konusu internet ve sosyal medya faaliyetleri olduğunda değinilen(sitenin/sayfanın/profilin adı, logosu, tasarımı, kullanılabilecek görseller; kendisini tanıtma şekli, soru cevap açıklamaları, online görüşmeler, uzmanlık alanı veya referans müvekkillerin belirtilmesi gibi) soru ve sorunlara cevap vermeyerek amaç ve ilkesel düzeyde sınırlı kalması nedeniyle ortada bir kanun boşluğu oluşturduğu görülmektedir. TBB Disiplin kurulu ve Danıştay kararları ile söz konusu kanun boşluğunun hukuk boşluğu doğurmasının önüne geçilmişse dahi aslolan; Prof. Dr. Yasemin IŞIKTAÇ hocamızın “adalete yönelmiş yaşama düzeni” olarak tanımladığı hukukun, teknolojiyle farklılaşan yaşama düzenimize kayıtsız kalmaması, açıklık ilkesi gereği özel olarak konu konu karar ve içtihatları taramaya gerek kalmadan tıpkı yönetmelikteki diğer unsurlarda olduğu gibi daha açık bir düzenlemeyle soru işaretlerinin giderilmesidir.

Bu kapsamda yeni düzenlemeler söz konusu olacaksa kanaatimizce ilk olarak avukatların avukatlık unvanlarını kullanarak mesleki faaliyetlerini internet sitesi ve sosyal medya hesapları kullanmalarının bizatihi kendisinin doğru veya gerekli olup olmadığının tartışılması gerekmektedir. Eğer bunun gerekliliğini düşünürken amaç hukuki konularda akademik veya uygulamaya yönelik makaleler ile ifade özgürlüğünün korunması ise bunların zaten haber sitelerinde, akademik dergilerde, genel nitelikli hukuk sitelerinde yayınlanması mümkündür. Ancak yönetmeliğin 8. maddesinde avukatın medya ile ilişkileri düzenlenirken avukatın kendisini veya üzerinde çalışmakta olduğu hukuki işi reklam olabilecek nitelikte ön plana çıkaramayacağı; yaşamları, kazançları, mesleki faaliyeti hakkında "reklam niteliğinde" yayınlarda bulunamayacağı, dava ile özdeşleşip tarafların sözcüsü gibi hareket edemeyeceği, bu kapsamda zorunlu hallerde davanın hukuki boyutları içinde kalınması haricinde dava hakkında medyaya görüntü, bilgi, demeç verilemeyeceği; medyada röportaj, sohbet, konuşma, tartışma ve benzeri programlara katılmaları halinde reklam sayılabilecek davranışlardan kaçınması gerektiği gibi hususların yazılı, işitsel, görsel iletişim araçlarında olduğu gibi internette de geçerli olacağı -bizce isabetli olarak- belirtilmişken makale yayınlamak dışında avukatlık unvanı ile hangi faaliyetin yapılmasında bir gereklilik veya fayda olduğu anlaşılmamaktadır.

Avukatların nihayetinde bilinirliklerini artırmak, en azından kendilerini tanıtmak için açmış oldukları internet sitesi veya sosyal medya hesapları üzerinden mesleki faaliyetlerde bulunmasında bir fayda bulunmadığı; fakat meslek kurallarında yer alan “4. Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür. 5. Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır.” maddeleri başta olmak üzere etik ve hukuki kurallara riayet ederek sosyal medya hesapları üzerinden kamuoyuna kişisel düşüncelerini açıklaması ve bunu yaparken meslek olarak avukat ibaresinin bulunmasının ifade özgürlüğü ve Anayasa 26. maddesindeki birebir uyan ifadesiyle “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bu fikrimiz kapsamında avukatların kendilerini internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinden tanıtması yerine UYAP veya TBB altyapısı üzerinden ulaşılabilecek “güncel arabulucular listesi” gibi bir platformun faaliyete geçirilerek yönetmelik 9.maddesi 3. fıkrası (a) bendinde internet sitesinde yer alabileceği belirtilen objektif bilgilerden;

- Adı soyadı, yalnız avukat kimlik kartında olan fotoğrafı, avukatlık ortaklığı ise tescil unvanı, avukatlık bürosu ise büro unvanı, TBB ve baro sicil numaraları, büro adresi, telefon ve faks numaraları, e-posta adresi gibi bilgilerin zorunlu,

- Akademik unvan ile mesleğe başlama tarihi, mezun oldukları üniversite, bildikleri yabancı dil gibi bilgilerin tercihe bağlı

olarak, bunlara ilaveten avukatlık kanununun 37. maddesinde “Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir” hükmüyle düzenlenen işi kabul ve red serbestisi doğrultusunda; kabul edeceği veya kabul etmeyeceği davalar ve çalıştığı, çalışmadığı veya ağırlıklı çalıştığı alanlar ile mevcut durumda da yayınlaması serbest olan akademik veya uygulamaya dönük hukuki makaleleri (istendiğinde platform üzerinde açılabilecek bir link halinde) tercihen kamuoyuna bildirme hakkının olduğu, ancak bunu yaparken internet sitelerinde maalesef sıklıkla görülen üstünlük iddia eden uzmanlaşma veya referans müvekkil listesi gibi reklam ifadeleri dahil hiçbir ilave açıklama hakkı tanınmaksızın listeden seçilerek sicile eklenebilmesi; baro levhasından yapılan avukat sorgulamalarından farklı olarak avukat bilgilerine ulaşmak için herhangi bir sicil numarası girilmek zorunda kalmadan ve ayrıca tercihen il-ilçe bazında filtreleme seçenekleriyle kamuoyuna objektif ve eşit şartlarda duyurulması imkanlarının tesis edilmesi; bu türden bir platformun hayata geçirilmesi mümkün değilse de en azından avukat internet sitelerine tıpkı tabela ve basılı evrakta olduğu gibi ‘belli bir standart oluşturulmak suretiyle Türkiye genelinde uygulama birliği’ni altyapı üzerinden standart bir şablonun yukarda belirtilen zorunlu ve tercihi bilgiler ile makalelerin yerleştirilmesi suretiyle doldurularak kullanıma geçirilmesinin meslek etiği ve mesleğin kamu hizmeti niteliğine daha uyumlu olacağı, mesleğin gelişimine ve saygınlığına katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Aksi halde sayıları günden güne artan reklam içerikli avukatlık siteleri; kullananların faydalanıp kullanmayanların bunun getirilerinden mahrum kaldığı, rakip sayılmamaması gereken avukatlar arasında haksız rekabet ortamı oluşturan fonksiyonuyla tüm avukatları bu yönde girişimlere mecbur bırakmakta olduğundan reklam yasağı ihlallerinin tamamen yaygınlaşıp denetlenemez hale gelmesiyle defacto bir serbestiyetin oluşması muhtemeldir.

Emre DUMAN

----------

KAYNAKÇA

YAVAŞ, Murat: "TÜRK HUKUKUNDA AVUKATIN REKLAM YAPMA YASAĞI". Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi Cilt: 21 Sayı: 2 (Ocak 2016): sf. 727-740, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/273395 erişim tarihi: 22.11.2020

ÖZTEK, Selçuk: ‘TÜRK HUKUKUNDA AVUKATLARIN TABİ OLDUĞU REKLAM YASAĞI’ Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi (MÜHF-HAD) Armağan Özel Sayısı, Doç.Dr.Mehmet SOMER'in Anısına ARMAĞAN, sf.673-686, http://dosya.marmara.edu.tr/huk/fakültedergisi/MehmetSomerAnısına/Prof.Dr.sel_uk_ztek.pdf erişim tarihi: 10.11.2020

ÇELİK, M. Lamih: ‘MESLEK KURALLARI’NDA AVUKATIN REKLAM YASAĞI’ TBB Dergisi, Sayı: 78, yıl: 2008, sayfa: 337-351, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2008-78-460 erişim tarihi: 14.11.2020

ÖZKAYA, Betül: “HALKLA İLİŞKİLER 2.0 KAPSAMINDA KURUMLARIN ARAMA MOTORU KULLANICILARINA YÖNELİK ÇALIŞMALARI”, Marmara Üniversitesi İ.İ.B. Dergisi yıl:2012, C. XXXIII, Sayı II, Sf.355-382, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3916 erişim tarihi: 08.12.2020

--------------

[1] 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu madde 65/2 ve 66/2

[2] AYM Tamer Mahmutoğlu [GK], Başvuru No: 2017/38953, 23/7/2020

[3] Örnek olarak TBB Disiplin Kurulunun T.07.02.2009, E.2008/509, K. 2009/94; T.02.01.2016, E.2015/828, K.2016/6 sayılı kararları

[4] 2/5/2001 tarih ve 4667 sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 35. maddesi ile

[5] 14/11/2001 tarih ve 24583 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği

[6] 21/11/2003 tarih ve 25296 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği

[7] TBB Disiplin Kurulu T.23.02.2014 E.2013/729 K.2014/128 sayılı kararı

[8] 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurulu’nda kabul edilip ve 26 Ocak 1971 tarihli TBB Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girdiği ifade edilen TBB Meslek Kuralları hakkında Avukatlık Kanununda 2001 yılında yapılan değişikliklerle 9 ayrı yerde atıf yapılarak kendisine uyulma zorunluluğu(m.34) ve uyulmaması halinde disiplin cezası(m.134) gibi hükümler getirilerek bağlayıcılığı kanunla tescil edilmiştir.

[9] “Bu Yönetmelik kapsamında olanlar kullanacakları tabelada; avukatlıktabelada; avukatlık unvanı ile ad ve soyadı, varsa akademik unvanı, büronun bulunduğu kat ve büro/daire numarası telefon numarası, internet adresi ile e-posta adresi yer alabilir. Tabelada bu Yönetmelikte belirlenenlerin dışında unvan, deyim, şekil, amblem ile Türkçe dışında yabancı dillerde ifade ve sair şekiller, işaret, resim, fotoğraf ve benzerlerine yer verilemez.

Aynı büroda birlikte çalışma halinde, avukatlardan birinin veya bir kaçının adı ve soyadı veya sadece soyadı yanında "avukatlık bürosu" ibaresinin ve avukatlık ortaklığı halinde de; ortaklık sözleşmesinde belirtilen ortaklığın adı ve unvanı yanında "avukatlık ortaklığı" ibaresinin de yer alması zorunludur.

(Değişik üçüncü fıkra:RG-7/9/2010-27695) Tabela, fiziki imkansızlık hallerinde bina cephelerine, büro balkonu ve pencerelerine asılabilir. Fiziki imkansızlık halleri dışında, büronun bulunduğu binanın giriş kapısının yanına, giriş holü veya koridoruna, büro giriş kapılarının yanına asılabilir.

Bina cephelerine, büro balkonu ve pencerelerine birden fazla tabela asılamaz, benzeri yazılar yazılamaz. Tabela yerine ışıklı pano kullanılamaz, tabela ışık verici donanımla süslenemez. Tabelada en çok iki renk kullanılabilir.

Tabela (70 cm x 100 cm) boyutunu geçemez. Ancak birden fazla avukata ya da avukatlık ortaklığına ait tabelalar ile yüksek katlarda kullanılacak tabelalarda bu boyut (100 cm X 150 cm) ye kadar arttırılabilir.”

[10] Danıştay 8. Dairesinin, 26.02.2015 tarih ve E.2011/8609, K.2015/1276 sayılı kararı

[11] TBB Meslek Kuralları madde 7/b :

Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliği taşıyabilecek aşırılıkta olamaz.”

[12] Murat YAVAŞ, ‘Türk Hukukunda Avukatın Reklam Yapma Yasağı’ makalesi sf.733, belirtilen karar: Danıştay 8.Dairesi 7.1.1976 tarih, E.4395, K.26 sayılı kararı. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/273395 erişim tarihi: 22.11.2020

[13] Danıştay 8. Dairesinin 23.03.2015 tarih ve E.2012/3379, K.2015/2173 sayılı kararı

[14] Prof.Dr. Selçuk ÖZTEK, ‘TÜRK HUKUKUNDA AVUKATLARIN TABİ OLDUĞU REKLAM YASAĞI’ makalesi sf.733, belirtilen karar: TBB Disiplin Kurulunun 13/9/1997 tarih ve E.1997/97, K.1997/81 sayılı kararı. http://dosya.marmara.edu.tr/huk/fakültedergisi/MehmetSomerAnısına/Prof.Dr.sel_uk_ztek.pdf erişim tarihi: 22.11.2020

[15] M.Lamih ÇELİK, ‘MESLEK KURALLARI’NDA AVUKATIN REKLAM YASAĞI’ makalesi; TBB Dergisi, Sayı: 78, yıl: 2008, sayfa: 349 http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/App_Themes/TumDergiler/78.pdf erişim tarihi: 23.11.2020

[16]TBB Disiplin Kurulu T. 23.03.2014, E. 2014/22, K. 2014/202 sayılı kararı

[17] 02.06.2018 tarih ve 30439 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ‘Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu yönetmeliği’ madde 12: “Arabulucuların iş elde etmek için reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kâğıtlarında arabulucu, avukat ve akademik unvan ile sicil numarası haricinde başka sıfat kullanmaları yasaktır.”

[18] TBB Disiplin Kurulunun 07.02.2009 tarih ve E.2008/509, K. 2009/94 sayılı kararı

[19] TBB Disiplin Kurulunun 06.09.2013 tarih ve E.2013/274 K.2013/692 sayılı kararı

[20] TBB Disiplin Kurulunun 23.02.2013 tarih ve E.2013/716 K.2014/120 sayılı kararı

[21] TBB Disiplin Kurulunun 03.01.2016 tarih ve E.2015/863 K.2016/27 sayılı kararı

[22] 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu madde 3/1 v,y bendleri

[23] 7/9/2010 tarih ve 27695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TBB Reklam Yasağı Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesiyle

[24] Betül ÖZKAYA “Halkla ilişkiler 2.0 kapsamında kurumların arama motoru kullanıcılarına yönelik çalışmaları”, Marmara Üniversitesi İ.İ.B. Dergisi yıl:2012, C. XXXIII, Sayı II, Sf.371 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3916 erişim tarihi: 10.12.2020

[25] Danıştay 8. Dairesinin 29.11.2004 tarih ve E. 2004/1118 K. 2004/4575 sayılı kararı

[26] Danıştay 8.Dairesinin 31.10.2000 tarih ve E.1998 /3079, K. 2000/7041 sayılı kararı Kaynak https://www.halildemir.av.tr/post/avukatl%C4%B1k-kanunu-ve-avukatl%C4%B1k-meslek-kurallar%C4%B1-disiplin-kararlar%C4%B1 erişim tarihi: 23.11.2020 (hazırlayan Aydın Barosu Dis. Kurulu Başkanı Av.Orhan Cura)

[27] TBB Disiplin Kurulunun 03.01.2016 Tarih ve E.2015/863 K.2016/27 sayılı kararı: “avukatın ... adına Facebook sitesinde kişisel iletişim adresleri de vermek suretiyle “Ücretsiz” iş takibi yapılacağını önerdiği, bu suretle iş temin çabasında olduğu dosya kapsamı ile tartışmasızdır. Bu nedenlerle eylemi Avukatlık Yasası 34, 55,134 ile TBB Meslek Kuralları 7, 8. maddelere aykırı olmakla disiplin suçudur”

[28] TBB Disiplin Kurulunun 22.08.2013 Tarih ve E.2013/205 K.2013/635 sayılı kararı:

“Şikâyetli avukatın www. … hukuk.com adlı internet sitesinde 10 TL karşılığı SMS ile hukuki danışmanlık hizmeti verdiği ve ihtara karşın bir başka yolla buna devam etmiş olması karşısında eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin hukuksal değerlendirme isabetli olmakla kararın aleyhe itiraz olmadığından onanması gerekmiştir.

[29] Danıştay 8. Dairesinin 26.02.2015 tarih ve E.2011/8609, K.2015/1276 sayılı kararı