İşçilerin belki de en önemli güvencelerinden biridir kıdem tazminatı. Öyle ki, kimileri için geleceği garantisi, kimileri için bir evin tapusudur.
Bilindiği üzere, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için, en az 1 yıl çalışmak şart. Peki aynı işveren nezdinde 1 yıldan az ancak 1 defadan çok çalışan bir işçi için durum ne olur?
Ancak işçi çeşitli nedenlerle, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde aralıklı olarak da çalışabilmektedir ve buna fasılalı çalışma ismi verilmektedir. Aynı işverenin işyerlerinde birden çok kez çalışması bulunan işçinin, kıdeme esas süresi, parça parça da olsa tüm çalışmalarının toplamıdır. Örneğin, 2010 senesinde 4 ay, 2012 senesinde 8 ay ve 2016 senesinde 7 ay çalışmış bir işçinin toplam kıdeme esas süresi 1 yıl 7 ay olacaktır. Her çalışması kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sonlanmış olmasına rağmen 1 yıldan az çalıştığı için kıdem tazminatı alamayan bu işçi, açacağı dava ile toplam 1 yıl 7 aylık çalışması karşılığında kıdem tazminatı talep edebilecektir.
Yargıtay’ın artık kökleşmiş içtihatlarında belirtilen üç husus göze çarpar.
Bunlardan ilki, her çalışmanın kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sonlanması gerektiğidir. İş ilişkisinin, istifa veya İş Kanunu 25/2. Fıkrası uyarınca işverence sonlandırıldığı hallerde, kıdem tazminatına hak kazanılamaz. Burada karşımıza çıkabilecek sorun, 3 parça çalışmadan 2.sinin kıdem tazminatına hak kazanamayacak şekilde sonlanması halinde ne olacağıdır. Kanaatimizce, 1. ve 3. Çalışmalar arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış ise, bu 2 çalışma için kıdem tazminatının hesaplanması gerekir.
İkinci önemli husus ise, kıdem tazminatının son ücret üzerinden hesaplanması gerektiğidir. Kıdem tazminatı son brüt ücretinden hesaplanır. Dolayısıyla fasılalı da olsa tüm çalışmaların toplamına tekabül eden kıdem süresi baz alınarak hesaplanacak kıdem tazminatı da, son ücret üzerinden hesaplanacaktır.
Son olarak; fasılalı çalışmalar arasında geçen sürenin 10 yılı geçmemesi gerekir. Çünkü kıdem tazminatı için 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş olup, fasılalı çalışmalar arasında da 10 yıllık sürenin geçmemesi aranmaktadır.
Yüksek Mahkeme’nin fasılalı çalışmalar ilişkin bazı kararları;
“…Görüldüğü gibi, İş Kanunu’nun 14. Maddesinin 2. Fıkrasında, işçinin kıdeminin iş akdinin fasılalarla yeniden kurulmuş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin işyerinde veya değişik işyerlerinde çalıştığı toplam süreler göz önüne alınarak hesaplanacağı öngörüldüğünden, işçinin söz konusu işyerlerinde değişik zamanlarda çalışmış olması da durumu değiştirmeyecek, kıdem açısından tüm çalışma süreleri toplanacaktır. Kanun, fasılalı çalışmalar konusunda bir ayrım yapmadığından, iş akitlerinin kısa uzun ya da belirli veya belirsiz süreli olması bu açıdan önem taşımayacaktır….” (Yargıtay HGK, 2011/9-484 . 2011/593 K. 05.10.2011)
“…Somut olayda, davacının iş sözleşmesi 23.9.2001 ve 31.3.2004 tarihlerinde işverence haksız olarak feshedilmiş ve kıdem tazminatı ödenmemiştir. Her iki fesihte işverence ve haksız olduğundan 1475 sayılı İş Yasası’nın 14/4. Maddesi gereğince kıdem tazminatının iki süre toplanarak tüm hizmet süresi ve son ücret üzerinden hesaplanması gerekirken yazılı şekilde her dönem için ayrı ayrı hesaplanması hatalıdır…” (Yargıtay 9. HD, 2007/39253 E. 2009/6779 K. 16.03.2009 Tarih)
“…Her bir çalışma döneminin sona ermesinden sonra kıdem ve ihbar tazminatı için aranan 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan aynı işyerinde yeniden çalışmaya başlamıştır. Dairemizin kökleşmiş içtihatları uyarınca, fasılalı çalışmalar arasında 10 yıllık sürenin geçmemesi halinde, 1475 sayılı Kanun’un 14/2. Maddesi uyarınca hizmetler birleştirilmek suretiyle tüm hizmet süresi üzerinden kıdem ve ihbar tazminatı hesaplaması gerekmektedir…” (Yargıtay 9. HD., 2009/22795 E., 2011/41320 K., 27.10.2011 Tarih)
Görüldüğü üzere, her bir çalışma döneminin arasında 10 yıl ve daha fazla sürenin geçmemesi ve her bir çalışmanın kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sonlanması halinde, tüm çalışmalar toplanarak kıdem tazminatı hesaplanmaktadır.