MAKALE

Ombudsman CİMER’e Karşı

Abone Ol

Ülkemizde yargının ne kadar geç işlediği seni sürüm sürüm mahkemelerde süründürürüm ifadesiyle belli. Haliyle insan alternatif yargı yollarına bakıyor. Galatasaray Lisesi’nden ağabeyim, İstanbul Hukuk’tan saygıdeğer hocam Prof. Dr. İlhan HELVACI’ya ne zaman dava desek “Bana dava demeyin, tüylerim diken diken oluyor” derdi. Düşünün ki kişi işin sadece teorik boyutunda olan bir akademisyen değil, kendi hukuk bürosu var, çok ciddi davalar alıyor, Google’a yazın Borçlar Kanunu’yla ilgili herhangi bir madde, mevzuat.gov.tr’den önce kendi sitesi çıkar reklamsız, sponsorsuz.

Ne olabilir bu alternatif yargı yolları, en başta tahkim. AY m. 59 ile tahkim tanınmış ve hatta daha ötesi, spor federasyonlarının spor faaliyetleri ile disiplin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir demiş. Devlet ağzıyla itirafıdır yargının ne kadar geç işlediğinin. Sonra kızarız şu yap işlet devret modelinde Türk mahkemeleri değil tahkim yetkili diye (Yoksa İngiliz mahkemeleri miydi? Çok farketmiyor aslında, T.C. Devleti’nin kendi ülkesinde yaptırttığı yollar için ha İngiliz mahkemelerinin yetkisini kabul etmiş ha uluslararası bir kuruluşun).

Sayın TÜRKEŞ güzel diyorsunuz da bize ne tahkimden, kira alacağımız, işçilik alacağımız için tahkime gidemeyeceğimize göre? Canım zaten size gidin diyen yok, sizde zorunlu arabuluculuk var, bizim dediğimiz alternatif yollar.

Mesela Kamu Denetçiliği Kurumu bunun en güzel örneği. Ombudsman yani. Efendim zamanında İsveç kralı Osmanlı’ya mı ne sığınmış, orada gördüğü adaleti kendi ülkesine götürmüş filan, çok önemli değil işin tarihi kısmı, bizdeki Kamu Denetçiliği Kurumu müthiş bir sistem.

Neden mi? Şimdi idareye bir başvuruda bulundun, İYUK m. 10 gereği 30 gün bekledin, bir cevap vermedi ya da talebini reddetti, artık İYUK m. 7 gereği özel bir durum yoksa 60 gün içinde dava açman gerekiyor. Tamam, açalım davamızı, hem idari yargı hukuk yargısına göre daha kısa sürüyor hem de daha az masraflı da, acaba ben gerçekten haklı mıyım? Değil mi, haklı olsam koskoca devlet benim talebimi reddetmezdi.

“İdare, hasta ruhlu ve insanlık uzak bir varlıktır. Dostluk yoluyla varılabilecek çözümleri reddeder. Didişme konusunda o kadar açgözlüdür ki, idare mahkemeleri işten başlarını alamazlar. Yargı yerleri kendisini haksız çıkardığında da, genellikle bu kararları uygulamaktan kaçar. İdari uyuşmazlıkların o kadar eski bir tarihi vardır ki, bundan bir zevk mi alıyor diye sorulabilir. Müsaadeye dayanan gücü, sanki en görkemli noktasına, kendisinden isteneni geri çevirdiğinde ulaşılır sanılır. Biraz daha canayakın olamaz mı diye düşünmez bile çünkü böyle bir olasılık onu kahreder.” der Özay İLHAN Günışında Yönetim kitabında Bruno FRAPPART’ın Le Monde’daki yazısının tercümesinde. Yani, idarenin reddetmiş olması benim haksız olduğumu göstermez.

Ama gene de dava aç, ispatlamaya çalış, kaybedersem bir de üstüne karşı vekalet ücreti öde. Onun yerine Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvursam, hem dava açma sürem kesilir, hem de kamu denetçisi bir bilirkişi gibi çalışır, olayı analiz eder, idarenin önüne koyar. İdare gene reddeder ama en azından ben o hazırlanan rapora göre dava açıp açmamaya karar veririm. Zaten o rapor benim haklı olduğumu gösteriyorsa hakim de farklı karar vermez. Üstelik olur da süreler ya da usul konusunda bir eksiklik yapmış olsam bile kamu denetçisi beni reddetmiyor, idareye gene iyi yönetişimden dolayı tavsiyede bulunuyor. Gene işimizi görür yani.

Peki biz ne yapıyoruz elimizde bu kadar güzel bir imkan varken, CİMER’e yakınma yolunu tercih ediyoruz. Öncelikle CİMER dediğimiz kurum bir ombudsman, kamu denetçisi gibi çalışmaz. Tek yaptığı dilekçenizi ilgili kuruma göndermektir. Ha, bu gönderme konusunda işe yarar, daha ciddiye alırlar, en azından cevap verirler de öyle yargısal bir işlem yapılmaz. Yani akademisyeni rektörlüğe şikayet edeceğine CİMER’den şikayet dilekçesi gönder, en azından savunmasının isteneceğini biliriz. Sonuçta bir şey değişmiyor, en fazla Memurun Beğeni Suçu yazımızda değindiğimiz gibi, hemen otomatik olarak savunma istenmeli mi, bu konuda idare bir inisiyatif almalı mı, onları tartışırız.

Bu arada dekan yardımcısı özellikle yalan söyler  akademistene YÖK’ten istendi diye, yok öyle bir şey, rektörlüğün inisiyatifinde bu savunmanın istenip istenmemesi de, işte kimse cesaret edemiyor dik durmaya. Biz de bir dava yoluna gitmiyoruz şu sebepten benden istenen savunma bende Danıştay’ın aradığı elem ve üzüntüyü yaratttı diye, işte böyle CİMER’le uğraşıyoruz.

Kiracının Haklı Tahliyesi yazımıza bize CİMER başvurusunu gönderen okuyucumuz Celal ÇELİK’in durumu da, hani hep diyoruz ya, hukuki okuryazarlık için doğru sitelerde araştırma yapacağız, her üniversite mezunu kanunları anlayabilir ama istisnaları bilebilmek için hukuk eğitimi şarttır diye, aynen böyle olmuş.

Okuyucumuz hak arıyor, o yüzden CİMER’e de bize de yazısını göndermiş ama dedik ya, CİMER bir Kamu Denetçiliği makamı değil, yarı da olsa bir yargılama faaliyetinde bulunamaz. Biz de, en fazla acı gerçekleri söyleyebiliriz profesyonel desteğin ne kadar önemli olduğu bir kere daha zikrederek.

Kural olarak bir mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmez icraya konabilmesi için. İİK m. 36 nafaka davalarında bu kesinleşmeyi arar. Onun dışında sizin yerel mahkemenin kararına karşı istinaf ya da temyiz yoluna başvurmuş olmanız o kararı otomatik olarak geri bırakmaz. İstinaf dilekçenizde tehir-i icra taleplidir diye belirtmişseniz, geri bırakma harcını da ödemişseniz, en fazla ilgili mahkemeden böyle bir karar getirebilirsiniz icra mahkemesine.

“İstinaf kararı bana tebliğ edilmeden kesinleşemez” demiş Celal Bey, hakim de UYAP denilen bir şey var demiş. Biz bunu 3 yıl önce UYAP’tan Açtıysan Tebliğ Edilmiştir yazımızda dile getirmiştik. Demek artık sadece AYM değil, derece mahkemeleri de öyle çalışıyor. Geçmiş olsun, Tebligat Kanunu’nu hep beraber ilga ettik.

SSK m. 93 gereği emekli maaşım nafaka borcu dışında haczedilemezdi ama 2024 yılında 4.000 TL’m haczedildi diye yakınmış. Şimdi, emekli maaşının haczedilemeyeceği doğru da, bu 4.000 TL maaş değil herhalde? Başka yerden gelen bir paradır. Kanun, emekli maaşının yattığı hesapta hiçbir şey haczedilemez demiyor, sadece maaşı koruyor.

CİMER’in bu dilekçeye yapabileceği bir şey yok. Ne yapsın, AY m. 138’e aykırı davranarak telkinde mi bulunsaydı? Keşke Cemal Beyciğimiz tüm bunlar olmadan önce profesyonel bir destek alsaydı, üzülmezdik şimdi hep beraber.

Özgür TÜRKEŞ