ÖLÜM AYLIĞI (DUL-YETİM AYLIĞI) - AYLIK BAĞLANMASINA İLİŞKİN ÖNEMLİ HUSUSLAR

Abone Ol

Ölüm ile birlikte ölenin maddi desteğine ihtiyaç duyan hak sahibi kişiler açısından önemli bir sosyal risk ortaya çıkmış olmaktadır. İşte bu sosyal riske karşı sigortalının hak sahiplerini korumak için ölüm sigortası kapsamında “ölüm aylığı” düzenlenmiştir. Ancak söz konusu aylığa hak kazanabilmek için bir takım şartların da varlığı aranmaktadır. Bu şartları vefat eden açısından gerçekleşmesi gereken şartlar ve hak sahipleri açısından gerçekleşmesi gereken şartlar olarak ikiye ayırabiliriz. Biz yazımızda vefat eden kişiyle ilgili şartlara ilişkin özellik gösteren bir takım hususlar üzerinde duracağız.

ÖLÜM AYLIĞINA HAK KAZANABİLMEK İÇİN GERÇEKLEŞMESİ GEREKEN ŞARTLAR NELERDİR?

Kişinin vefat etmesi üzerine hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için belirli prim günü ve sigortalılık süresine sahip olma şartı aranmaktadır. Bu şartlar da vefat edenin hangi sigorta koluna tabi olduğuna(4/1-a(SSK),4/1-b(Bağ-Kur), 4/1-c(Emekli Sandığı)) değişiklik göstermektedir. Buna göre[1];

  • Ölen sigortalı 4/1-a(SSK) sigortalısı ise her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartları aranmaktadır. Yargıtay, 5510 s. Kanunun 32. madde sinde geçen “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibaresini hem 5 yıllık sigortalılık süresinin hesabında hem de 900 prim gün sayısı şartında geçerli saymaktadır[2].

  • Ölen sigortalı 4/1-b(Bağ-Kur) veya 4/-c(Emekli Sandığı) mensubu ise en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olması gerekmektedir. Bu sigorta kollarına tabi vefat edenlerin hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ayrıca sigortalılık süresi aranmamaktadır. Ancak SGK uygulamasında 1 yıl 360 gün sayılmaktadır ve 1800 gün şartının gerçekleşebilmesi için kesintili ya da kesintisiz toplam 5 yıllık bir çalışma gerekmektedir.

Burada şu hususu da belirtmek gerekir ki; hak sahiplerine ölüm sigortasından aylık bağlanmasında gerek sigortalıya gerekse hak sahiplerine ilişkin koşullar değerlendirilirken sigortalıların öldüğü tarihte geçerli olan mevzuat esas alınacaktır. 2008/Ekim ayı başından önce ölen 4/1-(a) ve 4/1-(b) kapsamındaki sigortalıların hak sahiplerine mülga kanun hükümlerine göre, 2008/Ekim sonrası ölen sigortalıların hak sahiplerine ise Kanun hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanacaktır. Bu nedenle örneğin; 01.10.2008 tarihinden önce vefat eden bir kişinin hak sahiplerine aylık bağlanmasında 506 s. “Sosyal Sigortalar Kanunu”(SSK) uygulanacak ve söz konusu Kanunda borçlanma süreleri de prim gün sayısına eklenecektir.

ÖLEN SİGORTALININ HANGİ SİGORTA KOLUNDA OLDUĞU NE ŞEKİLDE BELİRLENİR?

Kanunun 4/1-a(SSK), 4/1-b(Bağ-Kur) ve 4/1-c(Emekli Sandığı) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olan sigortalının ölümü halinde, en son tabi olduğu sigortalılık hali esas alınarak hak sahiplerine aylık bağlanacaktır[3].

Kural bu olmakla birlikte sigortalılık hallerinin birleşmesi sonucunda son tabi olunan sigortalılık haline göre aylığa hak kazanılamaması halinde, bu defa diğer sigortalılık hallerindeki hizmetlere göre ayrı ayrı değerlendirme yapılarak, aylığa hak kazanacağı sigortalılık hali esas alınarak aylık bağlanacaktır[4]. Bu durumda örneğin; 1.000 gün 4/1-a(SSK) sigortalılığı ve ölmeden önceki son dönemde 100 gün 4/1-b(Bağ-Kur) sigortalılığı olan bir kişinin hak sahiplerine kural olarak 4/1-b sigortalılığı nedeniyle aylık bağlama imkanı değerlendirilecektir. Ancak vefat edenin 1.800 prim günü olmadığından 4/1-b sigortalılığı nedeniyle hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanma imkânı söz konusu değildir. Ancak bu istinai düzenleme sayesinde hak sahiplerine 4/1-a sigortalılığı nedeniyle ölüm aylığı bağlanabilecektir.

4/1-A(SSK) SİGORTALISININ 01.10.2008 TARİHİNDEN ÖNCE BORÇLANMA YAPMASI ANCAK 01.10.2008 TARİHİNDEN SONRA VEFAT ETMESİ DURUMUNDA BORÇLANMA SÜRESİ ÖLÜM AYLIĞININ KOŞULLARININ BELİRLENMESİNDE PRİM GÜNLERİNE EKLENİR Mİ?

Konuya ilişkin düzenleme içeren Genelgede[5]; “Ölüm aylığı bağlanabilmesi için sadece 4/1-(a) sigortalıları için öngörülen her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartında; gerek ölen sigortalı tarafından, gerekse hak sahipleri tarafından yapılan tüm borçlanmalar bu şartların oluşmasında dikkate alınmayacaktır. Ancak, 1/10/2008 tarihinden önce ölen sigortalıların 900 gün hesabında borçlanılan tüm süreler dikkate alınacaktır. ” denilmiştir. Dolayısıyla Genelgeye göre bu durumda vefat edenin adına ödediği primler ölüm aylığının bağlanmasındaki prim gün sayısına dâhil edilmeyecektir.

Ancak Yargıtay 10. H.D.`nin  konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Kural olarak her kanunun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanması gerekmekte olup söz konusu 32. maddenin yürürlük tarihi öncesinde gerçekleşen ölüm ve borçlanmalar yönünden de uygulanmasına olanak veren düzenleme bulunmadığı gibi kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnaları niteliğindeki “beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar”, “kamu düzeni ve genel ahlak”, “yargılama hukuku” gibi istisnaların da söz konusu olmadığı açıktır. Bu çerçevede ve sonuç olarak belirtilmelidir ki 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine tabi sigortalıların hak sahipleri yönünden, ölüm, borçlanma bedelini ödeme veya borçlanma başvurusu 01.10.2008 gününden önce olduğunda 506 sayılı Kanunun 66. maddesi uygulanarak her türlü borçlanma sürelerinin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında gözetilmesi, ölüm, borçlanma bedelini yatırma ya da borçlanma başvurusunda bulunma olgularının her üçü birden 01.10.2008 tarihinden itibaren gerçekleştiği takdirde ise 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.

Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, 5.12.1985-6.6.1987 tarihleri arası askerlik borçlanma bedeli 6.6.2006 tarihinde ödendiği, Kurumca bu borçlanmanın kabul edildiği dikkate alınarak, askerlik borçlanmasına karşılık gelen tutarın ödenmesi 01.10.2008 gününden önce gerçekleştiğinden uyuşmazlığın çözümünde, askerlik süresinin 900 günlük prim ödeme gün sayısı içerisinde değerlendirilerek tahsis koşuları irdelenerek karar verilmelidir. ” denilmiştir[6].

Dolayısıyla görüldüğü üzere Yargıtay Genelgedekinin tam aksine şekilde 01.10.2008`den önce borçlanmanın yapılması; ancak ölüm olayının 01.10.2008`den sonra gerçekleşmesi durumunda borçlanılan sürenin ölüm aylığının şartlarından olan prim gün sayısının belirlenmesinde dikkate alınacağını ortaya koymuştur.

----------------------------------------------------

[1] Söz konusu şartların belirlenmesinde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 s. “ Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ”nun 32 inci maddesi  dikkate alınmıştır.

[2] Yargıtay 21. H.D.`nin 2016/14382 E. , 2017/1380 K. sayılı ve 27.02.2017 tarihli kararı.

[3] 2011/58 sayılı “Kanuna Göre 4/1-(a) ve 4/1-(b) Kapsamındaki Sigortalıların Tahsis İşlemleri Hakkında Genelge ”.

[4] 2011/58 sayılı “Kanuna Göre 4/1-(a) ve 4/1-(b) Kapsamındaki Sigortalıların Tahsis İşlemleri Hakkında Genelge ”.

[5] 2011/58 sayılı “Kanuna Göre 4/1-(a) ve 4/1-(b) Kapsamındaki Sigortalıların Tahsis İşlemleri Hakkında Genelge ”.

[6] 2017/2044 E. , 2017/4494 K. sayılı ve 25.05.2017 tarihli kararı.