Birinci dünya savaşı sona ermiş ,memleketimin bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş ve her köşesi bilfiil işgal edilmişti…
Lakin Türk Milletinin üzerine karanlığın çöktüğü o vakitlerde, kurt bakışlarından alevler fışkıran dev bir yürek Samsun' da aydınlık günlerin doğuşunu müjdeliyordu.
O ateş ki, küllenen umutları önce köze sonra kocaman bir alev topuna döndürdü.
Onun liderliğindeki bir avuç inanmış kahraman kefenlerine sarınıp, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek önüne kattığı itilaf ordularına 30 Ağustos 1922 de ölümcül darbeyi vurup 9 Eylül de de onları geldikleri gibi gönderdiler!
Ve tıpkı Osman Bey gibi, tıpkı Fatih gibi, Dünyaya Türk' ün zulme, adaletsizliğe, haksızlığa boyun eğmeyeceğini bir kez daha gösterdiler!
Heyhat…
Senin destanını okumak seninle gururlanmamak ne mümkün.
Seni andıkça çok daha büyük işler başarmak için muhtaç olduğumuz kudreti damarlarımız da hissetmemek ne mümkün.
Ve işte bu nedenle bir kez daha gururla haykırıyorum:
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Bu vesile ile Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile şehit ve gazilerimizi, vatanı ve milleti uğruna mücadele etmiş, emek vermiş tüm isimsiz kahramanları rahmetle yad ediyor, aziz hatırları önünde saygıyla eğiliyorum.
(ben u.şimşek: vatanına, milletine, bayrağına aşık, minnettar bir Türk evladı)