İstanbul’da yeni açılan Çağlayan adliyesinde Avukatların üstünün aranması ve buna karşı avukatların tepki göstermesi üzerine konuya ve savunma mesleğine oldukça yabancı bir kısım yazarlar “ne demek avukatların üstü aramazmış” diyerek avukatlık mesleğinin şartlarına ve özelliklerine ne kadar yabancı kaldıklarını ortaya koymuşlardır. Bu kişiler öyle anlaşılıyor ki, cehaletlerinden olsa gerek, Avukatlık mesleğinin, sürekli referans gösterilen Avrupa Ülkelerinde, nasıl meslek olduğu konusunda en ufak bir bilgileri yoktur. Meselenin Teknik Kanuni boyutlarına hiç girmek istemiyorum, zira bir ülkede kanunlar ne derse desin özgürlüklerden ve savunma hakkının kutsallığından hazzetmeyen zihniyetler bildiğini okuyor maalesef..! Türkiye'de Avukatlar ayrıcalıklı olmayı bırakın Yargı Sisteminin sokak çocuğu konumundadır. Bu durum savunma hakları konusunda tahammülsüz olan bir sisteme sahip olduğumuzun bir resmidir...!
Sürekli sözü edilen bu vesayetçi zihniyet farkında olmasak dahi, maalesef, hepimizin zihinlerine işlemiş görünüyor. Bu baskıcı zihniyetten nefret edenler bile bu etkinin altındalar ama zannediyorum bunun farkında bile değiller..!
Vesayetçi bir sistemde Avukatlara yer yoktur, tabi Yassıada yargılamalarındaki Avukatların yerini bir yer olarak görmüyorsanız..! Size garip gelebilir ancak Avukatlar yassıda mahkemelerindeki konumları ne ise bugün de halen aynı konumdadırlar. Buna göre Avukatların nasıl bir ayrıcalık içinde olduğunu varın siz takdir edin..! Bir Hukuk Devletinde Savcı'nın etki yetki ve yargı sistemi içindeki konumu neyse Avukatların da öyledir. Çünkü “bir insan hangi yetki ve etki ile suçlanıyorsa aynı oranda savunulabilmelidir”. Bu adil bir “eşit silahlar” ilkesidir!
Savcı kürsü üstünde Avukat kürsünün altında, vatandaşla birlikte oturuyor. Vatandaşla birlikte derken yanlış anlaşılmasın Avukat vatandaşla birlikte müvekkili ile birlikte oturmayı kendisi ister, hatta Ceza yargılamalarında da öyle olsun ister ama sanık veya suçlu ile özdeşleştirilmek istemez. Devleti temsil eden güçlü yetkili bir iddia makamı üst tarafta kürsüde hakimle yanyana oturuyor dosya müzakere ediyor...! “Ne demek Avukatların üstü aranamazmış” diyenler neden hiç sormazlar “Ne demek Hakimle aynı kürsü de oturup dosya müzakere etmek”…?!
Bir ülkede demokrasi ve bireysel özgürlükler ne kadar güçlü ise savunma mesleği de en azından İddia eden makamı olan savcılık kadar güçlüdür. Mesele üst arama meselesi değildir. Önce büyük fotoğrafı görmek gerekiyor. Bir tane delinin suya attığı bir taş yüzünden bir mesleği zan altında bırakmak hiç de adil değil. Kime nasıl güveneceğiz, bir savcı da hakim de pekala suç işleyebilir. Alparslan Arslan örneğini vermek nasıl bir sorumsuzluktur..!? Bu örneği kullanmanın ne kadar sığ bir değerlendirme olduğunu Hukukla biraz ilgisi olan herkes fark edecektir…!
Önce kendine özgü bir durumu görmek gerekiyor, Danıştay da saldırı gerçekleştiren A.Aslan kime neye güvenerek ne için bu cinayeti işlediğini görmeden örnek olarak gösterilmesi olayları doğru okuyan bir değerlendirmenin çok ötesindedir.
Hukuk Fakültelerinin eğitimi kalitesiz ve yetersiz. Hakim ve Savcılık mesleğine girişler ciddi bir eğitime tabi değil, Avukatlar başıboş, mesleğe girişte sınav dahi yok, mezun olan hiçbir şey olamazsa Avukat oluyor. Avukat bu sistemin bir sokak çocuğudur ve bu sistem bize darbe yargılarının cüppeli cinayetlerin bir mirasıdır.
Bir ülkede savunma mesleği zayıf kaldıkça toplumu oluşturan bireylerin hak arama bilinci gelişemez, haksızlıklar karşısında direnemez, kendini devlete karşı güvende hissedemez ve o ülke hiçbir zaman adil ve huzurlu bir ülke olamaz. Zira Avukat bir semboldür, araçtır, esas olan birey hakları, hak arama özgürlüğü ve gücüdür..! Arayın Savcıların da üstünü çantasını, çantamız üstümüz feda olsun size..!
Ne dediniz? “kendimizi savcı ile nasıl mı aynı kefeye koyabiliyoruz”. Pardon tüm yazdıklarımı geri alıyorum(!)
AV. ZAFER KAZAN
SAKARYA BAROSU
İşte o yazı
Sevilay YÜKSELİR - Ne demek, "Avukatın üstü aranamaz?"
İstanbul Barosu'ndan SABAH yazarına kınama ve cevap