Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme uyarınca, çocuk, 18 yaşından küçük insan olarak nitelendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu’na göre ise çocuk ergin olmayan kimsedir. Bu bağlamda çocuk ile ebeveynler arasında kişisel ilişkinin nasıl olacağı önem arz eder. Kişisel ilişki kurma hakkı, ergin olmayan çocuk ile ebeveynler ve mevzuatımızda kişisel ilişki kurma hakkına sahip kişiler arasındaki ilişkiyi kurma hususunda içeriği ve kapsamı mahkeme kararı uyarınca belirlenen ve çocuğun maddi ve manevi açıdan korunmasına hizmet eden bir kurumdur.
Boşanma davası sırasında çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair talepte bulunmak mümkünken, ayrı bir davayla da çocukla kişisel ilişki kurulması sağlanabilir. Kişisel ilişki talebi değerlendirilirken ve bu konuda karar verilirken önemli olan çocuğun üstün yararıdır. Kurulacak kişisel ilişkinin çocuğun maddi ve manevi bütünlüğüne zarar vermemesi, eğitimini aksatmaması gerekir. Örnek olarak vermek gerekirse, çocuğun anne ve babası ayrıldıktan sonra ayrı şehir veya ayrı ülkelerde yaşıyor olabilir kişisel ilişki tesisinde ise, çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince, çocuklara külfet olarak yüklenebilen bir yolculuğun yapılacak olması dikkate alınarak karar verilecektir. Ayrıca, Yargıtay, taraflar farklı ülkelerde oturuyorsa ve mahkeme tarafından çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair karar verilmişse yurt dışında bulunan ve velayet verilmeyen tarafla kurulacak kişisel ilişkinin yılda en az bir defa düzenlenmesi gerektiğini ve bu sürenin bir aydan az olmaması gerektiği görüşündedir.
Bir diğer husus ise, Covid-19 nedeniyle mahkemeler tarafından kişisel ilişki tesisinin görüntülü görüşme şeklinde gerçekleştirilmesine de karar verilebilmektedir. Çocuk İle Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi Kapsamında Çocukla Kişisel İlişki Tesisi düzenlenmiştir. Bu Sözleşmeye göre, eğer çocuğun anne ya da babasının gözetimi olmaksızın ebeveynlerinden birisi ile kişisel ilişki tesisi çocuğun üstün menfaatine aykırı ise, anne-babasıyla, üçüncü kişinin nezaretinde, gözetim altında ya da diğer şekillerde kişisel ilişki kurma olanağı tanınacaktır. Kişisel ilişki kurulması talebinin hangi hallerde reddedileceği TMK’da belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuz uyarınca, kurulacak kişisel ilişki sebebiyle çocuğun yüksek menfaati tehlikeye girecek ise veya anne, baba bu hakkını gereği gibi kullanamayacak (yurt dışına kaçırılma tehlikesi varsa), öngörülen yükümlülüklere aykırı olarak kullanacaksa veya diğer önemli sebepler varsa kişisel ilişki kurma hakkı kendilerinde alınabilir veya talep reddedilebilir.
Ayrıca, Türk Ceza Kanunu 234/1-2’de ana baba tarafından çocuğun kaçırılması suçu ve cezaları düzenlenmiştir. Nitekim ilgili madde uyarınca bu şuçun cezası üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır ve belirli hallerde bu ceza arttırılır. Velayet hakkına sahip ebeveynin geri dönüş isteme hakkını koruyan uluslararası düzenlemelerden birisi ise Lahey Kaçırma sözleşmesidir.
Lahey Kaçırma sözleşmesi, Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesi, bu kapsamda sözleşmeye taraf olan diğer ülkelerden geri dönüş isteyen ebeveynler için birincil medeni hukuk mekanizması oluşturmaktadır. Bu sözleşme, sözleşmeye taraf ülkelerden birinde ikamet eden ve geride kalan ebeveynlerin velayet haklarını ihlal eden kimselerden, bir başka sözleşme ülkesinde alıkonulmuş yahut burada tutulan bir çocuğun geri gönderilmesini emreder. Sözleşmenin temeli, geri dönüş hakkına dayanır. Geri dönüş hakkı, velayet hakkını koruyarak, çocuğun biri tarafından haksız bir şeklide alıkonulması ya da kaçırılması durumunda sözleşmeye uygun bir şekilde geri dönmesinin istenebilmesinden oluşur. Sözleşme uyarınca, çocuğun iadesinde iki yol bulunur. İlki, mağdur olan kişi tarafından çocuğun tutulduğu Sözleşme tarafı devletteki bir mahkemeye doğrudan başvurulmasında oluşur. İkinci yol ise, Sözleşmeye taraf devlet tarafından kurulacak Merkezi otoriteye başvurulmasından oluşur. Bu kapsamda ülkemizde merkezi makam olarak Adalet Bakanlığı görevli olup, sözleşmenin uygulanmasının tesisine yönelik yükümlülükler ise Cumhuriyet Başsavcılıkları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.
Sonuç olarak, velayet hakkı bulunmayan ya da çocuğu yanında olmayan eşin çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcuttur. Kişisel ilişki sadece mahkeme kararıyla çocuğun üstün menfaati de dikkate alınarak kurulabilir ve yine yüksek menfaat dikkate alınarak bu karar kaldırılabilir veya reddedilebilir. Uluslararası alanda da velayet hakkı korunarak, çocuğun kaçırılması durumunda etkili mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu kapsamda, Lahey Kaçırma Sözleşmesi çocuğun kaçırılması hususunda önemli düzenlemeler ihtiva ederek velayet hakkını korumaya yönelik etkili yollar içerir ve çocuğun üstün menfaati korunur.
Av. Begüm Gürel & Stj. Av. Gül Eyövge