MÜKERRİRLER HAKKINDA CEZANIN İNFAZINDAN SONRA UYGULANMAK ÜZERE VERİLEN DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ KARARLARININ İNFAZI

Abone Ol

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58 inci maddesinin altıncı fıkrası gereğince, mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbiri kararlarının ne şekilde infaz edilmesi gerektiği konusunda gerek yöntem ve gerek içerik olarak tartışmalar bulunmaktadır.

Örneğin; bu türden kararların infaz defteri veya denetimli serbestlik genel defterinden hangisine kaydedileceği, ne zaman kayda alınması gerektiği, takibinin ne şekilde yapılması gerektiği hususunda zaman zaman uygulamada duraksamalar yaşandığı görülmektedir.

Konuya ilişkin yasal düzenlemeler

5237 sayılı Kanunun “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” kenar başlıklı 58 inci maddesinin altı ve dokuzuncu fıkralarında konuya ilişkin hükümler bulunduğu görülmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. Maddesinin 6. Fıkrasında, tekerrür hâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecektir.

Bundan başka hükümlünün mükerrir olması nedeniyle hükümlü hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. Maddesinin 9. Fıkrasında, Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedileceği ifade edilmektedir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un[1] “Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kurulları” kenar başlıklı 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında; denetimli serbestlik ve yardım merkezlerinin kurulması ve ifa edeceği görevler hüküm altına alınmıştır.[2]

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. Maddesinin 6. Fıkrasında, “Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri” kenar başlıklı 108 inci maddesinin dört ve altıncı fıkralarında konuya ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. Maddesinin 4. Fıkrasında, Hâkimin, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı yasal düzenlemenin 6. Fıkrasında ise Hâkimin, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebileceği, Denetim süresinin en fazla beş yıla kadar uzatılabileceği ifade edilmektedir.

Bu yasal düzenlemelere göre, mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra bir yıldan az ve 5 yıldan fazla olmamak üzere denetim süresi öngörülmektedir.

Hükmedilen bu denetimli serbestlik tedbirleri, denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlükleri veya büroları tarafından yerine getirilecektir.[3]

Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlükleri veya büroları, bu denetim süresinin iyi hâlle geçirilmesi yükümlülüğünün denetimi kapsamında kendisine verilen görevleri, gerektiğinde kolluk makamlarıyla işbirliği yaparak yerine getirmelidir.[4]

İnfaz hukukunda, bir hüküm ile aynı şahsın hapis cezası yanında para veya fer’i cezalara mahkûmiyeti hâlinde, bu cezalara ait ilamlar ayrı ayrı numaralara kaydedilerek infaz edilmektedir.

Bu nedenle, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbirinin infaz defterine kaydedilmesi gereken bir ilâm olmadığı ifade edilebilir.

Nitekim 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki "cezanın infazının tamamlanması" ifadesi, hapis cezalarında koşullu salıverme tarihini değil, hak ederek salıverme tarihini işaret etmektedir.

UYAP ceza mahkemeleri ve Cumhuriyet başsavcılığı uygulamalarında ise; ceza mahkemelerince verilen hapis cezaları ile birlikte 5237 Kanunun 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbiri kararları aynı anda kesinleştirilmekte ve kesinleşmenin akabinde infaz bürosu ekranına kayıt için düşmektedir.

Verilen hapis cezasına ilişkin kesinleşmiş hükümler, Cumhuriyet başsavcılığı ilamat kaydına kayıt edilerek infazı işlemleri bu numara üzerinden yürütülmektedir.[5]

5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbiri kararları ise denetimli serbestlik defterine kayıt edilerek, şubeye gönderme ve diğer tüm işlemler denetimli serbestlik numarası üzerinden yürümektedir.

UYAP sistemi üzerinden takip

UYAP sistemini kullanan yetkili kişi, denetimli serbestlik dosyasına dair infaz işlemine anılan Kanun maddesi gereğince mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra başlayacak ise, bu durumda kayıt altına aldığı denetimli serbestlik dosyasına bu konuda uyarı ekleyebilmekte ve uyarı listesi tümüyle sorgulanabilmektedir.

UYAP sisteminin bu uygulamaları, cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbiri kararlarının sehven işleme alınmaması gibi durumlarını engelleyecektir.

Söz konusu evrakların ilamat dosyası olarak kaydı halinde ise denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüklerince bu evrakların kayıt altına alınması yazılımsal olarak mümkün değildir.

Denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi

Denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olacaktır.[6]

SONUÇ

Mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen denetimli serbestlik tedbiri kararlarının infazında şu hususlar gözetilmelidir:

1. Bu türden ilamların denetimli serbestlik genel defterine kaydedilmesi ile UYAP sisteminde gerekli uyarının eklenmesi: 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca, mükerrirler hakkında cezanın infazından sonra uygulanmak üzere verilen ve “denetim süresi içerisinde uzman görevlendirilen ya da yükümlülük” belirlenen denetimli serbestlik tedbiri kararının; denetimli serbestlik genel defterine kaydedilmesi ile UYAP sisteminde gerekli uyarının eklenmesi gerekmektedir.

2. Bu türden ilamların hak ederek salıverilme tarihini müteakiben denetim süresi belirlemesinden sonra ilamın şube müdürlüğü veya büroya gönderilmesi: Koşullu salıverilme kararını verecek mahkemenin, infazın tamamlanması ya da başka bir deyişle hak ederek salıverilme tarihini müteakiben, 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesi gereğince, denetim süresi belirlemesinden sonra ilamın şube müdürlüğü veya büroya gönderilmesi gerekir.

3. İlamın takibinin yapılması: Bu türden İlamların takibinin, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca yapılması gerekmektedir.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------------------

[1] Kanun No. 5275, Kabul Tarihi : 13.12.2004, Yayın Tarihi 29/12/2004.

[2] 5275 sayılı Kanunun “Denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kurulları” kenar başlıklı 104 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme şu şekildedir: “ Cezaları ertelenen, salıverilen veya haklarında hapis cezası dışında herhangi bir tedbire hükmedilen hükümlülerin toplum içinde izlenmesi, iyileştirilmesi, psiko-sosyal problemlerinin çözülmesi, salıverme sonrası korunması ve yargılanan kişiler hakkında sosyal araştırma raporlarının düzenlenmesi ve mağdurun korunması gibi görevleri yerine getirmek üzere denetimli serbestlik ve yardım merkezleri kurulur.”

[3] Ceza infaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Mükerrirlere özgü güvenlik tedbirleri” kenar başlıklı 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “(3) 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin dört ilâ altıncı fıkralarına göre hükmedilen denetimli serbestlik tedbirleri, aynı Kanunun 104 üncü maddesine göre denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlükleri ya da büroları tarafından yerine getirilir.” hükümleri yer almaktadır.

[4] 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri İle Koruma Kurulları Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının 5/ b bendinde; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108 inci maddesinin dördüncü ve altıncı fıkraları gereğince düzenlenen denetim süresinin iyi hâlle geçirilmesi yükümlülüğünün denetimi kapsamında kendisine verilen görevleri, gerektiğinde kolluk makamlarıyla işbirliği yaparak yerine getirmek şube müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.

[5] Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde de hangi ilamların infaz defterine kaydedileceği belirtilmiş; Ceza infaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, Cumhuriyet başsavcılığınca mahkeme tarafından gönderilen ve birinci fıkrada sayılan hususları içeren ilamın geciktirilmeksizin ilgisine göre infaz veya denetimli serbestlik genel defterine kaydedileceği hükmüne yer verilmiş; 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise, 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin dört ila altıncı fıkralarına göre hükmedilen denetimli serbestlik tedbirlerinin, aynı Kanunun 104 üncü maddesine göre denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlükleri ya da büroları tarafından yerine getirileceği açık bir şekilde belirtilmiştir.

[6] Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 03.04.2007 tarihli ve 2006/19268 E.- 2007/4077 K. sayılı, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 17.10.2006 tarihli ve 2006/10566 E.-11681 K. sayılı, 22.11.2006 tarihli ve 2006/11898 E.-13020 K. sayılı kararlarında; “5275 sayılı Kanunun 108’inci maddesi gereğince, denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevinin, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkemeye ait olması gerektiği” belirtilmiştir.