Genel Olarak
Motorlu Taşıtların rehni hususunda teslime bağlı olmaksızın rehin kurma imkanı getirilmesi olumlu bir gelişme olmuştur. Medeni Kanunun 940. Maddesinin ikinci fıkrasına göre; Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir. Rehnin kurulmasına ilişkin diğer hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle[1] belirlenir”.denilmektedir.
Ancak yasa koyucunun, hem teslimsiz ve sicilli taşınır rehni uygulamasını getirmesi hem teslime bağlı rehnin devamını öngörmesi, sicilli rehnin kurulması işlemleri ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler yapmayarak, bu konunun halen çıkarılmayan yönetmeliğe gönderme yapması uygulamada sorunlara neden olmaktadır. Zira yönetmelik halen çıkarılmamıştır. Çıkarılacak yönetmelikte, rehin sözleşmesinin de Karayolları Trafik Kanununda mülkiyetin devrini içeren sözleşmeler gibi, resmi şekle tabi olup olmayacağının, tescili kimlerin talep edip edemeyeceğinin, sicilde tutulacak defterlerin, tescilin rehin hakkının kurulması bakımında kurucu unsur olduğunun, alt ve art rehin kurulabilmesinin şartları ve usulünün, rehin malikinin tasarruf yetkisine etkisi, sicilin işlevleri, sicilin aleni olmadığı, rehnin sona ermesi ve terkini gibi hususların açıklığa kavuşturulmasının gerekli olduğu öğretide savunulmakta, sözleşmenin şekli, sicilin işlevi gibi konuların çıkarılacak bir kanunla düzenlenmesi gerektiği eleştirileri yapılmaktadır [2].
Yasa koyucu ayni hakların kamusal açıklığa kavuşmasını, herkes tarafından bilinebilir temin amacıyla aleniyet ilkesini benimsemiştir. Taşınırın zilyetliğinin alacaklıya devri, teslime bağlı taşınır rehninde aleniyet aracıdır. Sicilli teslimsiz taşınır rehninin bir türü olan motorlu taşıt rehninde bu aleniyeti tescil işlemi üstlenmiştir. Motorlu taşıt rehninin kurulması bakımından trafik siciline yapılacak tescile kurucu bir işlev tanınmış ve tescil yapılmadıkça, motorlu taşıt üzerinde rehin kurulamayacağı kabul görmüştür. Ancak teslimsiz sicilli taşınır rehni türlerinde, aleniyet ilkesinin gerçekleşmesi için sadece sicile tescil yeterli olmamakta, bununla birlikte sicilin kamuya açık (aleni) bir sicil olması aranmaktadır. Ancak ne 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda ne de diğer mevzuatta kamuya açıklıktan bahsedilmemektedir[3]. Trafik sicili aleni bir sicil olmadığından, sicildeki kayıtları herkesin bildiği yönündeki karine trafik sicili için geçerli olmayacaktır. Bu nedenle motorlu taşıt üzerinde hak kazanacak kişilerin, hak kaybı riski olmakla birlikte, trafik sicilini inceleme zorunluluklarının olmadığı kabul edilmektedir. Hal böyle olunca; daha önce lehine rehin hakkı kurulmuş kişi, motorlu taşıt üzerinde sonradan hak kazananlara karşı bir üstünlük veya önceliğe sahip olamayacağı için uygulamada sorunlar gündeme gelebilmektedir. Motorlu taşıt rehninde üçüncü kişilerin iyiniyeti trafik sicilinin aleni hale getirilmesi ile korunabilecektir [4].
Nitekim Yargıtay’ın bir kararında değinildiği gibi;
“Dairemizin 05.06.2014 gün ve 850 E., 4369 K. sayılı kararında da vurgulandığı gibi hapis hakkının sırasının belirlenmesinde göz önünde tutulacak tarih, bu hakkın doğduğu andır.Hapis hakkının konusu taşınırlar üzerinde daha önce kurulmuş rehin hakkı ve diğer sınırlı aynı haklar varsa bunlar kural olarak hapis hakkından önce gelir. Ancak, hapis hakkı sahibi bunları bilmiyorsa veya bilmesi gerekmiyorsa yani iyiniyetliyse iyiniyetli hapis hakkı önceki tarihte kurulan taşınır rehninden önce gelir. Aynı kural çeşitli hapis haklarının kendi aralarındaki sırasında da uygulanır. (Deynekli A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., Ankara 2005, s.672).
Ancak, trafik sicili yasayla aleni olduğu kabul edilmiş sicillerden olmayıp, bu sicilde güven ilkesi de benimsenmemiştir. Diğer taraftan iyiniyetin tespitinde tacirler için ağırlaştırılmış Trafik sicilinin yasayla aleni olduğu kabul edilmiş sicillerden olmadığı ve bu sicilde güven ilkesinin de benimsenmediği - İyiniyetin tespitinde tacirler için ağırlaştırılmış kuralların da bulunmadığı- Tescil ve trafik belgelerinin de hak sahipliğini gösterdiğine dair yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi bu belgeler üzerindeki rehin kayıtlarının da mutlak bir bağlayıcılığı olmadığı- Şikayet olunanın hapis hakkının, sarfedilen emek ve malzeme ile aracın servise gelmesi ile tamirinin tamamlanması arasında oluşacak değer farkı üzerinde önceliğinin bulunduğu- Şikayetçinin, şikayet olunanın alacağının tutarına itirazının bulunmadığı gözetildiğinde, aracın tamirden önceki değerlerinin İİİK. mad. 128/a kıyasen uygulanarak tespiti ile gerek muhammen değer ve gerek satış değerleri oranlanarak belirlenecek artı değer üzerinden şikayet olunan alacağına öncelik vermek gerektiği, bütün bedel üzerinde öncelik verilmesinin hatalı olduğu-kurallar da bulunmamaktadır. Kaldı ki, tescil ve trafik belgelerinin de hak sahipliğini gösterdiğine dair yasal bir düz enleme bulunmadığı gibi bu belgeler üzerindeki rehin kayıtlarının da mutlak bir bağlayıcılığı yoktur.
Bu durumda şikayet olunanın hapis hakkının, sarfedilen emek ve malzeme ile aracın servise gelmesi ile tamirinin tamamlanması arasında oluşacak değer farkı üzerinde önceliğinin bulunduğu tartışmasızdır. Şikayetçinin, şikayet olunanın alacağının tutarına itirazının bulunmadığı gözetildiğinde, aracın tamirden önceki değerlerinin İcra ve İflas Kanunu'nun 128/a maddesine kıyasen tespiti ile gerek muhammen değer ve gerek satış değerleri oranlanarak belirlenecek artı değer üzerinden şikayet olunan alacağına öncelik vermek gerekirken, bütün bedel üzerinde öncelik verilmesi doğru görülmemiştir”[5]. denilmiştir.
Olumlu bir gelişme olarak, “Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik” [6] 6. Maddenin (ç) bendine göre noterlerin görevleri arasında “Haciz, rehin, ihtiyatî tedbir gibi araçlara ilişkin kısıtlayıcı şerhleri ARTES’e[7] işlemek ve kaldırmak,” olduğu düzenlenmiştir. Ancak trafik sicilinin, Yönetmeliğin 8. Maddesine göre, araç sicili ve bu sicilin tutulmasına dayanak oluşturan belgelerin gizli olacağı düzenlenmiştir. Bu bilgilere erişim imkanı ancak yetkili veya sorumlular, teftiş veya denetim yetkisi olanlara sağlanmıştır. Bu sayılanlar dışında kimse tarafından görülüp incelenemeyeceği, ancak Mahkemeler ve Cumhuriyet savcılının bu hükmün dışında olduğu, bu bilgileri işleyen görevlilerin ve araç kayıtlarından faydalanan diğer görevlilerin de bu gizliliğe uymak zorunda oldukları düzenlenmiştir.
ARTES sicilinde, noterler tarafından tescili yapılan veya yapılacak araçların satış, devir ve her türlü tescil işlemleri ile araç sahiplerinin tescile esas bilgileri işlenecektir. Diğer taraftan Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tescili yapılan araçların tescile esas bilgileri ise Emniyet Genel Müdürlüğü bilgi sistemine kaydedilecektir. ARTES’te ve Emniyet Genel Müdürlüğü bu Yönetmelik kapsamında yapılacak işlemlerle ilgili olarak, gerekli olan bilgileri elektronik ortamda ilgili kurum ve kuruluşlar ile paylaşılabilmektedirler.
MK. madde 941 düzenlemesine göre; bir motorlu aracın üzerinde bir rehin hakkı kurulduktan sonra, yeni bir rehin hakkının tesisine imkan verilmektedir. Motorlu taşıtlar sicile tescil edildiği için, farklı borçlar için birden fazla rehne konu olabilecektir. Bu konuda asıl sorun art rehnin nasıl tescil edileceği konusunda toplanmaktadır[8].
Ancak Emniyet müdürlüklerine bağlı olarak görev yapan Trafik Tescil Şube ve Bürolarında, motorlu taşıtlar üzerinde ayni hakların kurulması, taşınmazların tapu siciline kaydı ve taşınmazlar üzerindeki aynî hak kurulmasından farklı bir usulle yapılmakta, tapu siciline benzer bir trafik sicili tutulmamaktadır. Araç maliklerinden “Araç trafik tescil müracaat ve işlem formu” adlı form alınmakta, bu formdaki “Araç üzerindeki hak ve menfaatler” adını taşıyan sütuna yazılmaktadır. Bu işlem her rehin başvurusunda tekrarlanmakta olup, bütün rehin haklarının tapu sicilinde olduğu gibi bir yevmiye defterine kaydı mümkün olmamaktadır. Buna bağlı olarak da rehinlerin tek bir sütunda gösterilmesi imkanının olmaması suistimale açık bir uygulama olarak karşımıza çıkabilmektedir [9].
Yine yevmiye defterinin tutulmaması, aynı taşıt üzerinde kurulan rehinlerin öncelik sırasının belirlenmesi konusunda uygulamada sorunlar çıkarabilmektedir. Şöyle ki; taşınır rehninde sabit derece sistemi olmadığından, her rehin kuruluş tarihine göre önceliğe sahip olmaktadır[10].Önceki tarihli bir rehnin sona ermesi halinde sonraki tarihli rehin önceki rehnin yerini alacaktır. Trafik sicilinde yevmiye defterinin tutulmaması sebebiyle, uygulamada rehin hakkının hangi tarih ve saatte kurulduğunun tespiti güç olabilmektedir. Özellikle aynı gün kurulan rehinlerde öncelik sırasının belirlenmesi için rehnin işleminin saatinin belirtilmesi önem kazanmaktadır. Trafik tescillerinde bu işlem yukarıda sözü edilen “Araç trafik tescil müracaat ve işlem formu” üzerine yazılmaktadır[11].
Diğer taraftan PolNet polisin görevinin gerekli kıldığı her türden bilgiye hızlı, kolay ve güvenilir bir şekilde sistem ve yazılımları kullanarak ulaşmasını sağlayan, tüm veri girişlerinin ve sorgulamalarının yapıldığı bilgi sisteminin adıdır. Bu sistemin 2002 yılında Emniyet Teşkilatında uygulamaya konulması üzerine, 3-5 gün süren ehliyet, ruhsat ve araç tescil işlemlerinin 15 dakika seviyesine indirildiği ve bu belgelerin tesliminin ise birkaç saat içinde yapılabildiği görülmektedir[12]. Emniyet müdürlüklerine bağlı olarak görev yapan Trafik Tescil Şube ve Bürolarında çalışan polis memurları ile yaptığımız görüşmelerde, rehin işlemlerinin “Araç trafik tescil müracaat ve işlem formu” üzerine yazılmakla birlikte, aynı gün işlenen rehin bilgilerinin önceliği meselesini, bilgilerin gelen evrak sırasına göre PolNet Sistemine işlendiğinde, sistem tarafından rehin işlemlerinin tarih ve saat olarak görülebileceği belirtilmekle birlikte, yine de suistimale açık uygulamalar olduğu uygulamada görülmektedir.
Diğer taraftan motorlu taşıtların, kredi kuruluşlarınca verilen krediye karşılık sicil kayıtları üzerine rehin konulması halinde, borcun ödenmemesi gündeme gelebilmektedir. Rehin hakkı, sahibine, alacağın süresinde (vâdesinde) ödenmemesi halinde, konusunu oluşturan taşınmaz ya da taşınırı veya başka bir malvarlığını değerinin paraya çevirtmek ve elde edilecek paradan öncelikle alacağını almak yetkisini verdiği için [13], alacaklı tarafından rehinli aracın satışının talep edilmesi ve satış bedelinden borcun ödenmesinin temini amacıyla rehnin paraya çevrilmesi takip yoluna gidilmesi mümkündür.
Rehinli alacaklının, rehin konusu motorlu taşıtı paraya çevirme hakkından faydalanması, rehin konusu aracın kolaylıkla erişilebilir olması halinde mümkün olabilmektedir. Teslimsiz ve sicilli motorlu taşıt rehninde, rehin verenin rehin konusu taşınırı muhafaza etmek ve taşınırın korunması için gerekli bütün tedbirleri alma borcu bulunmaktadır. Bu borcun kapsamında, motorlu taşıt üzerindeki aşırı kullanım ve yararlanmadan doğan her türlü değer kaybı rahin alacaklısının alacağına kavuşmasında risk oluşturacaktır[14].
Rehin verenin bu yükümlülüklerine aykırı olarak uygulamada, rehinli aracın satış hazırlıkları devam ederken, rehne konu motorlu aracın trafik sicili haricinde üçüncü kişilere satılması, aracın tescilli olduğu trafik sicilinin bulunduğu il dışına, hatta ülke dışına çıkarılması, aracın trafikten men edilmesini önlemek için gizlenmesi, parçalarının satılması gibi işlemlerin yapılabildiği, hatta rehinli aracın trafik kazasına karışarak veya başka bir sebeple değer kaybına uğrayabileceği ihtimalleri olasıdır.
Aracın değer kaybına uğraması halinde, satış hazırlıklarına yönelik olarak yapılan kıymet takdirinin rehin bedelinden düşük olması halinde, alacaklının motorlu taşıtın rehin bedelinin altında satışına muvafakat edip etmemesi de uygulamada yaşanan sorunlardan biri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu durumda yetkili icra organlarınca muvafakat verilmemesine rağmen rehin bedeli altında satış yapılmış olması ihalenin feshine sebep olacaktır[15].
Nitekim Yargıtay’ın bir kararına göre;
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 129/1. maddesinde; “Birinci ve ikinci ihale, icra memuru tarafından, ilanda belirlenen yer, gün ve saatte, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif üzerinden başlatılır. Taşınmaz üç defa bağırıldıktan sonra, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif de değerlendirilerek, en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin, malın tahmin edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse, bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; ihaleye konu olan ... plaka sayılı aracın trafik kayıtlarına göre, üzerinde rehin olduğu anlaşılmaktadır. Aracın, rehin bedelinin altında satıldığının anlaşılması halinde, zarar unsurunun oluştuğunun kabulü gerekir.
Borçlu tarafından ihale bedelinin rehin bedelini karşılamadığı ve rehin alacaklısının satışa muvafakat etmediği ileri sürüldüğüne göre, mahkemece; araç üzerindeki rehin bedelinin araştırılıp tespit edilerek, ihale bedelinin, rehin bedelini karşılamadığının tespiti halinde ihalenin feshine, aksi takdirde ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus araştırılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” denilmiştir[16].
Bahsi geçen riskleri ortadan kaldırmak için, alacaklının talebiyle rehinli motorlu taşıt hakkında haciz safhası için uygulanan muhafaza tedbirlerinin kıyasen uygulanması mümkün olduğundan, rehinli motorlu taşıtın, icra müdürlüklerinin talebi üzerine kolluk kuvvetleri tarafından yakalanarak, icra müdürlüğüne teslim edilmesi ve Adalet Bakanlığı tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı yediemin depolarında muhafaza edilmesi söz konusu olacaktır. Yedieminlerce depolarında saklanan taşınır mallar için muhtemel rizikolara karşı sigorta yaptırılması gerekmektedir[17].
Ancak rehinli aracın resmen yedieminlerin muhafazasına bırakıldığı ancak muhafaza görevinin kötüye kullanıldığı[18] uygulamada karşımıza çıkabilmektedir[19].
Yine uygulamada rehin veren borçlunun, rehin alacaklısı Bankaya karşı, rehinli araçtaki parçaların sökülüp telef edilerek değerinin düşürüldüğü ve alacağın tahsilinin engellendiği durumlarla karşılaşılabilmektedir[20].
Yine Yargıtay’ın önüne gelen bir dosyada; motorlu taşıt için noterde 19.11.2009 tarihli rehin sözleşmesinin yapıldığı ancak rehin kaydının Trafik Tescil Şube Müdürlüğünde 07.03.2014 tarihinde şerh edildiği, şerh tarihine değer verilmesi gerektiği gerekçesiyle şikayet eden lehine karar verilmiştir, ancak kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’ın kararında;
“Mahkemece, iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sıra cetvelinde bedelli paylaşıma konu araç için şikayet olan lehine Fethiye 6. Noterliğinin Araç rehin sözleşmeleri M.K. 940/2 maddesi uyarınca teslimi mezrut rehinlerden değildir. Bu nedenle noterde yapılan sözleşme ile rehin usulüne uygun olarak kurulmuştur ve hüküm ifade eder. Rehin şerhinin sicile işlenmemesi rehnin sıhhatine tesir etmez. Somut olayda şikayet edilen lehine 19.11.2009 tarihinde bedeli paylaşıma konu araç üzerinde rehin işlemi tesis edildiğine göre bu tarihe değer verilerek sonuca gidilmelidir. Bu tarih şikayetçinin haczinden önce olduğuna göre şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir”[21]. denilmiştir.
Farklı bir kararda ise tüketici kredisinin teminatı olarak motorlu taşıt kayıtları üzerine konulan rehnin, borçlunun bireysel ihtiyaç kredisinin teminatı olduğu, bunun dışında borçlunun diğer borçları için bir teminat teşkil etmediği, aksinin Tüketicinin Korunması Kanunu’na aykırı olduğu kararı verilmiştir. Karara göre;
“..Bedeli paylaşıma konu araç üzerine konulan rehnin, 13.10.2010 tarihli bireysel ihtiyaç kredisi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin teminatı olduğu tartışmasızdır. Aynı tarihli Taşıt Rehin Sözleşmesi'nin 1. maddesindeki "Rehin veren mamelekinde bulunan ve adına tescilli işbu sözleşmenin sonunda özellikleri ve değeri yazılı araçları, motorlu taşıtları, plakalarını ve bu plakalara bağlı tüm haklarını rehin veren ve/veya kredili müşteri ile bank Asya merkez ve şubeleri arasında akdedilmiş/akdedilecek genel kredi/finansal kiralama sözleşmelerinden, bireysel kredi sözleşmelerinden ve/veya bankacılık hizmetleri sözleşmelerinden, nakdi/gayri nakdi kredilerden, kredili müşteri ve rehin veren tarafından 3. şahıslar lehine verilmiş, kredilere ilişkin kefalet/garanti vb. taahhütlerinden doğmuş/doğacak borçlarının teminatı olarak Bank Asyaya fekki alacaklı tarafından bildirilinceye kadar süresiz olarak rehin ettiğini, gayrı kabili rücu taahhüt ve kabul eder." hükmü, aracın, borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de teminatı olduğu yönündeki bir kayıt olup, yanıltıcı mahiyette olduğundan tüketici olan borçlu açısından yazılmamış sayılması gereken bir kayıttır. Tüketici Kanunu'nun amacı olan tüketicinin korunması öncelendiğinden hareketle bireysel ihtiyaç kredisinin teminatı dışında taşıt rehin sözleşmesinde yer alan maddenin az yukarıda belirtildiği gibi haksız şart olarak kabulü ile yazılmamış sayılma müeyyidesine tabi tutulması gerekmektedir. Nitekim Dairemizin 16.11.2016 gün ve 3963 Esas, 5051 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Bu durumda mahkemece, bedeli paylaşıma konu araç üzerine konulan taşıt rehin bedeli dışında borçlunun bankadan kullandığı diğer kredilerin de rehin kapsamında olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamıştır.” [22]denilmiştir.
Son olarak, “Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik” ile noterlere haciz, rehin, ihtiyatî tedbir gibi araçlara ilişkin kısıtlayıcı şerhleri ARTES’e işlemek ve kaldırmak görevi verilmekle birlikte, trafik sicilinin kamusal açıklığa kavuşturulması, motorlu taşıtlara ilişkin bu şerhlerin tarih, saat, hatta aynı gün gelen kısıtlayıcı şerhlerin dakika bilgilerinin sisteme işlenmesi ile uygulamada karşılaşılan güçlüklerin önüne geçilebileceği düşünülmektedir.
------------------------------------------
[1] 2.7.2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nın 139 uncu maddesiyle, bu maddenin 1. ve 2.fıkralarında yer alan “tüzükle” ibareleri “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle” şeklinde değiştirilmiştir.
[2]Oğuzman,Kemal/Seliçi,Özer/Özdemir,Oktay Saibe, Eşya Hukuku, 21. Baskı,İstanbul 2018, s.1042; Doğan, Murat;“Teslime Bağlı Olmayan Sicilli Motorlu Taşıt Rehni”, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XII, S.3-4, 2008, Sayfa: 204 (http://hukukdergi.erzincan.edu.tr).
[3] Uyumaz, Alper, Motorlu Taşıt Rehni, İstanbul 2012 s. 170.
[4] Uyumaz, s.171.
[5] Yarg. 23.HD. T. 05.03.2018, E. 2015/8825, K. 2018/2016, (http://www.e-uyar.com/)
[6] 31.01.2018 Tarih, Resmi Gazete Sayı: 30318
[7] ARTES: Türkiye Noterler Birliğine ait Araç Sicil ve Tescil Sistemini ifade eder.
[8] Doğan, s. 200.
[9] Doğan, s.201
[10]Oğuzman/Seliçi/Özdemir, s. 1024.
[11]Doğan, s.203.
[12]Ateş, M. Sait, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Bilgi ve Belge Yönetimi Anabilim Dalı,“Emniyet Teşkilatın’da Bilgi ve Belge Yönetiminin Önemi”, yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi İstanbul 2009.s. 56. 2002 tarihinden itibaren Polnet sistemine geçiş yapıldığı hakkında bkz.s. 57.
[13]Uyar, Talih, “İcra Hukukunda Taşınır Rehni” Kavramı ve Taşınır Rehninin İlamsız Takip Yoluyla Paraya Çevrilmesinde Takip Talebi”, (http://www.e-uyar.com/).
[14] Uyumaz, s. 314.
[15]Yarg. 22. HD. 28.12.2017, E. 2016/25595, K. 2017/16397 (http://www.lexpera.com/)
[16] Yarg. 12. HD., 9.3.2016, E. 2016/1395 K. 2016/6926 (http://www.lexpera.com/)
[17]İİK. 88/II/2’de “Diğer taşınır mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınır.” düzenlemesi yer almaktadır.
[18]TCK madde 289, (1) “Muhafaza edilmek üzere kendisine resmen teslim olunan rehinli veya hacizli veya herhangi bir nedenle elkonulmuş olan mal üzerinde teslim amacı dışında tasarrufta bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kişinin bu malın sahibi olması halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.”
[19] Rehinli aracın bazı parçalarının söküldüğü hk bkz,Yarg.9. CD., T. 27.06.2014, E.2014/3144, K.2014/2872,. ; 25.10.2013,E. 2013/8579, K. 2013/12937, (https://karararama.yargitay.gov.tr/).
[20]Yarg.16.HD., T.13.3.2012,E.2011/7825,K. 2012/226 (https://karararama.yargitay.gov.tr/)
[21] Yarg. 23. HD. T. 05.12.2018, 2073/5675 (http://www.e-uyar.com/).
[22] Yargıtay 23. HD., 02.10.2017, E. 2017/373, K. 2017/2463 (www.lexpera.com)