MAKALE

MİRASIN REDDİ DAVALARI

Abone Ol

I. GENEL OLARAK

1. Miras hukukunda TMK 599/1. Maddesine göre miras, mirasbırakanın ölümü ile kendiliğinden mirasçılara geçer. Kısaca mirasçıların mirası kazanmak için irade beyanı açıklamasına gerek bulunmamaktadır. Madde içeriğine göre mirasçılara derhal geçen bir diğer unsur ise müteveffanın borçlarıdır. Müteveffanın borçlarından ve alacaklarından mirasçılar kişisel olarak sorumludurlar. Hayatın olağan akışı içerisinde bazen terekenin pasifi, aktifinden fazla olabilir. Bu borçlardan sorumlu olmak istemeyen mirasçıları, sorumluluktan kurtarmak için mirasın reddi müessesesi düzenlenmiştir.

2. Hukukumuzda redd-i miras ikiye ayrılmaktadır. Biri mirasçıların, mirası reddettiği yönünde irade açıklamalarından kaynaklanan ret, diğeri ise terekenin borca batık olduğu açıkça anlaşılmasından kaynaklanan mirasın hükmen reddi müessesesidir.

II. MİRASIN GERÇEK REDDİ

1. TMK 606/1. Maddesine göre mirasçı, mirasbırakanın ölümünü öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak, mirası kayıtsız ve şartsız reddettiğini açıklamasıyla yapılabilir. Bu beyan ile birlikte ret sebeplerini açıklama zorunluluğu bulunmamaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki; Mirası reddeden mirasçının altsoyu bulunmakta ise, mirasın reddi ile birlikte mirasın aktif ve pasif malvarlıkları reddeden mirasçının altsoyuna kendiliğinden geçeceğinden bu kişilerinde redd-i miras yapmaları gerekmektedir.

III. TEREKENİN BORCA BATIK OLMASI NEDENİYLE MİRASIN HÜKMEN REDDİ DAVASI

1) Türk Medeni Kanunu 605/2. Maddesi; ‘’Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır ‘’ düzenlemesi ile mirasbırakanın ölümü ile terekesinin açıkça borca batık olması halinde mirasın reddedilmiş sayılacağını düzenlemiştir. Kanunda süre söz konusu olmayıp, terekenin borca batık olduğu her zaman tespit edilebilir. Fakat bu husus için, mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olması, mirasçının açık veya örtülü olarak mirası kabul anlamına gelebilecek davranışının  olmaması gerekmektedir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/17543 K. 2005/15369 T. 9.11.2005

Dava Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Bu davada süre söz konusu değildir. Her zaman açılabilir. Delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın süre yönünden reddi bozma nedenidir.

 IV. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

1) Mirasın hükmen reddinin tespiti davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili Mahkeme ise HMK 11 gereği mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu kesin yetki kuralı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmektedir.

V. DAVANIN TARAFLARI

Mirasın hükmen reddi davasında davacı mirasçılar olup, davalı tarafta ise, terekeden alacaklı olan tarafların yer alması gerekmektedir.

 VI. MİRASI KABUL ANLAMINA GELMEYEN EYLEMLER

Öncelikle belirtmek gerekir ki, terekenin korunması amacıyla yapılan eylemler mirası kabul anlamına gelmemektedir. Mirasçılık belgesinin alınması veya terekeye dahil olmayan malların sahiplenilmesi ( Ölenin eşinin dul maaşı alması veya ölenin emeklilik maaşı ve emeklilik ikramiyesinin alınması Yargıtay 7. H.D 2021/6440 E. 2021/1911 K)  mirası kabul anlamına gelmemektedir.

Eğer mirasçının amacı mirası kabullenmek değilde, bu işlem yapılmasa idi daha büyük bir zarar meydana gelecek idiyse bu eylem terekeye karışma olarak nitelendirilmemelidir. Örneğin vergilerinin ödenmemesi veya temerrüt faizi işlememesi için para borcunun ödenmesi eylemleri örnek olarak verilebilir.

YHGK, 01.03.1978 T., 1978/2-3472 E. ve 1978/192 K.

‘’mirasçıların ücreti karşılığında telefondan yararlanmaları terekeye sahip çıkma anlamına gelmez.”

12. HD. 26.12.2005 T. E:23073, K:26042

Borçluların murislerinden kendilerine bağlanan maaşı sahiplenmeleri TMK'nun 605. maddesi uyarınca murisin mirasını reddetmelerine engel teşkil etmez. Zira, murisin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan almakta olduğu maaşı terekesine dahil değildir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 1990/12153 K. 1991/1897 T. 6.2.1991

Davacılar süresinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi vererek terekeye tesahüp etmişlerdir. Bu yön gözetilmeden mirasın hükmen red edildiğinin tesbiti doğru bulunmamıştır.

YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2023/2453 K. 2023/2921 T. 29.5.2023

 Murisin ölümü nedeniyle sağlığında yaptırdığı hayat sigortası nedeniyle ödenen tazminat, hak sahipliği sıfatından doğan haklar olup terekeye dahil değildir.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2013/6555 K. 2013/10547 T. 15.4.2013

Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanununun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırıdır. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz. Davacılar mirasbırakanın borcu nedeniyle aleyhlerine açılan Kırkağaç Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesinin 2000/121 esas, 2001/175 karar sayılı dava dosyasında defi yoluyla terekenin borca batık olduğunun tespitini istemedikleri gibi, bu dava sonrasında kesinleşen ilam nedeniyle haklarında Mersin 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6171 esas sayılı dosyasında yürütülen takip sırasında da davacılardan Fatoş ve Naciye tarafından borcun yeniden yapılandırılması talebi üzerine yeniden yapılandırma yoluna gidilmiştir. Davacıların bu davranışları terekenin sahiplenilmesi niteliğinde olup bu husus gözetilerek davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Av. Ali Anıl ÖZBAĞ