MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATINA AİT BİLGİ VE BELGELERİN SUİSTİMALİ SUÇU

Abone Ol

2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27.maddesinin birinci fıkrasında teşkilatın görev ve faaliyetlerini teallük eden evrak veya malumatı istihsal eden kişi fiil ağır cezayı gerektirmiyorsa iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılması düzenlenmişti. Ancak 2014 tarihli 6532 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucunda kanun maddesi yeni halini alarak, “Millî İstihbarat Teşkilatının görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden kişiye dört yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.” hükmü ile düzenlemeye yer verilmiştir. Demek ki kanun koyucu yapılan değişiklik ile hem tipiklik unsurunu genişletmiştir hem de yaptırım bakımından daha ağır bir cezayı öngörmüştür.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Bu suçla korunan hukuksal yarar, istihbarat faaliyetlerinin gizlilik içerisinde yürütülmesi ve MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgelerinin güvenliğinin ve güvenilirliğinin sağlanması dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli güvenlik ve savunmasına ilişkin yararları olduğu söylenebilir.

SUÇUN FAİLİ

Suçun kanuni tanımındaki “almak” hareketini münhasır olarak MİT mensupları icra edebileceğinden faillik bakımından bu seçimlik hareket için özel bir durum söz konusudur. Bu sebeple suçun faili diğer seçimlik hareketler bakımından herkes olabilecekken “almak” seçimlik hareketi bakımından fail, sadece MİT mensuplarıdır.

SUÇUN MAĞDURU

Kural olarak suçun mağduru herkestir. Bu bağlamda suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Ancak Devletin çıkarları ihlal edildiğinden dolayı suçun mağduru bu açıdan Devlettir. Bununla birlikte tüzel kişiler suçtan zarar gören durumunda olduğundan burada MİT suçtan zarar gören sıfatına haiz olacaktır.

SUÇUN MADDİ UNSURU

MİT K. 27/1’deki suçun maddi konusunu “milli istihbarat teşkilatının görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeler” oluşturmaktadır. Aynı fıkrada suçun maddi unsuru olarak birtakım seçimlik hareketlere yer verilmiştir. Bunlar;

- sayılan bilgi ve belgeleri yetkisiz olarak almak,

- temin etmek,

- çalmak,

- sahte olarak üretmek,

- bunlar üzerinde sahtecilik yapmak ve

- bunları yok etmektir. [1]

Bu belgelerin kısmen yok edilmesi veya tahrip edilmesi söz konusu ise belgeyi almaya yetkili olmayan kişi, eğer belgeyi kısmen yok etmiş veya tahrip etmiş ise hareketi gerçekleştirdiği için bu suç oluşacaktır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Bu suç bakımından herhangi bir saik ve maksat aranmadığından suç genel kastla işlenir. Suçun olası kastla işlenmesi hususunda suç hareketlerini tek tek değerlendirmeye tabi tutmak gerekmektedir. “Yetkisiz olarak almak” ve “yetkisiz olarak temin etmek” fiilleri doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilmektedir. “Çalmak”, “üzerinde sahtecilik yapmak”, “sahte olarak üretmek” fiilleri açısından da olası kastın vuku bulması mümkün görülmemektedir. Ancak “yok etmek” fiili açısından olası kast mümkün olabilecektir. Örneğin; fail, yok etmek istediği belgelerin içerisinde MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin belgelerin olabileceğini öngörmüş ve fakat bu hususu umursamamış veya kabullenmiş ise olası kastın söz konusu olabilecektir.[2]

HUKUKA UYGUNLUK NEDENİ

Bu suç bakımından herhangi bir hukuka uygunluk nedeni bulunmamaktadır. Ancak en fazla uygulama alanı bulma ihtimali olan hukuka uygunluk nedenleri; TCK’nın 24/1 maddesinde düzenlenmiş “kanun hükmünü görevi yerine getirme” ve TCK’nın 24/2,3 maddelerinde yer alan “hukuka uygun emrin ifası” hususlarıdır. Bu bağlamda; kişiye herhangi bir konuda hak veya yetki veren bir kanun hükmü olduğu ve bu hükmün uygun bir şekilde ifa edildiği durumlarda hukuka aykırı bir fiil söz konusu olmayacaktır. Söz konusu hukuka uygunluk nedeninde bahsedilen “kanun hükmü” kavramı “kanun kuralı” şeklinde anlaşılmalıdır. Bu bağlamda, söz konusu kavramın içerisine yetkili makamlarca usulüne uygun tarzda yürürlüğe konulan tüzükler ve yönetmelikler de dahil edilmelidir.

Ast-üst hiyerarşisi kapsamında verilen emrin; emri vermeye yetkili bir kişi tarafından verilmesi ve usulüne uygun bir biçimde yerine getirilmesi durumunda icra edilen fiil hukuka uygun olacağı için ortada bir hukuka aykırılık bulunmayacaktır. Örneğin, MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bir bilgi veya belgenin amirin emri doğrultusunda hukuka uygun olarak yok edilmesi halinde bu fiil hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olacaktır. Daha önce de bahsedildiği üzere MİT’in “istihbarata karşı koyma” yükümlülüğü vardır. Bu görev 2937 sayılı Kanun’un 4/g fıkrasında açıkça ortaya konulmuştur. Bu bağlamda, yetkili olan MİT personeli MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri yok etmesi veya madde 4 ve 6 da yazılı görev ve yetkiler kapsamında sahte olarak üretmesi suç teşkil etmeyecektir.[3]

SUÇUN NİTELİKLİ HALİ

Suçun manevi unsurunda belirtilen tipikliğe uygun seçimlik hareketlerin MİT mensuplarınca işlenmesi halinde verilecek cezanın üçte bir oranında arttırılacağı düzenleme altına alınmıştır. Demek ki, suçun nitelikli şeklini ancak belirli, özel faillik niteliği taşıyan kişiler tarafından işlenebileceğine dikkat çekilirken görünüşte özgü suçtan bahsetmek gerekmektedir. Yani MİT mensubunun kim olduğu önem arz etmektedir. MİT kanununun ikinci maddesinde mit mensubunun tanımı yapılırken MİT personeli ile diğer görevlilerin MİT mensubu olarak nitelendirildiği görülmektedir. Yani bir kişi MİT personeli olmasa da MİT mensubu olması mümkündür örneğin MİT bünyesinde tercüman olarak çalışan bir kişinin, üniversitede görev yapan bir akademisyenin veya emniyet istihbarat görevlisinin MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri çalmasında söz konusu hal oluşmuş olacaktır. Sonuç olarak nitelikli halin uygulanabilmesi için MİT mensubunun kim olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

Teşebbüs, fail, işlemeyi kastettiği fiili elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise işlenen suça teşebbüsten dolayı sorumlu tutulacaktır.[4] Yani fail elinde olmayan sebeplerle maksadına ulaşamamışsa dahi, icra hareketlerine başlamış olduğundan, teşebbüsten dolayı sorumlu tutulacaktır. Demek ki, bu belgelerin kısmen yok edilmesi veya tahrip edilmesi söz konusu ise belgeyi almaya yetkili olmayan kişi, eğer belgeyi kısmen yok etmiş veya tahrip etmiş ise hareketi gerçekleştirdiği için bu suç oluşacaktır. Ancak belgeyi almaya yetkili kişi tarafından belge kısmen yok edilmiş veya tahrip edilmiş ise, kişinin yok ettiği veya tahrip ettiği kısımda MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilginin bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir. Eğer burada MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bir bilgi varsa suçun tamamlandığı kabul edilmelidir, böyle bir durum söz konusu değilse suça teşebbüsten söz etmek gerekir.

Demek ki herhangi bir zarar ve tehlike çıkması aranmamaktadır. Örneğin, failin bilgiyi çalmak isterken yakalanması halinde de teşebbüs söz konusu olur.

İştirak, suçun işlenmesi sırasında suça iştirak edenler, fiili birlikte gerçekleştirenler ile suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullananlar TCK 37’inci madde, azmettirici TCK 38’inci madde ve suça yardım şeklinde iştirak durumunda ise TCK 39’uncu madde hükümleri uygulanacaktır.[5]

Örneğin, sivil bir kişi ile özel faillik niteliği taşıyan (MİT mensubu) kişilerin suçu oluşturan fiilleri müşterek fail olarak icra etmesi durumu mümkündür. Bu halde MİT mensubu nitelikli halden, MİT mensubu olmayan kişi suçun temel şekline istinaden cezalandırılır.

Diğer bir örnek, MİT mensubunun, MİT mensubu olmayan bir kişiyi suçu işlemeye azmettirmesi durumudur. Bu halde; bağlılık kuralı gereğince MİT mensubu kişinin de MİT mensubu olmayan kişi gibi suçun temel şekli uyarınca cezalandırılması gerekir.

Bir başka örnek ise, yukarıdaki örnekte azmettiren MİT mensubu sonradan suçun icrasına müşterek fail olarak dahil olursa, failliğin şerikliğe göre asliliği kuralı gereğince suçun nitelikli hali dolayısıyla cezalandırılır.

Son bir örnek ise, MİT mensubu olmayan bir kişinin MİT mensubu olan bir kişiyi bu suçu işlemeye azmettirmesi durumudur. Bu ihtimalde MİT mensubu olan kişi özel faillik niteliği taşıdığı suçun nitelikli haline göre cezalandırılacaktır. TCK’nın 38. maddesi “başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır” hükmü uyarınca; MİT mensubu olmayan kişi de aynı şekilde suçun nitelikli hali kapsamında cezalandırılacaktır.[6]

İçtima, bu suç bakımından özel bir içtima kuralı öngörülmediğinden suçların içtimaı halinde genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.

MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler özünde devlet sırrı olarak kabul edilir ise bu bilgi ve belgelere karşı icra edilen fiiller TCK 326-330 arasındaki kanun maddelerine göre mi yoksa 2937 sayılı Kanun’un 27/1 maddesine göre mi cezalandırılacağı sorunu ortaya çıkacaktır. Yine söz konusu bilgi veya belgeler özünde devlet sırrı olarak kabul edilmezler ise TCK’nın 334-339. maddelerinin mi yoksa 2937 sayılı Kanun’un 27/1 maddesi mi uygulama alanı bulacağı diğer bir sorundur. Söz konusu iki sorunun cevabı içtima kurallarının somut olaya uygulanması sonucunda bulunacaktır.

Örneğin, MİT’in bir terör örgütünün silah yığınaklarına ilişkin istihbarat raporunun temin edilmesi halinde MİT K. 27/1 fıkrası uyarınca cezalandırılması gerekirken MİT’in faaliyetlerine ilişkin bir bilgi veya belge bir siyasal casusluk maksadıyla elde edilmişse TCK madde 328 uygulanması gerekmektedir. Çünkü bu suç tipinde unsur olarak casusluk maksadı aranmamıştır fakat Ceza kanunundaki düzenlemede ise özel maksat aranmıştır. Diğer bir örnek ise TCK madde 204 te düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve TCK madde 205’te düzenlenen resmi belgeyi yok etmek, bozmak veya gizlemek suçunun işlenmesi halinde genel ve özel kanun değerlendirilmesi gerektiğinden özel normun önceliği ilkesi gereğince MİT K. madde 27/1 fıkra hükmü uygulanacaktır.

Zincirleme suç hükmü bakımından ise MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin 100 sayfalık bir belgenin farklı zaman aralıklarıyla temin edilmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.

Farklı nev’iden fikri içtima kuralının uygulama alanında örneğin, MİT binasında muhafaza altına alınmış bir istihbarat raporunun çalınması halinde nitelikli hırsızlık suçu söz konusu olacaktır. Bu durumda ise kural uyarınca nitelikli hırsızlık suçunun cezası beş yıldan on yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünden içtima kuralı gereğince TCK madde 142 hükmü kapsamında fail cezalandırılacaktır.

SORUŞTURMA USULÜ, MÜEYYİDE VE ZAMANAŞIMI

Suçun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılır. TCK’ nun 13.maddesi gereğince evrensellik ilkesi kabul edildiğinden, bu suçun yurt dışında işlenmesi halinde, vatandaş veya yabancı tarafından işlenmiş olmasına bakılmaksızın, failin Türkiye’de bulunması da gerekmeksizin Cumhuriyet Savcısı tarafından suç işleyen kişi veya kişiler hakkında re’sen kovuşturma açılarak yargılama yapılır.

Bu suç bakımından Kanun koyucu Millî İstihbarat Teşkilatının görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden kişi hakkında dört yıldan on yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörmektedir. Ayrıca 5.fıkra kapsamında nitelikli hal söz konusu ise, bu ceza üçte bir oranında arttırılacaktır.

Dava zamanaşımı süresi bu suç bakımından beş yıldan az hapis cezası söz konusu olduğunda TCK madde 66/1-e uyarınca sekiz yıl, beş yıldan fazla fakat on yıldan az olmak koşuluyla verilecek ceza için dava zaman aşımı süresi ise TCK madde 66/1-d uyarınca on beş yıldır.

Av. Maşallah MARAL

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

1. Ahmet Gökçen, Belgede Sahtecilik Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, 3. Baskı,

2. Feridun Yenisey , Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, 7. Baskı

3. Hacı Sarıgüzel, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016

4. Mehmet Emin Artuk, Gökcen Ahmet, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, 11.Baskı

5. Ömer Özmen Baştürk, Milli İstihbarat Teşkilatına Ait Bilgi, Belge ve Kimliklere Karşı Suçlar (YL TEZİ), İstanbul, 2018

------------------------------------------

[1] Yenisey Feridun, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, 7. Baskı, s.275.

[2] Baştürk Ömer Özmen, Milli İstihbarat Teşkilatına Ait Bilgi, Belge ve Kimliklere Karşı Suçlar (YL TEZİ), İstanbul, 2018, s.66-67.

[3] Artuk Mehmet Emin, Gökcen Ahmet, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, 11.Baskı, s.306, AKTARAN, Baştürk Ömer Özmen, a.g.e., s.66-67.

[4] Sarıgüzel Hacı, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s.354.

[5] Sarıgüzel, a.g.e., s.356.

[6] Gökcen Ahmet, Belgede Sahtecilik Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, 3. Baskı, AKTARAN, Baştürk, a.g.e., s.74.