MİLLETVEKİLİ Mİ ? MAHKEME BAŞKANI MI ? ÖRGÜT ELEBAŞISI MI ?

Abone Ol
Dün Silivri’de yaşananlar bu soruları yazıma başlık yapmama neden oldu.
 
Ergenekon davasında savcıların esas hakkında mütalaalarını vermesinden sonra ilk duruşma 8 Nisan günü (dün) yapılacaktı. Ama yapılamadı, yaptırılmadı.
Günler öncesinden, ‘8 Nisan’da Silivri’deyiz’ ilanlarıyla binlerce insana davetiye çıkarıldı. 'Ters bir karar çıkarsa hakimler bu salondan sağ çıkamaz' denilerek hakimler tehdit edildi.
Cezaevi duvarlarının yıkılması, barikatların aşılması, tarihi Ergenekon olayında dağların eritilmesine benzetilerek insanlar tahrik edildi.
‘Nerede Ergenekon örgütü gidip üye olacağım’ diyenlere örgütün varlığını bir kez daha gösterdiler.
Atatürk istismarcıları ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganlarıyla görevli jandarmaların üzerine yürüyüp barikatları yıktılar.
Duruşmanın yapılacağı mahkeme salonuna kalabalığın yürümesi için tahrik edenler İP’liler, TGB’lilerden ibaret değildi. Bu defa CHP milletvekilleri de baş aktördü.
Video kayıtlarında çok net görüldüğü şekliyle CHP Milletvekili Ali Özgündüz, eylemcilere barikatları aşabilmek için yol gösteriyordu.


CHP'li Özgündüz "Arkadaşlar bakın bakın, burası zayıf nokta buradan girebilirsiniz. Milleti buraya alın." diye bağırarak, Mahkeme önünde Jandarmanın güvenlik amaçlı kurduğu barikatların yıkılması için eylemci kalabalığa talimat veriyordu.
Eylemci kalabalık vekilin çağrısına uyuyor, barikatların gösterilen noktasına birlikte yükleniyorlar, yıkıyorlar ve kapıya yakın bir noktaya kadar geliyorlar. Jandarmaya taş atıyorlar. Muhabir “yağmur gibi taş yağıyor” diyor naklen yayında. Mahkemeye giriş için geçilen bölmenin camları kırılıyor.


 
Olanlar ortada, herkesin gözleri önünde cereyan ediyor, ekranlarda milyonlar izliyor. Birileri de kalkmış utanmadan devlet teröründen bahsediyor. Güvenlik güçlerinin orantısız ve gereksiz güç kullandığından söz ediyor.  


 
Dışarıda bular olurken, duruşma salonu içinde bir kısım sanıkların saldırgan tutumları da dışardakileri aratmıyor.


 
Tutuklu sanık Mustafa Balbay "Hep beraber bu mütalaayı yırtacağız" diye bağırıyor.
Milletvekilleri kendisini hakim yerine koymuş, istediği bölüme oturtulmadı diye "eve mi götüreceksin bu masayı? Burası bomboş. Neden açmıyorsunuz bu bölümü. Milletvekilleri ayakta. Nasıl mahkeme bu.." diye bağırıyorlar.


CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, diğer milletvekillerinin de mahkeme heyetini protesto amacıyla alkışlamasını istiyor. Alkışlıyorlar, ayaklarını yerlere, ellerini sandalyelere vuruyorlar. Mahkeme başkanı sükûneti sağlayıp duruşma yapmaya çalışıyor ama nafile.


Duruşmada sessizliğin sağlanıp avukatların konuşmaya çalıştığı sırada Muharrem İnce yine kalabalığı alkışlamaya davet ediyor.

Bu sırada CHP milletvekili Nur Serter boş durur mu. O da Muharrem İnce'ye "Muharrem, slogan" diyerek alkış yanında slogan da atılmasını istiyor.


 
Alkışlar, sloganlar, sözlü müdahaleler yetmiyor bu defa milletvekilleri  Muharrem İnce'nin, "Biz buraya gireriz. Girin arkadaşlar" diye bağırması üzerine izleyici bölümü ile sanık ve avukat bölümünü birbirinden ayıran çelik bariyerleri zorlayarak yıkmaya çalışıyorlar, jandarma görevlileri ile milletvekilleri arasında bir süre itişme yaşanıyor.
Yargıya doğrudan müdahale ediliyor. Yargılama engelleniyor. Mahkeme duruşmayı 11 Nisana ertelemek zorunda kalıyor.


 
Yaşananlar inanılır gibi değil ama gerçek.
Yargıya siyasi iktidarın müdahale ettiğini iddia eden anamuhalefet partisi milletvekilleri, dün Silivri’de kendileri yargıya sözlü ve fiili müdahale etmişlerdir.


 
CHP milletvekilleri kendilerini hakim yerine koyup duruşma yönetmeye kalkmışlardır.


 
Bir milletvekili örgüt elebaşısı gibi hareketle güvenlik barikatının zayıf noktasını göstererek barikatın yıkılması için çağrıda bulunmuştur.


 
Yapılanlar meşru değildir. Yargıya müdahaledir. Milletvekillerinin yaptığı ahlaken ayıp, siyaseten ciddi götürüleri olacak yanlıştır. Örgüt elebaşısı gibi kalabalığı suç işlemeye tahrik eden milletvekilinin eylemi de suçtur.
Ülkemizde huzur ve barışın tesisi için önemli adımların atıldığı şu günlerde, bir kez daha anlaşılıyor ki, hala demokrasiyi, hukuk devletini, bağımsız ve tarafsız yargıyı hazmedemeyenler var. Sandıktan iktidar umudu olmayanlar, demokrasi ve hukuk dışı yapılanmalardan medet ummaya devam ediyorlar maalesef. 
Sonuç; demokrasinin, hukuk devletinin tüm kurumlarıyla yerleşmesi için rehavete kapılmadan yola devam.
 

(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)