“Method” sözcüğünün Türkçe karşılığı “metot”, yani “yöntem” ve “logy” sözcüğü de “bilim/bilgi” demekle, “metodoloji” sözcüğü “metot bilimi” veya “metot bilgisi”, daha Türkçe bir ifadeyle “yöntem bilgisi” veya “yöntembilimi” demektir.
“Metodoloji” sözcüğü, eski Yunanca “meta, hodos ve logos” sözcüklerinden türetilmiştir. Eski Yunancada “meta” sözcüğü “sonra”, bir sözcüğün önünde veya arkasında kullanılan “hodos” sözcüğü “yol” ve “logos” sözcüğü de “söz, konuşma” anlamlarına gelmektedir. Yine eski Yunanca bir sözcük olan “Metodos” sözcüğü, “belirli bir amaca ve hedefe ulaşmak için izlenecek yol” demektir.
Netice itibariyle “metodoloji”, “yol gösterme”, “bir yolu, bir metodu takip etme” demek olmakla, “bir şeyin, bir nesnenin, bir kavramın, bir kurumun, belirli bir alanın açıklanmasında kullanılan yol ve yöntem bilgisi, yolların, yöntemlerin, metotların bilimi ve felsefesi” şeklinde açıklanabilir.
Bu açıklamaya bağlı olarak “metodoloji” sözcüğü, kısaca “yol arkadaşı” veya “yol kılavuzu” olarak kabul edilebilir.
Verilen bu bilgiler ve yapılan bu açıklamalar çerçevesinde “metodoloji”, bir konuyu derinlemesine incelemek ve o konuyu en iyi şekilde anlayabilmek için ayrıntılı bir inceleme ve araştırma yapmak, bu inceleme ve araştırmada bilimsel verilere dayanmak ve bunu bize sağlayan araç veya bilim demektir.
Esasen bu araç veya bilim, incelemenin ve araştırmanın konusu olan veya o konunun ilgi alanına giren hususları ele alır, bu hususları temellendirir, karşılaştırır, eşleştirir, değerlendirir, geliştirir, bunlar arasında bağlantılar kurar, bu konuda ve bu alanda bize yeni yollar, yeni yöntemler ve metotlar gösterir.
Kuşkusuz bu yolun, bu yöntemin, bu metodun planlı, programlı, düzenli, sistemli, akılcı, tutarlı bir yol olması gerekir. Aksi halde yapılan inceleme ve araştırmada, amaca ve hedefe ulaşmak mümkün olmaz ve hatta amaçlanan, hedeflenen sonuca değil, yanlış ve hatalı sonuç veya sonuçlara varılır.
Özetle metodoloji, inceleme ve araştırmada elde edilen verileri, bulguları, kanıtları tasnif ederek sınıflandırır, inceleme ve araştırma alanına giren konuları birbirleriyle karşılaştırır, eşleştirir, analiz eder, değerlendirir, geliştirir, inceleme ve araştırma konularını temellendirir, araştırma ve inceleme yapma konusunda bize yeni yollar, yeni yöntemler ve metotlar gösterir ve sonuç itibariyle inceleme ve araştırmayı, hem kolaylaştır, hem de doğru bir inceleme ve araştırma yapabilme imkanı sağlar.
Metodoloji bilimi, bilimlerin hızlı bir şekilde ilerlemesine ve gelişmesine bağlı olarak, bilimsel bilgi metotlarının teorik bir temele dayandırılması ihtiyacından ortaya çıkmıştır; Marx’tan önceki materyalist filozoflar, objektif dünyaya hükmeden kanunların bilinmesini sağlayan bilme metotlarını bir temele dayandırmak için uğraşmışlar, yine bu konuda çalışma yapan idealist sistemler de, bu metotları zihnin kanunlarına dayandırmaya çalışmışlar veya bunları insan aklının yarattığı keyfi kuralların bir toplamı olarak görmüşlerdir; bu nedenle, genel bilme metodu, çoğu zaman, somut bilgi alanlarından birisindeki (matematik, mekanik, biyoloji vs.) kanunlara bağlanmış ve dolayısıyla genel bilme metodu özel bir bilimin metoduna indirgenmiştir. (Materyalist Felsefe Sözlüğü, sayfa 332, Sosyal Yayınlar – 1972)
Gerçekte, metodoloji bilimine katkıda bulunanların en başında Hegel gelir. Zira felsefi metodun spesifik karakterini, somut bilimlerden farklılığını ve bu bilimlere indirgenemezliğini ilk defa ortaya koyan Hegel’dir; Hegel’e göre, metot, muhtevanın hareket etmesinden ibarettir, dolayısıyla metot muhtevadan ayrı olarak düşünülemez; ne var ki, Hegel felsefesinin idealist bir temele dayanmasına, metodun oynadığı rolün mutlaklaştırılmasına ve objektif dünyaya hükmeden kanunların bilme kanunlarına indirgenmesine neden olmuştur; buna karşın Marksist metodoloji ve bu metodolojinin diyalektik materyalizm anlayışı, hem genel bilme metotlarının, hem de bilimsel teorilerin uygulanmasına yer ve imkan vermiştir, zira diyalektik materyalizm, bilme metotlarının, doğanın ve toplumun objektif kanunlara dayandığı olgusundan hareket etmiş ve bilme metodunun sadece realitenin objektif kanunlarına yansıtıldığı takdirde bilimsel olabileceğini öngörmüştür; buna göre, bilimsel metot ilkeleri, kategorileri ve kavramları, insan aklı tarafından indi bir şekilde yaratılan kuralların bir toplamıdır. (Materyalist Felsefe Sözlüğü, sayfa 333, Sosyal Yayınlar – 1972)
Metodoloji bilimi, tek bir alanla sınırlı olan bir bilim değildir. Zira hemen her bilimin bir metodolojisi, bu bağlamda tarih biliminin, iktisat biliminin, hukuk biliminin, felsefenin bir metodolojisi vardır.
Bütün bu bilimlerin metodolojisi, bu bilimler üzerine yapılan inceleme ve araştırma sonucu elde edilen verileri, bulguları, kanıtları tasnif ederek sınıflandırır, inceleme ve araştırma alanına giren konuları birbirleriyle karşılaştırır, eşleştirir, analiz eder, değerlendirir, geliştirir, inceleme ve araştırma konularını temellendirir, araştırma ve inceleme yapma konusunda yeni yollar, yeni yöntemler ve metotlar gösterir ve sonuç itibariyle inceleme ve araştırmayı, hem kolaylaştır, hem de doğru bir inceleme ve araştırma yapabilmeyi sağlar.
Ancak metodoloji ile araştırma ve inceleme yapmak aynı şeyler değildir, o nedenle, metodoloji ile araştırma ve inceleme yapmayı birbirlerinden ayırmak ve ayrı düşünmek gerekir. Araştırma ve inceleme yapmak, araştırma ve inceleme yapan kişinin araştırmaya ve incelemeye konu sorunu çözmek amacıyla yaptığı ve yürüttüğü yöntemlerle ve araçlarla ilgili bir çalışmadır. Bu çalışmanın gözlemsel, deneysel ve metodolojik türleri vardır. Buna göre metodoloji bir araştırma ve inceleme türüdür.
Örneğin, sosyal bilimler alanındaki araştırma ve inceleme, nitelik olarak olaylara ve olgulara ilişkin altyapıyı oluşturan etkileri, nicelik olarak da sayısal verilerden hareketle ölçülebilir ve nesnel olan somut verileri elde etmeye çalışır. Araştırma ve inceleme yapan kişi, bu amaçla gözlem yapar, verileri toplar, bu verileri inceler, analiz eder, birbirleriyle irtibatlandırır, ilişkilendirir, bütün bunları değerlendirir, doğruluğunu kontrol eder ve bir sonuca varmaya çalışır.
Buna karşın metodoloji, araştırmanın ve incelemenin sistematik bir yolla nasıl yapılması gerektiğine ilişkin bir anlama ile bir öğrenme bilimi ve metodik bir tekniktir. Bu özelliğine bağlı olarak metodoloji, araştırma ve inceleme yapma tekniğinin seçimine, araştırmanın ve incelemenin yapılmasına, yürütülmesine yönelik yolların ve araçların seçiminde kullanılan bir yol ve yöntemdir.
Buna göre, araştırma ve inceleme yöntemleri ve yolları metodolojiyi oluşturur, şu kadar ki, araştırmanın ve incelemenin bir yöntem, bir prosedür, bir süreç ve bir teknik olmasına karşın, metodoloji, araştırma ve inceleme yapmayı kapsayan, bunun yol ve yöntemini gösteren ve bunu kolaylaştıran bilimsel bir sistemdir. Zira bir araştırmada önce metodolojik olarak veriler toplanır, bu veriler analiz edilmek ve değerlendirilmek suretiyle bilgi haline getirilir.
Bu konu ile ilgili iki kıymetli sözü, Bacon ve Goethe söylüyor; bu bağlamda, Bacon “metot bilen bir topal, metot bilmeyen birisinden daha hızlı koşar” diyor; Goethe ise “yalnız bilmek yetmez, uygulamak da gerek. Yalnız istemek yetmez, yapmak da gerek” diyor.
Buna göre, uygulamayı ve yapmayı bize öğreten, bunun yollarını bize gösteren metodoloji bilimidir, o nedenle, bildiklerimizi, istediklerimizi uygulayabilmek ve yapabilmek ve yine daha hızlı koşabilmek için metodolojiyi öğrenmemiz gerekir.
Peki, hukuk metodolojisinin kapsamı ve inceleme alanı ile hukuk metodolojisi dersinin müfredatı nedir?
Sanırım hukuk metodolojisinin kapsamı ve inceleme alanı ile hukuk metodolojisi dersinin müfredatını genel hatlarıyla; “sosyal düzen kuralları; hukukun diğer sosyal düzen kurallarından ve özellikle ahlak kuralarından farkı; hukukun tarihi ve ortaya çıkması; hukuk ile dil arasındaki ilişki, hukukun kendisine özgü terminolojisi ve dili; hukukun asli ve tali kaynakları; hukukun işlevi; hukuk kuralları ile bu kuralların özellikleri; yazılı ve yazılı olmayan hukuk kuralları; bu kuralların unsurları; türleri; yer ve zaman bakımından uygulanması; hukukun yaptırımları; hukuk kurallarının yorumlanması ve yorumlama teknikleri; hukuk ile mantık arasındaki ilişki, doğru düşünmenin temelini mantık bilimi ve kuralları oluşturmakla, doğru hukuki düşüncenin tespit edilebilmesi için hukuk ile mantık arasındaki ilişkinin incelenmesi; buna bağlı olarak hukuk kurallarının mantık/akıl yürütme formları olan tümdengelim, tümevarım metotlarının ve yine analoji/kıyaslama yapma metodunun ve metodun tekniğinin ele alınması; yorum yapma teknikleri; kavramsallaştırma; argümantasyon, yani bilimsel tartışma yapma, diğer bir deyişle belli bir iddiayı kanıtlama ya da çürütme üzerine yapılan bilimsel tartışma tekniği; bu tekniğe ilişkin teoriler; iddiayı veya savunmayı kanıtlama yolları ve araçları; hukuk normu; normlar hiyerarşisi; normun uygulanma şekli; olumlu ve olumsuz normlar; birinci derece normlar; ikinci derece normlar; izin ve yetki verici, açıklayıcı, yorumlayıcı ve tanımlayıcı normlar; sınırlandırıcı normlar; kategorik ve hipotetik normlar; hukukun bilimselliği ve diyalektiği; yasa boşlukları ile bu boşlukların doldurulması; kural çokluğu durumunda bu kuralların birbirleriyle yarışması ve birbirini dışlaması; maddi vakıanın tespiti ve hukuki niteleme; dava türleri; iddia ve savunmanın temellendirilmesi; iddia ve savunmanın kanuni unsurları; yasa maddesinin somut olaya uygulanması; dilekçelerin/layihaların üslubu” şeklinde özetleyebiliriz.
Buna göre, genelde bilimin, özelde hukuk biliminin öğrenilmesinde ve uygulanmasında en önemli husus, bilgi ve bilginin sistematik bir disiplin içinde derlenmesidir. Esasen bilgi olmadan, sistematik bir şekilde bir araya getirilen bilgiye sahip bulunmadan, doğru düşünmek, planlı ve mantıklı olarak akıl yürütmek, yani muhakeme yapmak, isabetli ve tutarlı bir sonuca varmak mümkün değildir. Bunları yapabilmek ise, ancak ve ancak metodoloji bilmekle, meselelerin, yani hukuki uyuşmazlıkların çözümü konusunda metodolojik bir yol izlemekle mümkündür.
Her ne kadar, hukukta, pozitif bilimlerde uygulanan deney, gözlem ve araştırma ile neden sonuç mantığına dayanan bir yol izlemek mümkün değil ise de, pozitif bilimlerde pek uygulaması olmayan postulatlara, yani kaziyelere, yani ispatsız kabul edilen önermelere finaliteye, diğer bir deyişle amaçsallığa, yani hüküm/karar vermeye dayalı bir yol izlemek, bu şekilde bir sonuca varmak ve meseleleri çözmek mümkündür. Zira hukuk bilimi diğer pozitif bilimlerden farklı olarak, önce genel bir kural koyar daha sonra bu genel kuralın istisnalarına yer verir, yani tümevarım yolunu ve metodunu değil, tümdengelim yolunu ve metodunu takip eder.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere doğru bilgiye ulaşmak, bu bilgiyi uygulamak ve kullanmak için takip edilmesi gereken yöntemleri esas alan, dilden, dilin doğru bir şekilde kullanılmasından, doğru ve hukuki düşünmenin kurallarını öğreten mantık ve muhakeme kurallarının kullanılmasına kadar spesifik konuları kapsayan hukuk metodolojisinin inceleme ve uygulama alanı oldukça geniştir.
Bu konuların bir kısmı Hukuk Başlangıcı, bir kısmı Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi, diğer bir kısmı ise, Medeni Hukuk ile Hukuk Muhakemeleri Usulü ve başkaca hukuk dersleriyle, bir kısmı da hukukla doğrudan ilgisi olmayan ama hukukun öğrenilmesinde ve uygulanmasında son derece önemli ve işlevsel olan dilin, gramerin, yani dil bilgisinin ve mantık biliminin kapsamındadır ve bütün bunlar Hukuk Metodolojisi müfredatı içinde bir bütün oluşturmaktadır.