Her zaman bir masal vardır ve her zaman bu masalı dinleyerek uyutulanlar vardır. Bu bir zamanlar “mavi kapak” idi şimdi “plastik poşet” oldu.
MAVİ KAPAK NE İDİ
Belli bir sayıda mavi kapak getirilmesi halinde, bir engelliye tekerlekli iskemle verileceği yolunda kampanyalar başlatılmıştı. Ceplerinde, çantalarında mavi kapakları toplayan insanlar; sokaklarda ağaç ve direklere asılan büyük bidonlar içine, biriktirdikleri mavi kapakları attılar. Ara sıra basına yansıyan haberlerde, toplanan mavi kapaklar nedeniyle, bazı engellilere tekerli iskemle verildiğini okudukça mutlu oluyorlardı ve kampanya olanca hızı ile büyüyordu.
Kimse; ne kadar kapak toplandığını, hangi kalitede ve toplam kaç adet tekerlekli iskemle verildiğini, kapağın nereye intikal ettiğini, neye yaradığını ve özellikle “mavi kapağın içinde ne olduğunu” bilmiyordu.
MAVİ KAPAK NİÇİN TOPLANIYORDU
Plastik pet şişelerin doğaya zarar vermesi ve dönüşümünün zor olması nedeni ile üretici firmalara, ürettikleri pet şişelerin önemli bir miktarını toplama ve dönüştürme yükümlülüğü getirilmişti. Ürettiği pet şişelerden belli miktarını toplamayanlara ceza verilecekti. Ama bunları toplamak, biriktirmek ve dönüştürmek hem masraflı hem de zordu. Kolay bir çözüm gerekiyordu.
Getirilen çözüm şahane idi: Şişeleri değil de kapaklarını toplamak yeterli olacaktı.
“Pet şişe kapağını toplamış olanlar, aynı sayıda şişeyi toplamış sayılacaklardı.” Toplanması gerekli sayıdaki pet şişenin kapağının toplanması, aynı sayıdaki plastik şişenin toplandığı anlamına gelecekti Öyle ya, ellerinde kapak olduğuna göre, elbette şişesi de vardı !.
İşin önemli kısmı halledildiğine göre; şimdi sıra gelmişti, bu kapakların kime ve nasıl toplatılacağına. Kapakları toplatmak için tekerlekli iskemle versiyonu gündeme getirildi. Belli bir sayıda mavi kapak getirilmesi halinde, engellilere tekerlekli iskemle hediye edilecekti. Bu hayır kampanyasında hisse sahibi olmak isteyen insanlar; ceplerinde, çantalarında, avuç avuç kapak toplamaya başladılar. Kapaklar buradan üreticiye gitti. Üretici bu kapakları denetimle görevli resmi makamlara göstererek, aynı miktar pet şişe topladığını beyan etti. Hem cezadan kurtuldu, hem de teşekkür aldı.
Oysa tek bir şişe bile toplanmamıştı.
Denizler, göller, akarsular, yollar, parklar, bahçeler pet şişeler ile dolmuştu ama ağızlarında tek bir kapak bile yoktu.
ŞİMDİ SIRA PLASTİK POŞET’TE
Şimdi de, çevreye verdiği zarar nedeni ile, plastik poşet torbalarının kullanımını engellemek projesi gündeme geldi. Öyle ya, çevre sağlığı korunacak, etraf temiz tutulacaktı. Bunun üzerine; market, pazar ve alış veriş yerlerinde bundan böyle, plastik torbaların ücret karşılığı verilmesi yolunda çalışmalara ve bu konuda yasal düzenlemeye gidilmesi kararlaştırıldı.
Kabak, gene tüketicinin, dar gelirlinin başına patlamıştı.
Market, Pazar ve alış veriş yerlerinde, alınan malzemeyi taşıyabilmesi için tüketiciye, plastik poşet verilmektedir. Bu taşıma naylon poşetleri, senelerden beri satıcı mağazalar tarafından karşılanmakta ve bedeli alış veriş miktarına otomatik olarak yansımış bulunmaktadır. Market sahipleri, aldıkları poşetin bedelini masraf olarak göstermekte ve karlarından, ödeyecekleri vergiden düşmektedirler. Poşetlerin parayla satılması halinde ayrı bir kazanç elde edecekler ve tüketicinin sırtına yeni bir yük bindirilmiş olacaktır. Bu miktarı küçümsemeyeniz. Günde 50 milyon adet poşet dağıtıldığı söyleniyor. Büyük sermaye ve marketler elbette bunu keselerinden ödemiyorlar. Sattıkları ürünün fiyatına eklemişlerdi. Şimdi hiçbir indirim yapmadan, bir de bu 50 milyon poşetin bırakın tamamını, yarısını; 25 kuruşa sattıklarını düşünün… ve bu haksız kazancın, soygunun boyutunu hesaplayın. Toplanan milyarlarca liranın bir kısmı, ileride “çevre kirliliği ile mücadele fonu” gibi bir icat bulunarak, bazı kurum ve kuruluşlara da aktarılabilecektir.
Çevreye verdiği zarar nedeni ile naylon poşet kullanımını azaltmak için bütün yükün gene tüketicinin omuzlarına yüklenmesi yerine, poşet almayan tüketicilerin alış veriş miktarı üzerinden indirime gidilmelidir. Bu durum tüketici haklarına ve vatandaşa gösterilmesi gereken saygının zorunlu bir sonucudur.
Bu eleştirileri getirince bırakın indirime gitmeyi, bir de vatandaşın fazladan torba aldığı, çaldığı yolunda terbiyesiz karşılıklar verilmeye başlandı. Vatandaş aldığı torbaları, evindeki özel dolaplarda itina ile biriktirmekte, çöp kovasına takmakta, diğer atık ve çöplerini depolamak için kullanmaktadır. Böylece çevreye ve ülkeye yeni bir hizmet vermiş olmaktadır.
Büyük üreticiler, mağazalar; ürettikleri her türlü mamulu naylon torbalar, poşetler içinde satışa sunmaktadırlar. Pet şişeler, plastik su şişeleri, plastik, teneke içecek kutuları, plastik torbalara poşetlere doldurulan yiyecek içecek maddeleri etrafda dolaşıp duruyor. Kimse buna engel olmuyor. Madem o kadar çevre meraklısı iseler; mallarını kağıt, bez, özel üretim naylonlar, torbalar içinde satsınlar. Tüm plastik ve naylon içerikli ambalaj ürünleri yasaklansın. Çevre için düzenleme yaptıklarını söyleyenler, vatandaşa naylon torbayı para ile satacaklarına; çevre kirliliğine neden olan bu uygulamalara engel olsunlar. O kadar çevre meraklısı iseler, orman katliamlarına engel olsunlar, dereleri kirletmesinler.
Dar gelirli vatandaşın çöp torbasına gelinceye kadar yapılacak çok işler var.
Av.A.Erdem AKYÜZ
Hukukun Egemenliği Derneği
O.Genel Başkanı