MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKI

Abone Ol

Genel Olarak

Hukuki uyuşmazlıkları çözümlemek üzere yürütülen bir yargılama süreci sonucunda adaletli çözüme ulaşılması yargı erkinin en temel işlevlerindendir. Bu temel işlevin yerine getirilmesinde, yargılama sürecinin kapsadığı zaman diliminin uzunluğu da oldukça önemli bir etken olmaktadır. Bu bağlamda yargılamanın makul sürede tamamlanması adil yargılanma hakkının en önemli unsurları arasında yer almaktadır. Nitekim yargıya duyulan güvenin korunması ve sağlanması için hakkın mümkün olan en kısa sürede hak sahibine teslim edilmesi ve uyuşmazlığın taraflarının en kısa sürede tatmin edilmesi gerekmektedir. Zira ihtiyaç olunandan daha uzun süren bir yargılama süreci, adaletin gecikmesiyle birlikte gerçekleştirilememesine de neden olmakta ve aynı zamanda bu durum adalete olan inancın zayıflamasıyla sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla bir yargılamanın adil olabilmesi için her şeyden önce yargılamanın makul sürede bitirilmesi gerekmektedir. Zira tüm hak arayanlar için geçerli olan söz konusu ilkenin amacı; uyuşmazlığın taraflarını yargılanma işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak ve uyuşmazlık konusu hakka bir an önce ulaşabilmelerini sağlamaktır.

Makul sürede yargılanma hakkı, ne ulusal mevzuatta ne de Sözleşme hukukunda yer almaktadır. Ancak makul süreli yargılama, gerek iç hukukumuzda gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinde adil yargılanma hakkının unsuru olarak düzenlenmiştir. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde makul sürede yargılanma hakkı, “adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddenin 1. Fıkrasında “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir…” şeklinde belirtilmiştir. Ayrıca adil yargılanma hakkının unsuru olarak 1982 Anayasasında güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı Anayasanın “hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Yine Anayasa’nın 141. maddesinde ise, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir” denilmek suretiyle davaların makul bir süre içerisinde bitirilmesi gerekliliği açıkça düzenlenmiştir. Nitekim bu hükmün düzenlenmesinde ki amaç, yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek ve tarafları uzun süren gecikmelere karşı korumaktır. Bu nedenle devletin, her tür yargılama sürecinin mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırarak adalete erişimi sağlamak üzere etkin tedbirler alması gerekmektedir. Zira makul süre içerisinde bitirilemeyen davanın sonunda hakkını elde eden taraf, bu gecikme sebebiyle ya hakkını tam olarak elde edemeyecek ya da bu gecikmeden dolayı zarar görecektir. Bu nedenle yargılama makul süre içerisinde bitirilemez ise bu durum yargıdan kaçışa sebep olacak ve buradaki boşluk ise ihkak-i hak şeklinde yasal olmayan biçimde doldurulmaya çalışılacaktır.

Öte yandan makul sürede yargılama ilkesi, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “usûl ekonomisi ilkesi” başlığını taşıyan 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” şeklinde yer almaktadır. İlgili kanun maddesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesindeki adil yargılanma hakkı ile doğrudan ilgilidir.  Bununla birlikte Hâkim, usûl hükümlerini yorumlarken ve adâletli karar verilmesinin sağlanmasında bu ilkeyi her zaman göz önünde bulundurmalıdır. Söz konusu ilke, adalet dağıtımının çabuk ve ucuz olmasına hizmet ettiği için sadece mahkemeler değil, taraflar bakımından ve dolayısıyla da toplum açısından oldukça önem taşımaktadır. Zira davaların yargılama makamları önünde zaman içinde uzayıp gitmesi ve sürüncemede kalması, pek çok ülkede şikayetlere neden olmaktadır.

Ezcümle makul süre, davaların çabuk sonuçlandırılmasını, özellikle her ne pahasına olursa olsun çabuk bitirilmesini amaçlayan bir ilke değildir. Nitekim söz konusu ilke ile  yargılamanın çabuk değil, makul süre içinde bitirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca adalete erişmek için bazı usul işlemlerinin zaman alması makul kabul edilse de, bunun haksızlık oluşturacak bir süreye yayılmaması için sorumlulukların yerine getirilmesi gerekmektedir. Ancak bu kapsamdaki sorumluluk sadece yargı mercileriyle sınırlı değildir. Dolayısıyla söz konusu sorumluluk, devletin kamu gücü kullanabilen tüm organlarına ait olmaktadır. Bununla birlikte makul sürede yargılama yapılması, aynı zamanda delillerin hakkaniyete en uygun bir şekilde değerlendirilebilmesinin de garantisi olmaktadır. Zira yargılamanın uzun sürmesi halinde, tanıklara ulaşılmayabilmekte ve diğer deliller tahrip olabilmektedir. Bu gibi olumsuz durumların önlenebilmesi için de yargılamanın en uygun sürede yapılması gerekmektedir

Ülkemize baktığımızda gerek yargılamada, gerekse de tutuklulukta makul süre kapsamında gerçekleşen hukuksal ihtilaflar yüksek orandadır. Bu konuda ne yazık ki, AİHM’e Türkiye hakkında açılan davalardan birçoğu, “adil yargılanma hakkı” ve bu hakkın dâhilindeki “makul süre” ile ilgili olmakta ve açılan davaların çoğu da “adil yargılanma hakkının ihlâl edildiği…” şeklinde sonuçlanmaktadır. Bu şekilde AİHM tarafından verilen kararlar değerlendirildiğinde ise, yasal düzenlemelerdeki eksikliklerden ziyâde, kanunlarla tanınmış olan hakların etkin ve verimli şekilde taraflara kullandırılmamasından dolayı ihlâl kararları verdiği görülmektedir. Dolayısıyla bu olumsuz durumun önlenebilmesi için idarî ve adlî makamların inceleme ve soruşturmalarını özen göstererek ciddi ve eksiksiz olarak tamamlamaları gerekmektedir.

Bu noktada önemle belirtmek gerekirse, 10.10.2023 tarihli ve 32335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun Keser Altıntaş kararı (B. No: 2023/18536, 25.07.2023), ülkemizde en önemli sorun haline gelen “uzun yargılama” sorununu yeniden gündeme getirerek farklı bir boyuta taşımıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi bu kararında, 03/07/2023 tarihinden sonra önüne gelen makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikayetleri incelemeyeceğini; zira bu tür şikayetleri incelemeye devam etmesinin bireysel başvuru yolunun varlık amacıyla bağdaşmadığını, taşımadığını ifade etmiştir. Diğer bir ifadeyle Anayasa Mahkemesi bu kararında özetle, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ile yapılan başvuruları incelemenin bireysel başvurunun amacına uygun düşmeyeceğini ve iş yükünden kaynaklanan diğer gerekçeleri de ileri sürerek somut olayda düşme kararını haklı kılan bir nedenin bulunduğu sonucuna ulaşmıştır.

Söz konusu karardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi, başta kanun koyucu ve derece mahkemeleri olmak üzere ilgili tüm kamu makamlarını yeni hak ihlallerinin meydana gelmemesi için sorumluluk üstlenmeye çağırmaktadır. Dolayısıyla Makul Sürede Yargılanma Hakkı ihlalleri konusunda Anayasa Mahkemesi gerekli tespit ve değerlendirmeleri yaparak, kanun koyucuya açık bir çağrıda bulunmuştur. Hülasa, uzun yargılama şikayetlerini incelemeye elverişli ve etkili bir hukuk yolunun sağlanması artık kanun koyucunun yükümlülüğündedir.

Son olarak “Geciken adâlet, adâlet değildir” ilkesinden hareketle; yargılamanın süre ve süreç yönünden gerek yerel mahkeme gerek İstinaf gerekse de Temyiz aşamalarında makul düzeye indirilmesi ve indirgenmesi için gereken her türlü önlemin alınması olası bir hak kaybı için zorunludur. Unutulmamalıdır ki; insan olmanın en doğal sonucu, haklara sahip olmayı gerektirir.

 

Av. Begüm GÜREL (LL.M) & İpek MENGİLLİ

KAYNAKLAR

1-https://barandogan.av.tr/blog/mevzuat/hmk-madde-30-usul-ekonomisi-ilkesi.html

2- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/695538

3-http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2009-84-549#:~:text=Adil%20Yarg%C4%B1lanma%20Hakk%C4%B140-,1.,olarak%20g%C3%B6r%C3%BClmesini%20isteme%20hakk%C4%B1na%20sahiptir

4-https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6100.pdf

5.https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=2709&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5

6- https://emsal.uyap.gov.tr/

7- https://legalbank.net/arama/mahkeme-kararlari

8- https://www.hukukihaber.net/makul-surede-yargilanma-hakki-hak-olmaktan-cikti-mi-ersan-sen