MAHALLE BEKÇİLERİNİN GÖREV VE YETKİLERİ

Abone Ol

772 s. Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’na dayanılarak belediye hudutları içinde kurulan ve bekçiler ile bekçi adaylarından oluşan çarşı ve mahalle bekçileri teşkilatı; en büyük mülki amirinin emrinde, genel zabıtaya yardımcı, silahlı bir kuruluştur. Emniyet teşkilatı bulunan yerlerdeki bekçi kuruluşlarının mesleki amiri, polisin ilçedeki en büyük amiri olup, jandarmanın görev alanında bulunan belediye sınırları içindeki bekçi kuruluşlarının mesleki amiri ise ilçe Jandarma birlik komutanıdır. İşbu yazımızda bekçilerin görev ve yetkileri okuyucuya açıklanmaya çalışılmıştır. Belirtmek isteriz ki yazının içeriğindekiler yalnızca şahsi hukuki görüşlerimizdir.

A) Mahalle Bekçiliği ve Önleyici Kolluk Kavramı

Bekçiler idari kolluk teşkilatına dahildirler. Önleyici vazife yapan idari kolluk, suç işlenmeden durumun kontrol altına alınması ve genel asayişin sağlanması amacıyla faaliyet göstermektedir. İdari kolluğun görevi, polisin failleri zaptedip delilleri muhafaza altına aldıktan sonra işi savcılığa ve adli kolluk teşkilatına devretmesi ile son bulur. Ülkemizde fiiliyatta adli kolluk ve idari kolluk personeli tam anlamıyla ayrılmadıkları için önleyici kolluk göreviyle olaya el koyan polis memuru iş savcılığa intikal ettikten sonra adli kolluk göreviyle suç ve suçluya dair olan görevini sürdürebilmektedir. Fakat bekçiler adli kolluk görevlisi olamayacakları için adli sürece dahil değildirler.(Adli Kolluk Yönetmeliği gereğince) Belirtmek gerekir ki bekçiler ile ilgili hukuk idare hukuku alanında kalmakta olup bekçilerin faaliyetleri de birer idari işlemdirler.

B) Mahalle Bekçiliğinin Kolluk Teşkilatındaki Konumu

‘’ Çarşı ve mahalle bekçi teşkilatı, en büyük mülkiye amirinin emrinde, genel zabıtaya yardımcı, silahlı bir kuruluştur ‘’ (772 s. kanun md. 2)

Genel ve özel kolluk ayrımında temel norm 3201 s. Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 3. maddesidir ; ‘’ Umumi zabıta : Silahlı bir kuvvet olan (polis) ve (jandarma) dır. Hususi zabıta : Umumi zabıta haricinde kalan ve mahsus kanunlarına göre teşekkül edip muayyen vazifeleri gören zabıta kuvvetleridir. ‘’

Bir görüşe göre bekçiler genel kolluğa yardımcı bir teşkilat olarak genel kolluğa dahildirler.(Yenisey, Kolluk Hukuku(2015), Beta, s. 52 / aynı görüşler için bkz. Gündoğan&Koç&Özbudak, Kolluk Hukuku(2007), Kartal s. 6-10)

Fakat çarşı ve mahalle bekçilerini kamu özel kolluk teşkilatına dahil olarak ele alanlar da vardır.(Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku(2007), Nobel, s. 35 / Pekmez, Kolluğun Silah Kullanma Yetkisi(2015), On İki Levha, s. 14-15)

Genel kolluk başta PVSK olmak üzere pozitif hukukun kolluğa tanıdığı yetkilere sahipken, özel kolluk ancak özel kanunlarında verilen yetkilere sahiptir.( Gündoğan&Koç&Özbudak s. 43) PVSK genel kolluğun, yani polis ve jandarmanın görev ve yetkilerini düzenleyen bir yasadır. (Gündoğan&Koç&Özbudak s. 33) PVSK md. 25 polis teşkilatı bulunmayan yerlerde il, ilçe ve bucak jandarma komutanları ile jandarma karakol komutanlarının bu kanunda yazılı vazifeleri yapıp yetkileri kullanacaklarını düzenlemiştir. Jandarmanın görev alanı ise JTGYK md.10 da belirtilmiştir.

Bekçiler özel kolluk olarak kabul edilir ise ancak 772 s. Kanun’da belirtilen durumlarda genel kolluğa yardımcı olarak kendilerine verilmiş yetkileri kullanabileceklerdir.

Bizce bekçiler ETK md. 3 bağlamında genel kolluğa yardımcı bir özel kolluk teşkilatı olup genel kolluğa 772 s. Kanun tarafından kendilerine tanınmış yetkiler çerçevesinde yardımda bulunabilecektir. Genel kolluğa yardımcı bir teşkilat olan bekçiler, 772 s. Kanun 3. maddeye göre diğer kanunlarla genel zabıtaya tevdi edilen görevlerde de zabıtaya yardımcı olurlar.

C) Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Yetkileri(772 s. Kanun md. 3,4)

Devriye Gezmek / Tipe Uygun Fiillere Müdahale / Afet ve Zararlara Karşı İnsanları Koruma / İnsanlara Yardımcı Olma

Kanunun 3. maddesi ve yönetmeliğin 8. maddesi ile de vazife saatleri içinde görev yerinde aralıksız devriye gezmek görevi bekçilere verilmiştir. Kolluk görevlileri genel yetki çerçevesindeki faaliyetleri sırasında görevi başındayken rastladığı suç ve kabahatlere derhal müdahale etmek zorundadır. Örneğin kapalı alanda sigara içen birine, lambaları yanmayan bir araca, kendine veya çevreye zarar verme riski taşıyan bir sarhoşa, kumar oynanan bir kahvehaneye ve sair ‘’tipe uygun fiillere‘’ önleyici kolluğun derhal müdahalesi gerekir. Fiillerin kabahat yahut suç oluşturuyor olması fark etmez. Lakin önleyici kolluğun bireyin temel hak ve hürriyetlere müdahale edebilmesi için Anayasa md. 13 gereği ilgili işlem için bir kanun ile yetkilendirilmiş olması gerekir. (Yenisey, Kolluk Hukuku(2015), Beta, s.13-14)

PVSK md 1-2-20 vb. maddelerine paralel olarak 772 s. Kanun md. 3/B-3/C bekçilerin insanları afet ve zararlara karşı koruma, insanlara yardımcı olma noktasındaki görevleri bakımından çeşitli hükümler içermektedir;

-Yangın, deprem, su baskını gibi afet ve tehlikelerle ilgili önbilgileri en kısa zamanda polis ve Jandarma ve itfaiye teşkilatına haber vermek ve önlenmesi gerekenleri önlemek,

-Yolda hastalanan, kazaya uğrayan, düşüp kalan ve genel durumu itibariyle yardıma muhtaç olanlara yardım etmek

-Yollarda dolaşan kimsesizleri, engellileri, acizleri ve çocukları bizzat yerlerine veya veli veya vasilerine teslim edilmek üzere en yakın kolluk kuruluşuna götürmek,

-Bir semt, yer, yol, sokak veya şahıs sormak için başvuranlara gerekli bilgiyi vermek,

-Doğum, ölüm, hastalık, kaza, yangın veya afet gibi önemli ve acele haller sebebiyle, yapılacak yardım isteklerinden gücü dahilinde olanları öncelikle yerine getirmek,

-Büyük tehlike arz eden yangın ve su baskını gibi afetlerde mahalle sakinlerine derhal bilgi vermek, görevli ekipler gelinceye kadar yerinde ve gerekli önleyici tedbirleri almak,

-Kuduz hayvana rastlandığında mümkün ise bunları tecrit ederek zararlarını ortadan kaldırmakla beraber belediyeyi haberdar etmek, bu suretle zararını ortadan kaldıramadığı takdirde itlaf etmek,

-Bulaşıcı ve salgın insan ve hayvan hastalıklarını en yakın kolluk kuruluşuna haber vermek,

Bekçilerin adli kolluk değil, önleyici idari kolluk vazifesini yerine getirdiklerini belirtmiştik. Bekçilerin yetkilerini sıralamadan önce belirtmek gerekir ki önleyici kolluğun bir önleme tedbirine başvurabilmesi için her şeyden önce ortada kamu emniyeti bakımından yakın bir tehlikenin mevcut bulunması gerekir. Kolluk tedbiri için aranan bir diğer şart ise tehlikenin önlenebilmesi için tedbirin zaruri olması gerekliliğidir. Pekala uygulanacak tedbir ile tehlikenin orantılı olması da gerekir. (Yenisey, Kolluk Hukuku(2015), Beta, s.143)

Yer ve Zaman Yönünden Yetki

772 s. Kanun md. 4 gereği çarşı ve mahalle bekçileri genel olarak güneşin batışı saatinden doğuşu saatine kadar vazife görürler. Güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmede sakınca bulunan fevkalade hallerde vali ve kaymakamın vereceği emirlerle gündüz de çalıştırılabilecek olan bekçiler bu durum dışında her ne suretle olursa olsun, gündüz çalıştırılamazlar.

Bekçiler yalnızca resmi olarak görevlendirildikleri bölgede ve çalışma saatleri içinde yetkilidirler. Bekçilerin çalışma bölgelerinin ne şekilde belirleneceği ilgili yönetmelikte belirtilmiştir. Ayrıca ilgili yönetmeliğin 10. maddesi gereğince vazife ile ilgili bir zorunluluk olmadıkça bekçilerin görev bölgelerinden ayrılmaları yasaktır. Zorunluluk halinde dahi mümkün olduğu nispette karakola bilgi verilmesi gerekir. Aksi halde yapılan kontrolde bölgelerinde bulunamayan bekçiler vazifelerini terk etmiş sayılırlar.

Yönetmeliğin 29. maddesi gereğince bekçiler, vazifelerini yerine getirirken ciddi davranmak, halk ile laubali bir şekilde konuşmamak veya ciddiyeti bozucu tavır ve hareket sergilememek zorundadırlar.

Yine belirtmek gerekir ki bekçiler açısından ‘’ Polis, görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini tesbit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkilidir. ‘’ şeklindeki PVSK md. 4’ün uygulama alanı bulamayacağını düşünüyoruz.

Zor ve Silah Kullanma Yetkisi

772 s. Kanun md. 5; ‘’ Çarşı ve mahalle bekçileri 2559 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen hallerde silah kullanabilir. ‘’

2559 s. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 16. maddesi polisin zor ve silah kullanma yetkisini düzenlemektedir. Her ne kadar 772 s. Kanun’da yalnızca silah kullanma yetkisinden söz edilmişse de bunun evleviyetle zor kullanma yetkisini de içine aldığı açıktır.

Öyleyse bekçiler, görevlerini yaparken direnişle karşılaşmaları halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidirler. Bu yetki kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan kuvvet, gerektiği vakit kanuni şartları da oluşmuş ise silah kullanmaya kadar varabilecektir. PVSK md. 16 polisin öncelikle direnen kişilere karşı veya eşya üzerinde doğrudan doğruya kullandığı bedeni gücüyle zor kullanması gerektiğini, bu yetmez ise bedeni kuvvetin dışında kullanılan kelepçe, cop, basınçlı ve/veya boyalı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçlarını maddi kuvvet olarak kullanabileceğini ifade etmektedir. Kanuni şartları oluşmuş ise polis silah kullanmaya da pekala yetkilidir.

Aynı durumlar bekçiler için de geçerlidir. Yine PVSK 16. maddeye göre bekçiler zor kullanmadan önce, ilgililere direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı ihtarını yapmakla yükümlüdür. Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir. Bekçiler zor kullanma yetkisi kapsamında direnmeyi etkisiz kılmak amacıyla kullanacağı araç ve gereç ile kullanacağı zorun derecesini kendisi ‘’Anayasal ve kanuni ölçülülük ilkesine uygun olarak ’’ takdir ve tayin edecektir. Ancak, toplu kuvvet olarak müdahale edilen durumlarda, zor kullanmanın derecesi ile kullanılacak araç ve gereçler müdahale eden kuvvetin amiri tarafından tayin ve tespit edilir. Pekala bu durumda da ölçülülük ilkesine uyulması gerekmekte ise de açıkça suç teşkil etmeyen bir durumda kolluk, amirinin emrine uymalıdır.

PVSK 16. maddede ayrıca polisin, kendilerine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunacağı belirtilmiştir. Herkes meşru savunma olarak kendisini veya başkasını koruyabilecek ise de bu hüküm ile kolluğa bunu yapmak özellikle üçüncü kişileri savunma açısından bir görev biçilmiştir.

Polis/bekçi;

a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,

b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,

c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde,

d) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.

Polis/bekçi; hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunmalıdır. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde,önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.

Polis/bekçi, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir.

Bekçilerin vazifelerini düzenleyen yönetmeliğin 12. maddesine göre tabancalar normal zamanlarda kılıflarında bulunmak zorunda olup yalnız tehlikeli anlarda ele alınabilecektir.

Belirtmek gerekir ki PVSK md. 16 bağlamında kullanılan silah ifadesi hukukumuzdaki genel silah tanımından farklı olup yalnızca ateşli silahları kapsamaktadır. Cop vb. ilgili normda maddi kuvvet olarak tanımlanmıştır.

Doktrinde katıldığımız bir görüşe göre kolluğun gerek kendisi gerekse üçüncü kişi lehine meşru savunmada bulunurken yalnızca zimmetine tahsisli olan silah, cop vb. aleti değil savunmaya yönelik her türlü eşyayı kullanabilmesi mümkündür. ( Pekmez, Kolluğun Silah Kullanma Yetkisi (2015), On İki Levha, İstanbul s. 38-39)

Polis ve Jandarmanın Derhal Müdahalesine İmkan Bulunmayan Acele ve Zaruri Hallerdeki Görevleri ; (md.3/A)

a) İnsanları korumak ve suçluları yakama yetkisi

Bekçiler genel kolluğun acele müdahalesinin mümkün olmadığı ‘’acil ve zaruri’’ durumlarda bir kimsenin can, mal ve ırzına yapılan saldırı ve tehditleri önlemek için saldırganlara müdahale etmek ve bunları yakalamakla yükümlüdürler.

Yine genel kolluğun müdahalesinin gerçekleşemediği acil ve zaruri hallerde bekçilere; suç işlenirken veya işlendikten sonra, henüz izleri meydanda iken suçluları yakalamak yükümlülüğü getirilmiştir.(suçüstü) Belirtmek gerekir ki CMK md. 90/1 gereği herkesin suçüstü halinde ve suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması durumunda geçici yakalama yetkisi bulunmaktadır.

Bekçi Vazife Yönetmeliği md. 23 hükmü ‘’Haklarında tevkif ve yakalama müzekkeresi çıkarılmış kimseleri gördükleri takdirde yakalar ve karakola teslim ederler.’’ demektedir.

Belirtmek gerekir ki böyle bir yükümlülük ve yetkinin bekçilere kanun ile verilmesi hukuki açıdan daha doğru olacaktır.

Bir suç sebebiyle yakaladıkları kimselere bekçiler CMK md. 90/4 gereği haklarını bildirmelidirler.

b) Suç delillerini muhafaza altına alma

Bekçiler, genel kolluğun müdahalesinin gerçekleşemeyeceği durumlarda suç delillerinin kaybolmamasını sağlayan muhafaza tedbirlerini almak zorundadırlar.

Madde metninde bekçilerin bu görevlerinin ifasında halkın yardımından da faydalanabilecekleri yazılıdır. Suç delillerini yok etmeye kalkan birini vatandaşın CMK md. 90/1 gereği geçici yakalama yetkisi vardır. Delil karartmak suç olduğundan, bu suça dair her türlü fiile karşı bekçilerin CMK 90/1 bağlamında vatandaştan yardım istemesi zaten mümkündür. Fakat madde metninde ‘’halkın yardımından faydalanır’’ denilmesi, lafzi bir yorum ile bekçilerin halka suç delillerini muhafaza altına alma konusunda emir verebilecekleri şeklinde anlaşılmamalıdır. Ancak elbette bireyler vatandaşlık görevlerini yaparak, öteki bireylerin hak ve hürriyetlerine hukuka aykırı bir müdahalede bulunmadan, kolluk görevlilerine rahatsızlık vermeden ve kamu görevini usulsüz bir biçimde üstlenmeden devletin kolluk görevlilerine yardımcı olabilirler.

c) Bekçiler kamu düzen ve güvenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların yapılmasına karşı, genel kolluk kuvvetleri gelinceye kadar önleyici tedbirleri almakla görevlendirilmiştir.

Kanun bu önleyici tedbirlerin neler olduğu açıklamamaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasa’nın 34. maddesi ve dolayısıyla 2911 s. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek, kanunlar çerçevesinde yapıldığı sürece bir haktır ve devlet bir negatif statü hakkı olan bu hakkın kullanımına müdahalede bulunmamakla yükümlüdür. Şüphesiz ki bu tür gösteri ve yürüyüşlere değil fakat kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine, bekçilerin önleyici tedbir mahiyetinde müdahale görevi bulunmaktadır. Bu noktada PVSK hükümleri kıyas yoluyla uygulanmalıdır. PVSK kanunsuz toplantı ve yürüyüşlerin dağıtılmasını, umuma açık yerlerde yapılan her türlü toplantı veya yürüyüşlerde veya törenlerde bozulan düzenin sağlanmasını ve önleme aramasını düzenlemiştir. Lakin biz bekçilerin önleme araması yapma yetkilerinin bulunmadığını düşünüyoruz.

Genel Kolluk Kuvvetlerine Yardım Yönünden Görevleri (md. 3/B)

*Genel olarak belirtmek gerekir ki içerdiği hükümler yönünden 3/B maddesi, bekçilerin yalnızca kolluk kuvvetleri ile birlikte yapabilecekleri işlere dair hükümler içermemektedir. 3/A’nın ‘’polis ve jandarmanın müdahale edemediği acele halleri’’ düzenlemesi, 3/B’nin ise ‘’yardım yönünden‘’ görevler başlığı taşıması bu tür bir yorumu akla getirse de 3/B’nin içeriği aksi yöndedir. Bilakis 3/B hükmü bekçilerin müstakil olarak sahip oldukları yetkileri içermektedir ve bu işlemlerin gerçekleştirilmesi ile genel kolluğa yardımcı olunacağı kabul edilmektedir. Fakat önemle vurgulanması gerekir ki 3/A ile ancak ve ancak genel kolluk olan polis ve jandarmanın müdahale edemediği haller ayrık olarak düzenlendiği için, 3/B’de geçen bazı hükümler de bu gibi özel durumlara aykırı yorumlanamaz. Örneğin bekçilerin ancak acil, zaruri ve polisin/jandarmanın müdahale edemediği durumlarda halkın can, mal ve ırzını korumak amacıyla saldırganlara müdahalede bulunabileceği yazılıdır. 3/B’nin bekçilere verdiği bazı fiilleri önleme görevi 3/A aşılacak şekilde uygulanarak, örneğin kumar oynandığından veya fuhuş yapıldığından şüphe edilen bir işletmedeki faaliyetin önlenmesi amacıyla 3/A maddesine aykırı bir yorumla işletmeye girilemez. Keza örneğin bekçiler PVSK md. 11, 21 veya ek md 3 gereğince öngörülmüş yetkileri kanımızca kullanamazlar. Yine aynı şekilde 3. maddenin son cümlesi ‘’ Bekçiler diğer kanunlarla genel zabıtaya tevdi edilen görevlerde zabıtaya yardımcı olurlar.’’ şeklinde ise de bu hüküm PVSK’nın olduğu gibi bekçiler için de uygulanacağı anlamını taşımamaktadır. Aksi halde 3/A maddesinin bir anlamı kalmamaktadır ki bu da yanlış bir yorum olur.

Bekçiler ;

-Uyuşturucu maddeler yapılan, satılan veya kullanılan yerleri,

-Kumar oynanan genel ve herkese açık yerleri,

-Görev bölgesi dahilinde gizli fuhuş yapanları,

-Görev bölgesi dahiline gelen misafir ve yabancıları,

En kısa zamanda polis ve Jandarma ve itfaiye teşkilatına haber vermek ve önlenmesi gerekenleri önlemek ile görevlendirilmişlerdir.

Belirtmek gerekir ki fuhuş, kumar ve uyuşturucu işleri suç teşkil etmektedir. Bekçiler suçüstü halinde bu tür olaylara derhal müdahale edebilir ve failleri yakalayarak genel kolluk müdahalesine kadar delilleri muhafaza altına alabilirler. Bu görevlerini yerine getirirken yine kanundan aldıkları yetki ile faillere karşı zor ve silah kullanımında da bulunabilirler. Fakat örnek vermek gerekirse bekçiler bu gibi fiillerin gerçekleştirildiği yerlerin işyeri/konut dokunulmazlığını ihlal ederek baskınlarda bulunamazlar. Kanımızca burada bekçilere doğrudan uygulayabilecekleri bir yetki verilmemiştir. Bekçiler, acele ve zaruri hallerde ancak bir önceki bölümde açıkladığımız ve 772. s. Kanun’un 3/A maddesinde belirtilen yetkilerini kullanabilirler ve fuhuş ve sair suçları genel kolluğun bulunmadığı zaruri durumlarda ancak bu yetkilerle önleyebilirler.

3/B maddesi ile bekçilere yüklenen ‘’genel kolluğa haber verme’’ görevi ile bu konularda önleyici amaçla ön alan araştırması yapma görevi verilmiştir. Suçların önlenebilmesi için önleyici kolluğun görev bölgesi dahilinde olup bitenlerden haberdar olması gerekir. Kumar, fuhuş ve uyuşturucu gibi suçların işlendiği yerlerin bulunup bulunmadığı konusunda bekçilerin genel kolluğa bilgi iletebilmeleri için bu konularda gözlem yaparak bilgi toplamaları gerekir. Bekçiler tarafından yerine getirilecek bu vazife esasen PVSK md. 8’in uygulanabilmesinde genel kolluğa büyük kolaylık sağlayabilecektir.

Kanunda bu konuda verilmiş bir diğer görev de yabancı ve misafirlerin genel kolluğa bildirilmesi ise de kanımızca bu ancak insan sirkülasyonunun az olduğu, merkezi olmayan semtler için uygulama alanı bulabilir.

772 s. Kanun ile verilen görev gereği bekçilerin bu konuda aldığı duyumların, teknik araç kullanılmadan yapılan ‘’gözle inceleme‘’ şeklindeki izlemeler sonucu edinilen izlenimlerin genel kolluk birimlerine aktarılması gerekmektedir.

Ayrıca 772 s. Kanun md. 3 gereğince bekçilere vazife saatleri içinde gördükleri, işittikleri, şüphe ettikleri şahıs veya hadiseleri, istirahate geçmeden evvel bağlı bulunduğu en yakın kolluk kuruluşuna bildirmek görevi de verilmiştir. Suçların önlenmesi için kolluğun bu gibi ön alan araştırmaları yapması önleyici kolluk vazifesinin gereğidir.

Bekçilere;

-Halkın sükun ve istirahatini bozanları, saldırgan delileri, rezalet çıkaracak derecede sarhoş olup başkalarını rahatsız edenleri,

-Mevzuat ve yetkili makamlarca tayin edilen saatlerden sonra her ne şekilde olursa olsun, halkın rahat ve huzurunu bozacak surette açık ve kapalı yerlerde gürültü yapanları,

-Sokak, geçit ve meydanları tıkayarak trafiğe mani olan taşıt ve araçlarını ve diğer engelleri,

-Yangın, deprem, su baskını gibi afet ve tehlikeleri,

En kısa zamanda polis ve Jandarma ve itfaiye teşkilatına haber vermek ve önlenmesi gerekenleri önlemek görevi verilmiştir.

3/A maddesine göre bekçiler zaten genel kolluğun acele müdahalesinin mümkün olmadığı ‘’acil’’ durumlarda bir kimsenin can, mal ya da ırzına yapılan saldırıları ve tehditleri önlemek için saldırganlara müdahale etmek ve yakalamakla yükümlüdürler.

Halkın sükun ve istirahatini bozmak, saldırgan deli olmak, rezalet çıkaracak derecede sarhoş olmak gibi fiiller bizce gerek bu kişilerin kendi can ve mallarına gerekse de toplumun can ve malına tehdit oluşturmaktadır. İlgili hükmün esas karşılığı olan PVSK md. 13’te polise bu gibi durumlarda ‘’ … eylemin veya durumun niteliğine göre; koruma altına alır, uzaklaştırır ya da yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar. … ‘’ denilmekle geniş bir yetki tanınmıştır. Kanımızca bekçilerin bu gibi durumlarda yapacakları müdahalenin 3/A maddesi göz önünde bulundurularak uygulanması gerekir. Bizce bekçiler ancak bu gibi hususların bir can, mal ya da ırza yapılan saldırı ve tehdide dönüşmesi yahut bir suç teşkil etmesi ve genel kolluğun müdahalesinin olanaksız olduğu acele ve zaruri hal oluşması halinde 3/A gereği zor kullanma yetkisine başvurarak duruma müdahale edebilirler.

Mevzuat ve yetkili makamlarca tayin edilen saatlerden sonra her ne şekilde olursa olsun, halkın rahat ve huzurunu bozacak surette açık ve kapalı yerlerde gürültü yapanların önlenmesi gibi durumlar kanımızca can, mal ve ırza tecavüz ve tehdit oluşturmamaktadır. Fakat mevzuatça belirlenen yükümlülüklere aykırı şekilde gürültü yapmak bir kabahat ve ötesinde suç oluşturduğu gibi kasten başkalarını rahatsız etmek amacıyla gürültü yapmak da ayrıca huzur ve sükunu bozma suçunu oluşturabilecektir. Kolluğun tipe uygun fiillere müdahale etmek görevidir. Kanımızca bekçilerin bu gibi durumları önleme görevi bu şekilde yorumlanabilir. Yine bu gibi fiilleri gerçekleştirenlerin tespit edilip genel kolluğa bildirilmesi görevi de bekçilere verilmiştir. Bu şekilde yetkililer gerekli adli ve idari yaptırımları uygulayabilecektir.

İdari Para Cezası Verme Yetkisi

Para cezaları için temel kanun olan Kabahatler Kanunu dilencilik, kumar, sarhoşluk gibi kimi kabahatlerde kolluğa idari para cezası uygulama yetkisi vermiştir. Kanunda kolluk tanımına hangi birimlerin girdiği belirtilmemiştir. Kabahatler Kanunu idari para cezası verebilecekleri sayarken genel manada ‘’kolluk’’ sözcüğünü kullandığından bizce usulüne uygun bir şekilde yetkilendirildikleri hallerde bekçilerin Kabahatler Kanunu’na dayanarak idari para cezası verebilmeleri gerekir. Lakin trafik idari yaptırım kararlarını kimlerin verebileceğini Karayolları Trafik Kanunu özel olarak düzenlediğinden trafik cezaları için aynı sonuca varamıyoruz.

Diğer yetkiler

-Bekçiler, bölgeleri içinde bulunan dükkan, mağaza, ev, motorlu araç gibi malların korunmasında sahipleri tarafından noksan alınan tedbirleri tamamlattırmakla yükümlüdürler.

Bu hükmün pratikte ne şekilde uygulanacağı bizce tartışmalıdır. Eğer ceza, yaptırım veya tedbir gerektirecek bir durum var ise tutanak ve benzeri şekilde durum tespit edilip ilgili birimlere yönlendirilebilir veya yetki dahilinde gerekli tedbirler uygulanabilir ki bunun için de kanun gereği yetkilendirilmiş olmak gereklidir. Her ne kadar eksiklikleri tamamlattırma yetkisi kanun ile verilmişse de insanlara zor kullanılarak bu tedbirler tamamlattırılamaz. Bizce bu tamamlattırma uyarı mahiyetinde olmalıdır.

Yönetmeliğe göre bekçiler;

-Bölgesi içindeki sokaklarda yanmayan lamlara göçmüş lağımlara, geçidi tehlikeye düşürecek yapı ve yol yapımı ve ışıklandırmaya yıkılmaya yüz tutmuş binalara açılarak ışık konulmadan bırakılmış çukur veya yığınlara rastladıklarında mümkün olduğu kadar tedbire başvurmakla beraber, durumu karakol amirine bildirirler.

- Patlamış su veya havagazı boruları veya kopmuş elektrik, telefon, telgraf telleri veya devrilmeye yüz tutmuş direklerini gördüklerinde gerekli onarmanın yapılması için durumu ilgililere duyururlar ve yapılmasına kadar ammenin selametini sağlamak bakımından acele tedbirleri alırlar.

-Halkın toplu olarak bulunduğu yerlerde veya seyirci alan yerlerin dağılma saatlerinde kalabalık arasında şüpheli kişilerin hareketlerini kontrol ederek düzeni sağlarlar.

Anlaşılan odur ki bu hüküm ile bekçilere belli başlı alanlarda olası olumsuzlukların önlenmesi için gözlem yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Şüphesiz bir olumsuzluk çıktığı vakit genel kolluğu bilgilendirecek ve gerekirse kanundan aldıkları yetkiler ile durumu kontrol altına alacaklardır.

-Gazete, ilan ve reklam dağıtıcıların hareket tarzlarını izler, asılmak, dağıtılmak veya serpilmek suretiyle yapılan ilan ve reklamları inceler ve bunların belli yerlerde başka yerler asılmalarına konulmalarına engel olurlar.(cümle bu şekilde olup imla hataları bizden kaynaklanmamaktadır)

Kabahatler Kanunu md. 42 ‘’afiş asma‘’ kabahatini düzenlemektedir. Kanımızca bekçilere verilen bu görev, ilgili 42. madde ile paralel olarak uygulanmalıdır.

-Merdiven, kazma, kürek ve benzerleri gibi suç işlemeye yarayacak aletlerin açıkta bırakılmaması ve açıkta bulunması zaruri olan eşyanın kaybolmaması için gerekli tedbirleri alırlar.

-Suç sayılmayacak ve fakat kendini idare edemeyecek derecede sarhoş olanların bir tehlikeye uğramalarına veya herhangi bir suç işlemelerine mani olmak üzere tedbir alırlar ve gerekli yardımda bulunurlar.

- Bölgeleri içinde terkedilmiş veya kaybedilmiş çocuklara rastladıklarında gerekli işlem yapılmak ve tedbir alınmak üzere karakola getirerek teslim ederler.

- Bekçiler, vazife bölgeleri dahilindeki mahalle, cadde ve sokakları, meydan, park, bahçe, mesire yeri gibi yerleri; Devlet büyüklerinin, mülki askeri erkan gibi tanınmış zevatın oturdukları evleri; doktor, ebe, eczacı, hastabakıcı, veteriner gibi ammenin sağlığı ile ilgili meslek sahiplerinin oturdukları yerleri, hastahane, dispanser, eczane kimyahane ve hayvan bakım yuvalarını, elektrik, havagazı muhabere ve diğer aydınlatma ve ısıtma vasıtalarının fabrika, santral ve sair teşkilat ve tesislerinin bulundukları mahalleri; su yolları, çeşmeleri, depoları ve yangın muslukları; devlet müesseselerini, umuma mahsus istirahat ve eğlence yerlerini ve emniyet ve asayiş bakımından önemli mahal ve noktaları tanımaya, öğrenmeye ve gerektiğinde bu bilgileriyle yardım etmeğe mecburdurlar. Bekçilere yukarıdaki fıkrada belirtilen hususları gösteren birer rehber verilir.

- Yardım istemek zorunda kaldıkları veya süratle diğer zabıta kuvvetlerinin veya itfaiye kurtarma, sıhhi imdat gibi yardımcı ekiplerin el koymasını gerektiren hal ve olaylardan en seri araçlarla bağlı bulundukları karakollara ve mümkün olduğu takdirde karakollarla birlikte yardımda bulunacak teşekküllere haber verirler. Bu haber verme, telefon, düdük ve diğer emin vasıtalarla yapılacağı gibi zorunluluk halinde havaya ateş etmek suretiyle de yapılabilir. Bu kabil bir haber verme veya imdat isteme halinde işiten veya haber alan diğer bölge bekçileri yetişmek zorundadır.

Durdurma ve Kimlik Sorma Yetkisi

Bu yetki esasen PVSK’da düzenlenmiş olup polise ve yine PVSK md. 25 gereği jandarmaya tanınmış bir yetkidir. (md. 4/A)

Yönetmeliğin 16. maddesinde ise ‘’ Bekçiler bölgeleri içinde dolaşın şüpheli şahısları takip eder ve hüviyetlerini araştırırlar. ‘’ denilmiştir.

Kanımızca yönetmelikteki bu hüküm kimlik sormak yönünde bir hüküm olmayıp suçların önlenmesi amacıyla bilgi toplanmasını, ön alan araştırması yapılmasını amaçlamaktadır. Yine bu hüküm 1774 s. Kimlik Bildirme Kanunu hükümleri gözden geçirilir ise ilgili kanun hükümleri bakımından işlevseldir. Kanunda sayılı işyerleri, kapıcılar, yöneticiler vb. kimseler kolluk tarafından istenildiğinde veya kimi hallerde istem gerekmeksizin taşınmazlardakilerin kimlikleri vb. hususları kolluğa bildirmekle yükümlüdürler. Bekçiler şüphelendikleri şahısların hüviyetlerini bu ve benzeri şekillerde de bizce araştırabilirler.

Fakat kanun ile bekçilere görev biçilmiş çoğu vazifenin ifası için bizce bekçilerin insanları durdurarak kimliklerini sorması ve genel bilgi taraması yapması(GBT) gerekmektedir. Tüm bu görevlerle yükümlü bir görevlinin evleviyetle kimlik sorma yetkisine sahip olduğu yönünden bir yorum yapılabilir.

D) Mahalle Bekçilerinin Görevlerini Yapmalarına Engel Olmanın / Direnmenin Sonuçları

-Kimlik bildirmeme : Belirtmek gerekir ki durdurma işlemi kişinin seyahat özgürlüğünü, kimlik bilgileri ise kişisel verilerini ilgilendirdiği ve gerek Anayasa gerekse kanunlar ile tanınan temel hak ve hürriyetlerden oldukları için olması gereken bunların kanun ile sınırlandırılmasıdır. Toplumsal hayatta görüldüğü üzere bekçilerin pratikte durdurma ve kimlik sorma yetkisine sahip oldukları açıktır. Bekçilerin bu yetkiye sahip olmaları önleyici kolluk vazifesi için zaten bir zorunluluktur. Bizce teorik açıdan da çoğun içinde az da vardır denilerek evleviyetle bekçilerin kimlik sorma yetkisine sahip oldukları kabul edilmelidir. Öyleyse PVSK md. 4/A ve Kabahatler Kanunu md. 40 gereği kimliğini bildirmeyen kişiye karşı çeşitli yaptırımlar ve tedbirler uygulanabilecektir.

Öncelikle kolluk tarafından vatandaşın kimliği görev ile bağlantılı olarak sorulmalıdır. PVSK bu noktada bekçiler için de kıyas yoluyla dayanak alınacağı için bekçilerin vatandaşları ‘’öylesine’’ değil mesleki bir şüpheye düştükleri zaman durdurmaları ve önleyici kolluk vazifesi gereği kimlik sormaları gerekir. (bu sorgu genel bilgi tarama sorgusu diye bilinen yöntem ile devam edecektir.)

Bekçi, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir. Durdurduğu kişiden kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir. Bekçi, görevini yerine getirirken, kendisinin bekçi olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sormalıdır. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir. Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz. Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.

Kimliğini bildirmeyen kişiye Kabahatler Kanunu md. 40 gereği idari para cezası uygulanacaktır. Fakat kimliğini bildirmeyen veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunan kişi kimlik tespiti amacıyla tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir ve bu kişi kimliği tespit edilene kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.

Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilmelidir.

İşlediği bir suçtan kurtulmak amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanan kişi ise TCK md. 268 gereği suç işlemiş kabul edilecektir.

Bu noktada bekçilerin durdurdukları kişilerin işlemleri sırasında veya daha sonra bu kişilerin yakalanması lüzum geldiği vakit bekçiler tarafından tarama/elle yoklama/denetleme gibi aramaya varmayan fakat güvenliğin sağlanması için lüzumlu tedbirlerin alınıp alınamayacağı gündeme gelmektedir.

Polise durdurma ve kimlik sorma yetkisi veren kanun maddesinin devamında polise bu yetkiler verilmiştir. Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.

Mantıken bir kolluk görevlisinin başta kendisini güvene almak için yeterli şüphe oluşursa durdurduğu kişide silah vb. bulunup bulunmadığının anlaşılması için kaba üst taraması yapabilmesi zaruridir. Fakat bu işlem de kişinin temel hak ve hürriyetlerini sınırlandırdığı için yetki kanun ile verilmelidir.

-Görevi yaptırmamak için direnme : Belirttiğimiz üzere bekçilerin zor kullanma yetkisi bulunmakta olup orantılı bir şiddet ile direnci kırmakla görevlidirler. Fakat bunun haricinde kişinin hukuka uygun bir biçimde kolluk görevini yürüten bir görevliye karşı görevini yaptırmamak için direnmesi, eğer suçun unsurları oluşmuş ise TCK md. 265’te düzenlenmiş olan görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturacaktır. TCK’nın ilgili 265. maddesinin içtimaya dair düzenlemesi gereği direnme suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

-772 s. Kanun md. 42 : ‘’ Görevini ifa sırasında bekçilere karşı suç işleyenler, genel zabıta mensuplarına karşı suç işleyenler gibi ceza görürler. Bekçi teşkilatına ait her türlü mal ve kıymetler hukuki ve cezai bakımından Devlet malı hükmündedir. ‘’

T.C. YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ E. 1998/4186 K. 1998/5179 T. 14.5.1998;

‘’ … sarhoş olup gürültü yaparak çevreyi rahatsız eden sanığın, kendisini karakola götürmek isteyen çarşı ve mahalle bekçisi yakınanın bu görevini engelleme amacıyla şişe ve sandalyeyle vurmaya yeltenme eyleminin, TCY.nın 258/3. maddesinde öngörülen etkin direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden … ‘’

T.C. YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ E. 2015/19795 K. 2016/11544 T. 26.5.2016;

‘’ … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasına karışan aracın, ... istikametine ters şeritten girdiğinin, görevli polis memuru müşteki ... ile çarşı ve mahalle bekçisi müşteki … tarafından görülmesi üzerine durdurulduğu, araç şoförünün ... 'siz kimsiniz, trafik polisi misiniz, size evrak falan vermem' diyerek aracından çıktığı, ayrıca şüpheli ...ile beraber müştekilere hitaben ana avrat küfür ettikleri, bunun ardından her üç şüphelinin de müştekilere yumruk ve tekme atmaya başladıkları … iddia edilmesi karşısında, eylemlerinin TCK'nın 265/1, 43. maddeleri kapsamında, görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,

E) Mahalle Bekçilerinin Görev Suçları

772 s. Kanun md. 39 : ‘’ Bekçi teşkilatına ait olup, kendisine teslim edilmiş bulunan araç, gereç teçhizat ve eşyayı zayi, tahrip veya temellük edenler veya bunları tahsis olundukları mahal ve maksat dışında kullananlar, kulanılmasına sebep olanlar veya emir verenler hakkında Türk Ceza Kanununun, Devlet malları aleyhine işlenen suçlar ile ilgili maddeleri uygulanır. ‘’

772 s. Kanun md. 40 : ‘’Çarşı ve mahalle bekçileri vazifelerinden mütevellit veya bu vazifelerini ifa sırasında işledikleri suçlardan dolayı Memurin Muhakemat Kanununa tabidirler. ‘’

Burada önemli olan nokta şudur, bekçiler usulünce görevlendirilmedikleri vakit yalnızca belli alanlarda ve geceleri görevli oldukları için görevleriyle ilgili işledikleri suçlarda bu hususlar öncelikle göz önünde bulundurulmalıdır. Bekçiler bir kamu görevi ifa ettiklerinden görevi kötüye kullanma, rüşvet, zimmet vb. suçların faili olabilecekleri gibi kamu görevinin ifası sırasında işlenen bir suç için bu durum cezada bir ağırlaştırıcı sebep ise bu da bekçiler için uygulama alanı bulacaktır.

Yine belirtmek gerekir ki 772 s. Kanun md. 40 gereği bekçiler Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine tabi olup görev suçları ile ilgili soruşturma izni vb. durumlar bekçiler için de geçerlidir.

T.C. YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 1994/107 K. 1994/689 T. 1.3.1994;

‘’ … 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununun . maddesinde, çarşı ve mahalle bekçilerinin hizmet görevleri dışında her ne suretle olursa olsun çalıştırılamayacakları açıklanmış bulunmasına ve temellük edilen paranın sanığa görevi gereği olarak teslim ve tevdi edilmiş olmadığının anlaşılmasına nazaran eyleminin emniyeti suistimal suçunu teşkil edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi … ‘’

T.C. YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ E. 2002/19708 K. 2003/9143 T. 1.12.2003;

‘’ … Hırsızlık suçundan sanık Mürsel hakkında yapılan duruşma sonunda … Emniyet Müdürlüğünde çarşı ve mahalle bekçisi olarak görev yapan sanığın olay gecesi kendini Başkomiser olarak tanıtıp yakınanın kimlik ve saatini aldığı ve onun geri istemesi üzerine yakınanı dövüp "seni şubeye götürürüm" diyerek tehdit ettiğinin iddia edilmesi karşısında; eyleminin gasp suçuna oluşturup oluşturmadığına dair delilleri takdir ve tartışma görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilmelidir … ‘’

YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ E. 1996/1714 K. 1996/2732 T. 8.7.1996 ;

‘’ … Sanık, çarşı ve mahalle bekçisi olarak görevli ise de, hizmet alanının tekel ve yakın çevresiyle sınırlandırılması nedeniyle ve suçun görev yeri dışında adliye parkında işlendiği anlaşıldığından, sanığın vazife esnasında suçu işlemediği fakat görevi nedeniyle kendisine verilen silahla suçu işlediği gözetilmeden TCK.nun 281 yerine 251. maddesiyle fazla ceza tayini … ‘’

Sonuç

Kanımızca 772 s. Kanun değiştirilerek veya PVSK’ya bazı hükümler eklenerek suçların önlenmesinde ciddi bir vazife ifa eden çarşı ve mahalle bekçilerinin görev ve yetkilerine dair hukuki dayanaklar sağlamlaştırılmalıdır.

Av. Alp Öztekin

(Bu makale, www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanmak üzere kaleme alınmış olup, ancak hukuka ve etik ilkelere uygun atıf yapılması suretiyle kullanılabilir. )