MAAŞ HACZİNDE İŞVERENİN SORUMLULUĞU

Abone Ol

Kısmen haczi caiz olan şeyler: Madde 83 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haciz olunabilir.

(Değişik: 12/4/1968 – 1045/1 md.) Ancak haciz olunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.

Maaş ve ücretlerin kesilmesinde usul: Madde 355 – Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haciz olunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar.

Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vuku bulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyeti de mal memuru veya daire amiri yahut hususi müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya amirini haberdar etmeğe mecburdur.

Yukarıdaki maddeye riayet etmeyenler hakkında hükümler: Madde 356 – Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır.

Yukardaki madde hükümlerine riayet etmeyen herhangi bir memur veya amir hakkında istenecek malumatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.

I.GENEL OLARAK

Takibin kesinleşmesinden sonraki evrede borçlunun mal, hak ve alacakları üzerine haciz koyabilme hakkına sahip olan alacaklının talebi doğrultusunda borçlunun maaş ve ücreti üzerine nasıl haciz koyabileceği hususunu 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 83,355,356 maddelerinde ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir.

Borçlunun kamu yahut özel sektör statüsünde bulunan herhangi bir kurum ya da işyerinde çalışıyor olması halinde aldığı ücretin ¼ ‘den daha azı olamayacak şekilde üzerine haciz konulabilir.

Alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda borçlunun aldığı maaş üzerine haciz konulabilmesi için icra dairesi tarafından borçlunun çalıştığı iş yerine haciz müzekkeresi gönderilmesi gerekmektedir. Müdürlükçe hazırlanan bu haciz yazısı borçlunun çalıştığı kuruma varsa kayıtlı elektronik posta adresi üzerinden e-tebliği ile yoksa çalıştığı işyerinin adresine bir tebligat ile bildirilir.

Maaş haczinin muhatabı olan işveren kuruma haciz müzekkeresinin olanaklı yollardan herhangi biri ile tebligat yapılmasın üzerine yedi gün içinde haciz kararını veren icra dairesine borçlunun halen iş yerinde çalışıp çalışmadığını, çalışıyor ise aldığı maaşı, hacze konu maaş üzerinde başkaca bir haciz olup olmadığı hususu ile tebliğ olan müzekkere nevinde haczin neleri kapsadığı ile ilgili olarak iş veren kurumca icra dairesine cevabi bir bildirimde bulunulmak zorundadır.

Maaş haciz müzekkeresi kendisine tebliğ olan işveren – kurum tarafından borçlunun maaşından gerekli yasal kesinti yapılarak dosya borcu bitinceye kadar gerekli ödemeler icra dosyasına yapılır. Pratik uygulamada karşılaşılan problemlerden biri yüksek miktarlı dosya borçlarında haciz müzekkeresinde gösterilen borç miktarı geçen zaman içerisinde haczi uygulayan kurum tarafından güncellenmesi gerekmektedir. Öyle ki işçinin maaşından kesinti yapılan miktar bazen dosyanın aylık faizine bile denk gelmediği somut vakalar bulunmaktadır. İş veren kurumun kesintileri yaptığı belirli dönemlerde haciz yazısının kendisine tebliğ eden icra dairesi ile iletişime geçmesi ve güncel borç miktarından haberdar olması gerekmektedir. Böylece borçlunun maaşından henüz ne kadar kesinti yapması gerektiği bilgisine sahip olunması ile birlikte, araya başkaca bir haczin girmesinin önüne geçilmesi sağlanacak ve mağduriyetlerin önüne geçilebilecektir.

Usulüne uygun bir tebligat ile maaş haczinden haberdar olan ancak icra dairesine herhangi bir bildirimde bulunmayan iş veren, işçisinin haciz müzekkeresi tebliğ tarihi itibariyle hak etmiş olduğu maaş miktarının haciz konulan kısmı kadar borçtan sorumlu tutulacaktır. Sorumluluk arz eden bu miktar üzerinden işverenin mal varlığı üzerine haciz konulabilir.

Borçlunun maaşı üzerinde birden çok haciz bulunması halinde, tarihsel olarak sıralanacak ve en önce gelen haciz ilk haciz sırasına girecek şekilde borçlunun maaşından kesinti yapılarak ilgili icra dairesinin dosyasına ödemelerin yapılması gerekeceketir. Birden fazla haczin varlığı halinde bu hacizler tarihsel bir sıraya konur, önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. 

İşçinin almakta olduğu maaşın 1/4'ünden fazlası haczedilemez.

İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır. Bu nedenle sadece nafaka alacakları için işçinin aldığı maaşının tamamı üzerine haciz konulabilir.

4857 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre; işçinin almakta olduğu ücretin 1/4’ünden fazlası haczedilemez. İkramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü yoktur.

Fazla mesai, evlilik, çocuk zammı, ayni yardımlar üzerine haciz konulamaz.

Devlet ve ona bağlı müesseselerde çalışan işçilere ilave tediye yapılması hakkındaki 6772 Sayılı kanunun 4. Maddesine göre; Aylık istihkakların hesabında fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyeler nazarı itibara alınmaz. Bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icap ettirdiği primler kesilemez ve bu paralar borç için haczedilemez.

Usulüne uygun maaş haciz müzekkeresinin tebliğine rağmen borçlunun maaşından kesinti yapıp icra dosyasına yatırmayan alacaklıya karşı, borçlu çalışanın Sgk hizmet dökümünün icra dairesince hazır edilmesi ardından, iş yerine yapılan tebliğ tarihi dikkate alınmak suretiyle yapılacak bir hesaplama sonrasında işverenin icra dosyasına borçlu olarak eklenerek malvarlığı üzerine haciz konulmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 355. ve 356. maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı, yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullandığı, işveren tüzelkişinin İcra ve İflas Kanunu’nun 355 ve 356. maddeleri gereğince borçlunun kesilmesi gereken maaşı kesmeyip icra dosyasına yatırmamakta sorumluluğu bulunmaktadır.

II. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/4489 Esas ve 2021/10345 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Borçlunun temyiz isteminin incelenmesinde;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Borçlunun maaşının 1/4 dışında, ek ders ücreti üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince borçlunun şikayetinin kabulü ile borçlunun ek ders ücretinin tamamına konulan Haczin Kaldırılmasına ve borçlunun maaş ve ek ders ücreti toplamının ¼’ü oranında hesap edilen 1.262,62 TL üzerinden haczin devamına,,karar verildiği; Bölge Adliye Mahkemesi' nce ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, şikayetin kısmen kabulü ile davacı borçlunun maaş ve ek ders ücreti toplamının ¼’ü oranında hesap edilen 1.262,62 TL üzerinden haczin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verildiği anlaşılmıştır.

Borçlunun sadece ek ders ücretinin üzerine konulan haczin kaldırılmasına yönelik icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.

İİK'nun 83. maddesinde kısmen haczi caiz olan şeyler sayılmış olup, ek ders ücretlerinin maaştan sayılacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda bu ücretin tamamının haczedilmesine yasal bir engel yoktur.

O halde bölge adliye mahkemesince taleple bağlılık ilkesini düzenleyen HMK'nun 26. maddesi gereğince talepten fazlasına hükmedilemeyeceği için ek ders ücretine konulan haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin reddi gerekirken şikayetin kısmen kabulü ile borçlunun almış olduğu maaş ve ek ders ücretinin bir bütün olarak kabul edilerek bu miktar üzerinden ¼ oranında hesap edilen 1.262 TL yönünden haczin devamına karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 01/03/2021 tarih ve 2021/316 E. - 2021/382 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/1664 Esas ve 2021/2681 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, maaşının 1/4’ünün yanında fazla mesai, döner sermaye, yazılı olmayan ücret ve ek ödemlerinin de haczedildiğini ileri sürerek, maaşı dışında diğer ödemeler için yapılan haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece ilk olarak, borçlunun maaş ve ücretinin ¼‘ünün haczedildiği, işlemde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, anılan kararın borçlu tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddolunduğu, kararın borçlu tarafından temyizi üzerine ise Dairemizce; "Somut olayda, her ne kadar icra müdürlüğünce, 06/06/2018 tarihli tensip kararı ile borçlunun almakta olduğu maaş ve ücretinin 1/4’ünün haczine karar verilmiş ise de, aynı tarihli ... Devlet Hastanesine yazılan müzekkerede “....maaş veya döner sermaye, mesai gibi burada yazılı olmayan ücret ve ek ödemeler toplamı üzerinden maaş ve ücretinin 1/4’ünün....haczine karar verilmiştir...” şeklinde tensip kararına aykırı haciz yazısı yazıldığı, o halde mahkemece, maaş dışındaki kesintilerin niteliği belirlenerek, yukarıdaki ilkelere göre değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğundan" bahisle bozulduğu, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda mahkemece; şikayetin kabulü ile 06.06.2018 tarihli haciz yazısının iptaline, borçlunun fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri ve bunun gibi esas ücrete munzam tediyeler üzerindeki haczin kaldırılmasına, borçlunun maaş ve ücretinin ¼ ünün haczinin baki kalmasına karar verildiği görülmektedir.

Bilindiği üzere; Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Mahkeme bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorundadır. Çünkü bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf açısından usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olur.

Somut olayda, mahkemece; Dairemizin bozmaya ilişkin ilamına uyulmasına karar verildiği, bu hususta ... Devlet Hastanesi’ne yazı yazılarak borçlunun maaş ve ücretlerinin haczi yazısının ne şekilde uygulandığı hususu sorulduğu, fakat gelen 09.09.2020 havale tarihli cevabi yazının, Bozma ilamında ifade olunan ‘4857 sayılı Kanun'un 35. maddesine göre; işçinin almakta olduğu ücretin 1/4’ünden fazlası haczedilemeyeceği fakat ikramiye, toplu sözleşme farkı ve nema da ücretten sayılacağından onların da aynı koşullarda haczini engelleyen bir yasa hükmü olmadığı, ayrıca 6772 sayılı Kanun'un 4. maddesinde ise; "Fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği …’ ilkeleri gereği, mahkemece, maaş dışındaki kesintilerin niteliğinin belirlenmesi suretiyle incelenerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulmaması nedeniyle, anılan mahkeme kararının bozulması cihetine gidilmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/4736 Esas ve 2020/3518 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu ,,,Danışmanlık Temizlik ....Ltd. Şti'de çalışması nedeniyle, şikayetçi işverenden almakta olduğu maaşının haczine ilişkin yazıya cevap verilmemesi üzerine şirket adına kayıtlı araçların haczi, bunun üzerine şikayetçinin icra müdürlüğünden İİK’nın 355-356. maddeleri gereği tüzel kişiliğin sorumlu olmadığı, kesinti yapmayan kanuni muhatabın tespit edilerek onun sorumlu olması gerektiği iddiası ile haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin 16.01.2018 tarihli işlemin iptali için icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile memur işlemlerinin kaldırılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Borçlunun maaş ve ücretinin haczi, İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre, icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine, maaş ve ücretinin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince 355. madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır. Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rucü hakkı vardır.

İcra dairesince maaş haciz müzekkeresinin muhatabı olan özel ya da tüzelkişi işveren borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarını kesip hemen icra dairesinin banka hesabına göndermekle yükümlüdür. Yasada belirtilen sürede cevap verilmediği takdirde işveren durumundaki gerçek ya da tüzelkişinin sorumlu olacağında kuşku yoktur.

İİK’nun 355. ve 356. maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullanmıştır. Bu durumda, şikayetçi işveren tüzelkişinin İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince sorumluluğu vardır.

O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi ve bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 24.01.2019 tarih ve 2018/2315 E. - 2019/101 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarih ve 2018/88 E. - 2018/427 K. sayılı kararının re'sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/8838 Esas ve 2017/1051 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine, borçlu ...'ün, şikayetçi üçüncü kişi ... İlaç San.ve Tic.A.Ş. yanında işçi olarak çalışması nedeniyle, şikayetçi işverene, borçlunun almakta olduğu maaşının 1/4'ünün haczine dair 13.11.2014 tebellüğ tarihli maaş haciz müzekkeresi gönderildiği, kesinti yapılmaması nedeniyle, İİK'nun 355 ve devamı maddeleri gereğince üçüncü şahıs şikayetçiye 20.03.2015 tarihinde yeniden ihtaratlı müzekkere tebliğ edildiği, şikayetçi üçüncü kişinin, haciz müzekkeresi tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olmadığını, bu nedenle, gönderilen müzekkerelerde yazılı borç miktarından sorumlu olmadığını, icra dosyasına borçlu olarak eklenmelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, tebligatların usulüne uygun olduğu, davacı şirkete maaş haciz müzekkeresinin ilk tebliğ tarihi olan 13/11/2014 tarihinden itibaren yapılması gereken kesintilerden şirketin sorumlu olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Borçlunun maaş ve ücretinin haczi, İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre, icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine, maaş ve ücretinin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren (veya bu işle görevli kanuni muhatap), bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince 355.madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır.

Somut olayda, şikayetçi üçüncü kişi ... İlaç San.ve Tic.A.Ş., borçlunun çalışmakta olduğu işyeri olup, tüzel kişiliğin, İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince sorumluluğu bulunmamaktadır. İcra müdürlüğü tarafından, borçlunun maaşından kesinti yapmakla yükümlü olan kanuni muhatabın tespit edilip, onun, haciz müzekkeresinin ilk tebliğ
tarihi olan 13/11/2014 tarihinden itibaren yapılması gereken kesintilerden sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.

Kabule göre de; Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Adrese dayalı kayıt sistemi ise gerçek kişiler yönünden olup, tüzel kişiler hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2.maddesinin uygulanması mümkün değildir. Zira tüzel kişiler adına ve adı geçenin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31.maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz.

O halde, mahkemece, şikayetçi şirketin, İİK'nun 355 ve 356. maddeleri gereğince sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle şikayetin kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Şikayetçi şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

III. SONUÇ

Borçlu çalışanın maaşına icra dairesi marifetiyle haciz konulabileceği, hacze ilişkin bildirimin iş yerine tebliğ edilmesiyle birlikte 7 gün içinde icra dosyasına gerekli bildirimlerde bulunularak; çalışanın maaşı üzerinde başka haciz olup olmadığı ve varsa hangi icra dairelerinden hacizlerin devam ettiği, haciz müzekkeresine herhangi bir şekilde cevap verilmemesi ve herhangi bir kesinti yapılmaması halinde iş yerinin borçlunun maaşından kesebileceği tutar kadar miktardan sorumlu olacağı, sorumlu tutulan miktar kadar işverenin  sair malları üzerine haciz konulabileceği ancak bu miktar bedelin icra dosyasına ödenmesi ile hacizlerin kaldırılabileceği hususlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.