Lisansüstü eğitim, yükseköğretim kurumlarında yürütülen yüksek lisans, doktora ve sanatta yeterlilik programlarını kapsayan bir eğitim aşaması olarak tanımlanabilir. Bu eğitim lisans eğitiminin aksine fakülte bünyesinde değil enstitüler nezdinde gerçekleştirilmektedir.
Lisansüstü eğitimin temel argümanı lisans eğitimi sonrası kişiye özel bir alanda uzmanlaşma sağlıyor olmasıdır. Bu metinde lisansüstü eğitimin amacı, kişiye ve toplumsal yaşama katkılarından söz edilecektir.
Lisans eğitimi bazı istisnalar hariç olmak üzere 4 yıllık programlardan oluşmaktadır. Bu süreç içerisinde öğrenci zorunlu ve seçmeli olmak üzere çeşitli derslerde eğitim almaktadır. Zorunlu dersler özellikle alana ilişkin teorik ve yapısal bilgiler içermektedir. Öğrenci bu derslerin yanında ilgi alanına yönelik seçmeli dersler alabilmekte ve uzmanlaşmak istediği alana ilişkin birtakım bilgilere sahip olabilmektedir. Ancak ülkemizde yapılan tüm çalışmalara rağmen lisans eğitiminin halen yeterli aşamaya ulaşmadığı söylenebilir.
21. yy. tam anlamıyla bir uzmanlaşma yüzyılıdır. Dünya değişmiştir, artık doktor her hastaya bakamayacak, her avukat her davaya çözüm bulamayacaktır. Toplumsal değişim klasik işbölümü kavramının kalıplarını yıkmış, bu kavramı uzmanlık adı verilen parçalara ayırmıştır. Bu uzmanlaşmanın spesifik bir noktada toplanması ve uzmanlaşmak istenen bilginin dağınık değil toplu halde muhafazası elzemdir.
Lisansüstü eğitim çoğu zaman bireyin bakış açısını ve bilgi birikimi genişletmektedir ancak eğitim sürecinin adımları olan özellikle tez ve sanat eserleri gibi çalışmalar sadece bireyin bakış açısının ve araştırmalarının yansıması olarak değil aynı zamanda toplumsal gelişimin adımları olarak da değerlendirilmelidir. Lisansüstü eğitimin bireysel bir kariyer olarak düşülmesi hatalı olacaktır zira böyle bir düşünce, bilginin değersizleştirilmesine ve beraberinde akademik yetersizliğe sebebiyet verebilecektir. Bilimsel gelişmenin ulaştığı nokta bir toplumun da ulaştığı aydınlamayı yansıtmaktadır. Bu amaçla lisansüstü eğitim sürecinin tüm aşamalarında ve yapılacak çalışmalarda özgünlük, özgürlük ve nesnellik kriterlerine özellikle önem gösterilmelidir. Lisansüstü eğitimde bu kriterlerin varlığı ülkemizde bilimin gerçek değerine ulaşmasına hizmet edecektir.
Sonuç olarak eğitim sonu olmayan ve her adımda aydınlatıcı bir yoldur. Uzmanlık alanları da bu yolun köşe taşlarını oluşturmaktadır. Çağımızın gerektirdiği uzmanlaşmayı sağlamanın ilk ve en önemli adımlarından biri de kaliteli bir lisansüstü eğitim sisteminin sağlanması olacaktır. Bu farkındalığın kazanılması noktasında devletin yanında topluma da büyük görevler düşmektedir.
Lisansüstü eğitimin temel argümanı lisans eğitimi sonrası kişiye özel bir alanda uzmanlaşma sağlıyor olmasıdır. Bu metinde lisansüstü eğitimin amacı, kişiye ve toplumsal yaşama katkılarından söz edilecektir.
Lisans eğitimi bazı istisnalar hariç olmak üzere 4 yıllık programlardan oluşmaktadır. Bu süreç içerisinde öğrenci zorunlu ve seçmeli olmak üzere çeşitli derslerde eğitim almaktadır. Zorunlu dersler özellikle alana ilişkin teorik ve yapısal bilgiler içermektedir. Öğrenci bu derslerin yanında ilgi alanına yönelik seçmeli dersler alabilmekte ve uzmanlaşmak istediği alana ilişkin birtakım bilgilere sahip olabilmektedir. Ancak ülkemizde yapılan tüm çalışmalara rağmen lisans eğitiminin halen yeterli aşamaya ulaşmadığı söylenebilir.
21. yy. tam anlamıyla bir uzmanlaşma yüzyılıdır. Dünya değişmiştir, artık doktor her hastaya bakamayacak, her avukat her davaya çözüm bulamayacaktır. Toplumsal değişim klasik işbölümü kavramının kalıplarını yıkmış, bu kavramı uzmanlık adı verilen parçalara ayırmıştır. Bu uzmanlaşmanın spesifik bir noktada toplanması ve uzmanlaşmak istenen bilginin dağınık değil toplu halde muhafazası elzemdir.
Lisansüstü eğitim çoğu zaman bireyin bakış açısını ve bilgi birikimi genişletmektedir ancak eğitim sürecinin adımları olan özellikle tez ve sanat eserleri gibi çalışmalar sadece bireyin bakış açısının ve araştırmalarının yansıması olarak değil aynı zamanda toplumsal gelişimin adımları olarak da değerlendirilmelidir. Lisansüstü eğitimin bireysel bir kariyer olarak düşülmesi hatalı olacaktır zira böyle bir düşünce, bilginin değersizleştirilmesine ve beraberinde akademik yetersizliğe sebebiyet verebilecektir. Bilimsel gelişmenin ulaştığı nokta bir toplumun da ulaştığı aydınlamayı yansıtmaktadır. Bu amaçla lisansüstü eğitim sürecinin tüm aşamalarında ve yapılacak çalışmalarda özgünlük, özgürlük ve nesnellik kriterlerine özellikle önem gösterilmelidir. Lisansüstü eğitimde bu kriterlerin varlığı ülkemizde bilimin gerçek değerine ulaşmasına hizmet edecektir.
Sonuç olarak eğitim sonu olmayan ve her adımda aydınlatıcı bir yoldur. Uzmanlık alanları da bu yolun köşe taşlarını oluşturmaktadır. Çağımızın gerektirdiği uzmanlaşmayı sağlamanın ilk ve en önemli adımlarından biri de kaliteli bir lisansüstü eğitim sisteminin sağlanması olacaktır. Bu farkındalığın kazanılması noktasında devletin yanında topluma da büyük görevler düşmektedir.
FATİH ÖZDEMİR
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ KAMU HUKUKU YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ