LİMİTED ŞİRKETLERDE BİLGİ ALMA VE İNCELEME HAKKININ REKABET YASAĞINA AYKIRILIK KARŞISINDAKİ DURUMU (TTK.m.644/1-c’nin Atfıyla TTK.m.392, TTK.m.614)

Abone Ol

Bilindiği üzere TTK’nın “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” başlıklı 614.maddesinde; “(1) Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir. (2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir. (3) Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu kapsamda limited ortaklıklarda bilgi alma ve inceleme hakkı çerçevesinde ortağın elde edeceği bilgileri ortaklığın zararına kullanma tehlikesi iddiasında olan müdürler, ortağın bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmasını sadece gerekli kapsamda engelleyebilirler. Yoksa her durumda müdürler tarafından ortağın bilgi alma ve inceleme hakkını kullanması, talep ettiği bilgilere erişimi engellenemez (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2017, s.512). Bu noktada müdürler tarafından ileri sürülen “elde edilecek bilgilerin şirket zararına kullanılacağı” tehlikesi, somut bir şekilde ispatlanmalı ve bu tehlike muhtemel olmalıdır. Burada tehlikenin mevcut olması halinde dahi müdürler, ortakların bilgi alma ve inceleme hakkını ancak gerekli kapsamda engelleyebilmektedir (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-4, Ankara 2023, s.4395). Görüldüğü üzere kanunda limited şirket müdürlerine tanınan bu yetki, elde edilecek bilginin şirket tüzel kişiliği zararına kullanılacağı tehlikesine özgülenmiş ve gerekli ölçüde denilerek yetkinin kullanımına bir sınırlama getirilmiştir. Bu nedenle belirtilen şekilde bir tehlike yoksa müdürlerin bu yetkiyi kullanması düşünülemez. Tehlike varsa dahi sadece tehlikeyle sınırlı olmak üzere engelleme yapılarak diğer konulardaki bilgi alma ve inceleme talepleri karşılanmalıdır. Nitekim limited şirketlerde ortağın bilgi alma ve inceleme hakkı külliyen engellenemez (Dr.Soner ALTAŞ, Limited Şirketler, Ankara 2013, 5.Baskı, s.245). Sonuç olarak, ortağın şirketle rekabet ediyor olması tek başına bilgi alma hakkının tamamen ortadan kaldırılması gerekçesi olamaz (Yrd.Doç.Dr. Ozan CAN, Bilgi Alma ve İnceleme Talebi Müdürler Tarafından Reddedilen Limited Şirket Ortağının Genel Kurulda Oy Kullanıp Kullanamayacağı Sorusu Üzerine Düşünceler, Ankara Barosu Dergisi 2015/2, s.56).

Önemi gereği tekraren belirtmek gerekir ki limited şirketlerde şirket ortağının şirket tüzel kişiliği ile rekabete girişmesi halinde dahi bu durum, bilgi alma hakkını tamamen bertaraf edici özellik taşımaz. Bu noktada rekabet eden ortağa sadece rekabet açısından önemli ve ona açılması hâlinde şirketin zararına kullanılma tehlikesi oluşturan bilgiler verilmez ancak rekabetle ilgisi olmayan, dolayısıyla ortağa verilmesi şirket için tehlike barındırmayan bilgiler, yani rekabet açısından önemsiz veya değersiz bilgiler verilir. Ortağa verilmesi gereken bu bilgilere örnek olarak geçmiş yıllarda ortaklara dağıtılan kâra dair bilgiler gösterilebilir. Nitekim bu bilginin şirket zararına kullanılması tehlikesi bulunmamaktadır  (Yrd.Doç.Dr.Ozan CAN, Bilgi Alma ve İnceleme Talebi Müdürler Tarafından Reddedilen Limited Şirket Ortağının Genel Kurulda Oy Kullanıp Kullanamayacağı Sorusu Üzerine Düşünceler, s.56). Yine bu bilgilere örnek olarak işletmeye ait büronun iç donanımı ile ilgili bir bilgiler, şirket bilançosu hakkındaki bilgiler gösterilebilir. Nitekim bu bilgiler de rekabetle ilgili olmayan ve rakip için bu açıdan yarar sağlamayan bilgiler olmakla birlikte ticaret siciline bildirilen ve herkesin elde edebileceği ve dolayısıyla şirket sırrı ile ilgisi olmayan bilgilerdir (Yrd.Doç.Dr.Mehmet Emin BİLGE, Limited Şirketlerde Ortakların Bilgi Alma Hakkı, dergipark.org.tr, s.444).

Tüm bu hususlarla birlikte ortağın bilgi alma ve inceleme talebine karşılık, talep edilen bilginin iş sırrı teşkil ettiğinin ileri sürülmesi halinde de öncelikle bu bilginin iş sırrı olduğu şirket tarafından ispatlanmalı ayrıca kümülatif olacak şekilde elde edilecek bu bilginin ortaklığın zararına kullanılma ve böylelikle sadakat yükümlülüğünün ihlaline neden olacağı da somut delillerle ispatlanmalıdır (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2017, s.516 ; Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4396). Bu hususlar ispatlanmadan davanın reddine karar verilmemelidir.

Limited şirketlerde bilgiyi talep edenin müdür sıfatına sahip olması halinde de sonuç değişmemektedir. Zira kanunda alınacak bilginin niteliği ve özellikle “gizli”, “şirket sırrı” olması ile ilgili açık bir sınır getirilmemiştir. Burada sermaye şirketlerinde güvenilmeyen birinin müdür seçilmemesi, seçilmişse uzaklaştırılması gerektiğinden ve de TTK’nin 613.maddesinde limited şirketlerde “şirketin sırlarının ve çıkarlarının” korunması da vurgulanarak ağır bir bağlılık yükümlülüğü getirildiğinden ayrıca istenilen bilginin verilmemesini gerekli kılıyorsa müdürler kurulu başkanının tedbir talebiyle mahkemeye başvuru hakkı olduğundan müdür sıfatıyla bilgi alma ve inceleme başvurusunun olumlu şekilde cevaplandırılması gerekir (Dr. Soner ALTAŞ, Limited Şirketler, Ankara 2013, 5.Baskı, s.141).

Yukarıda bahsi geçen limited şirketlerde rekabet yasağına aykırılık hususuna bakıldığında ise doktrinde de ifade edildiği üzere TTK’nın anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağını düzenleyen 396.maddesi kıyasen limited şirketlere de uygulanır (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4749). TTK’nın “Rekabet Yasağı” başlıklı 396/3.maddesinde; Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde metninden anlaşıldığı üzere limited şirketlerde müdürün haksız rekabeti sebebiyle açılacak dava, söz konusu ticari işlemin yapıldığını veya müdürün diğer bir şirkete girdiğini, diğer müdürlerin öğrendikleri tarihten itibaren 3 ay ve her halde bunların gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4766). Diğer bir deyişle yukarıdaki maddeye göre zamanaşımı süresi, müdürün rekabet yasağına aykırı davrandığını “diğer müdürlerin” öğrenmesinden itibaren 3 ay ve her halde ihlalin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıldır (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4749).

Tüm bu hususlarla birlikte doktrinde de ifade edildiği üzere limited şirketlerde müdür, aynı konu ile uğraşan bir komandit ortaklığa komanditer veya bir anonim ya da limited ortaklığa ortak olarak girebilir (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4753). Nitekim TTK.m.626’da bunu açıkça yasaklayan bir hüküm mevcut değildir (Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Limited Ortaklıklar Hukukunun Temel İlkeleri, 1.Baskı, İstanbul 2020, s.184). Yine TTK.m.396/1 kapsamında bakıldığında rekabet yasağına aykırılık halinde rekabet yasağını ihlal eden müdürden tazminat istenebilmesi için davalı müdürün kusurlu olması gerekir. Nitekim hukukumuzda kusurlu sorumluluk ilkesi geçerlidir. Bir kimsenin iş ve faaliyetleri nedeniyle kusursuz sorumlu olabilmesi içinse kanunda açık düzenleme bulunması gerektiğinden ancak TTK.m.396’da bu hususta bir ifade bulunmadığından haksız rekabete dayalı müdür sorumluluğu kusur esasına dayanır (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4764). Kaldı ki limited şirket müdürleri açısından rekabet yasağı Anayasamızın 48/1.maddesinde güvence altına alınan çalışma ve sözleşme hürriyetine kısıtlama getiren bir hüküm olduğundan dar yorumlanması gerekir (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK - Prof.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku Şerhi, s.4751). Bu dar yorum rekabet yasağının coğrafi kapsamında da belirleyicidir. Örneğin limited şirket ege bölgesinde faaliyet gösteriyorsa bunun sonucu olarak, müdürlere esas itibariyle Akdeniz bölgesinde ortaklık konusuyla aynı işlemleri yapma olanağının yasaklanması düşünülemez. Çünkü böyle bir durumda kanunun anladığı anlamda rekabet teşkil eden bir faaliyet yoktur (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2017, s.762). Gerçekten de TTK, limited ortaklık müdürleri için rekabet yasağını öngörmekte fakat bu yasağın içeriği, boyutu ve zamansal sınırları gibi hiçbir ayrıntıyı içermemektedir (Prof.Dr.Reha POROY – Prof.Dr.Ünal TEKİNALP – Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku-II, 13.Bası, İstanbul 2017, s.509). Bu çerçevede rekabet yasağı bakımından ekonomik özgürlüğün sınırlanmasında TMK ve TBK düzenlemeleriyle getirilen kanuni ilke ve esaslara da uygun davranılmalıdır. Yani rekabet yasağı bakımından TBK.m.27 ve TMK.m.23’deki sınırlamalar gözardı edilmemelidir (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Limited Ortaklıklar Hukuku, s.486).

SONUÇ OLARAK; limited ortaklıklarda bilgi alma ve inceleme hakkı çerçevesinde ortağın elde edeceği bilgileri ortaklığın zararına kullanma tehlikesi iddiasında olan müdürler, ortağın bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmasını sadece gerekli kapsamda engelleyebilirler. Yoksa her durumda müdürler tarafından ortağın bilgi alma ve inceleme hakkını kullanması, talep ettiği bilgilere erişimi engellenemez. Bu noktada müdürler tarafından ileri sürülen “elde edilecek bilgilerin şirket zararına kullanılacağı” tehlikesi, somut bir şekilde ispatlanmalı ve bu tehlike muhtemel olmalıdır. Burada tehlikenin mevcut olması halinde dahi müdürler, ortakların bilgi alma ve inceleme hakkını ancak gerekli kapsamda engelleyebilmektedir. Görüldüğü üzere kanunda limited şirket müdürlerine tanınan bu yetki, elde edilecek bilginin şirket tüzel kişiliği zararına kullanılacağı tehlikesine özgülenmiş ve gerekli ölçüde denilerek yetkinin kullanımına bir sınırlama getirilmiştir. Bu nedenle belirtilen şekilde bir tehlike yoksa müdürlerin bu yetkiyi kullanması düşünülemez. Tehlike varsa dahi sadece tehlikeyle sınırlı olmak üzere engelleme yapılarak diğer konulardaki bilgi alma ve inceleme talepleri karşılanmalıdır. Nitekim limited şirketlerde ortağın bilgi alma ve inceleme hakkı külliyen engellenemez.