KREDİ TEMİNİ MAKSADIYLA YAPILAN DOLANDIRICILIK

Abone Ol

1- Giriş:

Bu makalemizde, Türkiye’de en çok işlenen suçlar arasında ilk beşte yer alan dolandırıcılık[1] suçunu nitelikli hali olan “kredi temini maksadıyla dolandırıcılık” türünü inceleyeceğiz. Dolandırıcılık, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişilerce işlenen suçtur[2]. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunda (TCK) dolandırıcılığın basit hali tanımlanmış, nitelikli halleri sayılmıştır. Kredi temini maksadıyla dolandırıcılıkta suçun nitelikli hallerinden biridir.

2- Kredi temini maksadıyla dolandırıcılığa örnekler:

TCK madde 158/1-j’de düzenlenen dolandırıcılık suçunun “Suçun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmaması maksadıyla” işlenmesi hali (Kredi temini maksadıyla dolandırıcılık) mevzuatta nitelikli hal olarak düzenlenmiş olup, çağımızın getirdiği finansal ortamda en çok işlenen suç türlerinden biridir. Kanun koyucu bu nitelikli hali düzenlerken, “… Birinci fıkranın (j) bendinde, dolandırıcılık suçunun Suçun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılması maksadıyla işlenmesi, bu suçun nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Suçun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılması maksadıyla hileli davranışlarda bulunulması ve buna dayalı olarak kredi adı altında bir yarar sağlanması durumunda bu nitelikli hal oluşur. Kredi kurumu deyiminden banka olmamasına rağmen kanunen borç para vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır.” şeklinde gerekçelendirmiştir[3]. Bu tür dolandırıcılıkta kredi verme yetkisi olan kurumlar hileye düşürülmekte, böylece iradesi sakatlanan bankadan kişi adına kredi çekilerek, kişi mağdur edilmekte ve dolandırıcı ise haksız menfaat temin etmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 28.12.2022 tarih 2021/13245 E. ve 2022/21120 K. sayılı kararında, “…Sanığın, katılanın yetkilisi olduğu... Tek Elkt. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye ait suça konu iki adet çalıntı çeki sahte olarak düzenleyip gayriresmî ortağı olduğu şirket adına çekilen kredinin teminatı olarak bankaya ibraz edilmesini sağladığı ve çeklerin gününde ödenmemesi üzerine katılan şirketin aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğinin iddia ve kabul olunması karşısında, sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçundan katılan sıfatını alabilecek şekilde zarar gören ... Bank AŞ'nin 5271 sayılı CMK'nin 260/1. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunduğu, kovuşturma evresinde anılan Kanun'un 234/1-b-1 maddesi uyarınca duruşma gününü bildirir tebligatın ise yapılmadığı, sanık hakkında açılan davadan haberdar edilmediği ve davaya katılmasına imkân tanınmadığının anlaşılması karşısında, kanun yollarına başvurma hakkı bulunan ve yokluğunda hüküm verilen suçtan zarar gören ... Bank AŞ'ye aynı Kanun'un 35/2. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği ile temyizi halinde ek tebliğname de düzenlendikten sonra iadesinin temini için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE.” şeklindedir[4].

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06.05.2014 tarih 2012/16495 E. ve 2014/8914 K. sayılı kararında, “…Somut olayda; sanık ...'ün almayı planladığı kredinin reddedileceğini bildiği, ancak kabulünün temini için temyiz dışı diğer sanık ... üzerinden kredi almak için konuşup ikna ettiği, sanık ...'in, ...'dan gerçek nüfus cüzdanı ve ikametgah ilmûhaberi fotokopisini aldıktan sonra, Recep'in kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle suça konu iki adet sahte tapu senedi fotokopisi ve iki adet kira sözleşmesi fotokopisi ve bir adet çiftçilik belgesi fotokopisi oluşturup katılan banka şubesine gittiği, otomobil kredisi almak istediği, kendisine verilen başvuru formunu diğer sanık ...'in kimlik bilgilerini kullanarak doldurduğu ve ekine bu belgeleri sunduğu, referans olarak başvuracak kişi olarak da ilgili bölüme kendi kimlik bilgilerini yazdığı, daha sonra sanık ... tarafından imzalanılması gereken yeri, onun imzasını sahte olarak atmak suretiyle imzaladığı ve bankaya verdiği, bankaca kredi verilme aşamasında yapılan araştırmada tapu senetlerinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine kredi tahsis edilmediği anlaşıldığından, sanığın eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, mahkemece gösterilen gerekçe usul ve yasaya uygun olduğundan tebliğnamedeki eleştiriye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindedir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 22.01.2020 tarih 2017/12259 E. ve 2020/712 K. sayılı kararında, “…Resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılığa teşebbüs suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm O yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın, olay günü Türk Ekonomi Bankası ...Şubesi'ne, müşteki adına üzerinde kendi fotoğrafı bulunan sahte nüfus cüzdanı ile müracaat ederek kredi talebinde bulunduğu, müştekiyi tanıyan banka görevlisinin müştekiyi arayarak kendi kimliği ile üzerinde başkasının fotoğrafı bulunan bir şahsın kredi için müracaat ettiğini bildirmesi üzerine, müştekinin olaydan haberdar olduğu, sanığın olayın meydana çıktığını anlayarak sahte kimliği de bankada bırakarak kaçtığı, bu suretle sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işlediği iddia edilen olayda;

1)Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Sanık savunması, müşteki beyanı, ekspertiz raporu ile dosya kapsamından, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik mahkemece verilen mahkumiyet hükmü ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA,

2)Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde; Sanığın, müşteki adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi ile bankadan kredi talebinde bulunduğu, ancak banka görevlisinin durumu müştekiye bildirmesi üzerine eylemini tamamlayamadan kaçtığı anlaşıldığı ve sanığın eyleminin, nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs aşamasına ulaştığı gözetilmeden, atılı suçtan mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş,...
” şeklindedir[5].

Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 15.02.2016 tarih 2015/5285 E. ve 2016/1340 K. sayılı kararında, “…Sanık ...'in yanında çalışan diğer sanık ...'yı azmettirmesi ile sanık ...'in doğalgaz dönüşüm işlemi için talepte bulunmamalarına rağmen ve haberleri olmadığı halde mağdur ve müşteki adına sanki müşteriymiş gibi internet ortamından ...Finans Tüketici A.Ş.'ne kredi başvurusunda bulunduğu, kredinin tahsis edilmesi üzerine müşteriler adına sahte kredi sözleşmelerini doldurup söz konusu finans şirketine gönderdikleri ve bu şekilde tahsis edilen kredilerin sanık ...'ın banka hesaplarına aktarıldığı, böylece sanıkların iştirak halinde basit dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda; 1- 6391 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 39. maddesine göre; “Finansman sözleşmesi, her türlü mal veya hizmet alımının, malı veya hizmeti satın alan gerçek veya tüzel kişinin nam ve hesabına mal veya hizmetin teslim veya temini ile birlikte doğrudan satıcıya ödeme yapılması suretiyle kredilendirilmesini öngören sözleşmedir. Kredi geri ödemeleri, adına kredi açılanlar tarafından finansman şirketlerine yapılır.” hükmü karşısında finansman şirketlerinin de finansman sağlayan kredi kuruluşları oldukları anlaşılmakla, sanıkların sahte kredi sözleşmelerini düzenleyerek... Finansmanı A.Ş. şirketinden kredi almalarından ibaret eylemlerinin TCK'nın 158/1-j maddesi uyarınca “banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasına sağlamak maksadıyla nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek suç vasfında hataya düşülmek suretiyle yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, 2- Atılı suçun mağduru olan ...nin 06.01.2011 tarihli cevabi yazısında; şikayetçi ... adına çekilen suça konu 7500 TL tutarlı kredinin, 1095 TL'sinin; mağdur ... adına çekilen 5150 TL tutarlı kredinin ise 456 TL'sinin ödendiği ve kredi borçlarının sanık ...'in şirket hesabına borç olarak temlik edildiğine ilişkin bildirimde bulunulduğu dikkate alınarak, kısmen geri verme ve tazmin nedeniyle TCK'nın 168/4. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından atılı suçun mağduru olan ...nin kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulması ve sonucuna göre sanıklar hakkında TCK'nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 3- Kabule göre de; sanıklar hakkında TCK'nın 157/1. maddesi uyarınca hapis cezası yanında ayrıca adli para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son madde hükmü uyarınca sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 15.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” şeklindedir[6].

Bu nitelikli halde, çokça özel belgede sahtecilikle veya resmi belgede sahtecilik suçlarıyla beraber içtima mümkündür. Çoğu zaman sanıklar belgeler üzerinde tahrifat ya da değişiklik yaparak banka personelini hileli davranışlarına ikna etmektedir. Bu durumda birden fazla suçla yargılanmaktadırlar. Ayrıca internet dolandırıcılığı ve kredi temini suretiyle dolandırıcılık yöntemleri karma şekilde kullanılarak bankalardan haksız krediler kullandırılmaktadır. Bu tür durumlarda savcılıkların kamu davalarını genelde internet dolandırıcılığı üzerinden açtığı görülmektedir. Halbuki ben aksi kanaatteyim, bu türden telefona sahte mesaj linki gibi hareketlerle yapılan ve bankadan kredi çekilmesini sağlayan dolandırıcılık yöntemlerinin hile aracı (internet link mesajı) üzerinden değil; sonuç (kredi çekilmesi) üzerinden nitelikli hal değerlendirilmesi yapılmalıdır.

3- Kredi temini maksadıyla dolandırıcılığın Banka zimmeti suçundan farkı nedir?

5411 sayılı Bankacılık Kanunun 160. Maddesi “banka zimmeti” suçunu düzenlemiştir. Bu suçta, kişi birine kredi veriyormuş gibi gözükürken aslında kendi adına haksız kazanç elde etmektedir. Bu suçta fail banka çalışanı ve mağdur bankadır. Dolandırıcılıkla banka zimmetini ayıran temel fark banka zimmeti suçunda fail sadece personel ve mağdur banka iken; kredi temini maksadıyla dolandırıcılıkta fail veya mağdur herkes olabilir.

4- Suçun maddi ve manevi unsurları ve diğer nitelikli halleri nelerdir?

Suçun maddi unsurları; a) Fail, dolandırıcılık suçunun faili herkes olabilir. Kanun suça mahsus bir özellik aramamaktadır. b) Mağdur, dolandırıcılık suçunun mağduru sadece gerçek kişiler olabilir. Tüzel kişiler mağdur olamaz, sadece suçtan zarar gören olabilirler. Mağdur, failin hileli davranışı karşısında maddi olarak zarara uğrayan kişidir. c) Konu, para ya da mal varlığına ilişkin oluşan bir zarardır. d) Fiil, dolandırıcılık suçunda fiil unsurunu hileli davranışlarla mağdurun veya 3. kişinin hataya sürüklenmesi hareketidir. e) Netice, hileli davranışlar neticesinde mağdurun aldanmaya bağlı olarak failin yararına kendisinin zararına mal varlığında görülen eksilmedir. f) İlliyet bağı, dolandırıcılıkta oluşan zarar ile aldatma fiili arasında bir illiyet bağı bulunmasıdır.

Suçun manevi unsuru, dolandırıcılık suçu sadece kasten işlenebilir. Taksirle işlenemez. Yani fail, mağduru aldatırken ekonomik bir menfaat elde etmeyi ilk temastan itibaren planlamalıdır. Nitelikli hal olan bu dolandırıcılık sadece doğrudan kast ile işlenebilir, olası kastla işlenmesi mümkün değildir.

5- Kredi temini maksadıyla dolandırıcılıkta etkin pişmanlık hükümleri uygulanır mı?

TCK madde 168’e göre dolandırıcılık ve nitelikli hallerde etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Şüpheli soruşturma aşamasında etkin pişmanlık göstererek mal varlığının iadesi ya da tazmin etmesi halinde verilecek cezadan 2/3 oranında indirim yapılır; sanık kovuşturma/yargılama aşamasından hüküm verilesiye kadar ki aşamada etkin pişmanlık göstererek mal varlığının iadesi ya da tazmin etmesi halinde verilecek cezadan 1/2 oranında indirim yapılır. Suçun faili, azmettireni veya yardım edeni samimi bir pişmanlık göstererek zararı aynen veya nakden (parayla) gidermelidir. Etkin pişmanlık neticesinde suç, iki yılın altına inerse hükmün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB) kararı verilebilir.

6- Kredi temini maksadıyla dolandırıcılıkta suçun özel görünüş biçimleri nelerdir?

Bu türden nitelikli dolandırıcılıkta banka aldatılmazsa suç teşebbüs aşamasında kalmış olur. Aynı şekilde, bankayı aldattınız ancak kredi herhangi sebeple verilmedi ise zarar oluşmadığından suç teşebbüs aşamasında kalmış kabul edilir.

Bu türden dolandırıcılık yapılmasında iştirak halinde birden fazla kişiyle işlenebilir. İştirak halinde işlenen suçlar üçten fazla kişi ile işlenirse yarı oranında, örgütlü olarak işlenirse bir kata kadar artırılacaktır. Yargılananların, olayın işlenişi esnasındaki pozisyonları önemlidir. Faillerin üçü müşterek fail ise artırıma gidilir, ancak bir kısmı fail ve diğerleri yardım eden ya da azmettiren ise bu kişiler sayıya dahil edilmez.

Bu türden dolandırıcılık yapılmasında içtima mümkündür. Yani bu suçu işleyen kişiler birden fazla suçtan yargılanabilecektir. Uygulamada genelde failler, dolandırıcılığın nitelikli hali yanında resmi belgede sahtecilik, özel evrakta sahtecilik ya da suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından birkaçıyla beraber yargılanabileceklerdir. Davada görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi olup, kişi dört yıldan on yıla ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla yargılanmaktadır.

7- Sonuç:

Dolandırıcılıkla alakalı bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. Yazılarımda dolandırıcılık suçunun çok görülen tüm nitelikli hallerini ayrı makalelerle incelemeye karar verdim. Bu yazımın konusu ise Kredi temini yoluyla dolandırıcılık yapılmasına ilişkindir. Halkımızın Bankacılık sistemine olan güveni suistimal edildiği ve piyasada ki güveni ciddi sarsan bu türden dolandırıcılıkların kapsamı ve çeşidi her geçen gün artmaktadır. Banka kurumları sürekli insanlarımızı uyarmak suretiyle mağduriyetlerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Ancak dolandırıcılar, şeytanın aklına gelmeyecek taktiklerle insanları mağdur etmektedir. Çevremizde de çok sayıda kredi çekilmesi suretiyle dolandırılmış mağdur bulunmaktadır. Devam eden yazılarımda diğer nitelikli dolandırıcılık türlerini ele almaya devam edeceğim.

----------

[1] https://www.gurses.av.tr/turkiyede-en-cok-islenen-suclar-2024-yilina-dair-kapsamli-bir-degerlendirme/ (10.11.2025 / 19.14)

[2] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5237&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5 (10.11.2025 / 20.30)

[3] Ceza Hukuku Özel Hükümler, Prof. Dr. M. Emin ARTUK/ Prof. Dr. Ahmet GÖKCEN, 21. Baskı, Adalet Yayınları, Ankara – 2024

[4] https://www.hukukihaber.net/yargitay-11-ceza-dairesinin-202113245-e-202221120-k-sayili-karari

[5] https://www.hukukihaber.net/yargitay-15-ceza-dairesinin-201216495-e-ile-201712259-e-sayili-kararlari

[6] https://www.hukukihaber.net/yargitay-23-ceza-dairesinin-20155285-e-20161340-k-sayili-karari