KOLLUK GÖREVLİLERİNİN KENDİLİKLERİNDEN OLAYA EL KOYARAK DELİL TOPLAMA FAALİYETİNE GİRİŞMELERİ

Abone Ol

5271 sayılı yasa öncesinde soruşturma yetkisi kolluğa aitti. Bu durum esasen pek çok soruna neden oluyordu. Bu nedenle yasa koyucu yeni bir sistem getirmek zorunda kaldı ve 5271 sayılı CMK hayata geçirildi. 5271 sayılı yasa sonrasında ise soruşturma yetkisi insan haklarının korunması amacıyla Cumhuriyet savcılarına verilmiştir.

5271 sayılı öncesinde uygulanan 1412 sayılı CMUK m. 156 hükmünde; kolluk görevlilerinin suçluları aramakla ve işin tenviri için lazım gelen acele tedbirleri almakla yükümlü oldukları, kolluk görevlilerinin soruşturma işlemleri ile ilgili olarak düzenledikleri evrakları hemen Cumhuriyet Başsavcılığına göndermeleri gerektiği ifade edilmektedir. Bu hükme 5271 sayılı CMK kapsamında yer verilmemiştir.

Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi

5271 sayılı CMK 160 Cumhuriyet savcısının temel görevini ifade etmektedir. Bu hükmü göre, Cumhuriyet savcısı bir suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez hemen gerçeği araştırmalıdır. Burada savcının soruşturma sonunda kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek amacıyla bu araştırmayı yapmalıdır.

Savcı suçun bildirilmesinden sonra ilk iş olarak şüphe karşısında gerçeği tespit etmelidir. Soruşturma işlemlerinin yürütülmesinde kolluk Cumhuriyet savcısının temel yardımcısı konumundadır.[1] Cumhuriyet savcısı, temeli olan ihbar üzerine gerçeği araştırmalıdır. İhbar, somut bulgulara veya verilere dayanmıyorsa araştırma yapılamaz.

CMK m. 160 hükmü soruşturma aşamasının açılması durumunu düzenlemektedir.[2] Özel kişiler ihbarda bulunarak soruşturma aşamasının başlamasını temin edebilirler. Soruşturma aşamasında kolluk, Cumhuriyet savcısının yardımcısı konumundadır.[3]

Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalıdır (CMK 160/1).

Burada Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk ve amir ve memurlarının bütün yetkilerini kullanabilecektir. Bu yetkinin, adlî işlemlerin gözetim ve denetimi yetkisini kapsadığı söylenebilir.

Cumhuriyet savcısının soruşturma işlemleri sırasında bazı yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülükler şunlardır (CMK m. 160/2):

1) Maddi gerçeği araştırmalıdır.

2) Adil bir yargılamanın yapılabilmesini sağlamalıdır.

3) Emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle soruşturma işlemlerini yerine getirebilir.

4) Şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplamalıdır.

5) Delilleri muhafaza altına almalıdır.

6) Şüphelinin haklarını da korumalıdır.

Cumhuriyet savcısının temel görevi, suç işlendiği izlenimini veren bir hâli görüp öğrendiğinde gerçeği araştırmaktır.

Burada önemli olan bir husus da Cumhuriyet savcısının, şüphelinin aleyhine ve lehine olan hususları da araştırmasıdır.  Soruşturma aşamasında suça ait delil, iz, eser ve emareler toplanmalı ve muhafaza altına alınmalıdır.

Soruşturma aşaması 3 temel ilke esas alınarak yürütülmelidir. Bu ilkeler şunlardır:

1) Etkinlik,

2) Sürat,

3) Dürüstlük ve hakkaniyet.

Öncelikle soruşturma etkin olmalıdır. Bunun yanında soruşturma hızının da önemi bulunmaktadır. Son olarak soruşturma işlemleri dürüstlük ve hakkaniyet kurallarına uygun olmalıdır.[4]

Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri

5271 sayılı CMK m. 161 hükmünde Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Buna göre soruşturma aşamasında aşağıda belirtilen kurallara uyulmalıdır:

1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir.

2) Cumhuriyet savcısı soruşturmanın sonuçlanması için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir.

3) Cumhuriyet savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister (CMK m. 161/1).

4) Adli kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür (CMK m. 161/2).

5) Cumhuriyet savcısı, adli kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir (CMK m. 161/3).[5]

6) Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür. (CMK m. 161/4).

7) Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır (CMK m. 161/5).

8) Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır (CMK m. 161/5).[6]

9) Vali ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir (CMK m. 161/6). 

10) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yapılır (CMK m. 161/6).[7]

11) Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir (CMK m. 161/7).[8] 

12) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır. (CMK m. 161/8).[9] 

13) Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir. Soruşturmayı Cumhuriyet Başsavcısı veya görevlendireceği vekili bizzat yapar. Başsavcı veya vekili, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından soruşturmanın kısmen veya tamamen yapılmasını isteyebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı zorunlu olan delilleri toplar ve gerekmesi hâlinde alınacak kararlar bakımından bulunduğu yer sulh ceza hâkimliğinden talepte bulunur (CMK m. 161/9).[10] 

Yukarıda belirtilen hükümler dikkate alınmalıdır. Burada adli kolluk görevlilerinin kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunmaktadır.  Daha sonra kolluk görevlileri Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda olayın aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlamalıdırlar.

Buna göre kolluk sadece ilgili Cumhuriyet savcısının her somut işlem bakımından vereceği emir üzerine yetki kazanmaktadır.[11]

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen emirler yazılı, acele hâllerde ise sözlü olarak verilebilir, Acele durumlarda verilen sözlü emir, en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilmelidir. Burada ilgili kolluk görevlilerince yazılı emrin alınması temin edilmelidir. Belirtmek gerekir ki,  kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü olarak verilen talimatları yerine getirmekle yükümlü kılınmıştır.

Bu nedenle Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın kolluk görevlilerinin kendiliklerinden olaya el koyarak koruma tedbirlerini uygulaması, delil toplama faaliyetine girişmeleri, örneğin arama ve elkoyma niteliğinde işlemler yapmaları hukuka aykırı olacaktır.[12]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------

[1] Batı hukukunda, kolluğun temelde işi yürüttüğü bu aşamaya araştırma (enquete) denilmektedir. Bkz: m. 160 gerekçesi.

[2] Gerekçede tasarının bazı Batı kanunlarından farklı olarak soruşturma aşamısını açmak görevini Cumhuriyet savcısına verdiği belirtilmektedir.

[3] Bu bakımdan gerekçede, tasarının Batı'daki bazı görüş ve uygulamalardan farklı olduğu ifade edilmiştir.

[4] CMK m. 160/2 hükmü dürüstlük ilkesinin gereğidir. “Bu ilkeyi Alman Usul Kanunu'nun 160 inci maddesi de, bizde olduğu gibi ifade etmektedir. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesine göre her kişinin, davasının adil olarak görülmesini istemek hakkı vardır. Soruşturma organı delilleri ahlâkîliğe uygun olarak toplamakla yükümlüdür.” Bkz. madde gerekçesi.

[5] (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 01.06.2005 RG NO: 25832 KANUN NO: 5353/24)

[6] (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 01.06.2005 RG NO: 25832 KANUN NO: 5353/24)

[7] (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 06.01.2017 RG NO: 29940 MÜKERRER KHK NO: 680/9; DEĞİŞİK FIKRA RGT: 08.03.2018 RG NO: 30354 MÜKERRER KANUN NO: 7072/8) (KOD 1)

[8] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 14.04.2011 RG NO: 27905 KANUN NO: 6217/21)

[9] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 06.03.2014 RG NO: 28933 MÜKERRER KANUN NO: 6526/15)

[10] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 25.08.2017 RG NO: 30165 KHK NO: 694/146; EKLENMİŞ FIKRA RGT: 08.03.2018 RG NO: 30354 MÜKERRER KANUN NO: 7078/141)

[11] Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet, Ankara, 2017, s. 198.

[12] YCGK, E: 2019/18-442, K: 2022/390, İtrz: 2014/254591, T: 26.05.2022: ”Dosya içerisinde bulunan 12.01.2011 tarihli tutanaktan da açıkça anlaşılacağı üzere kolluk görevlilerinin CMK'nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan yazılı veya sözlü bir görevlendirme bulunmaksızın kendiliklerinden olaya el koyarak delil toplama faaliyetine girişmeleri ve gece vakti otel odalarının kapıları çalınmak suretiyle mağdurlar ile tanıklara ulaşılması işlemlerinin arama ve el koyma niteliğinde olup CMK'nın 116 ve devamı maddelerine aykırı olması, bu nedenlerle de anılan tutanak ve elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağının anlaşılması hususları birlikte değerlendirildiğinde; hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş deliller değerlendirme dışında bırakıldığında sanığın yüklenen fuhuş suçunu işlediğine ilişkin mahkûmiyetine yeterli delillerin bulunmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekmektedir.”