Unutulma Hakkı günümüz insanın en büyük problemlerinden biri konumundadır. Her ne kadar insanların bireysellik anlayışında dahil olduğu kültürün büyük önemi olsa da birey kavramının gelişmeye başladığı 19.yüzyıl sonlarından bu yana sanayi devrimi ile şekillenen, bireyin daha çok kendi içinde kalmak istemesi kendisiyle ilgili bilgilerin, haberlerin ve sırların doğal olarak kendisine özel olması talebi çok doğaldır. Gelişen internet çağı ise bu bireysel alanı oldukça daraltmış her kişiye ait her bilgiyi toplumun önüne kolaylıkla ulaşabileceği bir veri olarak sunmuştur. Zira her bir haberin, yazının, resmin, herhangi bir sosyal medya paylaşımının kısaca internet denen büyük ağın içine giren her bir datanın değişik biçimlerde, belki de sonsuza kadar orada kalması, kişileri doğal olarak tedirgin etmektedir. İşte bu noktada özel hayatın gizliliği ile mahremiyet kavramı ve bunun karşısında basın özgürlüğü kapsamında ifade özgürlüğü ve kamu yararı kavramlarının çatışması ile şekillenen unutulma hakkı devreye girmektedir.
Unutulma Hakkı, her ne kadar kamuoyu gündemine ve hukuk dünyasına yeni girmiş bir hak olarak gözükse de hatırlanmak ve unutulmak insanoğlunun belki de varlığından bu yana kendisiyle beraber var olan kavramların başında gelmektedir.
Unutulma hakkı Anayasa'mızda açıkça düzenlenmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve ödevleri" başlığı altında düzenlenen 5. Maddesinde "insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" ifadesi ile devlete pozitif bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu yükümlülük bağlamında Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü bağlamında şeref ve itibarının korunması hakkı ve Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile birlikte düşünüldüğünde, devletin bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları tarafından öğrenilmesi engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağı verme hususunda bir sorumluluğu olduğu açıktır.
Unutulma hakkı uluslararası arenada, veri sahibinin kişisel verilerinin artık işlenmesini istememesini ve söz konusu verilerin tümüyle silinmesini koruma altına alan bir hak olarak 25 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün (‘’GDPR’’) 17. maddesinde düzenlenmektedir.
Yerel mevzuat açısından ise, Mart 2016 tarihinde kabul edilmiş, 7 Nisan 2016 tarihinde 29677 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu unutulma hakkını açık bir biçimde düzenlenmemişse de ilgili kanunun Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesi başlıklı 7. Maddesi konuya ışık tutma açısından çok önemlidir:
Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesi MADDE 7-
(1) Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir. (2) Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesine ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.
(3) Kişisel verilerin silinmesine, yok edilmesine veya anonim hâle getirilmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir
Madde metninde verilerin silinmesi, yok edilmesi ve anonim hale getirilmesi şeklinde üç seçenek gündeme getirilmiştir. İlgili maddenin gerekçesine bakıldığında; silinme eyleminden bu verilerin tekrar hiçbir şekilde kullanılamayacak ve geri getirilemeyecek şekilde imhasının anlaşılması gerektiği belirtilirken, yok edilmesinde ise bilgilerin saklı olduğu fiziki evrakların(dosya, CD, hardisk, disket vb) imha edilmesi amaçlanmaktadır. Son olarak anonim hale getirme hususunda ise veri içeriğindeki kişilerin gerçek kimliklerinin anlaşılamayacak hale getirilmesi işlemi şeklinde özetlenebilecektir
Unutulma Hakkı dünya üzerinde bir uyuşmazlık şeklinde ilk olarak Google İspanya kararı ile kısaltılmış olan Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından Google Spain SL, Google Inc/İspanya Kişisel Verilerin Korunması Kurumu ve İspanyol bir avukat olan Mario Costeja Gonzales arasında görülmüştür.
Google İspanya kararı
Google İspanya kararının konusunu, borçları nedeniyle gayrimenkulleri haczedilen İspanyol bir avukatın, buna ilişkin yirmi yıllık açık arttırma ilanlarının ilgili gazetenin web sitesine aktarılması üzerine yaptığı başvuru oluşturmaktadır. İspanya’da ikamet eden Costeja González, Google arama motorunda kendi ismi ile arama yapılması durumunda; İsmi Google’da aratıldığında çıkan ilk sonuçlardan biri bu ilanlara ilişkin bağlantı olunca bu kişi, İspanyol hukukunda tanınmış olan unutulma hakkını ileri sürerek arama sonuçlarından bağlantının kaldırılmasını talep etmiştir. Costeja González, kendisiyle ilgili haciz işlemlerinin yıllar önce tamamen çözülmüş olduğunu ve bu işlemlere yapılan atıfların artık tamamen ilgisiz olduğunu belirterek, 5 Mart 2010 tarihindeİspanyol Veri Koruma Kurumu (İVKK)’na başvuruda bulunmuştur. CostejaGonzález başvurusunda kişisel verilerinin korunması hakkını gerekçe göstererek; La Vanguardia gazetesinin söz konusu haber sayfalarını kaldırmasını veya haber sayfalarında kişisel verilerinin artık görünmeyeceği bir şekilde değişiklik yapılmasını talep etmiştir. Costeja González başvurusunda ayrıca kendisiyle ilgili kişisel verilerin Google İspanya ve Google Inc. şirketlerinin arama indekslerinden çıkarılmasını talep etmiştir. İVKK, başvurudaki La Vanguardia gazetesiyle ilgili talebi haberin doğru ve yasal olduğu gerekçesiyle reddederken Google İspanya ve Google Inc. şirketlerinin aleyhine yönelik talebi ise kabul etmiştir. İVKK; söz konusu şirketlerin veri işleme faaliyeti yapmalarını bağlı olarak veri koruma mevzuatına tabi olduklarını ve kişisel verilerin korunması hakkı kapsamında ilgili kişinin kişisel verilerinin üçüncü şahıslar tarafından bilinmemesi yönündeki talebinin yerinde olduğunu beyan etmiş ve Google İspanya ve Google Inc. şirketlerinin ilgili bağlantılara erişimin yasaklanması hususunda yükümlü olduklarını hükmetmiştir. Google İspanya ve Google Inc. ise; kararın kamununbilgi edinme hakkını ihlâl ettiği gerekçesiyle alınan bu karara karşı İspanya Ulusal Yüksek Mahkemesi’ne başvurarak temyiz davaları açmışlardır. Mahkeme, arama motorlarının kişisel verilerin korunmasına ilişkin ne tür sorumluluklarının olduğunun tespit edilmesi amacıyla 95/46/EC sayılı direktife başvurulması gerektiğini belirtmiş ve konu hakkında görüş bildirmesi için Avrupa Birliği Adalet Divanı’na başvurmaya karar vermiştir
ABAD, doğru olan bir bilgi hukuka uygun olarak yayımlanmış olsa bile (somut olayda gazete haberi olarak), zamanın geçmesiyle bu bilginin yayılması hukuka aykırı hale gelebileceğine hükmetmiştir. Bu doğrultuda da arama motoru işletmecilerine, böyle bilgileri içeren web sitelerine ilişkin bağlantıları arama sonuçlarından kaldırma yükümlülüğü getirilmiştir.
Yerel içtihatlar açısından; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.6.2015 tarihli ve E. 2014/4-56K. 2015/1679, 17.6.2015 sayılı kararında; Yargı kararında cinsel suçlara ilişkin mağdur sıfatıyla adı geçen kişinin, Ceza Hukuku alanındaki uygulamalı bir kitapta isminin rumuzlanmadan geçmesi nedeniyle unutulma hakkını ve bunun neticesinde özel hayatın gizliliğini ihlal edildiği yönünde hüküm kurmuşlardır. Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin yine unutulma hakkına ilişkin verdiği çok önemli bir karar mevcuttur. 05.06.2017 tarihli E. 2016/15510 K. 2017/5325 sayılı kararda, asıl önemli olan verilen hükümden çok unutulma hakkına ilişkin uyuşmazlıklarda getirilen kriterleri karar metnine almasıdır. Mahkeme Unutulma hakkının İnternet gazete arşivlerindeki her haber için uygulanamayacağı özellikle basın özgürlüğü temelinde gazete arşivinin araştırmacılar, hukukçular veya tarihçiler için önem taşıyan veriler olduğundan bahisle internet haberinin unutulma hakkı kapsamında bir haber için uygulanmasında dikkat edilecek hususlar olarak
- Yayının içeriği,
- Yayında kaldığı süre,
- Güncelliğini yitirme,
- Tarihsel bir veri olarak kabul edilememe,
- Kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği)
- Habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı,
- Haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususları her somut olay açısından değerlendirilmesi gerektiğini kararına taşımıştır.
Her ne kadar hak olarak değerlendirilmesi bakımından yeni bir kavram olan unutulma hakkı, ilk gündeme geldiği Google İspanya kararından bu yana dört sene geçmiş olmasına rağmen uluslararası ve yerel içtihatlara konu olmuş bir hak olsa da yerel mevzuat bakımından kanaatimizce açık bir hükmün olmaması eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Bu bağlamda Anayasa açısından dolaylı yoldan bir sonuca gidilmiş olsa da gerek KVKK md. 7’nin doyurucu olmaması ve açıkça unutulma hakkını ele almaması mevzuat açısından boşluk yaratmaktadır. İçtihatlarla getirilen basın ve ifade özgürlüğü ile özel hayatın gizliliği bağlamındaki unutulma hakkı çatışmasındaki kriterlerin, her olay bazında kendi koşulları içinde ele alınarak değerlendirilmesi gerekecek olup gerek Anayasa Mahkemesi ve gerekse de Yargıtay’ın emsal nitelikteki kararlarının değerli olduğu görüşünde olsak da 5651 sayılı kanun paralelinde talep edilecek olan unutulma hakkı açısından da daha çok yol gösterici kararların gelmesi mahkemelerdeki içtihat birliğini daha da arttıracaktır. Son olarak ilerleyen teknoloji ve bireylerdeki gelişen özel hayat bilinci ile unutulma hakkının Türk Hukuku açısından daha çok yer bulacağı ve uzun süreler boyunca da gündemde kalacağı görüşündeyim.