İl Göç İdaresi Müdürlüğü tarafından, yabancıların menşe ülkeleri pasaportlarında bulunan isimler ve kendi kurum içi sistemlerinde bulunan isimlerin farklılığı nedeniyle, başvuruda bulunan yabancıların ikamet izinlerinin zaman zaman iptal edildiği, kendileri hakkında sınır dışı (deport) kararı verildiği görülmektedir. Ancak, bu tür sınır dışı kararları, her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmeden, yalnızca kimlik bilgileri arasındaki farklılıklar gerekçe gösterilerek alındığında, bu işlemler hukuka aykırı olabilmektedir.
6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 53. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararlar kesin olduğundan, bu konudaki işlemlere karşı açılan iptal davalarında içtihat birliği sağlanamadığı görülmektedir. Kesin karar niteliği, farklı mahkemelerde benzer olaylarda farklı kararlar verilmesine yol açmakta, bu da uygulamada belirsizlik ve hukuki tutarsızlıklar doğurmaktadır.
Zaman zaman kimlik bilgilerinde farklılık olan yabancılar hakkında adli işlem tesis edildiği ve bu kişilerin adli işlemlerin ardından sınır dışı edilmek üzere Geri Gönderme Merkezlerine gönderildiği de bilinmektedir. Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliği gereğince hakkında adli işlem başlatılan yabancının serbest bırakılması gerekmekteyken idare tarafından çoğu zaman bu yasal düzenlemeye uyulmamaktadır. Yasal mevzuatın emredici hükümlerine rağmen bu tarz işlemlerin yapılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı açıktır.
Yabancılar Ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin "Adli İşleme Konu Yabancılar" kenar başlıklı 60. maddesinde
"(1) Suça karışması nedeniyle haklarında adli işlem başlatılan yabancılardan;
a) Savcılıkça evrak üzerinden işlem yapılarak,
b) Savcılıkça ifadesi alınarak,
c) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla,
ç) Mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere,
serbest bırakılan yabancıların il müdürlüklerine teslim edilmeden, ülkemizde kalışlarıyla ilgili gerekli inceleme kolluk birimi tarafından yapılır.
(2) Ülkemizde yasal kalış hakkı bulunanların bu süreleri kullandırılmak üzere kolluk tarafından tebligatla serbest bırakılarak, il müdürlüğüne bilgi verilir." denilmektedir.
Yasa metninden de anlaşıldığı üzere, adli makamlarca serbest bırakılan yabancıların ülkemizde yasal kalış hakkının kullandırılması gerekmekte olup, uygulamada bu hususa riayet edilmediği açıktır. Yukarıda da belirtildiği üzere, yabancıların, serbest bırakılmalarına rağmen sınır dışı edildikleri veya yasal kalış haklarının kısıtlandığı vakalar sıkça yaşanmaktadır. Şüphesiz, bu işlemler hukuka aykırı olup, kanuna aykırı işlemlerin idare mahkemelerince iptal edilmesi gerekmektedir.
İstanbul 15. İdare Mahkemesi 2022/4696 Esas ve 2024/1496 Karar sayılı kararında, bu yönde verilen bir idari işlemi değerlendirmiş netice olarak da idari işlemin iptaline karar vermiştir. Söz konusu idari işlemde kimlik bilgilerinde bariz ve ciddi nitelikte bir farklılık olmayan yabancı hakkında sınır dışı kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
Bilindiği üzere, İdarenin tüm eylem ve işlemleri kanuna uygun olmalıdır. Anayasamızın 125. maddesinin “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmü gereği, kanuna aykırı yapılan işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulması gerekmektedir.
Ayrıca, YUKK kapsamında alınan kararların yasal mevzuatlar gereği gerekçeli olması gerekmektedir. İdare tarafından alınan kararlar yalnızca kanun maddesine yapılan atıfla alınmakta, kişi bazında bir değerlendirme yapılarak somut olayın özelliklerine yer verilmeden sınır dışı kararı verildiği görülmektedir. İdare Mahkemelerince bu tarz işlemlerin de iptaline karar verilmektedir.
Bu bağlamda, sınır dışı etme kararları verilirken kararların gerekçeli olma zorunluluğuna ve kişiye özel değerlendirme yapılmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Kendisinden beklenen yükümlülüklerini doğru bir şekilde yerine getirmiş, kimlik bilgileri veya başvurusunda yanıltıcı bilgi vermemiş ve kamu güvenliği açısından ciddi bir tehlike oluşturmayan yabancılar hakkında sınır dışı kararı verilmesi hukuka aykırıdır.
Nitekim, İstanbul 15. İdare Mahkemesi de bu ilkeyi 2022/4696 Esas ve 2024/1496 Karar sayılı kararında açıkça vurgulamıştır. Bu kararda, hakkında adli işlem yapılmamış ve kamu düzenini tehdit etmeyen yabancı hakkında sınır dışı kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna hükmedilmiştir. Mahkeme, böyle bir durumda sınır dışı kararının sebep yönünden hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, DAVAYA KONU İDARİ İŞLEMİ iptal etmiştir.
---
T.C.
İSTANBUL
15. İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/4696
KARAR NO : 2024/1496
DAVACI :
VEKİLİ : AV. EMRAH KARATAY
DAVALI : İSTANBUL VALİLİĞİ (İL GÖÇ İDARESİ MÜDÜRLÜĞÜ)
VEKİLİ :
DAVANIN ÖZETİ : ............................ uyruklu davacı tarafından; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunduğundan bahisle 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 54/1-d maddesi uyarınca sınır dışı edilmesine ilişkin İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğünün ............................ tarih ve............................ sayılı işleminin, hukuka aykırı olduğu, annesi ve kardeşinin Türkiye'de olması nedeniyle Türkiye'ye geldiği öne sürülerek iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma süresinde verilmemiş, bilgi ve belge gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul 15. İdare Mahkemesince dava dosyası incelendikten sona işin gereği görüşüldü: 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, "Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturan" yabancıların sınır dışı edileceği düzenlemiştir. Aynı Kanunun 53. maddesinin 3. bendinde, “Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir." hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen kanun hükümlerinden; kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturduğunun tespit edilmesi halinde ilgili yabancının sınır dışı işlemine tabi tutulacağı görülmekle birlikte bu yöndeki tespitin, hukuken kabul edilebilir ve inandırıcı nitelikte bilgi ve bulgulara dayanması gerektiği açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Irak uyruklu davacı hakkında adli işlem yapıldığından bahisle 6458 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1.-fıkrasının (d) bendi uyarınca sınır dışı etme kararı alınması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; davacının APFİS sisteminde (parmak izlerine göre) farklı kimlik bilgileri bulunduğundan bahisle hakkında adli işlem başlatıldığı, 25.08.2022 tarihli tutanağa göre "N.................. S.................." ve "N................ S...................." kimlik bilgileri kullanan şahsın parmak izi araştırmasının yapılması istendiği, davacının .................... tarihli kolluk ifadesinde, "Mayıs ayında evine giderken polis çevirmesinde ikamet izni olmadığını söylediği, polis merkezine götürüldüğü, oprada tekaffuz hatası sonucu yanlış bilgi girilmiş olabileceği, adının N................... S............. olduğu, farklı beyanda bulunmadığı, suçlamaları kabul etmediğini" beyan ettiği, Emniyet Uzmanlık raporunda, .................. Polis Merkezinde ................ tarihinde verilen N.................. S.................... isimli şahsın parmak izi ile ................. tarihinde verilen N................. S................... isimli şahsın parmak izinin aynı olduğu tespit edildiği, Uyap sisteminden yapılan incelemede davacı hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan isnadıyla başlatılan soruşturma, kovuşturma kaydına rastlanmadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacının dava konusu işleme dayanak alınan eylemiyle ilgili olarak hakkında atılı suç nedeniyle yürütülen soruşturma kaydı bulunmadığı, kimlik bilgilerindeki farklılığın ise bariz ve ciddi nitelikte bir farklılık olmadığı dolayısıyla telaffuz hatasından kaynaklı olabileceği bunun haricinde idarece de dava konusu işlemin tesis edilmesine dayanak olabilecek hukuken kabul edilebilir ve inandırıcı nitelikte başkaca herhangi bir gerekçe ortaya konulamadığı görüldüğünden 6458 sayılı Kanunun 54/1-(d) maddesi uyarınca davacının sınır dışı edilmesine ilişkin dava konusu işlemde sebep unsuru yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline, davacının adli yardım talebinin kabulü nedeni ile başlangıçta alınmayan ve aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinden harçlar dışında kalan posta giderine ilişkin 55,50 TL tutarındaki kısmının, harçtan muaf olan davalı idare üzerinde bırakılarak tahsili için müzekkere yazılmasına, kalan kısmın ise hazine üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 10.500,00 TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine 6458 sayılı Kanunun 53/3 maddesi gereğince kesin olmak üzere 08/03/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye
YARGILAMA GİDERİ:
Posta Gideri : 55,50 TL
TOPLAM : 55,50 TL