Kasten yaralama suçu TCK m. 86 hükmünde tanımlanmıştır. Temel cezası ise yasal düzenleme metninde çok açık bir şekilde ifade edilmektedir. Yani cezanın asgari ve üst hadleri yasada yer almaktadır. Burada sorun asgari haddin üzerine çıkıldığında yaşanmaktadır. Bazen teşdiden uygulanan cezanın temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkelere aykırı olarak belirlendiği görülmektedir.
Cezanın belirlenmesi yargılama sırasında olmakta ve mahkeme hâkimi sanık hakkında temel cezayı tespit etmektedir.
Cezanın belirlenme şekilleri
Hâkim temel cezayı iki şekilde belirlemektedir:
1) Hâkim, suça ilişkin yasa hükmündeki cezayı alt sınırdan belirleyebilir.
2) Hâkim, sanık hakkındaki cezayı alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle de belirleyebilir.
Uygulamada genellikle alt sınırdan uzaklaşılacaksa “takdiren ve teşdiden” şeklindeki ifadelere yer verilmektedir.
Cezanın belirlenmesi işlemi aslında cezanın kişiselleştirilmesidir. Yani yasadaki soyut ceza somut hale getirilir. Başka bir söylemle, ceza bireyselleştirilir.
Soyut ceza
Soyut ceza, ceza yasalarındaki suçun niteliği ve ceza miktarının açıkça gösterilmesidir. Burada suça ilişkin cezanın alt ve üst sınırları belirtilmektedir.
Somut ceza
Somut ceza, ceza yargılaması sonucunda ortaya çıkan cezadır. Başka bir söylemle, ceza yargılaması sonuçlandığında yasa hükmündeki soyut cezanın yargıç tarafından somut olaya uygulanmasıdır. Bu şekilde yargıç soyut cezayı somut hale getirerek sanık hakkında uygulamaktadır.
Kasten yaralama suçu
TCK m. 86/1 hükmüne göre, kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
TCK m. 86/1 hükmünde kasten yaralama suçunun tanımı yapılmıştır. Burada kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiştir. Buna göre; kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir.
Yani yaralama olması için aşağıda belirtilen hususlardan birinin ortaya çıkması gerekir. Yaralama olarak nitelendirilecek davranışlar şunlardır:
1) Kişinin vücuduna acı veren davranışlar,
2) Kişinin sağlığının bozulmasına neden olan davranışlar,
3) Kişinin algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan davranışlar.
Basit yaralama
Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur (TCK m. 86/2).[1]
Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise TCK m. 86/2 hükmünde düzenlenmiştir. Burada TCK m. 86/1 hükmündeki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Yaralama suçunun kadına yönelik olarak işlenmesi
Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamayacaktır. (TCK m. 86/2).[2]
Kasten yaralama suçunda cezanın yarı oranında artırılması gereken haller
Kasten yaralama suçu nedeniyle cezanın yarı oranında artırılması gereken haller şunlardır (TCK m. 86/3):
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı işlenmesi,[3]
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi,
e) Silahla işlenmesi.[4]
Yukarıda belirtilen durumlarda kasten yaralama suçunun işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın sanığa verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Kasten yaralama suçunda cezanın bir kat artırılması gereken hal
Kasten yaralama suçunun canavarca hisle işlenmesi halinde sanığa verilecek ceza bir kat artırılacaktır (TCK m. 86/3-f).[5]
Suçta korunan hukuki yarar
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür.
Suçun konusu
Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır.
Suçun oluşumu
Yaralama suçu, failin yaralamaya neden olabilecek davranışları kasten yapması yani hareket sonucu oluşmaktadır. TCK m. 86 hükmünde belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse kasten yaralama suçu oluşacaktır. Başka bir söylemle, kişilerde yaralama sonucunu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler
Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler TCK m. 61/1 hükmünde düzenlenmiştir.
Temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacak ölçütler
Hâkim, somut olayda aşağıda belirtilen hususları dikkate alarak temel cezayı belirlemelidir. Temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacak ölçütler şunlardır (TCK m. 86/1):
a) Suçun işleniş biçimi,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçlar,
c) Suçun işlendiği zaman ve yer,
d) Suçun konusunun önem ve değeri,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı,
g) Failin güttüğü amaç ve saik.
Yargıç yukarıda belirtilen hususları dikkate alarak işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirleyecektir (TCK m. 61/1).
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi
Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekmektedir (TCK m. 3/1).[6]
Başka bir söylemle, işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında orantı bulunmalıdır.
Yasa koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin temini açısından yargıca, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetkisini ve görevini vermiştir.
Yani verilecek ceza olayın özelliği ve eylemin ağırlığı ile orantılı olacaktır.
Yargıcın temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe TCK m. 61/1 uygun olmalıdır.
Burada hâkim, cezayı belirlemesi sırasında kullandığı ölçütlerin gerekçelerini de açık bir şekilde kararda göstermelidir. Yani suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmeye ilişkin gerekçe kararda gösterilmelidir. Bu konudaki gerekçenin yasal ve yeterli olması gerekir.
Örneğin; TCK m. 86/1 hükmü uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektiren kasten yaralama suçunda, temel cezan 2 yıl olarak belirlenmiştir.
Bu olayda aşağıda belirtilen hususlar tespit edilmiştir:
a) Mağdurun hayati tehlikesinin bulunmamaktadır.
b) Mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez niteliktedir.
c) Yaralama eylemi sanığın istemi üzerine katılanın girdiği kazan dairesinde gerçekleştirilmiştir.
d) Bu ortamın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak, ateşli silah ile yakın mesafeden ateş edilmek suretiyle işlenmiştir.
Yargıtay, belirtilen örnek olayda yukarıda belirtilen hususlar ile birlikte katılandaki yaralanmanın boyutu dikkate almış ve yerel Mahkemece “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, failin kastının ağırlığı” göz önünde bulundurularak temel cezanın 2 yıl hapis olarak belirlenmesinde isabetsizlik görmemiştir.
Yargıtay, bu örnek olayda bu uygulamanın TCK m. 61/1 hükmündeki ölçütler ile TCK m. 3/1 hükmündeki "orantılılık" ilkesine aykırılık oluşturmadığını düşünmektedir.[7]
Örneğin; sanık mağduru 2 bıçak darbesiyle sol göğüs ve sol yanak bölgesinden yaralamış ve göğüs bölgesindeki yaralanmanın sol pnömotoraksa neden olarak hayati tehlikeye sebebiyet verdiği belirlenmiştir.
Bu olayda sanığın engel bir durum olmamasına rağmen eylemine kendiliğinden son verdiği ve olay öncesinde öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunmadığı belirlenmiştir.
Bu olayda, sanığın öldürme kastının şüpheli kaldığı, ortaya çıkan kastın yaralamaya yönelik olduğu tespit edilmiştir.
Bu olayda Yargıtay, kasten yaralama suçundan TCK m. 86/1-3-e, 87/1-d hükümleri gereğince meydana gelen zararın ağırlığına göre, temel cezanın teşdiden tayini suretiyle hüküm kurulması gerektiğini ifade etmiştir.[8]
Yaralama eylemi nedeni ile mağdurun hayati tehlike geçirmesi ve organlarından birinin işlevinde sürekli zayıflamanın oluşması
Katılanın, yaralama eylemi nedeni ile hayati tehlike geçirdiği ve organlarından birinin işlevinde sürekli zayıflamanın oluştuğu olaylarda asgari hadden uzaklaşmak gerekir. Bu işlemlerin uygulama maddelerinin en başından itibaren yapılması gerekir.
Örneğin; mahkemenin alt sınırdan uzaklaşarak 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesi ile cezalandırmaya başlaması gerekirken, TCK'nin 86/1., 86/3-e., 87/1-a-d-son gereği 5 yıl hapis cezası tayininden sonra alt sınırdan uzaklaşarak 5 yıl 6 ay hapis cezasına karar vermesi hukuka aykırı olacaktır.
Örneğin; sanığın 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğinin Önlenmesine Dair Kanunun 20. maddesi gereği kamu görevlisi sayılan katılanı yaşamını tehlikeye sokacak vücudunda kemik kırılmasına ve iyileşme olanağı bulunmayan hastalığa girmesine neden olacak şekilde yaralama eyleminden dolayı birden fazla nitelikli yaralanma suçu işleyen sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırılmaya başlanılmalı ve TCK'nin 86/1, 86/3-c, 87/2-a-son maddeleri gereği cezanın alt haddinin 8 yıldan az olamayacağı gözetilmelidir. Burada 4 yıl 2 ay hapis cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı olacaktır.[9]
Birden fazla artırım nedeni bulunması
Örneğin; silahla kasten yaralama suçunu annesine karşı işleyen sanık hakkında 5237 sayılı TCK 86/3-a-e maddesi kapsamında iki farklı artırım nedeni olmasına rağmen alt sınırdan uzaklaşarak ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı olacaktır.[10]
Örneğin; sanığın, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan mağduru 5237 sayılı TCK’nin 6/1-f hükmü kapsamında “silah”tan sayılan “demir çubukla” yaralama şeklindeki eymelinde, TCK’nin 86. maddesinde yer alan birden fazla nitelikli hali ihlal ettiği nazara alınarak, meydana gelen yaralanmanın niteliğine göre, TCK'nin 86/2. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşarak cezanın belirlenmesi gerekecektir.[11]
Örneğin; sanığın kardeşini silahta sayılan fırça sapı ve kemerle yaralaması karşısında temel cezanın alt sınırdan uzaklaşarak belirlenmesi hukuka uygun olacaktır.[12]
Hapis ve para cezalarının birlikte bulunduğu yaptırımlarda asgari hadden uzaklaşma uygulaması
Hapis ve para cezası birlikte olan yaptırımlarda asgari hadden uzaklaşmak gerekiyorsa her iki cezada aynı ölçütlerde uygulanmalıdır.
Örneğin; sanık hakkında kurulan hükümde temel ceza belirlenirken, hapis cezası asgari hadden uygulandığı halde, aynı gerekçeyle hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması hukuka aykırı olacaktır.[13]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
---------------
[1] (2) (Ek fıkra: 31.03.2005 - 5328 S.K/Madde 4); (Eklenmiş Fıkra RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 Kanun No: 5328/4).
[2] (Ek 2. cümle: 12.05.2022 - 7406 S.K/Madde 3); (Eklenmiş Cümle RGT: 27.05.2022 RG NO: 31848 Kanun No: 7406/3).
[3] 8.7.2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle, bu bentte yer alan “eşe” ibaresi “eşe, boşandığı eşe” şeklinde değiştirilmiştir.
[4] TCK m. 86/3-e hükmünde kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi durumu nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Suçun silahla işlenmiş olmasının nitelikli hâl sayılmasının altında yatan düşünce, söz konusu aracın mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehlikedir. Suçun silahla işlenmesinin nitelikli hâl sayılması, silahın suçun işlenmesini kolaylaştırdığı ve mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırdığı düşüncesine dayanmaktadır. Bkz.; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, Ankara 2017, s. 232.
[5] f) (Ek bend: 14.04.2020 - 7242 S.K/Madde 11) 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle, aynı maddenin 3. fıkrasına “canavarca hisle” şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmıştır.
[6] TCK’nın “Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrası.
[7] YCGK, E: 2018/8-200, K: 2021/156, İtrznm: 2017/67752, T: 20.04.2021.
[8] Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, E: 2018/645, K: 2018/3031, T: 26.06.2018: “…Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ...’ın mağdur ...’ı 2 bıçak darbesiyle sol göğüs ve sol yanak bölgesinden yaraladığı, göğüs bölgesindeki yaralanmanın sol pnömotoraksa neden olarak hayati tehlikeye sebebiyet verdiği, engel bir durum olmamasına rağmen eylemine kendiliğinden son verdiği, olay öncesinde öldürmeyi gerektirir bir husumet bulunmadığı anlaşılan olayda, sanığın öldürme kastının şüpheli kaldığı, ortaya çıkan kastın yaralamaya yönelik olduğu ve kasten yaralama suçundan TCK.nun 86/1-3-e, 87/1-d maddeleri uyarınca meydana gelen zararın ağırlığına göre, temel cezanın teşdiden tayini suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu suçun niteliğinde hataya düşülerek kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkumiyetine hükmolunması,…”
[9] Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi, E: 2014/38884, K: 2015/14858, T: 27.04.2015.
[10] Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi, E: 2014/8211, K: 2014/30292, T: 18.09.2014.
[11] Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi, E: 2017/13122, K: 2018/7017, T: 17.04.2018.
[12] Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi, E: 2015/3928, K: 2015/23660, T: 06.07.2015
[13] Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi, E: 2016/1580, K: 2017/2914, T: 21.03.2017