KASTEN ÖLDÜRMENİN İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ SUÇU

Abone Ol

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 83. maddesinde kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçuna yer verilmiştir. Maddenin gerekçesinde “kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hallerde bu yükümlülüğe uygun davranılmaması şeklinde bir tanımlamaya yer verilmiştir. Demek ki, kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için bu neticenin oluşmasına sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.

İhmalin icrai davranışa eşdeğer kabul edilebilmesi için ilk olarak belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün bulunması gerekir. İkinci olarak ise önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir.

İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu, temel unsurları bakımından kasten öldürme suçu ile aynı özelliklere sahip olmak ile birlikte, hareket ve fail açısından farklılık göstermektedir.[1]

Korunan Hukuksal Değer

Bu suçta korunan hukuki değer de yaşam hakkıdır. Türk Ceza Kanunu’nda yaşam hakkına yönelik daima bir yaptırım öngörülmüştür. Çünkü yaşam hakkı kişisel olduğu kadar toplumsal da bir değerdir.[2]

Fail

İhmali davranışla kasten öldürme suçunun faili, kanunda da belirtildiği üzere sadece yükümlü olduğu belli bir davranışı gerçekleştirmeyen kişi olabilir. Diğer bir deyişle, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunun faili sadece neticeyi önleme yükümlülüğü altında bulunan sorumlular olabilir. Demek ki, kasten öldürme suçunda fail herkes olabilirken ihmali davranışla kasten öldürme suçunda ise fail sadece neticeyi önleme yükümlülüğü altında bulunan garantör kişidir.

TCK madde 83/2’den hareketle kimlerin “ölüm neticesini önleme hukuki yükümlüğü altında bulunan kimse” sayılabileceğinin yani hangi kişilerin bu suçun faili kabul edileceğin tespitinde şu sınıflamalar göz önünde bulundurulmalıdır:

-kişinin belli bir icrai davranışta bulunmak (ve bu şekilde ölüm neticesini engellemek) hususunda kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,

-kişinin belli bir icrai davranışta bulunmak (ve bu şekilde ölüm neticesini engellemek) huşunda sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,

-kişinin önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatıyla ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,[3]

halleri mevcudiyet gösteriyor ise bu suçun faili konumunda bulunan kimseden söz edilebilecektir. Demek ki kanun koyucu tarafından fail durumuna konumlandırılabilecek kişi sınırlı tutulmuştur.

Mağdur

İhmali davranışla kasten öldürme suçunun mağduru kasten öldürme suçunda olduğu gibi, hayatına son verilen kişidir. Hayatına son verilen kişinin fiziksel özellikleri, ırki, dili, dini, rengi, sağlık durumu önemli değildir ve suça etkisi bulunmamaktadır. Kanundaki tanımdan da anlaşılacağı üzere suçun icrai veya ihmali davranışla işlenmesi mağdur bakımından bir değişiklik göstermemektedir. Diğer bir ifade ile ihmali suretle kasten öldürme suçunun mağduru (icra suretiyle) kasten öldürme suçunda (TCK m.81) olduğu gibi mağdur, hayat hakkına son verilen insandır.

Bu suç bir cesede veya cenine karşı işlenemez. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nda tam ve sağ doğum şartı aranmaktadır. Yargıtay da uygulamasında tam doğum şartıyla öldürme suçunun gündeme gelebileceğini yakın tarihli bir kararında belirtmiştir. Bu sebeple doğmamış bir kişiye yönelik eylem söz konusu ise unsurları bulunuyorsa TCK madde 99 vd. belirtilen çocuk düşürme veya düşürtme suçlarından söz edilebilecektir. [4]

Maddi Unsur

Kasten öldürme suçunun ihmal suretiyle işlenmesi suçunun maddi unsurunun hareket ögesi, bu suçta özel faillik özelliğini taşıyan kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesidir. Başka bir ifadeyle, neticeyi önleme yükümlülüğü altında olan veya insan hayatına karşı önceden bir hareket yapan kimsenin pasif bir şekilde davranarak başkasının ölümüne sebebiyet vermesidir.[5]

Demek ki bu suçun maddi unsuru, kasten öldürmenin olumsuz yani ihmali hareketle işlenmesidir. Diğer bir ifadeyle neticeyi önleme yükümlülüğü altında olan veya insan hayatına karşı önceden bir hareket yapan kimsenin pasif davranarak başkasının ölümüne sebebiyet vermesidir.

Belirtmek gerekir ki hareket yerine davranış kelimesinin seçilmesi bilinçli bir tercih olup amaç suçun maddi unsurunun kapsamını genişletmektir. [6]

Kasten öldürme suçunun ihmali bir davranışla işlenebilmesi için icrai davranışın ihmali davranışa eşdeğer olması gerekir. İhmali davranışla sebebiyet verilen ölüm neticesinden dolayı sorumlu tutulabilmesi için, neticeyi önleme hususunda soyut bir ahlaki yükümlülüğün varlığı yeterli olmayıp bu konuda hukuksal bir yükümlülüğün varlığı gerekir. İhmali davranış, icrai davranışa üç durumda eşdeğer olarak kabul edilir:

İlk olarak;

- Kişinin belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması hali,

Neticeyi önleme yükümlülüğü, bazı durumlarda koruma ve gözetim yükümlülüğüne dayanmaktadır. Bu yükümlülüğün kaynağı önce kanundur. Kişilere belli durumlarda belli bir yönde icrai davranışta bulunma konusunda kanunla yükümlülük yüklenmektedir. Örneğin; velayet ilişkisinin gereği olarak anne babanın çocuğu koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunmaktadır. [7] Bir başka örnek verecek olursak; idare hukukundan doğan bir yükümlülük gereği hastanede çalışan doktor ve hemşirenin hastalara müdahalede bulunma mecburiyetleri vardır. [8]

İkincil olarak;

- Kişinin belirli bir icrai davranışta bulunmak hususunda sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması hali,

Sözleşme yapılması, neticeye engel olma yükümlülüğünün başlamasına yetmez ve kural olarak görevin fiilen üstlenilmesi gerekir. Bir hastanın bakımını üstlenen hemşire buna örnek olarak gösterilebilir. Fiili üstlenme de söz konusu olabilir. Çocuğuna göz kulak olması için komşusuna çocuğunu bırakmak buna örnek olabilir. Diğer örnekler ise, dağcılık turu rehberi, cankurtaran, itfaiye eri korkulan neticeye engel olma yükümlülüğünü üstlenen garantörlerdir. Ayrıca sözleşmenin açık ve yazılı olması da şart değildir ve gönüllü üstlenme de yeterlidir. [9]

Üçüncül olarak;

- Kişinin önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması hali,

Burada failin, icrai hareket yapmasını gerektiren bir durum vardır ve bu durum failin önceki hareketinden kaynaklanmaktadır. Başkasına zarar verecek bir tehlike yaratan kişi, bunun zarara sebebiyet vermemesi ve suça dönüşmemesi için, gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Kanun bu durumda faile, yaptığı hareketin daha ağır neticeler doğurmasını engelleme yükümlülüğü getirmiştir. Örneğin, fail yaralanmasına sebebiyet verdiği kişiye yardım etmekle, onun daha fazla zarar görmesini önlemekle yükümlüdür. [10] Burada fail önceki hareketiyle bir başkasını yüksek bir koruma ihtiyacının bulunduğu ve yardım olmaksızın kendini kurtaramayacağı bir duruma sokmaktadır.[11]

Manevi Unsur

İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesine kast denir (TCK m.21). Failin suç bakımından kasten davrandığının kabulü için, ihmali hareketini bilerek ve isteyerek yapması ve ölüm sonucunun oluşumunu istemesi ve müdahalede bulunma yükümü yükleyen hali de bilmesi gerekir.[12] Bu suç olası kastla da işlenebilir. Bir başka anlatımla, failin hareketinin tipik sonucu gerçekleştireceğini öngörmesi ve bu sonucu kabullenip göze alması hallerinde olası kast söz konusu olacaktır. Failin saiki ve amacı önem taşımaz.[13]

HATIRLATMA: Örneğin, piknik yaparken göle düşüp boğulduğunu gördüğü kimsenin yardımına gitmeyen fail, boğulan kişinin kendi oğlu olduğunu ölümden sonra fark etmişse, her ne kadar madde 83 te yer alan tanımla benzerlik gösterse de fail hakkında ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan değil, TCK madde 98’deki yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi suçunun tipik unsurları oluştuğundan failin TCK madde 98 uyarınca sorumluluğu doğacaktır.

Hukuka Uygunluk Nedeni

TCK madde 24 vd. hükümlerinde yer alan hukuka uygunluk sebepleri tüm suçlar bakımından genel nitelikteki hükümlerdir ve bu nedenlerin birinin bulunması halinde fiil suç teşkil etmez. İhmali davranışla kasten öldürmenin işlenmesi suçu açısından neticeyi önlemekle yükümlü olan fail, meşru savunma hali sebebiyle bu yükümlülüğünü yerine getirememiş olabilir. Bu durumda eylem hukuka uygundur.[14]

Örneğin, taksirle yaraladığı kişiye yardım etme yükümlülüğü bulunan sürücü, olay yerine gelen yaralının yakınlarının saldırısı dolayısıyla yaralıya yardım edemeden aracına binerek kaçmış ise meşru savunma nedeniyle eylemi hukuka uygun hale gelir.

Yine zaruret halinde de sonucu önlememe hali suç teşkil etmeyecektir. Çok soğuk bir havada sahip olduğu tek battaniyeyi yeni doğmuş çocuğunun üzerine örtmeyip kendisi kullanan annenin bu ihmali donarak ölen çocuğun ölümden sorumluluğuna yol açmaz. [15]

Bir başka neden ise, kişinin daha önemli olan başka bir görevin yerine getirilmesi mecburiyeti ile ihmalin doğması durumunda ihmal ve gecikme hukuka aykırı olmayacaktır.

Suçun Özel Görünüş Biçimleri

Teşebbüs

İhmali davranış ile kasten öldürme suçuna teşebbüs mümkündür. Fail, ihmali davranışıyla bir kişiyi öldürmek amacıyla, yükümlü olduğu icrai eylemi gerçekleştirmeyip failin elinde olmayan sebeplerden dolayı ölüm gerçekleşmezse fail, ihmal suretiyle kasten öldürmeye teşebbüsten ceza alacaktır. [16] Başka bir anlatımla, failin hareket etmek zorunda olduğu zaman diliminde kasten hareketsiz kalması, ancak neticenin rastlantı veya üçüncü kişinin müdahalesi sonucunda gerçekleşmemesi halinde teşebbüs söz konusu olur.[17]

Örneğin, taksirle bir yayaya çarparak yaşamsal tehlike oluşturacak şekilde yaralanmasına neden olan ve ona yardım etmeden olay yerinden uzaklaşan sürücü, üçüncü kişi tarafından hastaneye yetiştirilerek kurtarılması durumunda kasten ihmali davranışla öldürmeye teşebbüsten sorumlu tutulur. [18]

İştirak

İhmal suretiyle kasten öldürme suçuna iştirak mümkündür. Ortaklaşa failler bakımından her bir failin sonucu önleme yükümlülüğünün bulunması gerekir. Örneğin acil serviste görevli doktorlar, sendikal hakları ve maaş için protesto yaptıkları sırada gelen hastaya bakmayarak ölümüne neden olmuşlarsa bu suçtan ortaklaşa fail olarak sorumlu olurlar. [19] İhmal suretiyle kasten öldürme suçu, özgü suç olduğu için sonucu önleme yükümlülüğü bulunmayan faillerin ise azmettiren ve yardım eden için olarak suça katılmaları mümkündür.[20]

Örneğin, istihbarat biriminde çalışan polis P, kasten öldürme suçu işleneceğini öğrendiği halde istihbaratı gerekli birimlerle iletmez ve sonra M öldürülürse P, icrai hareketle kasten öldürme suçuna yardım etmek suretiyle iştirakten değil, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan sorumlu olur. Çünkü burada polis memurunun yasadan doğan suçu önleme yükümlülüğü mevcuttur.[21]

İçtima

TCK madde 43/3 uyarınca ihmali davranışla işlenen kasten öldürme suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.

Bir ihmali hareketle birden çok sonucun oluşması durumunda gerçek içtima hükümleri uygulanır. Örneğin acil serviste görevli doktorların greve katılması sonucunda hastalardan birinin ölmesi, bir diğerinin sakat kalması durumunda farklı nev’iden fikri içtima hükümleri uygulanmaz. Zira doktorun ölen hastaya ve yaralanan hastaya ayrı ayrı tıbbi müdahale yapmak yükümlülüğü olduğundan eylem tek değildir. [22] Bu durumda faile her suç için gerçek içtima hükümlerince ayrı ayrı ceza verilecektir.

İhmal suretiyle adam öldürme suçunun benzer suçlarla kıyaslanmasında da ifade edildiği gibi, bir kamu görevlisinin ihmali hareketi sonucunda meydana gelen ölüm neticesinden fail, 5237 s. TCK m. 83 uyarınca sorumlu tutulacak ve 257. maddenin 2. fıkrası uygulanmayacaktır. Aynı durum ölüm neticesini önleme hukuki yükümü altında bulunan failin, yükümlü olduğu doğrultuda bir yaralıya yardım etmemesi halinde, 98. maddenin uygulanmaması bakımından da söz konusu olacaktır. Bu iki durumda failin yapmış olduğu tek bir hareket ve failde bulunan tek bir kast, birden fazla farklı suçun oluşmasına sebep olduğundan, farklı neviden fikri içtimaya ilişkin kanunun TCK 44. maddesinin hükmü doğrultusunda fail, en ağır cezayı gerektiren suçtan (yani 83. maddeden) dolayı cezalandırılacaktır.

Soruşturma Usulü, Müeyyide ve Zamanaşımı

İhmali davranışla işlenen kasten öldürme suçunun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır; şikayet aranmaz.

TCK madde 83/3 uyarınca kasten öldürme suçunun ihmali davranışla işlenmesi durumunda suçun icrai davranışla işlenmesine göre, temel cezada indirim yapılabilmesi konusunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmış olup, buna göre; belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında temel ceza olarak ağırlaşmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar; müebbet hapis cezası yerine on beş yıldan yirmi yıla kadar; öteki durumlarda ise on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi ceza indirimi de yapılmayabilir.

TCK madde 83’de düzenlenen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunun dava zamanaşımı süresi eğer fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüşse TCK madde 66/1-a bendine göre 30 yıldır, müebbet hapis cezası öngörülmüşse zamanaşımı süresi TCK madde 66/1-b bendine göre 25 yıldır. TCK madde 83/3’de sayılan cezalandırmalar söz konusu olduğu durumlarda 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmışsa dava zamanaşımı süresi TCK madde 66/1-c bendine göre 20 yıldır; 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası söz konusu ise dava zamanaşımı süresi TCK madde 66/1-d bendi uyarınca 15 yıldır. Keza 15 yıla kadar hapis cezası söz konusu ise de dava zamanaşımı süresi TCK madde 66/1-d uyarınca yine 15 yıldır.

Av. Maşallah MARAL

Stj. Av. Büşra BOZDAĞ

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

BALCI Gokcen, İhmali Davranış, 2012.

CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Beta Basım Yayın, Cilt 1, İstanbul, 2020.

HAKERİ Hakan, Yeni Türk Ceza Kanununda Hayata Karşı Suçlar, Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar, 2008.

ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005.

PARLAR Ali, Hatipoğlu Muzaffer, 5237 sayılı TCK’da Özel ve Genel Hükümler Açısından Ağır Ceza Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2007.

RUHİ Ahmet Cemal, Türk Ceza Kanununda Kasten Öldürme Suçları, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2017.

SOYASLAN Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2005.

TEZCAN Durmuş, Erdem Mustafa Ruhan, Önok R.Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2013.

TÜRKER A.Cihan, İhmali Davranışla Kasten Öldürme TCK 83.

-------------------------------------

[1] Özgenç İzzet, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005, s.225.

[2] Centel Nur, Zafer Hamide, Çakmut Özlem, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Beta Basım Yayın, Cilt 1, İstanbul, 2020, s.62.

[3] Ruhi Ahmet Cemal, Türk Ceza Kanununda Kasten Öldürme Suçları, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.60.

[4] Tezcan Durmuş, Erdem Mustafa Ruhan, Önok R.Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2013, s.123.

[5] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.61.

[6] Soyaslan Doğan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2005, s.112.

[7] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.62.

[8] Türker A.Cihan, İhmali Davranışla Kasten Öldürme TCK 83, s.304.

[9] Hakeri Hakan, Yeni Türk Ceza Kanununda Hayata Karşı Suçlar, Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar, 2008.

[10] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.62

[11] Türker A.Cihan, a.g.e., s.305.

[12] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.63.

[13] Balcı Gokcen, İhmali Davranış, 2012, s.20.

[14] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.63.

[15] Centel-Zafer-Çakmut, a.g.e., s.68.

[16] Ruhi Ahmet Cemal, e.g.e., s.64.

[17] Hakeri Hakan, Ceza Hukukunda İhmal Kavramı ve İhmali Suçların Çeşitleri, s.267.

[18] Parlar Ali, Hatipoğlu Muzaffer, 5237 sayılı TCK’da Özel ve Genel Hükümler Açısından Ağır Ceza Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2007, s.92.

[19] Balcı Gökcen, a.g.e., s.23-24.

[20] Ruhi Ahmet Cemal, a.g.e., s.65.

[21] Balcı Gökcen, a.g.e., s.26.

[22] Balcı Gökcen, a.g.e., s.26.