Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Kasten öldürme suçunun; üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı işlenmesi halinde ise kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer bir ifadeyle, TCK’nın 82/1- (d) bendinde, kasten öldürme suçunun belli akrabalık ilişkisi içinde bulunulan kişilere yani üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi, cezayı ağırlaştıran nitelikli bir hâl olarak tanımlanmıştır[1].
Kan hısımlığı olan bu hal, evlilik içi ilişki nedeniyle gerçekleşmiş olmalıdır; Dolayısıyla evlilik dışı altsoy ya da üstsoy ilişkisi bu durumu meydana getirmemektedir. Ancak bu evlilik dışı durum tanınma ile sabit olmuş, ahvali şahsiye kayıtlarına geçmiş ise, kısaca fiili ilişki hukuki bir niteliğe kavuşmuşsa, altsoy üstsoy ilişkisi var olarak kabul edilecektir[2].
Yargıtay’ın iki nitelikli halin birleşmesine ilişkin bir kararında şöyle denilmektedir; “Sanık ile resmi nikâhlı eşi olan maktulün, birlikte yaşamakta oldukları evde maktulün sanığı aldattığı gerekçesiyle tartıştıkları sırada sanığın adli emanette kayıtlı bıçaklarla maktule 16 kez vurmak suretiyle, bir kısım bıçak darbesinin vücuda sokulduktan sonra kanırtma ile gelişen iç organ ve büyük damar yaralanmasına bağlı olarak öldürdüğü olayda; Maktule C...'ın sanık V... ile evlilik birliği devam ederken, suç tarihine kadar olan son 185 günde F… ile karşılıklı olarak 1268 kez sesli görüşme yaptıkları ve aralarında 247 adet karşılıklı mesajlaşma olduğunun gelen hts raporlarından tespit edilmiş olup, yine tanıkların beyanı ile maktule ile F….in evlilik dışı ilişkileri olduğu anlaşılmış olup, sanığın bu ilişkiyi öğrenmesi nedeniyle aralarında oluşan geçimsizlik ve tartışma sonucu kapıldığı öfke sonucu suçu işlediği anlaşıldığından, maktule den kaynaklanan haksız hareketler sebebiyle, tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak, tahrik nedeniyle 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun'un 29’uncu maddesinin uygulanması sırasında, alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayini yerine, bozma ilamını etkisiz kılacak şekilde azamiye yakın indirim yapılarak 19 yıl hapis cezası verilmesi suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırı bulunmuşsa da aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır”[3].
Kasten insan öldürme suçlarında nitelikli hallerin birleşmesi halinde her iki nitelikli halden de hüküm kurulmalıdır. Yargıtay’ın akrabalıktan kaynaklanan nitelikli insan öldürme suçuyla ilgili bir kararında şöyle denilmektedir; “Sanık Ş.. ...'in, maktul .....in babası olduğu, aynı evde birlikte yaşadıkları, maktulün psikolojik sorunlarının ve çakmak gazı bağımlığının bulunduğu bu nedenle aile içinde sorunlar yaşadıkları, maktulün aile bireylerine karşı zaman zaman hırçın ve saldırgan tavırlar sergilediği, olay günü ise maktulün çakmak gazı almak için dışarı çıkmak istediği babası olan sanığın ise maktulü göndermek istemediği, bu nedenle çıkan tartışmaya maktulün annesinin de müdahil olduğu maktulün, annesini ve babasını ölümle tehdit ederek babasına karşı bıçak çektiği, bıçağı savurarak babası olan sanığı sol ön kolunda 8 cm cilt altı kesi oluşacak şekilde basit tıbbi müdahale ile giderilecek düzeyde yaraladığı, … memuru olan sanığın oğlu maktulün elinden bıçağı alarak o an kapıldığı öfkeyle maktulü çoğu vücudunun yaşamsal bölgeleri olmak üzere toplamda on kez bıçakladığı, maktulün kesici delici alet yaralanmasına bağlı kot kesiler ile karakterli iç organ ve büyük damar kesilmelerinden dolayı gelişen iç ve dış kanama sonucu öldüğü anlaşılan olayda, nitelikli insan öldürme suçu gerçekleşmiştir”[4].
İnsan hayatı Anayasal teminat altında olup yaşam hakkının ihlali halinde etkili bir ceza soruşturması yapmak şarttır. Türkiye’de yaşanan kasten insan öldürme suçlarının yaklaşık olarak yüzde doksanı ruhsatsız silahlarla işlenmekte olup ruhsatsız silah taşımanın cezası 4 yıl ile 8 yıl arası hapis ve ruhsatsız silah bulundurmanın cezası 3 yıl ile 6 yıl hapis cezası olarak düzenlenmelidir. Ruhsatsız silah taşımak veya bulundurmak suçu öncü suç olup esas suç ya da amaç suç kasten insan öldürme veya yaralama suçlarıdır. Bu nedenle ruhsatsız silah bulundurmak suçları seri muhakeme kapsamından çıkarılarak CMK da düzenlenen katalog suçlar kapsamına alınmak suretiyle tutuklama nedeni haline getirilmelidir.
Üstsoy, altsoy, kardeş veya eşe yönelik ölümle tehdit suçları öncü suç olup bu suçla mücadelenin etkin bir şekilde yapılması gerekir. Eğer ölümle tehdit suçu tekrar ediyorsa tutuklama nedeni olmalı ve fail tutuklandığında rehabilitasyona alınmalıdır. Esas olan insan hayatıdır. Hem mağdurun hem de failin hayatı korunarak toplumsal gelişme sağlanmalıdır.
Cumhuriyet savcısı kasten insan öldürme suçunda en baştan itibaren bizzat soruşturmak suretiyle ivedilikle olayı aydınlatmaya çalışır. Özellikle olay yerini inceler, şüpheli ile tanıkları bizzat dinler. Cumhuriyet savcısı olayı bizzat aydınlatıp yardımcı memurlarını polisi veya jandarma gibi başka makamları görevlendirirse, araştırmaları yönetmek mecburiyetindedir. Hiç olmazsa yönü ve kapsamını belirler. Belirli araştırma işlemlinin yapılma şekli konusunda emirler verebilir. Suçu ihbar eden, şüpheli veya diğer bir süje ile sözlü olarak yapılan görüşmelerde beyanlar tutanağa geçilmek suretiyle ceza muhakemesine egemen ilkeler ışığında soruşturma yapılması gerekir. Özellikle teknik ve bilimsel delillerin çağdaş standartlara uygun bir şekilde yaygın olarak kullanılmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Adli kolluk kurularak cinayet bürolarının tüm teknik imkânları kullanmaları sağlanmalıdır. Delillerin ivedilikle toplanmasına yönelik rehber niteliğinde yol haritalarının yönetmelik düzeyinde standartlaşmasında hukuki ve fiili yararlar bulunmaktadır.
Kasten insan öldürme suçu ağır cezalık bir suç olup olayın öğrenilmesi ile ilgili kolluk tarafından ihbar tutanağı düzenlenir[5]. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 158’inci maddesinde, “suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir”, denilmek suretiyle yasa koyucu ceza soruşturmasının Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütüleceğini açıkça belirtmiştir.
Kasten öldürme suçunun; üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı işlenmesi halinde iştirak hükümlerinin uygulanması uygulamada problemler oluşturmaktadır. Müşterek faillik durumunda, faillerin suça katkılarının mahiyetinin suçun icrası bakımından zorunluluk arz etmesi şarttır. Fiil üzerinde fonksiyonel bir hâkimiyet kurmayan sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının suçun işlenmesi etkisine göre iştirak halinin tespiti gerekir. Fiilin zorunluluk arz etmesi ölçütünün somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerekir. Nitekim Yargıtay’ın aynı doğrultudaki bir kararında şöyle denilmektedir; “sanıkların maktulü eve getirme sırasında yardımcı olmaktan ve yalnız kalmasını sağlamaktan ibaret eylemlerinin suçun işlenmesine fonksiyonel bir katkısının olmadığı, fiil üzerinde fonksiyonel bir hakimiyet kurmayan sanıkların suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının suçun işlenmesi açısından taşıdığı önem göz önünde bulundurduğunda; suça katkılarının mahiyetinin suçun icrası bakımından zorunluluk arz etmediği ve müşterek faillik boyutuna ulaşmadığı; ancak maktulün tasarlama suretiyle öldürülmesine suçun işlenmesinden önce ve işlenmesinden sonra maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle yardım eden sıfatı ile katıldıkları anlaşılmakla, sanıklar A.. ve M..'nin "yardım eden" sıfatıyla 5237 sayılı Kanun'un 39. maddesi uyarınca cezalandırılmaları yerine, iştirakin derecesinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde 5237 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca fail sıfatıyla cezalandırılmalarına karar verilmesi, hukuka aykırı bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Doç. Dr. Cengiz APAYDIN
Cumhuriyet Savcısı
Cenk Ayhan APAYDIN
Avukat-Yazar
----------------
[1] “Olay günü maktul A..’in babası sanık D..'un babadan kalma arazisini sattığını öğrendiği ve annesi olan mağdur N…'yı arayarak, "hepinizin amına koyacağım, o tarlaya kimseyi sokmayacağım, orospu, bunlar hep senin başının altından çıkıyor" şeklinde sözler söylediği, maktul A..in bu söylemlerini tanık S… ve katılan E…'un da duyduğu, aynı gün sanığın tarladan eve geldiği, mağdur N…nın sanığa, maktulün kendisine söylediklerini anlattığı, sanığın maktul A.. ile telefonda konuştuğu ve maktulün sanığa "seni öldüreceğim, seni keseceğim" dediği, sanığın da maktule eve gelmesini söyledikten sonra görüşmeyi sonlandırdıkları, akşam yemeğinden sonra mağdur N…, tanık S.. ve katılan E…'un yatmak için odalarına çekildikleri, maktul A.. ve eşi olan maktul M…'in, tatil için bulundukları M… ilinden sanığın ikamet ettiği D… Mahallesi'ne araç ile geldikleri, ikametin bahçesinde araçtan indikleri, maktullerin geldiğini gören sanığın ateş etmeye başladığı, ilk olarak maktul A..’i öldürdüğü, maktul A..'in vurulduğunu gören maktul M..'in ikametin üst katına doğru kaçtığı, sonrasında sanığın maktul M..'i de 3. katın balkonunda öldürdüğü, ardından sanığın acil çağrı merkezini arayarak durumu bildirdiği anlaşılan olayda sanığın oğlu olan maktule yönelik nitelikli kasten öldürme, maktul M..'e yönelik kasten öldürme suçlarını işlediği kabul edilerek buna göre uygulamalar yapıldığı belirlenmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 16. 10. 2023 tarihli, 2023/243 esas ve 2023/6192 sayılı kararı
[2] Dönmezer, Sulhi, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, 16. Baskı, İstanbul 2001, 50.
[3] Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 30. 04. 2024 tarihli, 2023/7732 esas ve 2024/3004 sayılı kararı
[4] Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 11. 07. 2024 tarihli, 2022/9699 esas ve 2024/5303 sayılı kararı
[5] Ekerbiçer, Beytullah, Adli Polisin El Kitabı, 3. Baskı, Ankara 2018, 155.