İşlenen suçun en önemli unsuru olan Kast, bir kusurluluk halidir. Suç oluşturan bir eylem kasten gerçekleştirilirse, yaptırıma tabi tutulur. Başka bir söylemle, suçun kasten işlenmesi halinde fail cezalandırılır.
Kastın iki önemli unsuru bulunmaktadır. Bu unsurlar şunlardır:
1. Bilme unsuru.
2. isteme unsuru.
Fail, suç oluşturan eylemi bilerek ve isteyerek işlemelidir.
Kasten öldürme suçlarında, failin birden fazla mağdura yönelik eyleminde kastın bölünememesi ilkesi uygulanmaktadır.
Fail, aynı anda ve aynı nedenle birden fazla mağdura yönelik olarak öldürme ve yaralama eylemleri gerçekleştirirse, kastın bölünmesi mümkün olmadığından, mağdurlardan biri ölmüş ve biri yaralanmış durumda olması halinde, mağdura yönelik eylem yaralama olarak değil, öldürmeye tam teşebbüs olarak değerlendirilecektir.
Failin, birden fazla mağdura yönelik eylemi kasten gerçekleştirmesi halinde, failin kastı mağdura göre değişiklik göstermez. Aynı kasıt altında hareket eden fail, mağdur gruba yönelik eylemi nedeniyle gerçekleştirdiği eylemin en ağır neticesine göre beliren kast ile hareket ettiği söylenebilir.
Örneğin, failin 3 kişilik bir gruba ateş etmesi halinde mağdurlardan birinin ölmesi, diğerlerinin de yaralanması halinde, ölen kişi için kasten öldürme, yaralanan kişiler için de, kasten yaralama suçu oluşması beklenmez. Olayda en ağır netice olan ölüm olayı nedeniyle, kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçları mağdur adedince oluşacaktır. Yani, ölen açısından tek adam öldürme, yaralanan iki mağdur için mağdur adedince kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşacaktır.
YARGITAY UYGULAMASI
Yargıtay, kastın bölünememesi ilkesini her olayın özelliğine göre, ayrı ayrı değerlendirmektedir. Bu nedenle Yargıtay’ın tutumunu tespit etmek için bazı kararları analiz etmek gerekecektir.
- Kulübenin içerisine doğru hiçbir ayrım yapmaksızın ve içeridekileri görerek çok sayıda ateş etmek
Sanığın, mağdurların oturmakta olduğu kulübenin içerisine doğru hiçbir ayrım yapmaksızın ve içeridekileri görerek çok sayıda ateş etmesi nedeniyle birden fazla mağdurun yaralanması eylemlerinde, bir mağdurun ölmesi ve diğer mağdurun yaralanması halinde bu mağdura yönelik eyleminde adam öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerekir.[1]
- Sanığın mağdurlara yönelttiği tabancasıyla on beş yirmi metre mesafeden en az dört el ateş ettiği olay
Yargıtay, sanığın mağdurlara yönelttiği tabancasıyla on beş yirmi metre mesafeden en az dört el ateş ettiği, sol omuz bölgesinden isabet aldığı halde mermi çekirdeğinin göğüs boşluğuna girmemesi nedeniyle iç organ veya damar yaralanması geçirmeyen, sol kolunda birinci derecede kemik kırığı meydana gelen Erkan ile sol uyluk bölgesine bir adet isabet alıp hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralanan Kadir’in, aldıkları isabetlere rağmen kaçarak canlarını kurtardıkları olayda, Sanığın mağdur Kadir’e yönelik söz ve eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının da öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, “öldürmeye teşebbüs” suçundan cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşülerek, kastın da bölünmesi suretiyle, yazılı biçimde “kasten yaralama” suçundan hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini ifade etmiştir.[2]
Yargıtay, burada sanığın söz ve eylemlerine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu vurgulamaktadır.
- Sanığın evine giderek av tüfeğini alıp evin balkonuna çıkarak kalabalığa doğru ateş ettiği olay.
Yargıtay, kalabalık bir grubun sanık ve ailesinin oturduğu evin önüne gelerek sanığı darp ettikleri bunun üzerine paniğe kapılan sanığın evine giderek av tüfeğini alıp evin balkonuna çıkarak kalabalığa doğru ateş ettiği olayda; sanığın olaya bağlı olarak ortaya çıkan, maktul ve mağdurlara yönelik olan kastının öldürmeye yönelik olduğu kabul edildiği halde, yeterli gerekçe gösterilmeden, kastın da bölünmesi suretiyle bir mağdura yönelik eylemin kasten yaralama suçu olarak nitelendirilmesini hukuka aykırı bulmuştur.[3]
- Kavga sırasında sanığın av tüfeğiyle etkili mesafeden mağdurları hedef alarak ateş etmesi
Yargıtay, kavga sırasında sanık M.’nın av tüfeğiyle etkili mesafeden mağdurlar İ. ve S.’ı hedef alarak ateş etmeye başladığı, açılan ateş sonucu mağdur İ.’in göğüs ve sağ kol bölgelerinden aldığı isabetle, karaciğer, diyafragma, atardamar yaralanmasına ve kemik kırığına neden olacak ve hayati tehlike geçirecek; mağdur S.’ın ise batın ve bel bölgelerinden aldığı isabetle, bağırsak yaralanmasına, dalağın alınmasına, kemik kırığına neden olacak ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları olayda, Sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, "öldürmeye teşebbüs" suçundan cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde hataya düşülerek, “kasten yaralama” suçundan hüküm kurulmasını kastın bölünmemesi ilkesine aykırı bulmuştur.[4]
Yargıtay, bu kararında mağdurlardan birine yönelik eylemin kasten öldürmeye teşebbüs, diğer mağdura yönelik eylemin yaralama olarak değerlendirilemeyeceğini, her iki eylemi de sanığın aynı kasıt altında işlediğini her iki mağdura yönelik eylemin kasten öldürmeye teşebbüs olduğunu vurgulamaktadır.
- Mağdurlara etkili mesafeden ateş ederek mağdurları yaralamak.
Yargıtay, daha önce aralarında kavga olan ve mağdur tarafından telefonla aranarak olay mahalline çağrılan sanığın, mağdurlara ateş ederek mağdurları yaraladığı olayda, mağdurlardan birinin hayati tehlike geçirecek şekilde birinin de hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralandıkları olayda, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunu, her iki mağdura yönelik eylemin de kasten öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerekeceğini ifade etmiştir.[5]
- Sanığın av tüfeğini alarak mağdurların oturduğu banka yaklaştığı, aralarında 2-3 metre mesafe kaldığında mağdurları hedef alarak ateş ettiği, açılan ateş sonucu mağdurların yaralandığı olay.
Yargıtay, sanığın av tüfeğini alarak mağdurların oturduğu banka yaklaştığı, aralarında 2-3 metre mesafe kaldığında mağdurları hedef alarak ateş ettiği, açılan ateş sonucu mağdurların isabet alarak yaralandıkları olayda, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunu ve tüm mağdurlara yönelik eylemlerin kasten öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.[6]
- Sanığın bıçakla aynı kasıt altında bir mağduru öldürmesi diğerini ise yaralaması
Yargıtay, sanıkla mağdur A. arasında kız meselesinden dolayı husumet olduğu, olay günü sanıkla mağdur A.’nin bu nedenle tartıştıkları, bu sırada olay yerinde bulunan maktul T.’in müdahale edip olayı ayırmak istediği, bu duruma sinirlenen sanığın bıçakla maktulü öldürdüğü, daha sonra şiddetli bir şekilde mağdur A.’nin hayati önemi haiz batın bölgesine vurduğu, karaciğer yaralanmasına bağlı olarak hayati tehlike geçiren mağdurun tıbbi müdahale sonucu ölümden kurtulduğu olayda, A.’ye karşı eylemi yönünden, Öldürme kastının eyleme bağlı olarak ortaya çıktığı anlaşıldığı halde, öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerekirken, yaralama suçundan hüküm kurulmasını kastın bölünmesi olarak değerlendirmiştir.[7]
- Olay öncesinde kavga eden tarafların olay tarihinde de kavga ettikleri, sanığın mağdurlar üzerine en az on el ateş ettiği, atışlar sonucunda mağdurların yaralandıkları olay.
Yargıtay bu kararında, Atış sayısı, atış mesafesi, hayati bölgelerin hedef alınması ve olayda kullanılan silahın niteliği dikkate alındığında, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu, eylemin kasten insan öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu düşünülmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, kastın da bölünmesi suretiyle yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulmasını hukuka aykırı bulmuştur.[8]
SONUÇ:
Sanığın aynı kasıt altında birden fazla mağdura yönelik eylemlerinde kastın bölünememesi ilkesinin uygulanabilmesi için, önce esaslı kastı belirlemek gerekir. Bu nedenle, sanığın öldürme kastı ile mi yoksa yaralama kastı ile mi hareket ettiği tespit edilmelidir. Sanıkta eylem sırasında öldürme kastı olup olmadığını tespit etmek için şu ölçütleri dikkate almak gerekir:[9]
1) Hedef alınan vücut bölgesinin yeri.
2) Suç aletinin öldürmeye elverişli olup olmadığı (tabanca, bıçak, balta vs)
3) Mağdurdaki yaraların niteliği
4) Engel halin olup olmadığı.
5) Taraflar arasında olay öncesinde husumet olup olmadığı.
Olayın özelliğine göre bu ölçütlerin çoğaltılması mümkündür. Ancak ortalama olarak bu ölçütlere göre bir karar verilebilir. Örneğin tabanca veya av tüfeği kullanılarak gerçekleştirilen eylemlerde faildeki ana kastı belirlemek için şu ölçütlere bakmak gerekecektir:[10]
1) Atış sayısı,
2) Atış mesafesi,
3) Hayati bölgelerin hedef alınıp alınmadığı.
4) Olayda kullanılan silahın niteliği
Şayet yukarıdaki sorulara verilen cevaplar faildeki kastın öldürmeye yönelik olduğunu ortaya çıkarıyorsa, failin birden fazla mağdura yönelik eylemlerinde ana kastın öldürme olduğu kabul edilmeli, bu kasta göre değerlendirme yapılmalıdır. Örneğin, mağdurların bulunduğu bir arabanın içine tabanca ile çok sayıda ateş eden failin eylemi nedeniyle mağdurlardan biri hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış ise, bu eylem kasten öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmelidir. Aracın içinde bulunan ve olayda mermi isabet eden diğer mağdura yönelik eylemin ise yaralama olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Aynı kasıt altında hareket eden, mağdurlara yönelik ortak bir eylem gerçekleştiren faildeki kasıt tektir. Mağdur sayısına veya mağdurun durumuna göre değişmesi mümkün değildir. Bu nedenle, kasten öldürme suçlarında, sanığın birden fazla mağdura yönelik eylemlerinde kastın bölünememesi ilkesi gözetilerek değerlendirme yapılması gerekmektedir.
.
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.
.
-----------------------
[1] Y.1.CD,, E:2014/1445, K:2014/3457, Teb: 1-2013/106620, KT:10.06.2014.
[2] Y.1.CD,, E:2012/5637, K:2012/8977, TEB: 1 - 2012/273666, KT: 04/12/2012.
[3] Y.1.CD, E: 2011/3627, K: 2012/2231, TEB: 1 - 2011/54818, KT: 27.03.2012.
[4] Y.1.CD, E: 2010/1670, K: 2011/7264, TEB: 1-B/2010/40410, KT: 29.11.2011.
[5] Y.1.CD, E: 2011/947, K:2011/6512, TEB: 1-B/2010/303004, KT: 01.11.2011.
[6] Y.1.CD, E:2010/429, K:2010/6850, TEB: 1-B/2009/292149, KT:20.10.2010.
[7] Y.1.CD, E:2009/1782, K:2010/93, TEB: 1-B/2008/277057, KT: 19.01.2009.
[8] Y.1.CD, E:2008/10385, K:2009/1712, TEB: 1-B/2008/193830, KT: 31.03.2009.
[9] Y.1.CD, E:2010/368, K:2011/5724, TEB: 1-B/09/28366, KT: 04.10.2011.
[10] Y.1.CD, E: 2008/10385, K: 2009/1712, TEB: 1-B/2008/193830, KT: 31.03.2009.