KARŞILIKSIZ ÇEK SUÇU - İNFAZ KANUNU

Abone Ol

1. Genel Olarak

Kasım 2019 tarihinden beri Kamuoyunun gündeminde olan ve tüm dünyayı saran Corona Virüsün (Covid-19) yayılmasını engellemek adına pek çok iş yerinin kapatılmasına karar verilmiştir. Yine otuz büyükşehirde (ve Zonguldak ilinde) uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle pek çok işletmenin faaliyetleri beklediği gibi gitmemiştir.

İşletmelerden bazıları kapatılırken bazılarının da alınan tedbirler kapsamında ticari faaliyetleri olumsuz olarak etkilenmiştir. Birçok sektörde faaliyet gösteren işyerlerinin devlet kurumlarına olan vergi borcu ve diğer ödemelerine yönelik ertelemeler yapılmıştır.

Dünyada hiç kimsenin öngöremediği bir salgını tacirin, basiretli kabul edilse dahi öngörmesi mümkün değildir. Ancak beklenmedik ve öngörülmemiş bir şekilde ortaya çıkan bu salgın öncesinde ticari işletmelerin piyasaya vermiş olduğu çekler bulunmaktadır.

Hal böyle olunca işletmesini çalıştıramayan ya da minumun seviyede gelir elde eden işletmelerin kira, su elektrik gibi zorunlu ödemeleri yaptıktan sonra çek borçlarını ödemeleri mümkün olamamaktadır. Bu çalışmamızda, karşılıksız çek suçu ilgili yapılan yasal değişiklikler ile infaz kanunu karşılıklı değerlendirilerek incelenecektir.

2. Karşılıksız Çeke İlişkin Düzenleme:

7226 sayılı Kanun doğrudan 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. Maddesine yollamada bulunduğundan öncelikle bu madde metninin ortaya konulması gerekir.

Çek Kanunu m. 5

5941 Sayılı 14.12.2009 kabul tarihli Çek Kanunu’nun “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” başlıklı 5. maddesi şu şekildedir;

“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…) az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.”

Beklenmedik Covid-19 salgını nedeniyle uygulanmaya çalışılan sosyal izolasyon ve evde kal çağrıları ile ekonomik hayat olumsuz olarak etkilenmiş ve hukuki problemler baş göstermiştir. Ekonomik hayatın etkilenmesi sonucu ekonomik ve hukuki problemlerin önüne geçilebilmesi adına bazı hukuki düzenlemelerde değişiklik yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu sebeple 7226 Sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 26.03.2020 tarih ve 31080 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu kanun pek çok kanundaki değişikliği içerdiği için bir torba kanun şeklinde yapılmıştır. 7226 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 5941 Sayılı Çek Kanunu’na geçici 5. madde eklenmiştir. Buna madde hükmüne göre;

Çek Kanunu m. 5’e Eklenen Geçici 5. Madde :

(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkûmiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.

(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.

(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.

(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir”

5941 sayılı Çek Kanunu’na eklenen geçici 5. madde ile 24/03/2020 tarihine kadar verilen cezaların infazının üç ay süre boyunca duracağı belirtilmiş olup hükümlü tahliye olduktan sonrasına ilişkin bir ödeme planı çizilmiştir. Buna göre, hükümlü tahliye olduktan sonra en geç üç ay içerisinde çek bedelinin 1/10 ‘unu ödeyecektir. Ödememesi durumunda alacaklının şikâyeti ile mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecektir.

Yine çek bedelinin 1/10 ‘u en geç üç ay içerisinde ödendikten sonra geri kalan kısmı ikişer aylık ara ile on beş taksit halinde ödenebilecektir. Bu şekilde ödenmesi durumunda mahkemece ceza mahkûmiyeti tüm sonuçları ile ortadan kalkacaktır.

Yapılan bu değişiklik ile beklenmeyen ve mücbir bir sebep olarak değerlendirilebilecek bir olay sebebi ile ticari faaliyetleri beklediği gibi gitmeyen tacirler korunmaya çalışılmıştır. Zira virüs nedeniyle yaşanan ciro kayıpları sadece içinde bulunulan sektörü değil adeta domino etkisi yaparak bağlantılı pek çok sektörü olumsuz etkilemiştir. Yapılan yasal değişiklikler ile kötü niyetli olmayan ve mücbir sebepler ile ödeme yapamayan kişilerin mağduriyeti önlenmeye çalışılmış olup bu yapılırken de alacaklıyı da koruyacak şekilde denge oluşturulması hedeflenmiştir.

3. İnfaz Kanunu

7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15.04.2020 tarih ve 31100 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Corona Virüs (Covid-19) sebebiyle gündeme alınması hızlandırılan İnfaz Kanunu ile başta Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve Ceza Kanunu başta olmak üzere pek çok kanunda değişiklik yapılarak, Türkiye genelinde cezaevlerinden tahliyeler yapılmıştır.

7242 sayılı Kanuna göre; istisna suçlar hariç bu kanun Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğe girdikten sonra, bazı suçlarda koşullu salıverilme oranı (2/3)’den,  (1/2)‘ye indirilmiştir.  Süreli hapis cezası olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıvermeden yararlanabileceklerdir. Koşullu salıverilmeye esas alınacak sürenin (1/2’nin) (1/5)’ni Denetimli Serbestlikte geçirilmesi mümkün olacaktır. Hükümlü Denetimli Serbestlikten en fazla üç yıl süre ile faydalanabilecektir. Yine sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler, maruz kaldıkları ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler, hakkında özel düzenlemeler yapılmıştır.

Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse; istisna suçlar hariç, koşulu salıverme oranı ½ olarak belirlenmiş 8 yıl cezası olan biri açısından değerlendirme yaparsak;

8 x yıl x1/2 (koşullu tahliye indirimi) = 4 yıl 

4 yıl x 1/5 (denetimli serbestlik indirimi) = 0,8

Buna göre 8 yıl cezası olan bir kişinin cezasının yarısı bulunacak onunda 1/5 i denetimli serbestlik olarak uygulanıp 3 yıl 2 ay yatacaktır.

İstisna suçlar hariç, infazı ½ olarak belirlenmiş olan ve suç tarihi 30.03.2020 den önce olan hükümlüler için örnek bir hesaplama yaparsak;

5 yıl x ½ (koşullu tahliye indirimi) = 2 yıl 6 ay; 3 yıl da denetimli serbestlikten yararlanma imkânı olduğu İnfaz Hâkiminin vereceği denetimli serbestlik kararı ile cezaevinden çıkacaktır.

6 yıl x ½ (koşullu tahliye indirimi) = 3 yıl; 3 yıl da denetimli serbestlikten yararlanacağı için İnfaz Hâkiminin vereceği denetimli serbestlik kararı ile cezaevinden çıkacaktır.

8 yıl x 1/2 (koşullu tahliye indirimi) = 4 yıl; 3 yılda denetimli serbestlikten yararlanacağı için İnfaz Hâkiminin vereceği denetimli serbestlik kararı ile 8 yıl ceza alan bir kişi 1 yıl ceza evinde yatacaktır. Kısaca suç tarihi 30.03.2020 den önce olan hükümlüler için cezanın yarısı bulunduktan sonra 3 yıllık denetim süresi çıkarılarak cezaevinde kalacağı süre bulunacaktır.

4. Değerlendirme ve Sonuç:

7226 sayılı kanunun geçici 5. maddesi hükmü ile çek kanununa eklenen madde karşılıksız çek suçuna ilişkin olarak; 26.03. 2020 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında üç aylık süre 26.06.2020 tarihinde dolacaktır. Dolayısıyla %10’un ödenme zamanı henüz dolmadığı için üç ay içerisinde ödenmesi gereken %10’ un ödenip ödenmediği ancak bu tarihten sonra belli olacaktır.

Cezaevinden çıkan karşılıksız çek keşidecileri %10’luk bedeli bir şekilde bulup ödeseler bile kalan miktarı ödeyemeyeceği kuvvetle muhtemel olduğundan yeniden cezaevine girmesi durumu söz konusu olacaktır.

Bu durumu 7246 sayılı infaz kanunu ile birlikte değerlendirdiğimizde salgın nedeni ile bozulan ticari hayatta çeklerini vadelerinde ödeyemeyen iyi niyetli tacirin borcu nedeni ile hapse girmesi söz konusu olacaktır. Oysaki Anayasamızı md. 38/8 “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.”

İnfaz yasasına göre 6 yıl ve daha az hapis cezası alan bir kişi hiç ceza evine girmeyecek olmasına rağmen ekonomik şartların, ağırlıklı olarak kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle bozuk olması nedeni ile çek bedelini ödeyemeyen borçlunun hapse girmesi söz konusu olabilecektir.

Borçlunun cezaevine girmesi alacaklının da hiçbir şekilde menfaatine olmayacaktır. Zira, borçlunun ödeme imkânının hiçbir şekilde olmadığı/kalmadığı, onun cezaevine girmeyi göze almasıyla açıkça ortaya çıktığından artık cezanın borcun ödenmesi konusunda bir tazyik (caydırıcılık) etkisi kalmamış demektir. Böyle bir durumda da borçlunun bir an önce yeniden işinin başına dönerek ekonomik hayata kazandırılması ve borçlarını ödemesinin sağlanması olması gerekendir. Bu yönüyle, karşılıksız çek suçlarının infaz kanunu kapsamına alınmamış olması isabetli olmamıştır.

Bu aşamada, yakın bir gelecekte cezaevlerinin ağırlıklı grubunu oluşturacak olan kitlenin karşılıksız çek cezası alanlar olacağını ve zorunlu olarak yeni bir düzenleme yapılmak zorunda kalınacağını öngörebiliriz.