KAMU BORCU DOLAYISIYLA MÜKELLEFE AİT MALLARIN GÜVENİLİR BİR KİŞİYE TESLİM EDİLMESİ VE YED-İ EMİNLİK

Abone Ol
Haczedilerek 82. madde uyarınca borçluya, zilyede, güvenilir  kişilere bırakılan malların alacaklı kamu idaresine  geri verilmesine ilişkin zorunluluk ve sorumluluk, 6183 sayılı AATUHK’nun  83. maddesinde düzenlenmiştir.

Amme borçluları, zilyedler, güvenilir şahıslar 82. madde gereğince kendilerine bırakılan malları, alacaklı kamu  idarelerince yapılacak ilk talep üzerine derhal ve kendilerine teslim edildiği  zamandaki durumları ile geri  vermek zorundadırlar. Malın kendilerine teslim  edildiği zamandaki durumları ile geri verilmesi aynen geri verilmesini gerektirir.  Örneğin, faal ve çalışır durumdaki bir menkul mal  yine  çalışır durumda geri verilmek  yani iade edilmek zorundadır.  Yed-i eminlerin genel olarak güvenilir bir kişi olması ve  kendisine teslim edilen malları aynen ve kusursuz olarak iade edecek  kudrete sahip olması gerekmektedir.  Örneğin, bir  mükellefin yanında çalışan personelinin mükellefin borcuna karşılık yed-i emin olması genel olarak mümkün görülmemektedir.  Yed-i emin olacak kişinin en azından o civarda tanınmış ve  itimada şayan bir esnaf veya tüccar olması gerekmektedir.

Yürürlükten kaldırılan Tahsili Emval Yasasında   yed-i emin müessesesi  mevcut olmadığı için kendilerine mahcuz mal bırakılmış  olan şahısların mali ve cezai sorumlulukları  ancak  genel hükümler çerçevesinde tayin edilmekte idi.  Özellikle bu yed-i eminlerin  maddi sorumlulukları hakkında  mahkemelerden hüküm çıkarılması genellikle uzun zaman aldığı için  yed-i eminlik sistemi pek çalıştırılmamaktadır.  Bu nedenle,  yed-i eminlikle ilgili formalitelerin uzun olması uygulamada  icra memurları tarafından  amme alacağından dolayı  haczettikleri  menkul malları  yed-i emine  teslim etmekten daha ziyade vergi dairesi icra depolarında saklamayı tercih etmektedirler.  Bu durum ise, oldukça zahmetli bir iş olduğu gibi haciz sırasında   nakit bulunduramayanlar için  mallarının haczedilerek gereksiz yere kaldırılıp icra depolarına  konulmalarına neden olmaktadır.

AATUHK’nun  83. maddesinde  amme borcu dolayısıyla haczedilen menkul mallar güvenilir bir şahsa  veya  muteber bir  şahsın kefaleti altında borçlu veya zilyede teslim olunmaktadır. Bu kişiler,  söz konusu malları  takibi yaptıran  amme idaresinin  istemi üzerine  aynen  ve olduğu gibi kendilerine  teslim edildiği şekilde iade etmeye mecburdurlar.  Menkul malların  kendilerine teslim edildiği zamandaki durumları ve hali ile  yine aynı kanunun 78. maddeye göre tanzim edilen haciz tutanağında tespit edilen esaslara göre belirlenmektedir.  Anılan yed-i eminler kendilerine yapılan tebligat üzerine haczedilen menkul malları aynen alacaklı vergi dairesine teslim etmek zorundadırlar.  Bu zorunluluk  bazı hallerde yed-i eminler tarafından yerine getirilmeyebilir. Örneğin,  yed-i emin  menkul malları aynen  teslim etmeyip,  kendilerine atfolunmayacak bir sebepten ötürü telef ve zayi olduğunu ispat edemedikleri takdirde ilgili tahsil dairelerince haklarında hükme lüzum kalmaksızın,  6183 sayılı kanun hükümlerine göre  takibat yapılarak malları geri vermek zorundadırlar. Aksi halde,  haciz tutanağında yer alan malların  parasal değerleri   yed-i eminlerden tahsil  edilecektir.  Ve haklarında emniyeti suiistimalden dolayı ayrıca genel hukuk kuralları çerçevesinde de ceza davası açılabilecektir. [1]

Yargıya yansıyan eski bir olayda,  bir vergi alacağı sebebiyle  haczedilip güvenilir şahıs olarak davacıya teslim edilen ihtilaf konusu malların  vergi borçlusunun ambar memuru tarafından satıldığının sabit olduğu dosya münderecatından anlaşılmaktadır.  Devamlı olarak dört beş kişi tarafından muhafaza  altında tutulan malların davacıya atfı kabil olmayan  bir sepele ziyaı dolayısıyla, güvenilir şahıs olan davacının borçlu sayılarak 6183 sayılı kanunun 83. maddesine  dayanılarak adına ödeme emri tebliğinde isabet yoktur.[2]

Bu sebeple, davanın kabulü ile İtiraz Komisyonunun 2.12.1964 tarihli ve 43 sayılı kararı bozularak Fethiye Malmüdürlüğünün 24.10.1964 tarihli  ve 5/32 sayılı ödeme  emrinin iptaline 23.2.1968 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.[3]

Öte yandan,  vergi dairesi tarafından haczedilen  menkul malların  tahsil dairesinin deposuna   taşınmasının  mümkün olmaması veya saklanmasının güç olması durumunda güvenilir bir kişiye bırakılır. Güvenilir kişinin  borçlu ile arasındaki ilişkilere bakılmaz. Önemli olan güvenirlik niteliğine sahip  olmasıdır. Uygulama çoğu zaman bu şekilde olmaktadır.

Güvenilir bir kişinin kefil olması durumunda haczedilen mallar borçlunun zilyedliğinde de bırakılabilir. Özellikle üretim araçlarının haczedilmesi durumunda bu şekilde uygulama yapılmakla hem borçlunun  işini sürdürebilmesine olanak sağlamakta hem de haciz gerçekleştirilmektedir.

Maliye Bakanlığı 317 seri nolu Tahsilat Genel Tebliğinde, karşılaşılmakta olan çeşitli mahzurların tekrarlanmasının önlenebilmesi için, haczedilen sair menkul malların prensip olarak borçluya veya zilyet nezdinde bırakılmayıp tahsil dairesince münasip yerlere nakledilerek veya  güvenilir başka bir  şahsa  bırakılarak muhafaza altına alınmasını, ancak çok ciddi bir sebep dolayısıyla  borçlu  veya zilyet nezdinde alıkonması  gerektiği takdirde de behemehal güvenilir bir şahsın  kefaletinin  temin edilmesini istemiştir.

Maliye Bakanlığı  tarafından 351 seri nolu Tahsilat Genel Tebliğinde motorlu araçların haczi ile ilgili olarak da amme alacağının tahsili için  sadece  borçluların sahip oldukları vasıtaların trafik  kayıtlarına haciz konulmakla yetinilmemesi gerektiği  belirtilmiştir. Açıklamaya göre, aracın   trafik kaydına konulan haciz, çalınmasına, çarpışmak suretiyle yok olmasına ve sahibi tarafından adi senetle başkasına satılarak elden çıkarılmasına engel olunmaktadır. Genel Tebliğde Yargıtay  kararlarına göre; trafik kaydı mülkiyetin  tutanağı değil, belirtisi sayılmakta, aracın Trafik Kanunu hükmü  uyarınca trafik kaydına tescili, yalnız aracın trafiğe çıkması bakımından zorunlu olduğundan, yapılan satışların  mahkemece bozdurulması genellikle mümkün olmamaktadır. [4]

Danıştay 7. Dairesi tarafından verilen bir kararda yed-i eminlik görevini kötüye kullandığı  ve bu nedenle davacı adına düzenlenen ödeme  emrini; 6183 sayılı kanunun 83. maddesinde, borçlular, zilyedler, güvenilir şahısların 82. madde gereğince  kendilerine bırakılan malları alacaklı amme  idarelerine karşı ilk talepte  iade etmeleri gerektiği  karar altına alınmıştır.  Olayda,  yed-i emin olarak  kendisine teslim edilen menkul malları alacaklı idareye karşı teslim etmeyen  yed-i emin tarafından  açılan dava  reddedilmiştir.   Temyiz talebi de aynı doğrultu da  mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durum bulunmadığından temyiz talebi reddedilmiş ve yerel  vergi mahkemesi  kararı tasdik edilmiştir. [5]

(Bu yazı, sayın Av. N. Gaye ALPASLAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)


------------------------
[1] TCK md. 289
[2] Dnş. 3. D. nin, 27.12.1995 gün ve E:1995/2727-K:1995/4455 sayılı kararları da aynı yöndedir.
[3] Dava Daireleri Kurulu, E:1966-296, K:1968-213 
[4] YILMAZ Kazım, “Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa”, Ce-Ka Yayınları, Ankara 2006, s.887-888
[5] Dnş. 7. D. nin, 16.12.1993 gün ve E:1990/1611-K:1993/5904 sayılı kararları.