Uygulama ve öğretide kaba üst yoklamasının arama niteliğinde olup olmadığı, arama kararı veya emri olmaksızın yapılan kaba üst yoklaması ile elde edilen delillerin hukuka aykırı olup olmadığı, hangi hallerde kaba üst yoklaması yapılabileceği noktasında tartışmalar bulunmaktadır.
Burada öncelikle üst araması ve kaba üst araması kavramlarına değinmek gerekecektir.
Üst araması kavramı, beden muayenesine dönüşmeyecek şekilde kişinin üzerinde yapılan arama işlemi olarak tanımlanabilir. Bu işlem, aynı zamanda kişinin beden dokunulmazlığını da yakından ilgilendirmektedir.[1]
Kaba üst araması işlemi ise, ayrıca yetkili bir makamdan karar alınmasına gerek olmayan bir arama işlemi olup, en kısa zamanda ve dikkatli bir biçimde elle yoklama şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Başka bir söylemle, bu şekilde yapılan işlem veya yoklama bir arama işlemi olarak kabul edilmemektedir.[2]
Belirtmek gerekir ki, burada yapılan yoklamanın arama boyutuna ulaşmaması gerekir.[3]
Kişilerin kaba üst aramasının yapılabilmesi
Suçun işlendiği bilgisini alan kolluk, olay yerinde delillerin karartılmasını önleme yetki ve görevi kapsamında yakaladığı kişi ya da kişilerin kaba üst aramasını yapabilecek ve el koyduğu olayı, yakalanan kişi ya da kişiler ile uyguladığı tedbirleri en kısa zamanda Cumhuriyet savcısına bildirecektir.
Yapılan işlemlerin hukuka uygun olması için kanun,[4] yönetmelik[5] ve benzeri yasal düzenlemede belirtilen kurallara uygun olması gerekir.
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği
Burada bahsedilmesi gereken yasal metin, aramanın usul ve esaslarını göstermek üzere Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğidir.[6]
Yönetmeliğin kamu düzeninin sağlanmasında ortaya çıkan sorunların çözümü için kanunlara aykırı olmamak şartıyla söz konusu kanunların uygulanmasını göstermek amacıyla çıkartılabileceği ve adli arama konusunda Adalet Bakanlığının idare hukuku kuralları çerçevesinde yönetmelikle düzenleme yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde söz konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin karar alınamadan yapılacak arama işlemini somut olgulara bağladığı ve kanuna aykırı olmadığı anlaşılmaktadır.
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin[7] (AÖAY) "Karar alınmadan yapılacak arama" başlıklı 8. Maddesine[8] göre, aşağıda belirtilen hallerde karar alınmadan kaba üst araması işlemleri yapılabilecektir:[9]
1. Hakkında gıyabî tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde
Hakkında tutuklama kararı veya yakalama emri veya zorla getirme kararı bulunan kişi ile hakkında gıyabî tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde kaba üst araması yapılabilir.[10] (AÖAY md. 8/a)
2. Yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında
Hâkim kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile veya kolluk tarafından doğrudan yakalanan kişinin, kendisine, başkalarına veya yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında yine yetkili makamdan bir karar alınmasına gerek yoktur. (AÖAY md. 8/b)
Yakalama kişinin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir koruma tedbiridir. Bu niteliği gereği üst arama işlemine göre daha geniş kapsamlı bir işlemdir.
Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemleri düzenleyen CMK’nın 90/4. maddesi gereğince de, kolluk yakaladığı kişinin kaçmasını, kendisine ya da başkalarına zarar vermesini engelleyecek tedbirleri almalıdır.
Bu bağlamda kişinin yakalanmasından sonra önlem mahiyetinde kaba üst araması yapılabilir.
Ayrıca karar alınmasına gerek olmayan bu arama işlemi, en kısa zamanda ve dikkatli bir biçimde elle yoklama şeklinde yapılmalıdır.
Bu şekilde yapılan işlem diğer bir anlatımla yoklama bir arama değildir. Bu nedenle arama prosedürüne uyulmasına da gerek bulunmamaktadır. Ancak yapılan yoklamanın arama boyutuna ulaşmaması gerekir.[11]
Yakalanan kişinin üstündeki kıyafetlerin tamamen çıkarılması ve beden çukurlarının aranması ise mümkün değildir.[12]
3. Gözaltı işlemlerinde
Gözaltına alınan kişinin, nezarethaneye konmadan önce yapılan üst aramasında da karar alınması gerekmemektedir. (AÖAY md. 8/c)
4. Polisin, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislerde yapılacak arama
Polisin, tehlikenin önlenmesi veya bertaraf edilmesi amacıyla güvenliğini sağladığı bina ve tesislere gelenlerin herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın, üstünü, aracını ve eşyasını teknik cihazlarla, gerektiğinde el ile kontrol etme ve arama yetkisi bulunmaktadır. (PVSK m.9/7)
Belirtmek gerekir ki, bir kimsenin kaba üst yoklaması ile kontrol edilmesi sırasında, kişinin vücut tamlığına ve o kimsenin namus ve utanma duygularına uygun davranışlar sergilenmeli, kişiye karşı insan onuruna yakışan bir uygulama gerçekleştirilmelidir.[13]
Suçun işlendiği bilgisi üzerine yapılan soruşturma işlemleri sırasında kişilerin kaba üst aramasını yapabilmesi
Suçun işlendiği bilgisini alan kolluk, olay yerinde delillerin karartılmasını önleme yetki ve görevi kapsamında yakaladığı kişi ya da kişilerin kaba üst aramasını yapabilecek ve el koyduğu olayı, yakalanan kişi ya da kişiler ile uyguladığı tedbirleri en kısa zamanda Cumhuriyet savcısına bildirecektir.[14]
5271 sayılı CMK’nin 116, 117,119, PVSK 9/1 ve Anayasa’nın 20/2 maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere göre, bir suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine dair ihbar veya basit şüpheyi gösteren, delil olmadıkça usulune uygun önleme araması yapılabilecektir. Bu yasal düzenlemelerde, aramanın ne şekilde, ne zaman, nasıl ve nerede yapılabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır.
PVSK’nin 4/A maddesine göre, herhangi bir arama kararı olmadan araç veya şahısların durdurulma sırasında kaba üst araması yapılabilecektir.[15]
YARGITAY UYGULAMASI
Yargıtay, kolluğun PVSK'nin 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak alınması gereken tedbirler kapsamında, faillerin kaçmalarını, kendilerine veya başkalarına zarar vermesini önlemek ve silah ya da tehlike oluşturan diğer bir eşyadan arındırmak amacıyla yoklama biçiminde kontrol yapma yetkilerinin bulunduğunu ifade etmektedir.[16]
Örneğin, failin montunun ceplerinde bıçak ve muşta ile kareli kâğıtlara sarılı (20) fişek esrarın ele geçirildiği olayda; Yargıtay, belli sakıncaların önlenmesi için yakalanan fail ile inceleme dışı sanıkların kontrol edilmesinin zorunlu olması nedeniyle görevliler tarafından gerçekleştirilen yoklamanın (kaba üst aramasının) arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetmiştir.[17]
Yargıtay, hırsızlık suçu nedeniyle takip edilen failin üzerinde yapılan kaba üst araması ile ele geçen uyuşturucu madde niteliğindeki suç eşyalarının ele geçirilme biçimini hukuka uygun bulmuştur.[18]
Yargıtay, şüpheli davranışlar sergileyen bir kişinin üzerinde yoklama biçiminde kontrol yapıldığında montunun sağ cebinde bir paket eroin ele geçirildiği ve bu kişinin ifadeleri ve teşhisi üzerine sanığın yakalandığı olayda, durdurma ve yoklama işlemlerinin haklı ve ölçülü olduğunu, suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğunu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğini ifade etmiştir.[19]
Yargıtay bir kararında, muhbirden alınan bilginin doğruluğunu araştırmak için belirtilen yere gittikleri, çevrede araştırma yaptıkları sırada ulaşılan sanığın yoklamanın işlemi yapılarak suç delillerinin ele geçirilmesi halinde, suçüstü halinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan suç konusu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğini hüküm altına almıştır.[20]
Bu kararda Yargıtay, soyut nitelikte olan ihbar hakkında araştırma yapan kolluk görevlilerinin, sanıkları üzerlerindeki uyuşturucu maddeleri ile yakalamaları üzerine işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaşmaları nedeniyle CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye dayanarak, suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıkları, ardından görevlilerce uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü hususunun ayrıca altını çizmiş ve suçüstü hallerinde yapılan bu işlemlerin hukuka uygun olduğunu dile getirmiştir.[21]
Üst araması yapılacağı sırada üzerinde bulunan uyuşturucu maddeyi teslim eden sanığın eyleminin etkin pişmanlık oluşturmaması
Kolluk görevlilerinin önleme araması kararı kapsamında genel asayiş uygulamasında şüphe üzerine durdurduğu fail üzerinde ele geçirilen uyuşturucunun miktarı ve bulunduğu yer itibariyle kaba üst yoklaması ile bulunabileceği hallerde, üst araması yapılacağı sırada üzerinde bulunan uyuşturucu maddeyi teslim eden failin eyleminin etkin pişmanlık oluşturmayacağı gözetilmelidir.[22]
Örneğin, sanığın görevlileri görmesi üzerine geriye dönerek uzaklaşmaya çalıştığının fark edilmesi sonrasında yakalandığı ve yapılan kaba üst yoklamasında arka cebinin aşırı kabarık olduğu görülerek sorulduğunda cüzdanının içinden net 1.2 gram esrarı çıkararak rızası ile teslim etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmayacaktır. Çünkü usulüne uygun yapılacak arama ile hapların bulunabileceği hususu burada gözetilmelidir.[23]
Suç eşyasının sanığın iç çamaşırının içinde ele geçirilmiş olması
Yargıtay bir kararında, kaba üst yoklamasında fark edilemeyecek kadar az miktarda bulunan suç konusu net 0,2 gram (brüt 0,4 gram) uyuşturucu maddenin sanığın iç çamaşırının içinde ele geçirildiği olayda, sanığın üstünün aranması konusunda verilmiş bir arama kararı veya emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilerek duruşmada okunması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğine hükmetmiştir.[24]
Yargıtay, bu kararında kaba üst aramasının arama boyutuna varıp varmadığının araştırılması gerektiğine dikkat çekmektedir.
Yargıtay bu kararı ile, kaba üst yoklamasında fark edilemeyecek suç eşyalarının ele geçirilmesi için, kişinin üstünün aranabilmesi açısından mutlaka yetkili makamdan alınmış bir arama kararının veya yazılı emrin varlığını şart olarak aranması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Kuşkusuz suçüstü hallerinde ayrıca bir arama emri veya karar alınmasına gerek olmadığı hususu dikkate alınmalıdır.
SONUÇ
Kolluk görevlileri, bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini almaları üzerine, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması veya bozulmaması için acele bir şekilde gerekli önlemleri aldıktan sonra, el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirmeli ve gerekli talimatları almalıdır.
Cumhuriyet savcısının verdiği talimatlar doğrultusunda kolluk görevlileri, işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yerine getirmelidir.
Kolluk güçlerinin, edinilen bilgi, ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden suçla karşılaşması üzerine, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin tespiti, kaybolmaması veya bozulmaması için derhâl gerekli önlemleri alması şarttır.
Gerekli önlemlerin ivedilikle alınması zorunludur. Zira önlemlere başvurulmaz ise ceza muhakemesi amacına ulaşamaz. Başka bir söylemle delillerin kaybolması gibi bir netice ortaya çıkabilir.
Kolluk güçleri bu işlemlerin yapılması esnasında yasal mevzuat hükümlerine uymalı ve ölçülülük ilkesine uygun olarak hareket etmelidir.
Aksi halde, maddi gerçeğe ulaşma amacı tehlikeye girecek, mağdur ve sanık haklarının ihlal edilecektir.
Bu nedenle, suçun işlendiği bilgisini alan kolluk, olay yerinde delillerin karartılmasını önleme yetki ve görevi kapsamında yakaladığı kişi veya kişilerin kaba üst aramasını yapabilecektir.
Kolluk güçleri, bu halde el koyduğu olayı, yakalanan kişi veya kişiler ile uyguladığı önlemleri en kısa zamanda Cumhuriyet savcısına bildirmelidir.
Suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri veya karar alınmasına gerek yoktur. Bu nedenle suçun delili ve konusunu oluşturan suç konusu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınması hukuka uygun olacak ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyecektir.[25]
Makul şüpheye dayalı olarak kolluk görevlilerin, faili durdurma ve müdahalede bulunma hak ve yetkisinin bulunduğu hallerde, PVSK'nın 4/A maddesinin verdiği yetkiye istinaden alınması gereken tedbirler kapsamında faillerin kaçmalarını, kendilerine veya başkalarına zarar vermelerini önlemek ve silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyadan arındırmak amacıyla faillerin üzerinde yoklama biçiminde kontrol yapabileceklerdir.[26]
Genel nitelikteki istihbarat bilgisi doğrultusunda araştırma yapan kolluk görevlileri için de aynı koşulların aradığını ifade edebiliriz.[27]
(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
KAYNAKÇA
Özbek Veli Özer, Kanbur M. Nihat, Doğan Koray, Bacaksız Pınar, Tepe İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 6. Baskı, Ankara, 2014.
Özbek Veli Özer/Doğan, Koray/Bacaksız Pınar, Tepe, İlker Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 9. Baskı, 2017.
Keskin Kiziroğlu, Serap, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nda Basit Arama (Adli Arama)”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, , C:58, S:1, 2009.
RG: T. 01.06.2005, S.25832.
Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı
Y.20. CD, E: 2015/7856, K: 2017/2836, KT: 03.05.2017
Y.10. CD, E: 2017/2325, K: 2017/5800, KT: 20.11.2017.
Y.10.CD, E. 2014/10541, K. 2018/551, KT. 16.01.2018
Y.20. CD, E: 2018/4236, K: 2018/2348, KT: 21.05.2018
YCGK, E: 2016/66, K: 2018/414, KT: 09.10.2018
Y.10. CD, E. 2017/4458, K. 2018/7788, KT. 06.11.2018;
YCGK, E. 2016/867, K. 2018/506, KT. 06.11.2018
YCGK, E: 2016/1295, K: 2018/565, KT: 22.11.2018
YCGK, E. 2016/1453, K. 2018/604, T. 04.12.2018
YCGK, E. 2016/1016, K. 2018/603, KT. 04.12.2018
YCGK, E: 2016/1453, K: 2018/604, KT: 04.12.2018
YCGK, E: 2016/236, K: 2019/55, KT: 24.01.2019
YCGK, E: 2017/9-910, K: 2019/154, İtrz: 2016/336984, KT: 05.03.2019
-------------------------------------
[1] Serap Keskin Kiziroğlu, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu‘nda Basit Arama (Adli Arama)”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, , C:58, S:1, 2009, s. 147.
[2] YCGK, E: 2017/9-910, K: 2019/154, İtrz: 2016/336984, KT: 05.03.2019.
[3] Veli Özer Özbek-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 9. Baskı, 2017, s.305.
[4] Kanun; anayasal ilkelere uygun olarak yasama organınca yapılan nesnel ve gayri şahsi kurallardır.
[5] "Yönetmelik" Anayasamızın 124. maddesi gereğince; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Bu halde yönetmelikler kanunların uygulanma şeklini göstermek amacıyla kanunun sınırlarını genişletmemek şartıyla çıkarılabilir.
[6] Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (a) ve (c) bentleri ile yine aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası ile" ibaresinin ve 27. maddesi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, yönetmeliklerin kanuna aykırı olup olmadığını denetlemeye yetkili Danıştay Onuncu Dairesince 13.03.2007 tarih ve 6392-948 sayı ile Yönetmeliğin 8. maddesinin (a) bendindeki "...yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada..." ibaresi, aynı maddenin (f) bendindeki "ilgilinin rızası" ibaresi ile 30. maddesinin 1. fıkrasının iptaline ve 8. maddesinin (c) bendi ile 27. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin verilen kararın temyizi üzerine inceleme yapan Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu 14.09.2012 gün 2257-1117 sayı ile iptal kararlarının onanmasına karar vermiştir. Bu anlamda sözü edilen Yönetmeliğin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'na, 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu'na, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu'na, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'na, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'a, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'a, 5253 sayılı Dernekler Kanunu'na, 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu'na, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'na, 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine aykırı olmadığı, bu düzenlemeleri açıklayıcı ve uygulamaları kolaylaştırıcı nitelikte olduğu görülmektedir.
[7] RG: T. 01.06.2005, S.25832.
[8] Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı ile bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada…” ibaresi, (f) bendinde yer alan “ilgilinin rızası ile” ibaresi ile 30 uncu maddesinin birinci fıkrası iptal edilmiş; yapılan temyiz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı ile İptal Kararı onanmıştır.
[9] YCGK, E: 2016/236, K: 2019/55, KT: 24.01.2019.
[10] Danıştay Onuncu Dairesinin 13/3/2007 tarihli ve E.:2005/6392, K.: 2007/948 sayılı Kararı ile bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…yakalanması amacıyla konutunda, işyerinde, yerleşim yerinde, bunların eklentilerinde ve aracında yapılacak aramada…” ibaresi iptal edilmiş; yapılan temyiz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/9/2012 tarihli ve E.: 2007/2257, K.: 2012/1117 sayılı Kararı ile İptal Kararı onanmıştır.
[11] Veli Özer Özbek-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 9. Baskı, 2017, s.305.
[12] YCGK, E: 2017/9-910, K: 2019/154, İtrz: 2016/336984, KT: 05.03.2019.
[13] Özbek Veli Özer, Kanbur M. Nihat, Doğan Koray, Bacaksız Pınar, Tepe İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 6. Baskı, Ankara, 2014.Özbek ve Diğerleri, s. 371
[14] YCGK, E: 2016/236, K: 2019/55, KT: 24.01.2019.
[15] Y.20. CD, E: 2018/4236, K: 2018/2348, KT: 21.05.2018.
[16] Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2016/1453 K. 2018/604 T. 04.12.2018
[17] Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2016/1453 K. 2018/604 T. 04.12.2018: “…sanık ...'in montunun ceplerinde bıçak ve muşta ile kareli kâğıtlara sarılı (20) fişek esrarın ele geçirildiği, belirtilen sakıncaların önlenmesi için yakalanan sanık ile inceleme dışı sanıkların kontrol edilmesinin zorunlu olması nedeniyle görevliler tarafından gerçekleştirilen yoklamanın arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca bu yoklama işleminin haklı ve ölçülü olduğu, soyut nitelikte olan ve başkaca herhangi bir somut emare ile desteklenmeyen, okul önünde uyuşturucu madde satıldığı yönündeki ihbara uygun şekilde bahsi geçen yerde beklerken görülen ve durduruldukları ana kadar açık kimlik bilgileri bilinmeyen sanık ile inceleme dışı sanıklar hakkında, CMK'nın 119. maddesi uyarınca adli arama kararı ya da yazılı arama emri ile bunların talebini gerektirecek şartların bulunmadığı, yapılan çalışmaların geldiği aşama da dikkate alındığında, ihbara uygun şekilde lise önünde bekleyen sanık ve inceleme dışı sanıkların öğrencilere uyuşturucu madde satışa arz ettiklerini değerlendiren görevlilerin, işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hâli ile karşılaşmaları nedeniyle CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye istinaden, sanık ve inceleme dışı sanıkları yakalayarak suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıkları, ardından görevlilerce uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, yine PVSK'nın Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan suç konusu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır…”
[18] YCGK, E. 2016/1016, K. 2018/603, KT. 04.12.2018: “…26.05.2015 tarihinde saat 23.50 sıralarında meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili olarak A…. marka motorla kaçan iki şüpheli ile ilgili sanayi içerisinde görevlilerce araştırma yapıldığı esnada, Y…. Elektronik adlı iş yerinin önünde A… marka motosiklet üzerinde bekleyen sanığın görüldüğü, görevlileri fark eden sanığın motosiklet ile kaçmaya başladığı, gerçekleştirilen takip sırasında motosikletin hâkimiyetini kaybedip yere düşen sanığın yaya olarak kaçmaya çalıştığı sırada görevlilerce yakalandığı, sanığa neden kaçtığı sorulduğunda ehliyeti olmadığı için kaçtığını beyan ettiği, ardından yapılan kaba üst yoklamasında üzerindeki yağmurluğun yan ceplerinde gazeteye sarılı (7) fişek esrarın ele geçirildiği, uyuşturucu maddeleri ne amaçla bulundurduğu ve ele geçirilen haricinde başkaca uyuşturucu madde olup olmadığı sorulan sanığın, borcu olduğu için sattığını ve ikametinde de bir miktar esrar ile hassas terazi bulunduğunu, söz konusu materyalleri rızası ile görevlilere teslim edebileceğini beyan ettiği, bunun üzerine Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde sanığın ikametinde bulunduğunu söylediği söz konusu eşyayı teslim etmesi durumunda muhafaza altına alınması talimatlarının alındığı, ikamete gidildiğinde sanığın uyuşturucu madde ile hassas teraziyi görevlilere rızası ile teslim ettiği olayda;…. somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, alınan talimat gereğince ikametine gidildiğinde sanığın diğer suç konusu uyuşturucu madde ile hassas teraziyi görevlilere rızası ile teslim ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın üzerinde ele geçen (7) fişek hâlindeki suçun delili ve konusunu oluşturan esrarın ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir…”
[19] YCGK, E. 2016/867, K. 2018/506, KT. 06.11.2018: “…2559 sayılı PVSK'nın Ek 5. maddesi uyarınca, uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevlendirilen güven timinin, gerçekleştirdikleri devriye görevi esnasında, mesleki tecrübelerinden ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenimden kaynaklanan makul sebebe dayalı olarak şüpheli davranışlar sergileyen tanık....'ı durdurma, adı geçene müdahalede bulunma hak ve gerekliliğinin ortaya çıktığı, durdurulan tanık....'ın üzerinde silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyayı bulundurabileceği hususunda yeterli şüphenin oluşması üzerine PVSK'nın 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak alınması gereken tedbirler kapsamında, kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek ve silah ya da tehlike oluşturan diğer bir eşyadan arındırmak amacıyla yoklama biçiminde kontrol yapıldığında montunun sağ cebinde bir paket eroin ele geçirildiği, uyuşturucu maddeyi kimden ve nereden aldığı sorulan tanık....'ın, .... ilçesi, ..... Mahallesi,....Caddesi, .... Sokak üzerinde açık kimlik bilgilerini bilmediği ancak görmesi hâlinde teşhis edebileceği kişiden satın aldığını söylediği, refakate alınan tanık ....ile birlikte söz konusu yere gidildiği, tanık....'ın sokak içinde beklemekte olan sanığı gösterip bu kişiden eroin satın aldığını beyan etmesi üzerine görevlilerce sanığın yakalandığı, tanık....'ın soyut nitelikte bulunan ve başkaca herhangi bir somut emare ile desteklenmeyen ve sanığın açık kimlik bilgilerini de içermeyen beyanının adli arama ya da yazılı arama emri alınmasını gerektirecek mahiyette olmadığı gibi CMK'nın 119. maddesinin aradığı şartları da taşımadığı, yapılan çalışmaların geldiği aşama dikkate alındığında tanık....'ın soyut nitelikteki beyanı üzerine araştırma yapan kolluk görevlilerinin, adı geçenin belirttiği şekilde sanığı sokak içerisinde beklerken görmeleri ve bu hâliyle sanığın uyuşturucu maddeleri satışa arz ettiğini değerlendirmeleri üzerine, işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaşmaları nedeniyle CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye dayanarak, suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, sanığı yakalayıp üzerinde yaptıkları yoklama sonucunda suç konusu uyuşturucu maddeleri ele geçirdikleri, durdurulan tanık ....ile sanığın kontrol edilmesinin zorunlu olması nedeniyle görevlilerce gerçekleştirilen durdurma ve yoklama işlemlerinin haklı ve ölçülü olduğu, ardından görevlilerce uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, yine PVSK'nın Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü hâlinde arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır…”
[20] YCGK, E: 2016/1295, K: 2018/565, KT: 22.11.2018: “…2559 sayılı PVSK'nın Ek 5. maddesi uyarınca, uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevlendirilen kolluk görevlilerinin, muhbirden alınan bilginin doğruluğunu araştırmak için belirtilen yere gittikleri, çevrede araştırma yaptıkları sırada sanık ... ile tanıklar..... ve ......'u görüp yanlarına yaklaştıkları, görevlileri fark eden adı geçenlerin arbede çıkarıp bağırarak kaçmaya çalışmak istemeleri ve görevlilerce şahıslar engellenmek istendiği sırada sanık ...'in de dışarı çıkıp arbede çıkarmaya çalışması üzerine mesleki tecrübelerine ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenimden kaynaklanan makul sebebe dayalı olarak sanıkları durdurma ve sanıklara müdahalede bulunma hak ve gerekliliğinin ortaya çıktığı, yakalanan sanıkların üzerlerinde silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyayı bulundurabileceği hususunda yeterli şüphenin oluşması nedeniyle PVSK'nın 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak alınması gereken tedbirler kapsamında, kaçmalarını, kendilerine veya başkalarına zarar vermesini önlemek ve silah ya da tehlike oluşturan diğer bir eşyadan arındırmak amacıyla yoklama biçiminde kontrol yapıldığında, sanık ...'ın montunun sol cebinde kitap yaprağına sarılı (15) fişek, sanık ...'in alt eşofman sol cebinde (2) adet şeffaf poşet ile gazete kâğıdı içerisinde suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği, belirtilen sakıncaların önlenmesi için yakalanan sanıkların kontrol edilmesinin zorunlu olması nedeniyle görevliler tarafından gerçekleştirilen yoklamanın arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca bu yoklama işleminin haklı ve ölçülü olduğu, işlendiği iddia edilen suça ve sanıkların açık kimlik bilgilerine ilişkin yeterli bilgi içermeyen, soyut nitelikte bulunan ve başkaca herhangi bir somut emare ile desteklenmeyen muhbirden alınan bilginin, adli arama kararı ya da yazılı arama emri alınmasını gerektirecek mahiyette olmadığı gibi CMK'nın 119. maddesinin aradığı şartları da taşımadığı, yapılan çalışmaların geldiği aşama dikkate alındığında soyut nitelikte olan ihbar hakkında araştırma yapan kolluk görevlilerinin, sanıkları üzerlerindeki uyuşturucu maddeleri ile yakalamaları üzerine işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaşmaları nedeniyle CMK'nın 90/4. maddesi ile PVSK'nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye dayanarak, suç delillerinin kaybolmaması için derhâl gerekli tedbirleri alıp, suç konusu uyuşturucu maddeleri muhafaza altına aldıkları, ardından görevlilerce uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, yine PVSK'nın Ek 6. maddesini açıklayıcı nitelikte olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (f) bendindeki düzenlemeye göre de; suçüstü halinde ayrıca bir arama emri ya da karar alınmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan suç konusu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır.
[21] YCGK, E: 2016/1295, K: 2018/565, KT: 22.11.2018.
[22] Y.10. CD, E. 2017/4458, K. 2018/7788, KT. 06.11.2018; Y.10.CD, E. 2014/10541, K. 2018/551, KT. 16.01.2018.
[23] Y.20. CD, E: 2015/7856, K: 2017/2836, KT: 03.05.2017.
[24] Y.10. CD, E: 2017/2325, K: 2017/5800, KT: 20.11.2017.
[25] YCGK, E: 2016/1453, K: 2018/604, KT: 04.12.2018.
[26] YCGK, E: 2016/66, K: 2018/414, KT: 09.10.2018.
[27] YCGK, E: 2016/66, K: 2018/414, KT: 09.10.2018: “Somut olayda 'B…. İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce il genelinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapan, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan şahıslarla ilgili çalışmalar neticesinde; 31/12/2014 tarihinde sanıklar ... ve ...'un E….. ilçesinden B…. il merkezine satmak üzere uyuşturucu hap (ecstasy sentetik tablet) getireceklerine dair ham istihbari bilgi alınması üzerine aynı gün saat 20.00 sıralarında görevlilerce K…M… Mah. C… B… Caddesi üzerinde bulunan E…. minibüslerinin gelip gittiği durakta gerekli tertibatlar alınarak beklenmeye başlandığı, E…. ilçesinden gelen U…. firmasına ait araçtan sanıkların birlikte indikleri, sanıkların takibe alındığı, K…. caddesi üzerinde sanıkların yanına gidildiğinde kaçmaya başladıkları, kısa bir kovalamaca sonucu sanıkların yakalandıkları, sanık ...'un yapılan üst aramasında yeleğinin sol iç cebinde 157 adet MDMA içeren hap ele geçirildiği anlaşılmıştır…”