KARARLAR

İŞVERENİN YA DA İŞVEREN VEKİLİNİN ÇALIŞANA HAKARET ETMESİ

Abone Ol
ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/163
K. 2017/201
T. 08.02.2017

* İŞVERENİN YA DA İŞVEREN VEKİLİNİN ÇALIŞANA HAKARET ETMESİ
( İşçinin Şeref ve Namusuna Dokunacak Sözler Sarfetmesi Halinde 4857 S.K. 24/2-B Maddesi Gereğince İşçinin İş Akdinin Haklı Nedenle Fesh Etme Hakkına Sahip Olduğu/Davacının İş Akdini Bu Nedenle Haklı Olarak Fesh Ettiği Bir Kaç Dakika Çalışmasının Hakaret Vari Sözleri Kabullenip İş Akdini Sürdüreceği Yönünde İrade Oluşturduğu Anlamına Gelmeyeceği - Kıdem Tazminatına Hak Kazandığı )

* İHBAR TAZMİNATI ( İşveren Vekilinin "Ben Dürüst İnsanlarla Çalışmak İstiyorum Defolun Gidin Benim Sizin Gibi İnsanlarla İşim Olmaz" Şeklinde ve Benzeri Sinkaflı Kelimeler Sarfetmesi/Tüm Tanıkların Anlatımlarına Göre İşveren ve İşveren Vekilinin Konuşma Sırasında Davacı ve Bir Kaç Arkadaşını İşlerinin Başına Gönderdiği Sizi İşten Çıkartmıyoruz Dedikleri ve Davacının Hakaret İçeren Sözleri Kabullenemeyip Bir Kaç Dakika Sonra Kendiliğinden İşi Bırakıp Gittiği Anlaşıldığından İhbar Tazminatının Şartlarının Oluşmadığı )

* İŞVERENİN SİNKAFLI KELİMELERLE ÇALIŞANLARA DEFOLUP GİTMELERİNİ SÖYLEMESİ ( İşçinin Şeref ve Namusuna Dokunacak Sözler Sarfetmesi Halinde 4857 S.K. 24/2-B Maddesi Gereğince İşçinin İş Akdinin Haklı Nedenle Fesh Etme Hakkına Sahip Olduğu/Davacının İş Akdini Bu Nedenle Haklı Olarak Fesh Ettiği Bir Kaç Dakika Çalışmasının Hakaret Vari Sözleri Kabullenip İş Akdini Sürdüreceği Yönünde İrade Oluşturduğu Anlamına Gelmeyeceği - Kıdem Tazminatına Hak Kazandığı )

* YEMEK VE SERVİS YARDIMI ( Davacının İşyerinde Yemek ve Servis İmkanından Yararlandığı Tazminat Hesabında Giydirilmiş Ücretin Esas Alınmasının Gerektiği Yemek ve Servis Yardımı Gibi Yardımların Miktarlarını Davacını İnsiyatifine Bırakmanın Davalı Açısından Hakkaniyete Aykırı Sonuçlar Doğuracağı ve Bu İtibarla Davanın Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılmasında Hukuki Yarar Bulunduğu )
4857/m.24/2-b

ÖZET : 1-Olay tarihinde davalının babasının işyerine geldiğinde bir sandalyenin dışarda olup ayağının kırık olduğunu görünce işçilere sandalyeye kimin oraya koyduğunu sorduğu, işçilerin bilmediklerini söylemesi üzerine "ben dürüst insanlarla çalışmak istiyorum defolun gidin, siktirin gidin benim sizin gibi insanlarla işim olmaz" gibi sözlerle hakaret ettiği, davalının olay yerine geldiği, hep birlikte önce idari kısımda konuştukları, davalının babasının oruçlu olan işçilerin işbaşına dönmelerini söylediği, davacının da o gün oruçlu olup işinin başına döndüğü, bir kaç dakika sonra davacının bu hakaretleri hazmedemeyip işyerini terkettiği, davalının babasının öğretmen olmasına rağmen davalı işyerinde davalı oğlundan daha çok yetkiye sahip olup işveren vekili olarak kabul edilmesinin gerektiği, davalının olayda pasif kalarak babasının eylemlerine iştirak etmiş olduğu işverenin veya vekilinin işçinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi halinde 4857 SY nın 24/2-b maddesi gereğince işçinin iş akdinin haklı nedenle fesh etme hakkına sahip olduğu, davacının iş akdini bu nedenle haklı olarak fesh ettiği, bir kaç dakika çalışmasının hakaret vari sözleri kabullenip iş akdini sürdüreceği yönünde irade oluşturduğu anlamına gelmeyeceği bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.

2-Tüm tanıkların anlatımlarına göre davalı ve babasının konuşma sırasında davacı ve bir kaç arkadaşını işlerinin başına gönderdiği, sizi işten çıkartmıyoruz dedikleri ve davacının hakaret içeren sözleri kabullenemeyip bir kaç dakika sonra kendiliğinden işi bırakıp gittiği anlaşıldığından ihbar tazminatının şartlarının oluşmadığı düşüncesi ile bu talep reddedilmiştir.

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Şubat 2015 - 09.06.2016 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde makinacı işçi olarak çalıştığını, 09.06.2016 tarihinde işçilerin mola saatinde bir sandalyenin ayağının kapı dışına taşmasından dolayı işveren ve babasının makinaları kapatın diyerek sandalyeyi buraya kim koydu diye sorduklarını, işçilerin bilmediklerini söylemesi üzerine davalının babası D.'in " defolun siktirin gidin ben dürüst insanlarla çalışmak isterim şerefsizler gidin muhasebeye çıkışınızı alın " diyerek iş akdini haksız bir şekilde fesh ettiğini, işverenin önce işyerinde bulunan muhasebeciye işçilerin tazminatlarının hesaplanması ve çıkış işlemlerinin yapılması yönünde talimat verdiğini, ancak daha sonra istifa belgesi imzalatmak isteyip istifa belgesi imzalamayanların tazminatlarının ödenmeyeceğini söylediğini, müvekkili ve diğer işçilerin bu belgelerini imzalamadıklarını, davalı işyerinde çalışırken davacının yemek ve servis yardımlarından yararlandığını, yıllık izinlerini hiç kullanamadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ve izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini müvekkilinin olay anında olayın yaşandığı üretim bölümünde bulunmadığını, müvekkilinin babasının öğretmen olarak çalışıp oğlunun şirketine sık sık gelip gittiğini, müvekkilinin şirketi ile hukuki ve fiili bir bağının mevcut olmadığını, müvekkilinin babasının işyerine geldiği esnada davacı işçininde çalıştığı bölüme ait bir sandalyenin işyeri dışına çıkartılarak çakılların üzerine konduğunu ve ayağının kırık olduğunu göründe o bölümde çalışan işçilere sandalyenin kimin dışarı çıkarttığını sorduğunu, cevap alamayınca işçileri etrafında topladığını, işçilerin yine sandalyeyi kimin dışarı çıkardığını bilmediklerini söylemeleri üzerine dürüst davranmanın önemini belirterek dürüst olmayacaklar ise müvekkili şirkette çalışmamaları gerektiğini, bu şekilde davranmalarının şirkete ve dolayısı ile oğluna zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını, seslerin yükselmesi üzerine işçileri sakinleştirmeye gayret ettiğini, ikna olan işçilerin yerlerine dönerek çalışmaya devam ettiklerini, aradan yarım saat geçtikten sonra davacının içinde bulunduğu bir grup işçinin müvekkilinin babasının ona söylediği lafları kaldıramadıkları belirterek tazminatlarını istediklerini, işyerini terkettiklerini davacının ertesi günlerde mazeret bildirmeksizin devamsızlık yaptığını, hakaret edildiği iddiasının doğru olmadığını, davacı işçinin sadakat borcuna aykırı davrandığını, yıllık izin ücreti alacağının banka hesabına yatırıldığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının özeti: " davanın kısmen kabulü ile 2400,00 TL brüt kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 550,35 TL net yıllık izin ücreti bakımından konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 199,65 TL net yıllık izin ücreti talebinin reddine, ihbar tazminatı talebinin reddine, davacının kıdem tazminatı bakımından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına..." karar verilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İş akdinin işveren vekili tarafından haksız olarak feshedilmiş olmasına rağmen ihbar tazminatı taleplerinin reddedildiğini, tanık anlatımlarının iddialarını doğruladığını, ayrıca davacının yıllık ücretli izin alacağının dava açıldıktan sonra ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, yıllık ücretli izin alacağı brüt olarak talep edildiği halde 750,00 TL. Net alacak talep edilmiş gibi bakiye alacak açısından red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, belirtilen hususlarda kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının öğretmen olan babasının ziyaret amaçlı işyerine gelip gittiğini, işyeri ile hukuki ve fiili bir bağının bulunmadığını, tanık yaseminin mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlarda bulunduğunu, davacının kendisine küfür ve hakaret edildiğini iddia etmesine rağmen bu hususta herhangi bir şikayetinin bulunmadığını, şikayet süresinin de geçtiğini, müvekkilinin davacıya yönelik bir fiilinin bulunmadığını, bilakis işçilere kimsenin işten çıkarılmayacağını telkin ettiğini, nitekim davacının makine başına çalışmak için dönmüş olmasına rağmen bir süre sona işyerinden kendisinin ayrıldığını, iş akdinin müvekkili tarafından değil davacı tarafından feshi nedeniyle kıdem tazminatının kabulünün hatalı olduğunu, kıdem tazminatının kabulü yönünde verilen kararın ortadan kaldırılmasını istemiştir.

Somut olayda; Davacının 2/2/2015 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığı, 9/6/2016 tarihinde davalının babası D. A. tarafından bir sandalyenin dışarda olması nedeniyle bunu kimin yaptığını öğrenmek istediği, işçilerin bilmediklerini söylemesi üzerine " ben dürüst insanlarla çalışmak istiyorum defolun gidin, siktirin gidin benim sizin gibi insanlarla işim olmaz "dediği, çalışmayı durdurduğu, gürültüyü duyan davalının da olay yerine geldiği, idari kısma geçildiği ve halen sandalyenin kimin tarafından dışarıya konulduğu hususunda işçilere sorular sorulduğu, D. A.'ün öğretmen olması nedeniyle kaydi olarak işyeri ile bağlantısı olmamasına rağmen davalı işyerinde davalı oğlundan daha çok yetkiye sahip olup, bazı tanıkların kendisinden "patronumuz" olarak bahsettikleri, işçilere makineleri durdurma talimatı verebilecek yetkisinin bulunduğu, davacının da aralarında bulunduğu işçilere "defolun gidin, siktirin gidin "şeklinde sarfettiği sözleri iş sözleşmesinin feshi anlamına geldiği, davacının işyerinden ayrılmasından sonra işveren tarafından işe gelinmediğinden bahisle tutulan devamsızlık tutanakları hukuki değer taşımayacağı, iş akdinin işveren tarafından haksız şekilde sonlandırıldığı anlaşılmakla davacının 1 yıl 4 ay 7 gün hizmet süresine göre kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bulunduğu, mahkemece kıdem tazminatına hükmedilmiş ise de olaydan sonra davacının 10 dakika daha işyerinde durduktan sonra oradan ayrılmış olması işi kendisinin bıraktığı şeklinde yorumlanarak ihbar tazminatı talebinin reddi isabetsiz olmuştur.

Ayrıca davacının 14 iş günü yıllık ücretli izni bulunduğu, izin kullanıldığının veya bedelinin ödendiğinim davalı tarafça belgelenmediği, 550,35 TL'nın dava açıldıktan sonra ödendiği, davacının 750.00TL. Brüt yıllık ücretli izin alacağı talep etttiği, alacağı olan iznin brüt karşılığının 768.60 TL. olduğu, izin alacağı yönünden reddedilen bir kısım bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, Yerel Mahkemenin kararı kaldırılarak Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle;

1-1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/l-b-2 madde ve fıkrası uyarınca ESASTAN KABULÜNE, Yerel Mahkemenin kararının KALDIRILMASINA;

2-Davanın KABULÜNE

2400,00 TL brüt kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

1.650.00TL brüt ihbar tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

550,35 TL net yıllık izin ücreti bakımından konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

Davacının kıdem ve ihbar tazminatı bakımından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,

Alınması gereken 276.65 TL harçtan daha önce alınan 81,98 TL harcın mahsubu ile kalan 194.67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

Davacı tarafından yatırılan 81,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk masraf ve 414,00 TL posta , tebligat ve bilirkişi giderinden oluşan toplam 447,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 1980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Artan avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, II- Davalı vekilinin istinaf taleplerinin REDDİNE,

Alınması gereken 201.53 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 50,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 151.15 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı masrafın üzerinde bırakılmasına,

III-Davacı tarafın istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı 24.30 TL posta gideri, 22 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 46.30 TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacı tarafın istinaf başvurusu için ödediği harcın talep halinde kendisine iadesine,

Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine

Dair; dosya üzerinde yapılan ön inceleme ve müzakere sonucunda oy birliği ile, 08.02.2017 tarihinde KESİN olarak karar verildi.

YEREL MAHKEME İLAMI :
T.C. DENİZLİ 2. İŞ MAHKEMESİ


ESAS NO : 2016/149

KARAR NO : 2016/333

DAVA : Alacak

DAVA TARİHİ : 10/06/2016

KARAR TARİHİ : 27/12/2016

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesi ile ; müvekkilinin Şubat 2015 - 09.06.2016 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde bant bölümünde makinacı işçi olarak çalıştığını, 09.06.2016 tarihinde işçilerin mola saatinde 1 sandalyenin ayağının kapı dışına taşmasından dolayı işveren ve babasının makinaları kapatın diyerek sandalyeyi buraya kim koydu diye sorduklarını, işçilerin bilmediklerini söylemesi üzerine davalının babası D.'in " defolun siktirin gidin ben dürüst insanlarla çalışmak isterim şerefsizler gidin muhasebeye çıkışınızı alın " diyerek iş akdini haksız bir şekilde fesh ettiğini, işverenin önce işyerinde bulunan muhasebeciye işçilerin tazminatlarının hesaplanması ve çıkış işlemlerinin yapılması yönünde talimat verdiğini, ancak daha sonra istifa belgesi imzalatmak isteyip istifa belgesi imzalamayanların tazminatlarının ödenmeyeceğini söylediğini, müvekkili ve diğer işçilerin bu belgelerini imzalamadıklarını, davalı işyerinde çalışırken davacının yemek ve servis yardımlarından yararlandığını, yıllık izinlerini hiç kullanamadığını iddia ederek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydııyla 2400,00 TL kıdem tazminatı , 1650,00 TL ihbar tazminatı ve 750,00 TL yıllık ücretli izin alacağının faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesini tekrarlarken davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalardaki anlatımlarıyla ; kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ve izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini müvekkilinin olay anında olayın yaşandığı üretim bölümünde bulunmadığını, müvekkilinin babasının öğretmen olarak çalışıp oğlunun şirketine sık sık gelip gittiğini, müvekkilinin şirketi ile herhagibir hukuki ve fiili bir bağının mevcut olmadığını, müvekkilinin babasının işyerine geldiği esnada davacı işçininde çalıştığı bölüme ait bir sandalyenin işyeri dışına çıkartılarak çakılların üzerine konduğunu ve ayağının kırık olduğunu göründe o bölümde çalışan işçilere sandalyenin kimin dışarı çıkarttığını sorduğunu, cevap alamayınca işçileri etrafında topladığını, işçilerin yine sandalyeyi kimin dışarı çıkardığını bilmediklerini söylemeleri üzerine dürüst davranmanın önemini belirterek dürüst olmayacaklar ise müvekkili şirkette çalışmamaları gerektiğini, bu şekilde davranmalarının şirkete ve dolayısı ile oğluna zarar vereceğini anlatmaya çalıştığını, olayın yaşandığı bölümde seslerin yükselmesi üzerine müvekkilininin kaygılandığını, işçileri sakinleştirmeye gayret ettiğini, ikna olan işçilerin yerlerine dönerek çalışmaya devam ettiklerini, aradan yarım saat geçtikten sonra davacının işçininde bulunduğu bir grup işçinin müvekkilinin babasının ona söylediği lafları kaldıramadıkları belirterek tazminatlannı istediklerini, davalının tekrar işçilerle konuşarak yerlerine gönderdiğini, ancak bir süre sonra herhangibir söylemeksizin işyerini terkettiklerini davacının ertesi günlerde mazeret bildirmeksizin devamsızlık yaptığım ihtarname gönderdiklerini, davacının ihtarnameye cevap vermediğini, hakaret edildiği iddiasının doğru olmadığını davalının babasının işveren , işveren vekili ve hatta usta başı sıfatına dahi sahip olmadığını, davacı işçinin sadakat borcuna aykırı davrandığını, yıllık izin ücreti alacağının banka hesabına yatırıldığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.

SGK sicil dosyası , işyeri özlük dosyası getirtilmiş, tanıklar dinlenmiş, bilirkişiden rapor alınmıştır.

Yapılan yargılamaya davacı vekilinin iddiasına, davalı vekilinin beyanlarına, , SGK sicil dosyasına, özlük dosyasına , bilirkişi raporuna ve oluşan vicdani kanıya göre ; davacının 02.02.2015 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile davalı işverene ait işyerinde çalışmaya başladığı, olay tarihinde davalının babasının işyerine geldiğinde bir sandalyenin dışarda olup ayağının kırık olduğunu görünce işçilere sandalyeye kimin oraya koyduğunu sorduğu, işçilerin bilmediklerini söylemesi üzerine " ben dürüst insanlarla çalışmak istiyorum defolun gidin, siktirin gidin benim sizin gibi insanlarla işim olmaz " gibi sözlerle hakaret ettiği, davalının olay yerine geldiği, hep birlikte önce idari kısımda konuştukları, davalının babasının D.'in oruçlu olan işçilerin işbaşına dönmelerini söylediği, davacının da o gün oruçlu olup işinin başına döndüğü, bir kaç dakika sonra davacının bu hakaretleri hazmedemeyip işyerini terkettiği, davalının babasının D. A.'ün öğretmen olmasına rağmen davalı işyerinde davalı oğlundan daha çok yetkiye sahip olup işveren vekili olarak kabul edilmesinin gerektiği, davalının olayda pasif kalarak babasının eylemlerine iştirak etmiş olduğu işverenin veya vekilinin işçinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi halinde 4857 SY nın 24/2-b maddesi gereğince işçinin iş akdinin haklı nedenle fesh etme hakkına sahip olduğu, davacının iş akdini bu nedenle haklı olarak fesh ettiği, bir kaç dakika çalışmasının hakaret vari sözleri kabullenip iş akdini sürdüreceği yönünde irade oluşturduğu anlamına gelmeyeceği bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.

Tüm tanıkların anlatımlarına göre davalı ve babası D. A.'ün konuşma sırasında davacı ve bir kaç arkadaşını işlerinin başına gönderdiği, sizi işten çıkartmıyoruz dedikleri ve davacının hakaret içeren sözleri kabullenemeyip bir kaç dakika sonra kendiliğinden işi bırakıp gittiği, anlaşıldığından ihbar tazminatının şartlarının oluşmadığı düşüncesi ile bu talep reddedilmiştir.

Davacının yıllık ücretli izin alacağının 14.07.2016 tarihinde dava açıldıktan sonra ödendiği konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı davacının 14 iş günü yıllık ücretli izine hak kazandığı yıllık izinlerin kullandırılmadığı, bilirkişi tarafından doğru olarak yapılan hesaba göre 550,35 TL net yıllık ücretli izin alacaklısı olduğu , bu miktar kadar davanın konusunun kalmadığı , dava dilekçesindeki talep edilen miktar dikkate alındığında bakiye 199,65 TL bakımından talebin subut bulmadığı anlaşıldığından aşağıdaki karar verilmiştir.

Davacının işyerinde yemek ve servis imkanından yararlandığı , tazminat hesabında giydirilmiş ücretin esas alınmasının gerektiği, yemek ve servis yardımı gibi yardımların miktarlarını davacını insiyatifine bırakmanın davalı açısından hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı ve bu itibarla davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunduğu kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın KISMEN KABULÜ İLE,

2400,00 TL brüt kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

550,35 TL net yıllık izin ücreti bakımından konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

Bakiye 199,65 TL net yıllık izin ücreti talebinin REDDİNE, İhbar tazminatı talebinin REDDİNE,

Davacının kıdem tazminatı bakımından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,

Karar ve ilam harcı olan 201,53 TL harçtan daha önce alman 81,98 TL harem mahsubu ile kalan 119,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

Davacı tarafından yatırılan 81,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk masraf ve 414,00 TL posta , tebligat ve bilirkişi giderinden oluşan toplam 447,50 TL yargılama giderinin red - kabul oranına göre hesaplanan 275,03 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin red- kabul oranına hesaplanan 38,54 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına,

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 1800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 1800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Artan avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, İlişkin; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27.12.2016

Bu karar, Avukat Sevil DEMİRDÖĞER tarafından gönderilmiştir.


Kaynak: kazanci.com.tr