İSTİSMARIN ÇÖZÜMÜ İDAM MI ?

Abone Ol

Ülke gündemini oldukça sarsan çocuk cinsel istismarı haberleri toplumumuzda idam cezasının gündeme gelmesine neden olmaktadır. Tekirdağ / Malkara  ilçesinde 2 yaşındaki  Sıla bebeğin başına gelenler bizlere gösterdi ki anne- baba dahi olsa çocukları istismar edebiliyor. Bu suça göz yumabiliyor.

Akla ve vicdana sığmayacak bu suçun mağduru çocuklar olduğu zaman toplumda haklı olarak derin bir üzüntü ve öfke meydana gelmektedir. Toplum bu suçları işleyen ve göz yuman kişilerin ölmesini, yok edilmesini istemektedir. Bu suçun cezasının ölüm olması neticesinde bu suçun işlenemeyeceği düşüncesine sahip olmaktadır.

Çocuk cinsel istismarı ve buna karşılık olarak verilen tepkiler ülkemizde sosyal medyanın da yayılmasıyla sıklıkla duyulmaya başladı. Görünürlüğü artan bu suçta sosyal medya üzerinden ‘’ idam cezası gelmeli.‘’ şeklinde tepkiler çoğalmış bulunmaktadır.

Peki çocuk cinsel istismarında idam cezası çözüm olabilecek midir? Bu suçu işleyen failler idam cezası olduğu zaman işlemekten vazgeçecek midir?

Kanaatimizce bu suçu işleyen kişiler yakalanmayacağını, ve olayın duyulmayacağına; duyulsa bile mağdurun çocuk olması nedeniyle ona inanılmayacağına olan inanç ile hareket etmektedirler.

Cinsel istismar suçun işleniş biçimi düşünüldüğünde kapalı bir alanda, hiç kimsenin göremeyeceği yerlerde işlenmektedir.  Bu durumda suçun mağduru çocuk istismara uğradığını fark edip anlatmak istese bile ispat etmesi oldukça güç durumda olmaktadır. 4. Yargı paketi ile cinsel suçlarda somut delil aranması ile cinsel suçlarda esas aldığımız mağdurun beyanı esastır karinesi zarar görmüştür. Buna ilişkin olarak yazmış olduğumuz 4. Yargı Paketindeki 13.Maddenin Çocuk Cinsel İstismarı Bakımından Değerlendirilmesi isimli yazımı  okuyabilirsiniz .

Ülkemizde uygulanan Türk Ceza Kanunu suçlara uygulanan yaptırımlar bakımından birçok ülkeye göre ağır şartlar içermektedir.

İdam uygulanan ülkelerde suç sayıları siyah sayı dediğimiz şekildedir. Siyah Sayı kavramını açıklamak gerekirse, adli istatistiklere girmemiş suç sayısından bahsedilmektedir. Bu da demek oluyor ki idam cezasının bulunduğu ülkelerde cinsel suçlar şikayet aşamasına bile geçmemektedir. Çünkü cinsel istismar suçunun işleniş biçimi düşünüldüğünde kapalı ve kimsenin göremeyeceği yerlerde işlenmesi ispat edilmesi noktasında  güçlük çıkartmaktadır. Bir suçun cezasının idam olabilmesi için ise her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanmış olması gerekmektedir. Çünkü yaşam hakkı tüm dünya ülkerinde en kutsal hak sayılmaktadır.

Bunun yanında ise  araştırmalar gösteriyor ki  özellikle çocuk cinsel istismarın failleri çoğunlukla aile içinden bireyler ve yakın çevreden kişiler olmaktadır. Aile içerisinde işlenen bir istismar vakasında eğer cezasının ölüm olursa; şikayet oranı düşecektir. Çünkü şuan da bile istismar mağdurları şikayet ettiğinde fail tutuklandığı zaman çevreden baskı görmektedir.  Hatta uzayan dava süreçlerinde görüyoruz ki birçok mağdur, gördüğü baskı sebebiyle şikayetini geri çekmektedir. Ayrıca bu suçun cezasının idam olması halinde örneğin amcası tarafından istismara uğrayan bir çocuk fail amcanın öldürülmesine sebebiyet verdiği için aile içinde mağdur kişi konumundan  aile bireylerinden birinin öldürülmesine sebebiyet vermiş kişi olarak suçlanacaktır.

Bu yüzden bu suçun cezasının idam olması faillerin korkutulması amacından çok mağdurların şikayet etme cesaretlerini kıracağı görüşündeyiz.

Peki öneri olarak neler sunabiliriz.

1. Mahkemeler ihtisaslaşmalı,

2. Cinsel suçların soruşturması ve kovuşturulmasında toplumsal cinsiyet perspektifi ile yaklaşılmalı,

3. Cinsel suçları ve özellikle nitelikli hal dediğimiz hallerini işleyenlerin hiçbir indirim uygulanmaksızın cezalandırılmalı

4. Cinsel suçların faillerinin aldıkları cezalar ömür boyu adli sicillerinde görünecek şekilde olmalı. Arşiv kaydına cezanın infazı gerçekleşmiş olsa dahi silinmemeli.

5. Okullarda temel vatandaşlık düzeyinde suçlar ve cezalar anlatılmalı ayrıca cinsellik eğitimleri verilmelidir.

6. Toplum sağlığı merkezlerinde psikolog ve pedegoglar ile 0-18 yaş aralığında bulunan bireylerin fiziksel ve psikolojik gelişimleri desteklenmeli,

Bizce bazı suçların teşebbüs aşamasında kalması bile o suçu işleme potansiyeline sahip olduğunun göstergesidir. Adil bir yargılama neticesinde teşebbüs aşamasında kalsa dahi suçun adli sicilinden silinmemesi kanaatimizce, lekelenmeme hakkına aykırı olmayacaktır.

Bugün bir avukat olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, karşılaştığım bir çok şüpheli veya sanık, suçun  kanundaki tanımını ve ceza miktarını  değil suçun yatar hesabını biliyor. Cezanın infazından sonra adli sicilinden sildirme yollarını arıyor. Tabi ki bir kişi bir suç işlediği zaman ömür boyu  aynı suçu işleyeceği veya bundan pişman olmayacağı anlamına gelmez ancak cinsel suçlar toplumda derin yaralar açan ve  fazlasıyla hassasiyet gösterdiği konulardan biridir. Bu suçu işleyen kişilerin farklı suç nevinden yargılanması, suçun cezasında verilen indirimler bile onlara yeniden bu suçu işlemeye cesaret etmesine sebep olmaktadır. Ülkemizde oldukça fazla uygulanan indirimler ve cezasızlık sebepleri suçun önlenmesine yardımcı olmamaktadır

Eğer uygulayıcılar kanunda yazılı olan suç tanımına uygun olan cezaları aynen uyguluyor olsaydı daha önleyici olabilirdi. Ama yukarıda da belirttiğimiz üzere bu suçu işleyen kişiler yakalanmayacağına olan inanç ile işlemektedir. Bu yüzden cinsel suçlarda şikayet hakkının kullanılması çok önemlidir. İdam cezası gibi telafisi imkansız olan cezalar öncelikle insan haklarının en temelinde yer alan yaşam hakkına, sonrasında ise  mağdurun şikayet edebilmesindeki cesaretine ket vuracaktır.

Sevgili dostum Selis Elzem ‘in erkek şiddetinin bir çok yönünü ele aldığı şarkısında;

‘’ Cinsel şiddet öğrenilir Yani demek ki önlenebilir.‘’ Şeklindeki sözleri ile yazıma son verirken, cinsel şiddetin idam yasası ile değil uygulanabilirliği yüksek cezalar ve önleyici tedbirler ile yok edilebileceğini söylemek isteriz.