İstinaf mahkemeleri yargı reformu söylemlerinin en ciddi adımıdır. Kanunu çıkarıldı, hakimlere eğitimi de verildi ama bir türlü faaliyete geçirilemedi. Geçirilemez de çünkü bu mahkemeler bu aşamada Türkiye'nin ihtiyacı değildir ve gerçeklerimiz kurulmaları aleyhinedir..
Kurulmasını haklı gösterecek tek sebep "Yargıtay'ın içtihat mahkemesi olamadığı; hukuki içtihat oluşturma işlevi ile yargılamayı denetleme - temyiz işlevi'nin birbirinden ayrılması, Yargıtay'ın sadece içtihat mahkemesi haline getirilmesi" fikridir.
Resmiyette; her yıl kendisine gelen iş sayısı kadar karar verebildiğine göre Yargıtay'ın her iki - içtihat ve temyiz - işlevini başarı ile yerine getirdiğini, dolayısıyla da bu iki işlevi ayırmaya ihtiyaç olmadığını kabul etmek gerekir. Fiiliyatta ise durum farklıdır. Avukatlara göre Yargıtay'ın temyiz işlevini tetkik hakimleri, içtihat işlevini ise Yargıtay üyeleri yerine getirmektedir. İstinaf mahkemeleri tetkik hakimlerinin fiili durumunun ve temyiz incelemelerinin doğal hakim ilkesine uygun hale getirilmesini sağlayabilir.
Gerçek sebebinin ise - kamuoyunun bilmediği - AB'nin istemleri olduğunu ve bu yolda karşılıksız kredi verdiklerini duymuştum. Avrupalılar, mahkemelerin istinaf yoluyla daha kaliteli kararlar vermesini sağlamak isterlermiş. Elbette bunda iyi bir menfaatleri vardır...
Buna karşın, Türkiye'de bu yönde zaruretten ortaya çıkan ve ülkenin bir ihtiyacını gidermeye yönelik bir ortak arzu, ortak akıl veya getirisi götürüsü hakkında yapılmış bir hesap kitap yoktur. Avrupalının istediğini yapmanın doğru olacağı düşüncesi ile malul bir çeşit müstemleke mantalitesi duruma hakimdir.
Yargıya yöneltilen eleştiriler ışığında Türkiye'nin, bu aşamada, istinaf mahkemelerine karşı olduğu bile söylenebilir:
(1) İstinaf'ın yargılamaların süresini yaklaşık iki katına çıkaracak olması "Gecikmiş adalet, adalet değildir!" diyen anlayışa göre kabul edilemez.
(2) İstinaf'ın, hakim ihtiyacını iki katına çıkaracak, yetişmiş hakimlerin istinafa atanmasını gerektirecek olması, hakimi açığından, eğitim yetersizliğiinden, hakimlerinin ihtiyaca uygun yetkinlikte olmadığından şikayet edenlerin kabul edemeyeceği bir durumdur.
(3) İstinaf'ın yargılama işlemlerini tahmini en az % 50 oranında artıracak olması, iş yükünün Yargı'nın en büyük sorunu olduğunu, bunun için bir çok işi yargı dışına taşımaya çalışan düşüncedekilerin kabul edebileceği bir durum değildir.
Aman kazara falan faaliyete geçirmesinler!...
Türkiye'nin bir kalem darbesi ile istinaf sistemine geçmesi faydadan çok zarar getirir ve şimdikinden daha büyük bir yargısal felaket oluşturur.
Oralarda iyi sonuç vermesi daha zengin ülkeleri taklit ederek istinafa geçmeyi gerektirmez. Müstemleke olmayıp özgür bir ülke olduğunu kanıtlamak için Türkiye, AB istediği için değil, kendi istediği için kendi gerçeklerine ve ihtiyacına uygun olan vizyoner çözümler üretmek zorundadır.
"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."