ISRARLI TAKİP SUÇU

Abone Ol

Türk Ceza Kanunu’nun 123/A maddesinde ısrarlı takip suçu şöyle düzenlenmiştir; ısrarlı bir şekilde, fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Bireylerin maddi ve manevi varlığı ile onur ve haysiyetini korumak, onların toplum içinde saygın birer vatandaş olarak yaşamlarını sürdürmelerini temin etmek ve böylelikle toplumsal barışı sağlamak devletlerin en önemli görevidir[1]. Kişilerin veya yakınlarının ruh veya beden sağlığını korumaya yönelik olarak manevi huzurunu korumaktır.

Israrlı takip olarak nitelendirilen fiiller, Türk Ceza Kanunu kapsamında müstakil bir suç haline getirilmektedir. Israrlı takip fiilleri, mağdurların hareket özgürlüğünü kısıtlayan, onlarda huzursuzluk ve endişeye yol açan fiiller olarak tanımlanmakta olup, başta Almanya, Avusturya, Fransa, Belçika ve İtalya olmak üzere birçok hukuk sisteminde de yaptırıma bağlanmıştır. Düzenlemeyle, özellikle kadına yönelik daha ağır ve şiddet içeren suçlar işlenmeden önce gerçekleşen ısrarlı takip fiillerinin orantılı bir yaptırıma bağlanması ve mağdurlara gerekli güvencenin sağlanması hedeflenmektedir[2].

Anayasaya göre devletin bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Değişen ve çeşitlenen yaşam, kendi içinde çatışmalar yaratmış olup bu çatışmalar öncü suç ve nihai suç olarak ceza hukuku açısından önem arz etmektedir. Mağdurun maddi ve manevi kişiliğine, ruh ve/veya beden sağlığına yönelik daha ağır suçlar oluşmadan önceki aşamadaki bazı eylemlerin suç olarak tanımlanması ve etkin cezaların öngörülmesi ceza adalet sisteminin hızlı, sağlıklı ve etkin olmasını sağlayacaktır. Yasa koyucu ısrarlı takip fiillerinin devamının daha ağır ve farklı suç tiplerinin habercisi olduğu gerçeği üzerinden mukayeseli hukukla paralel bir şekilde bir düzenleme yaparak eylemi gerçekleştiren faillerin tehlikelilik halleri gözetilerek kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçuna oranla cezaları artırarak yeni suçların işlenmesine engel olma amacı gütmektedir

Suçun mağduru herhangi bir gerçek kişi olabilir. Tüzel kişi ısrarlı takip suçunun mağduru olamaz. Kişinin kendisine veya yakınlarından birinin güvenliğine yönelik ciddi bir huzursuzluk oluşması halinde mağdur dolayı olarak işlenen eylemler nedeniyle de suçtan zarar görmekte olduğundan şikâyet hakkına sahiptir. Mağdurun yakınlarının ısrarlı takip suçu oluşturan eylemler nedeniyle ayrı bir suç teşkil etmediği sürece mağduriyeti söz konusu olmayacaktır.

Suçun faili bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Gerçek kişi fail olabilir. Tüzel kişiler fail olamazlar. Özgü suç niteliğinde değildir. Suçun konusu kişilerin veya yakınların ruh veya beden sağlığı ile huzur ve güvenliğidir.

Bu suçun oluşabilmesi için, ısrarlı bir şekilde fiziken takip etmek ve yine ısrarlı bir şekilde haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle mağdurda ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunması gerekmektedir. Bu takip olgusu, mağdurun fiziki olarak izlenmesi şeklinde gerçekleştirilebileceği gibi haberleşme ve iletişim araçları, bilişim sistemleri veya üçüncü kişileri kullanarak mağdurla temas kurulmaya çalışılması şeklinde de ortaya çıkabilecektir. Fiziki takibin mutlaka mağdurun peşinden gitmek şeklinde gerçekleşmesi şart değildir. Bunun yanı sıra, failin farklı zaman ve mekânlarda mağdurun karşısına çıkması, onun bulunduğu ortamlarda yanına yaklaşması ve böylece kendisini sürekli olarak mağdura görünür kılmaya çalışması halinde de takip olgusu gerçekleşecektir. Bu kapsamda iş yeri, okul, çarşı, pazar ve benzeri yerlerde sıklıkla mağdurun karşısına çıkılması veya takip edildiğinin hissettirilmesi ya da konutunun önünde, sokağının girişinde beklenmesi gibi fiillerin ölçüsüz biçimde tekrarlanması, fiziki takip olarak kabul edilebilecektir[3].

Israrlı takip suçu TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun özel bir hali olup aralarındaki fark ısrarlı takip olgusunun ortaya çıkarılması ile netleştirilecektir. Huzur ve sükûnu bozma suçu sırf huzur ve sükûnu bozma amacıyla yapılan eylemlerden oluşmakta olup ısrarlı takip suçunda huzur ve sükûnu bozmanın ötesinde kişinin veya yakınlarının ciddi bir huzursuzluk yaşaması veya güvenlik endişesi duymalarıdır.

Öte yandan, ısrarlı takip fiili, haberleşme ve iletişim araçlarını veya bilişim sistemlerini ya da üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle de gerçekleştirilebilir. Teknolojideki hızlı gelişmeler, haberleşme ve iletişim araçları ve bilişim sistemlerinin çok yoğun ve yaygın kullanımı, bireylerin bu araçlar üzerinden bağlantı kurmasını ve birbirini takibini kolaylaştırmıştır. Ne var ki bu araçlar, ısrarlı takip eylemlerinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle bilişim sistemleri alanında üretilen yeni araçlar, faillerin mağdurla iletişime geçme imkân ve yöntemlerini her geçen gün artırmaktadır. Böylece mektup, faks, kısa mesaj veya e-posta gönderme ya da telefon etmenin yanı sıra failler internet üzerinden oluşturulan programlar, uygulamalar ve sosyal mecralar aracılığıyla söz konusu iletişimi kolaylıkla sağlayabilmektedir[4].

Diğer yandan, ısrarlı takip failleri zaman zaman mağdur ile iletişime geçmek amacıyla üçüncü kişilerden de faydalanmaktadır. Fail mağdurla bizzat iletişim kurmadığı veya kuramadığı hallerde onun yakın çevresindeki kişileri kullanarak mağdura ulaşmaya çalışmaktadır. Hatta fail bazen mağdurun hiç tanımadığı kişileri dahi bu amaçla kullanabilmektedir. Üçüncü kişilerin kullanılmasında fail, bu kişilerin bizzat mağdur ile yüz yüze görüşmelerini sağlayabileceği gibi kendisi yerine bu kişiler tarafından iletişim ve haberleşme araçları veya bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle de mağdurla temas kurulmasını temin etmeye çalışabilecektir[5].

Suçun oluşması için, maddede belirtilen seçimlik hareketlerin ısrarlı şekilde yapılması gerekmektedir. Israr, bir düşüncede veya davranışta ayak direme, üsteleme anlamına gelen bir sözcük olup, maddede belirtilen hareketlerin tekrarlanarak yapılmasını ifade etmektedir. Israr, fiilin haksızlık içeriği bakımından cezayı gerekli kılacak boyuta erişmesini ifade eden bir ölçüttür. Haksızlık teşkil eden fiilin makul sayılabilecek ölçülerde gerçekleştirilmesi halinde bu suç oluşmayacaktır. Israrın varlığı bakımından mutlaka aynı hareketin müteaddit defalar tekrarlanması şart değildir. Fail maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayabileceği gibi farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Hâkim, ısrar unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğini somut olayın şartları çerçevesinde tespit edecektir[6]. Ayrıca bu suçun oluşabilmesi için ısrarlı takip fiilinin mağdurun üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olması gerekir. Bu durum somut olayda hâkim tarafından belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken ısrar fiilinin nicelik ve nitelik itibarıyla mağdur üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşturmasına ya da kendisi veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına elverişli olup olmadığına bakılacaktır[7].

Diğer yandan, ısrarlı takip fiilinde mağdur bizzat kendi güvenliğinden endişe duyabildiği gibi failin ısrarla tekrarlanan bu davranışları nedeniyle yakınlarından birinin güvenliğinden de endişe duyabilmektedir. Fail mağdur üzerinde kurmaya çalıştığı baskı nedeniyle kimi zaman mağdurun yakınlarını da hedef alarak hareket etmektedir. Failin, takip ettiği düşüncesini vermek veya kendisiyle görüşmeye ikna etmek amacıyla mağdurun babasının iş yerine ait fotoğrafları çekip mağdura göndermesi buna örnek gösterilebilir[8].

Suçun nitelikli halleri yasada şöyle düzenlenmektedir;

a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,

b) Mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,

c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi, halinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Israrlı takip suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup CMK’nın 253. Maddesi gereğince uzlaştırma kapsamında değildir. Şikâyet süresi fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.

ÖRNEKLER

1. Sanığın, ilköğretim 8. Sınıf öğrencisi müştekiyi olaydan bir hafta kadar önce arkadaşlık teklif ettiği, müştekinin, bu teklifi kabul etmemesi üzerine o günden sonra sanığın kullandığı aracıyla müştekiyi takip ettiği, bu eylemin tanık beyanları ile de doğrulandığı şeklindeki oluşa uygun kabulü göre, sanığın müştekiyi bir haftalık sürede ısrarlı şekilde takip etme biçimindeki eyleminin, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu değil, ısrarlı takip suçunu oluşturması nedeniyle sanığın cezalandırılması gerekir.

2. Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, savunma, tanık anlatımı ve tüm dosya içeriği nazara alındığında olay günü yürüyerek işe gitmekte olan on yedi yaşındaki mağdureyi, kullandığı araçla ısrarlı şekilde takip eden sanığın, korna çaldıktan sonra kendisine bakan mağdureye "gideceğiniz yere kadar sizi götüreyim" şeklinde beyanda bulunması eylemi 5237 sayılı TCK'nın 123/A. maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunu oluşturmaktadır.

3. Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, tanık beyanları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın değişik tarihlerde iletişim araçlarıyla mağdureyi ısrarlı takip eylemleri bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 123/A. maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunu oluşturmaktadır.

4. Müştekinin aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın olay günü arkadaşlarıyla birlikte araçla dolaştığı sırada yol kenarında arkadaşlarıyla yürümekte olan katılan mağdureyi görünce ısrarlı şekilde fiziksel olarak araçla takip ederek müştekide huzursuzluk oluşturmak suretiyle ısrarlı takip suçunu işlediği anlaşıldığından, bu suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, yasaya aykırılık oluşturmaktadır.

DR. CENGİZ APAYDIN

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET SAVCISI

CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV

HUKUK VE ADALET BİLİNCİ TV

cezahukukubilinci.org

---------------------

[1]12.5.2022 tarihli 7406 sayılı Kanun’un Genel Gerekçesi.

[2] 12.5.2022 tarihli 7406 sayılı Kanun’un Genel Gerekçesi.

[3] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.

[4] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.

[5] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.

[6] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.

[7] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.

[8] 7406 sayılı Kanun’un Gerekçesi.