ÖZ
Modern Türk hukukunda sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi temel bir prensip olsa da, sözleşme kurulduktan sonra ortaya çıkan, taraflarca öngörülemeyen ve borçludan kaynaklanmayan olağanüstü değişiklikler, edimler arasındaki dengeyi borçlu aleyhine katlanılamaz derecede bozabilir. Özellikle son yıllarda Türkiye'de ve dünyada yaşanan hiperenflasyonist ortam, emtia fiyatlarındaki ve döviz kurlarındaki fahiş dalgalanmalar, inşaat sektöründe "götürü bedel" ile iş üstlenen müteahhitler (yükleniciler) için "aşırı ifa güçlüğü" yaratmıştır. Bu çalışmada, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) çerçevesinde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri (APKİS) başta olmak üzere götürü bedelli eser sözleşmelerinde, artan maliyetler karşısında yüklenicinin sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını talep etme hakkı incelenecektir. Bu bağlamda, genel hüküm niteliğindeki TBK m. 138 (Aşırı İfa Güçlüğü) ile özel hüküm niteliğindeki TBK m. 480/2 (Götürü Bedelde Uyarlama) arasındaki ilişki, lex specialis prensibi ve güncel Yargıtay içtihatları ışığında tahlil edilecektir.
GİRİŞ
Hukuk sistemimizin temel taşlarından olan pacta sunt servanda (ahde vefa) ilkesi, tarafların, iradi olarak akdettikleri sözleşmenin hükümleriyle bağlı olmasını ifade eder. Ne var ki bu ilke, mutlak ve sınırsız değildir. Roma hukukundan bu yana kabul gören clausula rebus sic stantibus (beklenmeyen hal şartı) ilkesi, sözleşme kurulurken mevcut olan şartların (işlem temelinin), sonradan öngörülemez ve olağanüstü bir şekilde değişmesi halinde, sözleşmenin bu yeni şartlara intibak ettirilmesini veya son çare olarak sona erdirilmesini mümkün kılar.¹
Türk inşaat sektörü, doğası gereği uzun vadeli ve yüksek maliyetli projeleri kapsar. Bu projelerin belkemiğini ise, doktrinde karma nitelikli (sui generis) bir sözleşme olarak kabul edilen Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri (APKİS) oluşturmaktadır.² Bu sözleşmelerde yüklenici, arsa sahibine ait arsa üzerinde bağımsız bölümler inşa etme borcu altına girerken, arsa sahibi de bunun bedeli olarak arsa payının belirli bir oranını yükleniciye devretmeyi taahhüt eder. Yüklenicinin inşaatı yapma borcu açısından bu sözleşme, TBK m. 470 vd. hükümlerinde düzenlenen "eser sözleşmesi" niteliğindedir. Bedel, arsa payı olarak baştan kararlaştırıldığı için, yüklenicinin edimi genellikle "götürü bedel" (TBK m. 480) olarak kabul edilir.³
Ancak, sözleşmenin kurulmasından sonra, özellikle pandemi, savaş, tedarik zinciri kırılmaları veya döviz kurlarındaki ani ve fahiş artışlar gibi nedenlerle inşaat maliyetlerinde (demir, çimento, enerji vb.) öngörülemeyecek düzeyde artışlar yaşanması, baştan belirlenen götürü bedelin (arsa payının), inşaat maliyetini karşılamaktan çok uzak kalmasına neden olabilmektedir. Bu durum, yükleniciyi iflasın eşiğine getirebilir ve işlem temelinin çökmesine yol açabilir. Bu noktada hukuk, katı bir ahde vefa anlayışıyla yüklenicinin mahvına göz yummalı mıdır, yoksa sözleşme adaletini yeniden tesis etmek için müdahale mi etmelidir? 6098 sayılı TBK, bu müdahaleye iki temel hükümle izin vermektedir: m. 138 ve m. 480/2.
I. SÖZLEŞMEYE MÜDAHALENİN ÖZEL HÜKMÜ: TBK m. 480/2
Götürü bedelli eser sözleşmelerinde uyarlamaya ilişkin temel düzenleme, TBK'nın eser sözleşmelerine ilişkin özel hükümleri arasında yer alan m. 480/2'dir.
TBK m. 480: "Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez. (2) Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülüp de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya onu aşırı ölçüde güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih hakkını kullanabilir."
Bu hüküm, clausula rebus sic stantibus ilkesinin eser sözleşmelerindeki özel bir yansımasıdır. Yüklenicinin bu maddeye dayanarak uyarlama talep edebilmesi için şu kümülatif şartların varlığı gerekir:
1. Sözleşmede Bedelin Götürü Olarak Belirlenmiş Olması: APKİS'de bedel, devredilecek arsa payı olarak baştan net bir şekilde belirlendiği için bu şart genellikle mevcuttur.
2. Öngörülemeyen veya Öngörülüp de Dikkate Alınmayan Olağanüstü Bir Durumun Ortaya Çıkması: Yargıtay kararlarına göre, öngörülemezlik, sözleşme kurulduğu anda tarafların makul ve basiretli bir tacir olarak hesaba katmakla yükümlü olmadıkları bir durumu ifade eder.⁴ Ülkemizdeki gibi kronik enflasyon ortamlarında "her enflasyon" öngörülemez kabul edilmese de, devletin ekonomik politikalarındaki ani değişimler, döviz kurlarındaki devalüasyonu aşan şok artışlar veya küresel bir salgın gibi hadiseler "öngörülemez" nitelikte kabul edilmektedir.
3. Bu Durumun İfayı Engellemesi veya "Aşırı Ölçüde Güçleştirmesi": Maliyetlerdeki %30-40'lık artışlar genellikle ticari risk kapsamında görülürken, %100'ü aşan ve yüklenicinin kâr marjını tamamen ortadan kaldırıp onu zarara sokan (menfi edim) artışlar, "aşırı ifa güçlüğü" olarak değerlendirilmektedir.
4. Yüklenicinin Bu Duruma Sebebiyet Vermemiş Olması: Maliyet artışı, yüklenicinin kendi temerrüdü veya kusurundan kaynaklanmamalıdır.
5. Dürüstlük Kuralı (MK m. 2): Uyarlama talebi, dürüstlük kuralına aykırı olmamalıdır.
Bu şartlar sağlandığında yüklenici, hâkimden öncelikle sözleşmenin "uyarlanmasını" (genellikle bedelin, yani alacağı arsa payının artırılmasını veya mümkünse arsa sahibinden ek bir bedel talep edilmesini) isteyebilir. Uyarlama mümkün değilse veya arsa sahibinden beklenemezse, yüklenici ultima ratio (son çare) olarak sözleşmeden dönme (TBK 480/2, c.1) veya dürüstlük kuralı gerektiriyorsa ileriye etkili fesih (TBK 480/2, c.2) hakkını kullanabilir.
II. GENEL HÜKÜM (TBK m. 138) İLE ÖZEL HÜKMÜN (TBK m. 480/2) YARIŞMASI
TBK m. 138, "Aşırı İfa Güçlüğü" başlığı altında tüm sözleşmeler için geçerli genel bir uyarlama hükmü getirmiştir. Bu madde de benzer şekilde, "sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun" borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması ve "edimin ifasını... borçludan istemenin dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede güçleşmesi" halinde, borçlunun hâkimden uyarlama veya sözleşmeden dönme talep edebileceğini düzenler.
Doktrinde ve uygulamada, götürü bedelli bir inşaat sözleşmesinde yüklenicinin hangi hükme dayanacağı tartışmalıdır. Lex specialis derogat legi generali (özel kanun genel kanunu ilga eder/erteler) temel hukuk ilkesi gereğince, bir konuda hem genel hem de özel bir hüküm varsa, özel hükmün öncelikli olarak uygulanması gerekir.
TBK m. 480/2, götürü bedelli eser sözleşmeleri için özel olarak düzenlenmiş bir uyarlama hükmüdür. TBK m. 138 ise, bu şekilde özel bir uyarlama hükmü bulunmayan diğer tüm sözleşmeler için geçerli genel bir kuraldır. Dolayısıyla, yüklenicinin inşaat maliyetlerindeki fahiş artış sebebiyle açacağı uyarlama davasının hukuki temeli, TBK m. 138 değil, öncelikli olarak TBK m. 480/2 olmalıdır.⁵
Yargıtay da son dönem kararlarında bu ayrıma dikkat çekmekte, götürü bedelli eser sözleşmelerinde (APKİS dahil) uyarlama taleplerini TBK m. 480/2 çerçevesinde değerlendirmektedir.⁶ Genel hüküm olan m. 138'in şartları ile m. 480/2'nin şartları büyük ölçüde paralellik gösterse de, davanın doğru hukuki sebebe dayandırılması, yargılamanın sıhhati açısından kritik öneme sahiptir.
III. YARGITAY'IN GÜNCEL YAKLAŞIMI VE "FEDAKÂRLIĞIN DENKLEŞTİRİLMESİ"
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve ilgili Daireler (özellikle 15. Hukuk Dairesi ve yeni yapılanmayla 6. Hukuk Dairesi), geçmişte pacta sunt servanda ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalarak uyarlama taleplerini reddetme eğilimindeyken, özellikle son yıllardaki ekonomik dalgalanmalar karşısında bu tutumunu esnetmiştir.
Yüksek Mahkeme, uyarlama davalarında "işlem temelinin çökmesi", "dürüstlük kuralı" ve "fedakârlığın denkleştirilmesi" ilkelerine vurgu yapmaktadır. Hâkimden beklenen, sözleşmeyi tamamen ortadan kaldırmak yerine, bozulan edimler dengesini tarafların "fedakârlıklarının denkleştirilmesi" suretiyle yeniden kurmasıdır.⁷
Bu denkleştirme; yükleniciye verilecek arsa payı oranının cüzi bir miktarda artırılması, arsa sahibinin (eğer mümkünse) ek bir parasal katkı sunması veya projenin kapsamının (teknik şartnamenin) bir miktar daraltılması şeklinde tezahür edebilir. Yargıtay, özellikle arsa sahibinin "tüketici" konumunda olduğu (kendi arsasına tek bir konut yaptıran) durumlarda arsa sahibinin daha fazla korunması gerektiğini, ancak arsa sahibinin de "tacir" veya "yap-sat" amacı güttüğü durumlarda riskin daha adil paylaştırılması gerektiğini belirtmektedir.
SONUÇ
Ekonomik kriz ve hiperenflasyon dönemleri, sözleşme hukukunun en temel ilkesi olan ahde vefanın sınırlarını test eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, katı bir formalizm yerine, dürüstlük kuralı ve sözleşme adaleti temelinde çözümler üretmiştir. Götürü bedelle (arsa payı karşılığı) iş üstlenen bir yüklenicinin, sözleşme akdederken öngörmesi mümkün olmayan fahiş maliyet artışları nedeniyle iflasa sürüklenmesi, ne hukukun ne de ekonominin kabul edebileceği bir sonuçtur.
TBK m. 480/2 hükmü, bu tip durumlarda yüklenici için adeta bir "hayat kurtaran" mekanizma sunmaktadır. Bu hüküm, ne arsa sahibini mağdur etmeyi ne de yükleniciyi haksızca zenginleştirmeyi amaçlar; aksine, tarafların iradeleri dışında çöken sözleşme temelini, hâkim müdahalesiyle "adil" bir dengeye oturtmayı hedefler. Bu nedenle, TBK m. 480/2'ye dayalı "sözleşme uyarlama" davaları, sadece bir inşaatın bitirilmesini değil, aynı zamanda sözleşme adaletinin ve ekonomik istikrarın da korunmasını sağlayan kritik bir hukuki müessesedir.
KAYNAKÇA
1. EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 25. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları, 2020.
2. YAVUZ, Cevdet / ACAR, Faruk / ÖZEN, Burak, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Güncellenmiş ve Yenilenmiş 10. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, 2014.
3. TANDOĞAN, Haluk, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. 2, İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2010.
4. AŞAN, Gülistan, "Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Uyarlanması", Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 30, S. 3, 2022, s. 1659-1698.
5. ATAMULU, İsmail, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Müteahhidin Temerrüdü Sebebiyle Sona Ermesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri, 2011.
6. OĞUZMAN, M. Kemal / ÖZ, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, 16. Baskı, İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2020.
7. ZEVKLİLER, Aydın / GÖKYAYLA, K. Emre, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, 19. Baskı, Ankara: Turhan Kitabevi, 2019.
8. "İnşaat Sözleşmelerinde Uyarlama Davaları", (SÖZLEŞMELERİNDE UYARLAMA DAVALARI -
9. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, E. 2019/3771, K. 2020/1216, T. 02.06.2020
10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2021/7877, K. 2023/2131, T. 06.04.2023
11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2001/15-402, K. 2001/459, T. 30.05.2001