24 Haziran 2018 tarihinde yapılan milletvekili genel seçiminde tekrar milletvekili seçilen ve o sırada tutuklu olan milletvekili Enis Berberoğlu’nun hukuki durumunun ne olacağı uzun süre tartışıldı. Bilindiği üzere Berberoğlu; 26. dönem milletvekili iken, 20.05.2016 tarihinde kabul edilen ve 08.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6718 sayılı Kanunla Anayasaya eklenen geçici 20. madde ile 20.05.2016 tarihine kadar işlediği iddia edilen suçlardan dolayı dokunulmazlığını kaybetti. 6718 sayılı Kanunla milletvekili yasama dokunulmazlığı ortadan kaldırılarak, suç işlediği iddia edilen milletvekillerinin yargılanmalarının ve şartları oluştuğu takdirde tutuklanmalarının önü açıldı. Anayasaya ve hukukun temel ilkelerine aykırı olan bu Anayasa değişikliğine, Berberoğlu’nun milletvekili seçildiği Cumhuriyet Halk Partisi de maalesef destek verdi.
6718 sayılı Kanunla 26. dönem milletvekili iken dokunulmazlığı kaldırılan Berberoğlu’nun, tutuklu olduğu sırada 27. dönem milletvekili seçilmesi ile birlikte Anayasa m.83/4 gereğince tekrar dokunulmazlığını kazandığı ve yargılamanın durup tutukluluğun sonlanması gerektiği ileri sürülse de, 83. maddeye göre “özel hüküm” niteliği taşıyan Anayasa geçici madde 20 ile yargılanıp tutuklandığı suç yönünden Berberoğlu’nun dokunulmazlığını tekrar kazanmadığına karar verildi ki, bu düşünce doğru idi.
Şimdi ise, yapılan yargılamada olağan kanun yolunun tükendiği ve Berberoğlu hakkında 5 yıl 10 ay hapis cezası içeren mahkumiyetin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Berberoğlu’nun cezanın infazı bakımından dokunulmazlıktan yararlanıp yararlanmayacağının tartışılması gerekir.
Konu ile ilgili Anayasa geçici 20. madde incelendiğinde; yalnızca soruşturma ve kovuşturma bakımından 20.05.2016 tarihine kadar işlendiği iddia edilen suçlar yönünden milletvekili dokunulmazlığının kaldırıldığı söylenebilir ki, gerçekten geçici 20. maddenin 1. fıkrasının son kısmında yer alan “Anayasanın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.” hükmü, bu görüşü doğrulamaktadır. Çünkü geçici 20. maddenin bu kısmı ile “Yasama dokunulmazlığı” başlıklı ve genel hüküm niteliği taşıyan 83. maddenin yalnızca “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.” cümlesi bertaraf edilmiş, fakat 83. maddenin 3. fıkrasına dokunulmamıştır. Bu nedenle; kesinleşen bir mahkumiyet hükmünün infazına ilişkin 83. maddenin 3. fıkrası, 6718 sayılı Kanunla dokunulmazlığın kaldırıldığı suçlar ve bu suçları işleyen milletvekilleri hakkında yürürlüğünü devam ettirmektedir. 83. maddenin 4. fıkrasında yer alan “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.” cümlesi ise; geçici 20. maddenin lafzı, amacı ve dokunulmazlığın kaldırıldığı suçlar yönünden 83. maddenin 2. fıkrasının 1. cümlesinden dolayı tatbik edilme kabiliyetine sahip olmayıp, infaza ilişkin 83. maddenin 3. fıkrası ile yargılama ile ilgili 83. maddenin 4. fıkrası birbirine karıştırılmamalıdır.
Sonuç olarak; geçici 20. madde nedeniyle yargılanıp mahkum edilen ve hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen Berberoğlu’nun infazının, yani ceza hükmünün yerine getirilmesinin üyelik sıfatının son bulmasına bırakılması, gerek geçici 20. maddenin 1. fıkrasının son kısmı ve gerekse de geçici 20. maddenin kapsamına girmeyen 83. maddenin 3. fıkrası gereğince doğrudur.
Burada dikkat çeken ve geçici 20. maddenin kapsamına girmeyen “Milletvekilliğinin düşmesi” başlıklı Anayasa m.84 gözardı edilmemelidir. Anayasa m.84/2’ye göre; “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme ve kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur”.
Her ne kadar Anayasa m.83/3 uyarınca Berberoğlu’nun infazı üyelik sıfatının son bulmasına bırakılacaksa da, Anayasa m.84/2 gereğince bir milletvekili hakkında verilen mahkumiyet kararının kesinleşmesi ile birlikte, buna ilişkin kesin mahkeme kararı Genel Kurula bildirilmekle (açıklanmakla) milletvekilinin vekilliği düşer ve dokunulmazlık kalkacağı için de cezanın infazı gündeme gelir. Bir mahkumiyet hükmü kesinleştikten sonra temyiz mercii olan Yargıtay değil, kararı veren yerel mahkeme veya bölge adliye mahkemesi ceza dairesi kesinleşme kararı Meclis Başkanlığına gönderir, kararı alan Meclis Başkanı da Meclisin ilk oturumunda kararı okutur. Mahkumiyet kararının Meclis Genel Kurulunda okunmasının dışında, herhangi bir Meclis kabulüne bağlı olmaksızın milletvekilinin vekilliği düşer. Anayasa m.84/2’de kesinleşen bir mahkumiyet kararının Genel Kurula bildirilmesi ile ilgili süre gösterilmese de, Mahkeme kararının Meclis Başkanlığına ulaşması anından itibaren yapılacak ilk Genel Kurul oturumu olarak kabul edilmelidir. TBMM İç Tüzüğü’nde de mahkumiyet kararının Genel Kurula bildirilmesi konusu ile ilgili farklı ve ayrıntılı bir düzenleme olmadığı görülmektedir.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.