İlgilinin rızası bir hukuka uygunluk nedeni olarak öngörülmüştür. Suçun işlenmesinde mağdurun yani ilgilinin rızasının bulunup bulunmadığı önemli bir konudur. Bilindiği üzere TCK suçu esas almıştır. Genel olarak suç, bir haksızlık olarak tanımlanmaktadır. TCK sistemindeki suç teorisinde suçun unsurları 3 ayrı başlık altında inceleme konusu yapılmaktadır:
1) Maddi unsur,
2) Manevi unsur,
3) Hukuka aykırılık unsuru.
Hukuka aykırılık, suçu oluşturan haksızlığın niteliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Hukuka aykırılık, fail tarafından gerçekleştirilen eylemin hukuk sistemine aykırı olması halidir. Yani failin eylemi ile hukuk sistemi bu durumda çatışmaktadır.
Bununla birlikte bir olayda hukuka uygunluk nedenleri bulunabilir. Hukuka uygunluk nedenlerinin bulunması durumunda fail tarafından gerçekleştirilen eylemin hukuka aykırılığından bahsedilemez.
Başka bir söylemle, hukuka uygunluk nedenleri, eylemin yani suçun hukuka aykırılığını gidermektedir.
TCK sisteminde yer verilen hukuka uygunluk nedenleri şunlardır:
1) Kanunun hükmünü yerine getirme (m. 24/1),
2) Meşru savunma (m. 25/1),
3) İlgilinin rızası (m. 26/2),
4) Hakkın kullanılması (m. 26/1),
Yukarıda belirtilen hukuka uygunluk nedenlerinden biri de ilgilinin rızasıdır. Uygulamada daha çok küçük yaştaki çocukların alıkonulması, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını bozma gibi suçlarda sıklıkla bu hukuka uygunluk nedeni karşımıza çıkmaktadır.
İlgilinin rızası, TCK m. 26/2 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre; kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmeyecektir.
Bu düzenleme ile ilgilinin rızası bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmiştir.
İlgilinin rızasının hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için şu şartların varlığı aranır:
1) Rızanın kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olması gerekir.
2) Kişinin bu hakla ilgili olarak rıza açıklama ehliyetinin bulunması gerekir.
3) Rızanın bir hukuka uygunluk nedeni olabilmesi için fiilin işlenmesinden önce ve en geç işlendiği sırada mevcut olması gerekir.[1]
Örneğin; 154, 155 ve 161 parsel numaralı taşınmazlardaki ağaçlar kesilmiş ve sanık hakkında kamu davası açılmıştır. Burada belirtilen yerdeki arazilerin kime veya kimlere ait olduğu araştırılıp taşınmaz üzerinde bulunan bütünleyici parça niteliğindeki ağacın taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyet hakkına konu olamayacağı da dikkate alınarak sonucuna göre TCK’nın 26/2. maddesinde düzenlenen hukuka uygunluk nedeninin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekecektir.[2]
Örneğin; mağdureyi rızası ile kaçırıp alıkoyan sanığın TCK m.109 hükmü anlamında hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyecektir. Burada rıza fiili hukuka uygun hale getirmiştir. Bu nedenle TCK m. 7/1[3] hükmü dikkate alınarak sanık hakkında kaçırıp alıkoyma suçundan Beraat kararı verilmesi gerekecektir.[4]
Örneğin; suç tarihinde 18 yaşı içinde olan mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyan sanığın hukuka aykırı bir davranışından söz edilemeyecektir. Burada rızanın fiili hukuka uygun hale getirdiği ve TCK m. 7/1 hükmü dikkate alınmalıdır. Bu örnek olayda sanığın kaçırıp alıkoyma suçlarından beraatı yerine hükümlülük kararı verilmesi hukuka aykırı olacaktır.[5]
Örneğin; Sanığın komşusunun kızı olan 15 yaşından küçük katılanı cinsel amaçlı ve kendi rızası dâhilinde bir süre alıkoymak eyleminde, katılanın rızası hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığından hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir. Bu nedenle 15 yaşından küçük katılanın rızasıyla bile gerçekleşmiş olsa bu eylem TCK m. 109/1, 109/3-f, 109/5 hükümlerinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmaktadır.[6]
Burada Yargıtay, yerel mahkeme hükmünün, Özel Dairece mağdurenin sanıkla gönüllü olarak gitmesi, sanığın katılana yönelik hukuka aykırı herhangi bir eyleminin olmaması gerekçeleriyle eylemin çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğundan bahisle bozulmasına karar verilmesinin isabetli olmadığına hükmetmiştir.[7]
Örneğin; sanığın şikâyetçinin konutunun eklentisi olan bahçesine kiraz yemek amacıyla gündüz saatlerinde girmesi fiilinde ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeninin somut olayda mevcut olması sebebiyle sanık hakkında beraat kararı[8] verilmesi gerekecektir.[9]
--------------
[1] Fiilin işlendiği sırada olmayıp sonradan ortaya çıkan rıza bir hukuka uygunluk nedeni değildir. Bkz.; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. bası, Ankara, 2013, s. 285 vd.; Mahmut Koca/İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. bası, Ankara, 2014, s. 269 vd.
[2] YCGK, E: 2019/15-552, K: 2022/192, Teb:2017/26667, T: 22.03.2022. eksik araştırma ile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
[3] MADDE 7. - [1] İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.
[4] Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2006/8838 K. 2006/7643 T. 05.10.2006.
[5] Yargıtay 5. Ceza Dairesi E. 2006/5766 K. 2008/7583 T. 10.07.2008.
[6] Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2014/368 K. 2015/266 T. 30.06.2015: “…Sanığın bir süredir duygusal arkadaşlık yaptığı 15 yaşından küçük mağdureyi kendi rızası dahilinde evinde alıkoymak eyleminde, mağdurenin rızası hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığından hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir. Dolayısıyla 15 yaşından küçük mağdurenin rızasıyla bile gerçekleşmiş olsa bu eylem TCK'nun 109/1, 109/3-f, 109/5. maddelerinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmaktadır…”
[7] Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2014/14-678 K. 2015/267 T. 30.06.2015.
[8] Sanık hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan beraat kararı verilmesi gerekir.
[9] Yargıtay 13. Ceza Dairesi E. 2014/16390 K. 2015/3661 T. 05.03.2015: “…B- Suça sürüklenen çocuk M. hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; 5237 sayılı TCK'nın 26/2. maddesi uyarınca 'ilgilinin rızası' hukuka uygunluk nedenleri arasında sayılmış olup, şikayetçinin 11.10.2012 tarihli duruşmada 'ben zarar verilmeden önce evimin yanındaki bahçede bulunan ağaçlarımdaki meyvelerden komşularımın faydalanmalarına müsaade etmiştim' diye belirtmiş olması, suça sürüklenen çocuğun şikayetçinin konutunun eklentisi olan bahçesine kiraz yemek amacıyla gündüz saatlerinde girmesi fiilinde ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeninin somut olayda mevcut olması sebebiyle suça sürüklenen çocuğun 5271 sayılı CMK'nın 223/2-d bendi gereğince atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,…”