Mehil vesikası; bir ilamlı icra takibinde, takip dayanağı ilamın istinaf veya temyiz edilmesinden bahisle, alacağı karşılayacak tutarda bir teminatın dosyaya depo edilerek, icra dairesinden tehir-i icra kararı getirilmesine esas olarak alınan süre zarfı içerisinde, icra mahkemesinden icranın geri bırakılması kararı sunulması için verilen belgedir. Uygulamada genellikle bu süre 90 gün olarak verildiğinden, teminata esas olarak hazırlanan dosya kapak hesapları, icra daireleri tarafından 3 ay ileriye dönük olarak yapılmaktadır. Takip dayanağı ilamın istinaf/temyiz edildiğine dair derkenarın dosyaya ibrazı halinde, mehil vesikasına esas olarak hazırlanan dosya kapak hesabına göre, borçlu taraf İ.İ.K. 36. Maddesinin  İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.  hükmü gereği uygun görülecek bir teminatı dosyaya depo ederek icra dosyasından mehil alınır. Yine uygulamada sıklıkla karşılaşılan teminat türü nakit teminat veya teminat mektubudur. Ancak ilgili kanun maddesi gereğince borçlu adına kayıtlı bir taşınmaz da mehile esas teminat olarak gösterilebilir. Fakat bir taşınmazın teminat olarak gösterilebilmesi için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar vardır, bu yazımızda bu noktalara değineceğiz.

İ.İ.K. 36. Maddede açıkça belirtildiği üzere; borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı hacizli durumda ise, işbu mahcuz da teminat olarak gösterilebilir. Borçlu tarafın taşınmazın teminat olarak gösterilmesine yönelik talebine, taşınmazın üçüncü kişilere devrini önlemeye yönelik olarak taşınmaz kaydına şerh konulması veya direkt olarak haciz şerhi konulması hususu da eklemelidir. Talebi alan icra müdürü, taşınmazın bulunduğu tapuya taşınmaz kaydına üçüncü kişilere devri engelleyecek bir şerh konulması hususunda müzekkere yazar. Devam eden süreçte önemli hususlardan birisi ise bu taşınmazın kanun hükmü gereği hükmolunan para veya eşya kıymetinde olmasıdır. Bu durumun tespiti için ise icra müdürü, dosyaya yeterli masrafın depo edilmesi halinde dosyaya bir bilirkişi tayin eder ve taşınmazın rayiç bedelini tespit eder.

Taşınmazın rayiç bedelinin dosya borcunu karşılayıp karşılamadığın değerlendirilmesi hususunda ele alınması gereken bazı kriterler vardır. Bu kriterlerden ilki; taşınmazın takyidat raporunda herhangi bir ipotek alacaklısının veya haciz alacaklısının bulunup bulunmadığıdır. Şayet ipotek veya haciz alacaklısı bulunuyor ise, icranın geri bırakılması kararı akabinde istinaf/temyiz aşamasının süresi tahmin edilemez olduğundan ve haciz/ipotek alacaklılarının alacak tutarları tarih bazlı olarak değişeceğinden taşınmazın teminat olarak gösterilmesi talebinin reddi ihtimali ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak taşınmaz kaydında ipotek veya haciz alacaklısı bulunmaması ihtimali süreci hızlandıracak bir ihtimaldir.

Bir diğer kriter ise, tehir-i icra kararı akabinde istinaf/temyiz başvurusunun kesin olarak reddi halinde, teminat olarak gösterilen taşınmazın satışı söz konusu olacağından, İİK'nın 129. Maddesi hükmü uyarınca satışın yapılabilmesi için, arttırma bedelinin tahmini değerin %50'si ile paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılaması, bunun yanında rüçhanlı alacakları da aşmış olması gerekir. Bu kuralın amacı, borçlunun taşınmazının, satış ve paraya çevirme masrafları ile rüçhanlı alacaklar dışında en az muhammen bedelin %50'si oranında değerlendirilmesidir. Kısaca, satış masraflarının mahsup edilmesi halinde mahcuzun üzerinde rehin/ipotek ya da haciz bulunup bulunmadığı, bulunması halinde müdürlük dosyasına para kalıp kalmayacağı, satışın kıymet takdir edilen meblağın % 50'si üzerinden yapılma ihtimali de nazara alınarak taşınmazın değerinin borcu karşılayıp karşılamadığı hususları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, bir görüş ise taşınmazın tehir-i icra kararı getirilmesi veya üst derece mahkemesi incelemesi sürecinde zarar görme ihtimaline karşı ( deprem, yangın vs. ) taşınmazın bulunduğu arsa payının kıymet takdirinin yapılarak rayiç bedelinin tespit edilmesine yöneliktir. Zira herhangi bir mücbir sebepten dolayı taşınmazın zarar görmesi ihtimalinde mehile esas olarak gösterilen teminatın eksik kalması durumu söz konusu olacaktır. Fakat uygulamada bağımsız bölümlerin kıymet takdirinin yapılarak rayiç bedelin tespiti de yer bulmaktadır.

Özetlemek gerekirse;

- Öncelikle borçlu adına kayıtlı taşınmaz kaydına, taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla şerh konulması için ( diğer ihtimal ise borçlu talebi doğrultusunda haciz talebidir ) tapuya müzekkere yazılması,

- İcra müdürünün tayin edeceği bir bilirkişi vasıtasıyla teminat olarak gösterilmek istenilen taşınmazın kıymet takdirinin yapılması,

- Taşınmaz takyidatında ipotek/haciz alacaklısı bulunması halinde, satış ihtimalinde takip dosyasına para kalıp kalmayacağının değerlendirilmesi için ilgililerden mehil için verilecek süreye göre belirlenecek tarih itibariyle İ.İ.K. 100.maddeye yarar cevap bilgilerinin sorulması,

- Gelecek olan İ.İ.K. 100.maddeye yarar cevap yazılarının değerlendirilmesi akabinde takip doyasına para kalacağının anlaşılması halinde, olası satış ihtimaline karşılık olarak öncelikle satış masraflarının ve rüçhanlı alacaklıların alacaklarının rayiç bedelden mahsup edilmesi,

- İhale, satış masraflarının ve rüçhanlı alacakların mahsubu sonucunda ortaya çıkan tutarın % 50’ si üzerinden başlayacağından, rayiç bedelin % 50’ sinin dosya borcuna yetip yetmediğinin değerlendirilmesi.

Yukarıda sıralanan hususlar doğrultusunda gelinen aşamada;

Masraflar ve rüçhanlı alacakların mahsubu akabinde kalan rayiç bedelin % 50 ‘ sinin dosya borcuna yettiğinin anlaşılması halinde; icra dosyasına ibraz edilecek takip dayanağı ilamın tehir-i icra talepli olarak istinaf/temyiz edildiğine dair derkenar ile birlikte taşınmazın icra mahkemesi tarafından teminat olarak kabul edilmesi halinde borçlu tarafa tehir-i icra kararı getirilmesine esas olarak İ.İ.K. 36. Madde hükmü gereğince mehil vesikası talep edilebilir.

Bir taşınmazın mehile esas teminat olarak gösterilmesi prosedürü her ne kadar bir süreç gerektirse de ve kendi içinde bazı önemli detaylar barındırsa da, istinaf/temyiz yargılama süreçleri tahmin edilemez olduğundan; borçlu tarafın yukarıda açıklanan şekilde borcu karşılar mal varlığı bulunması ihtimalinde, mehil için nakit teminatın dosyaya depo edilmesi veya teminat mektubunun ibraz edilmesi gerekmeyeceğinden borçlu tarafça mehil vesikası talep edileceği ilamlı icra dosyalarında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir prosedürdür.