'İHANET SÜRECİ' DEVAM EDİYOR DERSHANELER KAPATILIYOR!
Sürekli “fitne” diyenler, “aramızı açmaya çalışıyorlar ama biz kardeşiz” diyenler artık bu saatten sonra kendilerini kandırmasınlar! Zira bu iş sadece dershane ile sınırlı kalmayacak. Bunu yapabilir mi yapamaz mı ayrı bir konu ancak cemaat bu hamleyi gördü ve şimdi ayağa kalktı!
Elbette dershane eşittir cemaat değildir. Bu alan sadece cemaati ilgilendirmiyor. Diğer dershaneleri de ama asıl olarak Anadolu’nun fakir ve orta sınıf ailelerini, çocuklarını ilgilendiriyor.
Zira böyle bir eğitim sisteminde dershaneye gitmeyen sıradan bir öğrencinin iyi bir üniversite veya iyi bir liseyi kazanması imkânsız.
Dershane bu köhne eğitim sistemi içinde köyden kasabadan doktorlar mühendisler avukatlar öğretmenler yetişmesini sağlayan, onları bu yarışa hazırlayan yegâne imkândır. Bu imkân kaldırılırsa köyde kasabada yaşayan veya şehirde orta direk ailelerin çocuklarına, hepsine geçmiş olsun! Artık doktor avukat mühendis hakim savcı olmak onlar için sadece bir hayal! İşçi çocuğu işçi köylü çocuğu köylü kalacak, sonuç budur!
Bu nedenle, eğitim sistemindeki bu sınav yarışını kaldırmadan sınavlara hazırlık dershanelerini kapatmak fakir ve orta sınıf ailelere ve onların çocuklarına yapılmış büyük bir darbedir, onların geleceklerini ellerinden almaktır.
Ben de dershaneye gittim. Ailemin maddi durumu hiç de iyi değildi. Hastaneye gidecek ilaç alacak Sosyal Güvencemiz bile yoktu bizim! Ama tüm imkânlar zorlandı. Dershaneye gitmeseydim eğer, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmam benim için imkânsızdı!
Neymiş, dershaneler dönüştürülecekmiş de özel okul olacakmış. Ama dershaneye zor bulunan paranın özel okula nasıl bulunacağı sorularına cevap duyamadım henüz! Öğrenci başına 2-3 bin TL destek verilecekmiş, peki geri kalan 7-8 bin TL’yi her yıl nereden bulacak aileler, cami avlusunda mı?! 1779 yılının Fransa Kraliçesine ait “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözünün mana itibariyle aynını 2013’ün Türkiye’sinde Erdoğan’dan duymak varmış! 2023’den bahseden kafa 1700’lü yıllarda yaşıyor! Mesele bu kadar açıktır ve polemiğe kapalı bir gerçektir.
Peki, bu Başbakan’ın derdi nedir? Fakir ve orta sınıf ailelerin çocuklarına neden böyle bir darbe vuruyor?
Şahsi kanaatim Erdoğan cemaatten hiç hazzetmiyordu! Hatta içten içe husumet duyuyordu desek yeridir. Siz bakmayın o “ne istediler de vermedim” sözlerine. Dün asker korkusundan kime ne vereceklerini şaşırıyorlardı zaten, arada cemaate de vermişler demek ki! (ayrıca cemaat ne istemiş Erdoğan ne vermiş doğrusu merak etmiyor değilim) Ancak burada asıl hayret edilecek şey bir kesime duyduğu düşmanlık sebebiyle ülkenin tüm öğrencilerine zarar vermeyi göze alabilmiş olmasıdır! Fakir ve orta sınıf ailelerin çocuklarının böyle bir darbeye maruz kalmasının birinci sebebi budur.
İkinci sebebi, Oslo’da ve İmralı’da verilen sözler! Bunun çok daha ciddi bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü PKK bölgede ne devlete ne de cemaate dair hiçbir şeyi istemiyor. Bölgeyi tamamen teslim almak istiyorlar. Yakında çıkacak “af”, planı biraz daha netleştirecek, bunu hep birlikte göreceğiz… Ülkenin bölünmesine rıza gösterenlerin öğrencilerin üniversite geleceğini hiçe sayabileceklerini kolaylıkla anlayabiliriz!
Her ne kadar “kesinlikle böyle bir şey yok asla, ben hayallerimden bahsettim” dese de biz “dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, bunu göreceğiz” sözünden anlayacağımızı anladık! Tüm PKK ve KCK’lılar yakında serbest bırakılacak! Sonra “1 Savcı 3 Polis ile” gelsin yeni teröristler!
Eğitim yerel yönetimlere terk edildiğinde “süreçte” devrim gibi bir aşama kat edilmiş olacak! Şehit haberlerinin tekrar gelmemesi, AKP’nin ve dolayısıyla kendisinin geleceği için Başbakan bunu yapmaya ve PKK’nın tüm isteklerini karşılamaya mecbur! Emre Uslu’nun “Erdoğan’a Öcalan önünde diz çöktürecekler” dediği günleri yaşıyoruz!
Yani mesele aslında dershane de değil. Dönüşüm lafı da bu nedenle kuyruklu bir yalan. Bir şeyi kapatmak eğer dönüşüm yapmaksa zilleri takalım hep birlikte oynayalım!
Bu durumdan mütevellit cemaat de artık sorgulamalı kendini. Yanlışa en başında yanlış demeliydiler. “Çözüm süreci” denilen sürecin bir “ihanet süreci” olduğunu ve buna verilen desteğin ihanete ortak olmak demek olduğunu en başında anlamaları gerekirdi.
Umarım artık anlamışlardır. Şimdi bu ihanet sürecini durdurmak için “mezardakileri bile kaldırıp” AKP haricinde(CHP MHP BBP hangisi olursa) bir partiye oy verdirmeleri gerekiyor! Yoksa PKK’lılar haricinde artık herkesin “1 savcı 3 polis ile terörist” ilan edilme tehlikesi var!
Cemaat dershane konusunda ne kadar haklı olursa olsun “kendi menfaatleri söz konusu olunca ayağa kalktılar” ithamından kurtulamayacak, söylediği tüm doğrulara bu şüphe ile bakılacak. Zira dershane konusu ortaya çıktığı ana kadar gazetesi ile televizyonu ile adeta AKP’nin sözcüsü gibi hareket ettiler.
Bir parti ile şimdiye kadara görülmemiş bir yakınlık içine girmiş olmaları kendilerini siyasi olarak da bir hasım haline getirdi. Yanlışa kim olursa olsun, cesurca, “yanlış”, doğruya kim söylerse söylesin “doğru” diyememiş olmaları en büyük yanlışları oldu!
Cemaat bugün dershane konusunda doğru ve haklı bir tepki gösteriyor ancak bu tepkinin sadece dershane ile sınırlı kalmaması gerekiyor artık. Bu nedenle referandum’da dünyanın her yanından “evet” demek için gelen insanlar bu defa AKP ve PKK’nın bu karanlık sürecine dur demek için seferber olmalı ve “AKP’ye hayır” demek için gelmelidirler.
Bu işin sonu ne mi olur? AKP’nin, bölgeyi PKK’ya teslim etme ve Cemaatin kellesini alma konusunda birilerine söz verdiği anlaşılıyor! Bu işi geciktirirlerse kendi kellelerinin gideceğini düşünüyorlar ama tarihe bir not düşün, her iki ihtimal de de AKP için geri sayım başladı!
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)