İFLASIN BOZULMASI

Abone Ol

Kanun yollarına başvurma

Madde 164- (Değişik: 2/3/2005-5311/12 md.)

Ticaret mahkemesince verilen nihaî kararlar, 160 ıncı maddenin son fıkrasına göre alınan masraftan karşılanmak suretiyle mahkemece re’sen taraflara tebliğ olunur.

Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

İflâs kararına karşı kanun yoluna başvurulması, iflâsın ilânına ve masanın teşkiline mâni değildir. Yalnız ikinci alacaklılar toplantısı, iflâs kararı kesinleşmedikçe yapılamaz.

Bölge adliye mahkemesince iflâs kararı kaldırılırsa, borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir.

I.GENEL OLARAK

İlk derece mahkemesince borçlu hakkında iflas kararı verilmesinden sonra mahkeme tarafından iflas kararının tüm ilgililere tebliğ sağlanırken, müflis hakkında iflasına karar veren ticaret mahkemesinin bulunduğu yer icra (iflas) dairesinde borçlu adına bir iflas dosyası açılır ve iflas dairesi (iflas dairesinin bulunmadığı yerlerde iflas işine bakmakla görevli icra dairesi) tarafından iflas kararı ilan edilir.

İflas dairesi tarafından gerekli görülen yerlere iflas kararı bildirilerek müflise ait mallar hakkında gerekli tedbirler alınır. Tüm bu iş ve işlemlerin yapılması anında iflas kararının kesinleşmesi gerekmez. İflas dosyasının esas almasıyla birlikte borçlu/müflise ait tüm mal varlığı burada toplanarak müflisin tüm borçlu ve alacaklıları ile diğer tüm ilgililerin talepleri iflas dosyasında toplanır.

İlk derece mahkemesince (ticaret mahkemesi) verilen nihaî kararlar, 160 ıncı maddenin son fıkrasına göre alınan masraftan karşılanmak suretiyle mahkemece re’sen taraflara tebliğ olunur.

Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Bu durumda iflas kararı hakkında kanunu yoluna başvurulması halinde (istinaf/temyiz) az önce yukarıda bahsedildiği üzere ilgili yerlere iflas kararı bildirilir, iflas masasının oluşturulması için gerekli işlemleri yapar. Yalnız ikinci alacaklılar toplantısı, iflâs kararı kesinleşmedikçe yapılamaz.

Bölge adliye mahkemesince iflâs kararı kaldırılırsa, borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir.

İİK. nun 193.maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhine haciz yoluyla yapılan takipler durur ve iflas kararının kesinleşmesiyle bu takipler düşer. Aynı kanunun 164/son maddesi uyarınca ise iflas kararı bozulursa borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder.

Müflis hakkında verilen iflas kararının bozulması, iflasın sonuçlarını hemen ortadan kaldırmaz. İflas kararının bozulması ile icra muameleleri kaldığı noktada duracağından, kesinleşecek yeni hüküm çer­çevesinde işlem yapılması gerekir. Bir diğer ifade ile iflasın sonuçlarının ortadan kalkması için, bozma ile oluşan durumun kesinleşmesi gerekir.

Son olaraksa ancak iflas kararının bozulmasına ilişkin verilen kararın kesinleşmesi ile iflasın açılmış olmasının hukuki neticeleri sonra erer. Bu durumda bozma kararının kesinleşmesi üzerine borçlu hakkındaki icra takiplerine ve evvelce açılan hukuk davalarına devam edilebilir.

II. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/17668 Esas ve 2015/20231 Karar

6098 sayılı TBK'nun 43/1. maddesinde; “Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre iflas kararı ile birlikte vekilin görevi sona erer.

Öte yandan, İİK'nun 164/3. maddesine göre; "İflas kararı bozulursa borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir."

Somut olayda, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24.04.2013 tarih ve 20**/15 E., 20**/ 115 K. sayılı kararı ile borçlu E...G...San. ve Tic. A.Ş'nin iflasına karar verildiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 10.09.20** tarih ve 20**/4559 E., 20**/ 5252 K. sayılı kararı ile iflâs kararının bozulduğu, bundan sonra borçlu şirket vekilinin 19.08.2014 tarihinde icra mahkemesi kararına karşı temyiz başvurusunda bulunduğu görülmektedir.

Yukarıda açıklanan Kanun hükümlerine göre, iflasın açılmasıyla tasfiyeye giren borçluların hak ve yetkileri, iflas idaresine geçmektedir. Müflis hakkında verilen iflas kararının bozulması, iflasın sonuçlarını hemen ortadan kaldırmaz.

Somut olayda da, 24.04.2013 tarihinde iflasına karar verilen borçlu şirketi temsil yetkisi, iflas idaresine geçtiğinden ve iflas kararının bozulması ile iflas idaresinin temsil görevi son bulmayacağından, şirket vekilinin icra mahkemesince verilen kararı temyiz etme yetkisinden de söz edilemez.

O halde temyiz edenin sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/28735 Esas ve 2013/37026 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü.

Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/*** esas, 2011/** karar sayılı 28.02.2011 tarihli kararı ile Borçlu iflasına dair verilen kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 14.02.2013 tarih ve 2012/**** esas, 2013/*** karar sayılı ilamı ile bozulduğu anlaşılmıştır.

İİK. nun 193.maddesi uyarınca iflasın açılması ile borçlu aleyhine haciz yoluyla yapılan takipler durur ve iflas kararının kesinleşmesiyle bu takipler düşer. Aynı kanunun 164/son maddesi uyarınca ise iflas kararı bozulursa borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder.

Müflis hakkında verilen iflas kararının bozulması, iflasın sonuçlarını hemen ortadan kaldırmaz.  İflas kararının bozulması ile icra muameleleri kaldığı noktada donacağından, kesinleşecek yeni hüküm çer­çevesinde işlem yapılması gerekir. Bir diğer ifade ile iflasın sonuçlarının ortadan kalkması için, bozma ile oluşan durumun kesinleşmesi gerekir.

O halde mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar ve yasa hükümleri doğrultusunda değerlendirme yapılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.