İCRA HUKUKUNDA HACİZ İSTEME HAKKI, SÜRESİ VE TAKİBİN YENİLENMESİ

Abone Ol

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 78. maddesinde haciz isteme hakkı, süresi ve takibin yenilenmesi hususu düzenlenmiştir.

İİK’nun 78.maddesinin birinci fıkrasında “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takiplerde borçluya ödeme emri, ilamlı takiplerde ise icra emri gönderilmektedir. Madde metninde yazılı “ödeme emri” tabiri, ilamlı takiplere ilişkin “icra emri”ni de kapsamakdır.

“Ödeme emrindeki müddet geçtikten ... sonra” ifadesinden ise itiraz ve ödeme süresinin her ikisinin birden geçmesini anlamak gerekir. Zira alacaklı ancak itiraz ve ödeme süresinin her ikisinin birden geçmesi halinde haciz talep etmek hakkına sahiptir. İtiraz süresinin (itiraz edilmeksizin) geçmesiyle her ne kadar takip kesinleşse de ödeme süresi geçmeden alacaklının haciz isteme hakkı yoktur. Misalen kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takiplerinde beş günlük itiraz-şikayet süresinin geçmesiyle takip kesinleşse de on günlük ödeme süresi geçmeden haciz istenemez.

Genel haciz yoluyla ilamsız takiplerde, yedi günlük itiraz ( borçlu yedi gün içinde icra dairesine itiraz etmezse) ve ödeme süresinin geçmesiyle takip kesinleşir. Bu durumda  alacaklı haciz isteyebilir. Borçlunun yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmiş olması halinde ise; alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemede itirazın iptali davası (İİK.’nun 67. maddesi) açar ve itirazın iptaline karar verilirse ya da itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılmasını (İİK.’nun 68. maddesi) icra mahkemesinden ister ve itirazın kaldırılmasına karar verilirse, takip kesinleşir ve alacaklı haciz isteyebilir.

Birinci fıkranın ikinci cümlesinde “Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda sistem mal, hak veya alacağın mahiyeti ve detayı hakkında bilgi veremez; sadece mal, hak veya alacağın genel olarak olup olmadığı konusunda bilgi verebilir. Borçlunun mal, hak veya alacağının varlığının tespiti hâlinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden de haciz talep edilebilir.” denilmektedir. Alacaklının uyap sistemi üzerinden yaptığı sorguda borçlunun malvarlığına rastlanılmaması halinde dahi süresinde haciz istenmelidir, aksi halde yenileme harcının ödenmesi ve yenileme emrinin borçluya tebliği gerekir. Zira borçlunun her mal, hak ve alacağı (banka hesapları gibi) uyap sistemi üzerinden sorgulanamamaktadır.

Önemle belirtmek gerekir ki  ( uyap sistemi üzerinden masrafsız konulan araç haczi gibi talepler hariç ) İİK’nun 59.maddesi uyarınca “Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ... avans olarak peşinen öder”. Bu sebeple haciz isteminin sonuç doğurabilmesi için haciz masrafının da peşinen yatırılmış olması gerekir. Masraf yatırılmazsa geçerli bir haciz isteminden söz edilemez ( Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 2011/18420 Esas, 2011/24410 Karar). Bu durumda haciz isteme hakkı düşer ve dosya muameleden kaldırılır. Bundan sonra takibe devam etmek isteyen alacaklının yenileme harcını ödemesi ve yenileme emrini borçluya tebliğ ettirmesi gerekir.

İİK’nun 78.maddesinin ikinci fıkrasında “Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Haciz istemek hakkı her ne kadar itiraz ve ödeme süresinin her ikisinin birden geçmesiyle doğmakta ise de haciz istemek hakkının düşeceği bir yıllık süre, itiraz ve ödeme süresinin geçmesinden itibaren değil ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren başlamaktadır.

Her itiraz veya dava haciz isteme süresini durdurmaz. Maddede sözü edilen itiraz veya davanın haczin istenmesine engel nitelikte olması, yani takibi durdurması gerekir. İİK.’nun 78/2 maddesinde belirtilen “itiraz” kavramından icra mahkemesine İİK.’nun m.68-68/a maddeleri uyarınca yapılan itirazın kaldırılması talebi, aynı maddede yazılı “dava” kavramından ise genel mahkemelere İİK.’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası anlaşılmalıdır. Misalen genel haciz yoluyla ilamsız takipte icra dairesine itiraz üzerine takip durmakta ve alacaklı haciz isteyememekte ise de kambiyo senetlerine mahsus ilamsız takipte ve ilamlı icra takiplerinde mahkemeye itiraz veya şikayet halinde dahi -mahkemece icra muamelesinin durdurulmasına karar verilmedikçe- takip durmamakta, alacaklı itiraz veya şikayete rağmen haciz isteyebilmektedir.

Dikkat edilmelidir ki takibi durduran itiraz veya dava halinde itirazın iptaline veya kaldırılmasına karar verildikten sonra alacaklı mahkeme kararının kesinleşmesini beklemeksizin haciz istemek hakkına sahipse de haciz istemek hakkının düşeceği bir yıllık sürenin hesabında, ödeme veya icra emrinin tebliğinden mahkeme karar tarihine kadar geçen süre değil, mahkeme kararının kesinleşmesine kadar geçen süre hesaba katılmaz. Misalen 01/03/2019 tarihinde hükmolunan ve 01/03/2021 tarihinde kesinleşen itirazın iptali veya kaldırılmasına dair ilamla, alacaklı 01/03/2019 karar tarihinden itibaren haciz istemek hakkına sahipse de alacaklı yenileme harcı ödemesine ve borçluya yenileme emri tebliğ ettirmesine gerek olmaksızın 01/03/2021 kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde de her zaman haciz isteyebilir.

Alacaklı ve borçlu icra müdürlüğünde taksit sözleşmesi yaptığı vakit taksitlerin zamanında ödenmesi halinde takip durmaktadır. Ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren taksitin ihlaline kadar geçen sürenin bir yılı aşması durumunda alacaklının süresinde haciz istemiş sayılması için taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen süre de hesaba katılmamaktadır.

İİK’nun 78. maddesinin 4. ve 5. fıkrasında  “Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır.

Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır. Yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez.” hükmüne yer verilmektedir.

Yukarıda bahsedildiği üzere alacaklının haciz isteme hakkı 1 yıllık süreye tabidir. Haciz isteme hakkı ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl geçmekle düşer. Bu durumda takip dosyası işlemden (muameleden) kaldırılır.

Bir yıllık süre (İİK'nun 78/2.maddesi) içinde haciz talebinde bulunan alacaklı, haciz talebini geri alabilir. Bu halde, yeniden bir yıllık haciz isteme süresi işlemeye başlamaz. Alacaklı ancak ödeme veya icra emri tebliğinden itibaren işlemeye başlamış olan bir yıllık sürenin (varsa) kalan kesimi içinde, yeniden haciz talebinde bulunabilir (İİK'nun 78/5.maddesi). Anılan sürenin geçirilmesi halinde alacaklının haciz isteme hakkı düşer. Bu durumda da takip dosyası işlemden (muameleden) kaldırılır.

Takip dosyası işlemden kaldırılsa da her iki durumda da icra takibi son bulmaz (düşmez). İcra Hukukunda takibin yapılmamış sayılmasına dair bir kurum bulunmadığından icra takibi derdest kalmakta devam eder. Bu halde alacaklı yeniden haciz isteyebilmek için yenileme talebinde bulunmalı ve bu talep (yenileme emri) borçluya tebliğ edilmelidir. Yenileme emri tebliği borçluya itiraz hakkı vermez. Kesinleşen takibe kaldığı yerden devam etme imkanı sağlar. Takip ilama dayalı değil ise başvurma harcı ve peşin harç yeniden alınır.

İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup, neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunur. Yenileme harcının yükümlüsü ise süresinde haciz istemeyerek harcın alınmasına sebebiyet veren alacaklıdır ve bu harç borçluya yükletilemez.

İlama dayanan takiplerden sadece mahkeme ilamına dayanan takip değil, İİK’nun 38. maddesinde belirtilen ilam mahiyetini haiz belgelelere ( Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler) ve özel kanunlarda “ilam hükmünde” kabul edilen diğer belgelere (Misalen Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi gereği düzenlenen uzlaşma tutanağı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 70.maddesi gereği tüketici hakem heyeti karaları) dayanan takiplerin de anlaşılması gerekir. Zira ilam sayılan bu belgeler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup ilamlı icra takibine konu edilmektedir. Bundan dolayı bu belgelere dayanan takiplerden de yenileme harcı alınmaz.

Tüm bunlara ek olarak; İİK’nun 150/e maddesi gereği, 78. maddenin ikinci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde (satış isteme süresi yönünden) kıyasen uygulanır. (İpotek takiplerinde İİK’nun 150/e maddesinde öngörülen süre tüm borçlulara icra emrinin tebliğinden itibaren başlar. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2015/5037 E., 2015/17641 K.)) Yukarıda bahsi geçen ilamlı ve ilamsız icra takiplerinden farklı olarak rehin-ipotek takiplerinde haciz talep edilmez, rehnin-ipoteğin paraya çevrilmesi (satış) talep edilir. Anılan sürede satış istenmez veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse takip düşer (son bulur), rehin-ipotek takiplerinde takibin yenilenerek devamı mümkün olmayıp yeni bir takibin başlatılması gerekir.

Sonuç itibariyle İİK’nun 78.maddesine göre icra dosyasının muameleden kaldırılabilmesi için ödeme veya icra emrinin tebliğ edilmesi, itiraz ve ödeme sürenin geçmesi, takibin kesinleşmesi, yasal bir yıllık sürede haciz talep edilmemesi, haciz talebi geri alınmışsa bir yıllık sürenin kalan kesimi içinde tekrar haciz talep edilmemesi gerekir. Lakin uygulamada özellikle dosya konulacak dolapların ve rafların yetersiz olması sebebiyle yeni dosyalara yer açmak için ödeme veya icra tebliğ edilmediğinden kesinleşmeyen yada ödeme veya icra tebliği edilerek kesinleşen ve süresinde haciz istenen dosyalar dahi son işlem tarihinden itibaren bir yıl geçmişse takipsizlikle kapatılarak arşive konulmaktadır. Fakat bu uygulama, İİK’nun 78. Maddesi gereği muameleden kaldırma mahiyetinde değildir. Zira ödeme veya icra emri tebliğ edilmediği sürece haciz isteme hakkı doğmayacağından ve dolayısıyla haciz isteme süresi de başlamayacağından dosyanın işlemden kaldırılması mümkün değildir. Buna rağmen dosya takipsizlikle kapatılarak arşive konulmuşsa yenileme harcının alınmaması gerekir. Yine süresinde haciz istenen dosyaların takipsizlikle kapatılarak arşive konulması halinde de alacaklının yenileme harcını ödemesi ve yenileme emrinin borçluya tebliği gerekmeksizin, talep halinde haciz işlemlerine devam edilmelidir.

Ayrıca alacaklının süresi içerisinde haciz istemiş ve icra memurluğunca da haciz kararı verilmiş olmasına rağmen bu haczin uygulanamadığı durumlarda haciz isteme hakkı değil haciz kararı düşmüş olacağından yenileme harcı alınmaz, borçluya yenileme emri tebliğ edilmez.

Konuya dair önemli Yargıtay kararları şöyledir:

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/31597 E., 2018/4071 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklıların, genel haciz yoluyla başlatılan takipte, harç alınmadan dosyanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü kararının iptali istemi ile icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun “Talep Müddeti” başlıklı 78/1.maddesinde; “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, alacaklının haciz isteyebilmesi için, takibin kesinleşmiş olması gerekir.

Borçlu, yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmezse takip kesinleşeceğinden, alacaklı haciz isteyebilir. Borçlunun yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmiş olması halinde ise; alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde itirazın iptali davası (İİK.’nun 67. maddesi) açar ve kazanırsa ya da yine itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılmasını (İİK.’nun 68. maddesi) ister ve icra mahkemesince itirazın kaldırılmasına karar verilir ise, takip kesinleşir ve alacaklı haciz isteyebilir.

İİK.’nun 78. maddesinin 2., 4. ve 5. fıkralarında ise; “Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer.......Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse, dosya muameleden kaldırılır. Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır. Yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda, borçluya, ödeme emrinin 19/11/2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine borçlunun yasal sürede borca ve takibe itiraz ettiği, itiraza istinaden icra müdürlüğünce 19/11/2009 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, 22/12/2010 tarihinde de takip edilmediği gerekçesiyle İİK.’nun 78.maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırıldığı, itirazın alacaklılar vekiline tebliğ edilmediği ve itirazın kaldırıldığına dair herhangi bir kararın dosya içerisinde olmadığı görülmektedir.

Yukarıda yer verilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri doğrultusunda; borçlunun itirazının alacaklılar vekiline tebliğ edilmesi ve bunun üzerine de alacaklılar vekili tarafından yasal sürede yapılacak müracaatla, itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası ile itirazın kaldırılması ya da iptali sağlanmadan borçlunun itirazı ile duran takipte haciz talep edilemeyeceğinden haciz isteme hakkının düşmesinden bahsedilemez. Dolayısıyla bu durumda, haciz talep edilmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına da karar verilemez. Buna göre, dosyanın işlemden kaldırılması ve harç ödenmesi ile dosyanın yenilenebileceğine yönelik icra müdürlüğü işlemleri, İİK.nun 78. maddesi hükmüne aykırıdır.

O halde, mahkemece, şikayetin kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle ... 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/13813 E., 2017/5938 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 78/2. maddesi gereğince, alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıl geçmekle düşer. Bu durumda takip dosyası işlemden kaldırılır (md. 78/4). Bir yıllık süre (md.78/2) içinde haciz talebinde bulunan alacaklı, haciz talebini geri alabilir. Bu halde yeniden bir yıllık haciz isteme süresi işlemeye başlamaz. Alacaklı ancak, ödeme emrinin tebliğinden itibaren işlemeye başlamış olan bir yıllık sürenin, varsa kalan kısmında, yeniden haciz talebinde bulunabilir (md. 78/5).

Anılan sürelerin geçirilmesi halinde alacaklının "haciz isteme hakkı" düşer. Alacaklı, yeniden haciz isteyebilmek için yenileme talebinde bulunmalı ve bu talep borçluya tebliğ edilmelidir. İlâma dayalı olmayan takiplerde, yenileme talebi üzerine harç alınır (md.78/5).

Somut olayda diğer borçlular ile birlikte şikayetçi-borçlu hakkında ihtiyati haciz kararına dayalı olarak Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz yoluyla takip yapıldığı, şikayetçi-borçluya ait vasıta üzerine 08.10.2008 tarihinde ihtiyaten haciz konulduğu, örnek 10 nolu ödeme emrinin 21.10.2008 tarihinde şikayetçi-borçluya tebliğ edildiği, takibin (itiraz edilmeksizin) kesinleştiği, 05.03.2012 tarihinde yeniden haciz istendiği ve 06/03/2012 tarihinde de bahsi geçen vasıta üzerine tekrar haciz konulduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda anılan İİK'nun 78. maddesi gereğince, alacaklı ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde şikayetçi-borçlu ... yönünden haciz talebinde bulunmadığına göre, adı geçen borçlu yönünden takibe devam edebilmek için takibin yenilenmesi ve yenileme harcı ödenmesi gerekmektedir.

Bu nedenle borçluya yenileme emri tebliğ edilmeden ve yenileme harcı yatırılmadan borçlunun menkul ve gayrimenkullerine konulan haciz usulsüzdür.

Her ne kadar şikayetin yapıldığı tarihten sonra 30/03/2016 tarihinde şikayetçi-borçlu hakkındaki takipten feragat edilmiş olsa da 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K. ve Y.H.G.K.'nun 17.3.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı gereğince; her dava açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanır.

O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, diğer borçlular yönünden yapılan işlemler gerekçe gösterilerek istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/12334 E., 2014/15086 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlu, ödeme emrinde bildirilen 10 günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden hacizler konulduğunu belirterek hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş olup mahkemece haciz konulabilmesi için takibin kesinleşmesinin yeterli olduğu, ödeme süresinin dolmasının beklenmesine yer olmadığı açıklanarak şikayetin reddine karar verilmiştir.

İİK'nun 78/1. maddesine göre “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir.”

Öte yandan, İİK’nun 168/2. maddesinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, ödeme süresi ödeme emrinin tebliğinden itibaren 10 gün olarak belirlenmiştir. Anılan hüküm nedeni ile sözü edilen 10 günlük ödeme süresi geçmeden haciz yapılamaz.

Somut olayda; ödeme emri borçluya 05.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup 10 günlük ödeme süresinin bitimi beklenmeden 11.12.2012 ve 13.12.2012 tarihlerinde borçlunun malvarlığına hacizler konulmuştur. Söz konusu hacizler ödeme süresinin sona ermesi beklenmeden konulduğundan geçersizdir.

Bu durumda mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/33980 E., 2014/798 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK’nun 78/2. maddesine göre “haciz isteme hakkı” ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer.

Somut olayda, 27/06/2011 tarihinde ihtiyati haciz kararı alan alacaklı 29/06/2011 tarihinde icra dairesine başvurarak borçlunun taşınır malları ile taşınmaz malları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş ve borçlunun ... Mah. 5623 Ada 1 Parsel 7 no'lu bağımsız bölümü üzerine haciz koydurmuştur. Aynı gün takip başlatılmış ve borçluya 30/06/2011 tarihinde tebliğ edilen 10 örnek ödeme emri üzerine, borçlu imza itirazında bulunmuştur. Borçlunun bu itirazı Denizli 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01/11/2012 tarih ve 2011/595 E. 2012/603 K. sayılı kararı ile reddedilmiş ve bu karar Dairemizce 21/03/2013 tarihinde onanmıştır. Takibin kesinleşmesi halinde İİK’nun 264/5 hükmüne göre ihtiyati haciz kesin hacize dönüşür. Bu nedenle, İİK’nun 78/2. maddesinde öngörülen bir yıllık haciz isteme süresinin ihtiyati haciz alacaklısı bakımından geçmesine, hatta işlemesine imkan yoktur (Baki Kuru ; İcra ve İflas Hukuku, C.3 S.2562).

Bu durumda, yasal süresi içerisinde haciz istenmekle, alacaklının “haciz isteme hakkı” düşmemiş olup, adı geçenin 11/07/2013 tarihli haciz talebinin kabulü için İİK’nun 78/son maddesi uyarınca borçluya yenileme emri gönderilmesine ve alacaklıdan yenileme harcı alınmasına gerek yoktur.

O halde, şikayetin kabulü ile 16/07/2013 tarihli icra memurluğunun işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/23351 E., 2013/32887 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe karşı borçlunun usulsüz yapıldığını belirterek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken  İİK'nun 150/e maddesinde, alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren nihayet iki sene içinde isteyebilir.

Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmez ise takip düşer.

78. maddenin ikinci fıkrası hükmü, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte de kıyasen uygulanır,  hükmü yer almaktadır.

Maddede atıf yapılan İİK'nun 78/2. maddesinde ise, haciz isteme hakkı ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuunda hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde, taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz, düzenlemesine yer verilmiştir.

Maddede sözü edilen itiraz ve davanın takibin ve satışın yapılmasına engel nitelikte olması gerekir. İİK.’nun 150/e maddesi son fıkrasının göndermesiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 78/2 maddesinde belirtilen “itiraz” kavramından icra mahkemesine İİK.’nun m.68-68/a maddeleri uyarınca yapılan itirazın kaldırılması talebinin, aynı maddede yazılı “dava” kavramından ise genel mahkemelere İİK.’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının anlaşılması gerektiği kuşkusuzdur.

İİK'nun 78/2. maddesinin ikinci cümlesinin, itirazla durmayan kambiyo takiplerinde ve ilamlı takiplerde uygulama olanağı yoktur.

İİK.nun 150/e maddesi hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Öte yandan, takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından bu tarihten sonra yapılan ihalenin de sırf bu nedenle feshi gerekir.Somut olayda, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takibe başlandığı, icra emrinin 20/07/2009 tarihinde tebliğ edildiği, 04/08/2009 tarihinde Bergama İcra Mahkemesinin 2009/218 E. sayılı dosyası ile şikayet yoluna gidildiği  görülmektedir.

Borçlunun icra mahkemesine başvurusu yukarıda açıklanan yasada sözü edilen nitelikte dava değildir. Bu dava sırasında takibin devamını dolayısıyla satış işlemlerinin yapılmasını engelleyen bir tedbir kararı da alınarak icra dosyasına sunulmadığına, bir başka anlatımla takibi sürdürmek ve satış talep etmek mümkün olduğuna göre iki yıllık süre işlemeye devam eder.

O halde, mahkemece, iki yıllık sürede satış istenmemesi nedeniyle takip düştüğünden ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından ihalenin feshi isteminin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.

Öte yandan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.

SONUÇ  : Borçlunun  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/16031 E., 2012/32666 K.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takibe karşı alacağı temlik alan vekilince, itirazın iptali kararının 17.04.2012 tarihinde icra dosyasına sunulup takibin devamı istenmesine rağmen, icra müdürlüğünce, borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz üzerine icra takibi durmamış gibi, İİK'nun 78/2. maddesi delaleti ile İİK'nun 78/son maddesi gereği bir yıl içerisinde haciz istenmediği için dosya işlemsiz kaldığından bahisle harç istenip dosyanın yeni esasa kaydedilmesi işleminin iptalini istemiş, Mahkemece itirazın iptali kararının kesinleşmeden infaz olunacağından bahisle kararın verildiği tarih olan 17.06.2010 tarihinden 16.04.2012 tarihine kadar alacaklı tarafça haciz istenmediği için şikayetin reddine karar verilmiştir.

İİK'nun 78/2. fıkrasında haciz istemek hakkının, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşeceği belirtilmiş olup aynı fıkranın devamında, itiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün kesinleşmesine kadar geçen zamanın hesaba katılmayacağı düzenlenmiştir. İİK'nun 78/4. maddesinde ise; "Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır" hükmü yer almaktadır.

Somut olayda alacaklı tarafından başlatılan takipte örnek 7 no.lu ödeme emri borçluya 23.06.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup, haciz isteme süresi bu tarihten itibaren 1 yıldır. Ancak bu sırada borçlu tarafından 29.06.2009 tarihinde borca itiraz edildiğinden takibin durduğu ve alacaklı tarafından itirazın iptali istemi ile dava açıldığı, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 17.06.2009 tarihinde verilen 2009/751 E- 2010/237 K. sayılı itirazın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda 23.06.2009 tarihinde başlayan haciz isteme süresinin, İİK'nun 78/2. maddesi gereğince 29.06.2009 tarihinde borçlunun itirazı ile durduğu ve işlemediği, 17.06.2009 tarihinde itirazın iptaline karar verilmiş ise de, dosya kapsamından kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

O halde mahkemece, haciz isteme süresinin itiraz ile durduğu ve itirazın iptali davası kesinleşinceye kadar da işlemediği göz önüne alınmaksızın evrak üzerinden inceleme ile şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. 

SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

***

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/ 12-55 Esas, 2004/ 34 Karar.

DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 27.09.2002 gün ve 2002/1192 E- 1484 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 31.12.2002 gün ve 2002/26771-28117 sayılı ilamı ile; (...Borçluya İİK.nun 78/4.maddesine göre gönderilen yenileme dilekçesi aynı yasanın 60.maddesinde öngörülen ödeme emri mahiyetinde olmadığından ödeme emrine itirazla ilgili yasal sonuçlar doğurmayacağından borçluya yeniden itiraz hakkı vermez. Sadece alacaklıya yeniden haciz isteme hakkı bahşeder. Bu nedenle İcra Müdürünün yenileme dilekçesine karşı itiraz olmaması sebebiyle alacaklının haciz talebini reddetmesi ve takibi durdurması yerinde olmadığından Mercii Hakimliğince anılan karara yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.01.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

***

Fatih Kabadayı

(Bakırköy) İcra Müdür Yardımcısı