Her şeyin iyisi, her şeyin daha güzeli ve daha çoğu… Nereye kadar? Eğer hedefiniz her zaman kazanmaksa, yetinmemekse, sürekli konforsa, yol, kölelik yoludur. Neden mi? Modern zamanların köleliği böyle olur çünkü. Hatırlar mısınız, kızağı çeken Eskimo köpeklerinin önüne uzatılan kemik parçasını? Zavallılar, sürekli koştukları hedefin değişmeyeceğini, ona hiç yetişemeyeceklerini nerden bilsinler?
Modern zamanlarda da, insanların önüne sürekli daha iyi ve daha çoğu ile özetlenebilecek hedefler konuldu. Koşturmaktan ne hale geldiğimize bakamadık bile. Önümüze sürekli konulan hedefler ve koşup duran bizler…
Kölelerin bir özelliği de düşünmemektir. Köleler, sadece yaşadıkları zamanı düşünürler ve sadece etrafını ve yaşamayı. Çaresizdirler çünkü. Modern köleler de öyle. Sadece çok kazanmayı düşünen kimseler, neyi düşünebilirler ki? Aşkı mı, fedakarlığı mı, tanımadığı uzak ülkelerde açlıktan ağlayan çocukları mı?
Eğer bir insanın zaafı varsa… Paraya, şöhrete ya da mevki makama zaafı varsa… Boynuna kölelik tasması kolayca takılabilir. Özgürlüğün yolunun unuttuğumuz değerlerden geçtiğini biliyorum. Hani büyüklerimizin kanaat dediği “yetinmekten”, verebilmek ve vazgeçebilmekten, yeri geldiğinde ve gerektiğinde her şeye ve dünyaya sırtını dönebilmekten.
Bir gönül ehlinin yanına varan devrin kudretli padişahı, kendisine saygı göstermeyen bu kişiye sorar: “Neden bana saygı göstermiyorsun?” Der ki, “ben elimin tersiyle ittiklerimin kölesine saygı göstermem”. “Ne ki onlar?” “Dünya hırsı ve ebedi yaşama düşüncesi”.
Görüldüğü üzere, hala sadece savaşarak, kan dökülerek özgürlüğün kazanıldığı düşünülen kahramanlar dünyasında yaşıyoruz ve özgürlüğü arıyoruz.
Kolay sanmıştık özgürlüğü. Ülkemizin etrafına sınırları çizdiğimizde, bayrakları diktiğimizde özgürüz demiştik. Oysa insanı özgür kılan, kendisidir.
Hak ettiği ve kazandığına kanaat eden, vermek için çok kazanmayı ve sevmek için sevilmeyi beklemeyen, dürüstçe çalışan kişi kadar kim özgür olabilir ki? Bir çorbaya kaşık atıp da başkasının malı için iç geçirmeyen ve şükreden insan, dünyanın en özgür insanıdır…
İçimize özgürlük duygusu konulmuşsa, yaşamak özgürce olmalı. Kurtulmalıyız ayaklarımızdaki ve boyunlarımızdaki gereksiz hırslardan oluşan görünmez prangalardan.
Özgür bir yarına ve hayata dair ümitlerimi koydum bu gecenin kalbine. Bu satırları yazarken, bu gece burada ben de -belki sizlerin yarın yapacağı gibi- prangalarımı çözmeye uğraşıyorum. Yarın güneş doğarken, şafak türküleriyle birlikte özgürlüğümü arayacağım.